Posts Tagged ‘akıyor’

Gözlerin Mezopotamya

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Gözlerin Mezopotamya

Gözlerin gönül ülkesine akan iki ırmak
Bir gözün dicle,bir gözün fırat
Çorak gönüllere akıyor
Yüreklerde düğümlenerek
O en ulvi nidasıyla ya rab! ..
Akıyor kurumuş denizlere şattülarap
Gözlerin yeşilin her tonunda ırmak
Asırlar süren bir sevdanın bitmeyen sesi
Kesilmeyen bir akışın tarihi sorgusu
Her zerrede canlanan doğum sancısı
Ve gözlerin mezopotamya
Vadilerin en soylusu.
Gözlerin ölü yaşamlara can veren
Mümbit toprakların ülkesi
Donuk bakışlarda yeşeren fidanlık
Dört mevsimi tek mevsimde yaşayan
Bir aşkın öyküsü…
Gözlerin yüreklere akıyor
İki nehri birleştiren tek nehir gibi
Suyu çekilmiş gönüllere su verir gibi
Güneşi içen gözlerin…
Gözlerim gözlerine akıyor
İki kutsal ırmak arasında
Yeşilde yüzer gibi…
Gözlerin gönül ülkesine akan iki ırmak
Bir gözün dicle,bir gözün fırat
Ve gözlerin mezopotamya
Akıyor gönül denizlerine
Ya rab! ..
Akıyor çağıl çağıl şattülarap.

Ahmet TIĞLI

Damla Kendini Tamamlayınca Damlar

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Damla kendini tamamlayınca damlar.

Günlerin gecelere bağlanışında bir
Gecelerin günlere uzanışında iki
Birikmemi tamamlanmaktan koruyorum şöyle ki:

önce bir şeyler yitiriyorum somut şeyler
Çakmak tarak kalem çanta saat para gibi
Önemsiz şeyler.
Alışkanlığım tükenmiyor
Biriktirmeyi sürdürüyorum gene
Usanmıyorum.
Biçimler renkler şişeler eskiler.
Unuttuklarımı saymıyorum çünkü unutmuyorum.
Azala azala yitmekten
Bir de bütünlenmekten ötede
Hüzünlü bir gecikme içine dalıyorum
Yalnız başıma
Özel yoluma sapıyorum..
Seziyorum
Birileri özenle bana bakıyor.
Uykum kaçıyor ne iyi diyorum
Soyut şeyler karışıyor yaşantıma.
Elimi kesiyorum kan akıyor
Gizliden gizliye seviniyorum.
Öyle yalanlar saklanıyor ki gözlerime
Canım acıyor
Deliriyorum;
Seviyorum neden sonra anlıyorlar
Acı acı seviniyorum.

Gözüme ilişiyor kulağıma ilişiyor
Görmemezliğe geliyorum
Duymamazlığa geliyorum
Düşünmüyorum öteye itiyorum.

Damlamıyorum.

-Alıntı-

Uzaktan Uzaktan

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hasbahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül
Bîzârım ümidime kurulan her tuzaktan
Tutuştu o lâcivert hayâle düşen kâkûl
Bakanlar baktı sana; ben uzaktan uzaktan

Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş
Bulutlar aynalara seni sordu ıraktan
Deniz sanki isyankâr bir rüyada boğulmuş
Nehirlar aktı sana; ben uzaktan uzaktan

Peşimde her âşığın gölgesini taşırım
Alırım esrârını her devin bir dudaktan
Dağda haramilerle, kurtlarla ağlaşırım
Gökler sıcaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Nerede bu çileyi çekenlerin tarihi
Kalbimin enkazına kan akıyor duvaktan
Çölde kalan ruhların bile döndü talihi
Türküler yaktı sana; ben uzaktan uzaktan

En kâvi diken dahi murâd alır bağında
Bırakıp derde beni, kurtulursun firâktan
Gece- gündüz esridin bir kaktüs yaprağında
Gelmem yasaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Simsiyah bir kıyamet tohumu filizlenir
Mezarıma isminle atacağın topraktan
Acılar sanki neden bu sevdada gizlenir
İçim tutsaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Nurullah Genç