Posts Tagged ‘eline’

Asil bir hanım efendi..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Asil bir hanım efendi..

Gül/ümün narin hatlarıyla
Tatlı bir yüzü olan
İnce ve zarif bir kadın o
Gençliğinde zarafet neşe dolu
Bir güzelliği olduğu belli
Ama şimdi yıpranmış gibi
Her iki gözaltları morarmış
İstanbul Hanım efendisi zarafetinde
Onlara özgü, canlı kahverengi gözleri
Duman gibi hafif, dalgalı kızıl saçlarıyla
Zamanın modasına uygun saç stili
Yumuşacık teni, sabun menekşe özü kokusu
Düz mini eteğiyle, küçücük ayaklarına
Uzun sivri uçlu, yandan düğmeli çizmesiyle
Ölçülü yuvarlak beliyle de çok ta övünür
Ağır başlı, huzurlu ve bilgili bir kadın
Onu herkesin tanımasını o kadar isterim ki
Tek bir kusuru var ama beni mutlu ediyor
Üzerime çok titriyor ve bir o kadar da kıskanç
Kalbimi eline almış ikinci baharımız da
Mutluluğumuzu, geleceğimizi o şekillendiriyor..

Sami Arlan..

Kirpik Şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kirpik ile ilgili Şiir
kirpik şiirleri

Ağlayan Kirpikler

Gözlerimden kaçırdığın bakışları
Eline vereceğim bugün
Yağmurlarınla ıslattığın ruhumla
Gidip gelen düşlerimi
Kalbime gömüp,
Dualar okuyacağım ölen huzuruma…

Düşerken içimin aynaları,
Gösterirken hayata seni,
Ömrümü gizleyip (içime)
Ağlatacağım kirpiklerimi…

Gönlüm geçip giden baharın arkasından
Yolların gizemli yanlarına bakarken
Elimde titrettiğim ‘sen dokunuşlarına
Bir nefeslik soluk aldırıp,
Şiirime yerleştireceğim…

Yüzüme çarpan ayın gölgesinde
Paramparça olan umutlarımı
Terk ediliş namına edilen
Feryat figan nidaları (vedaları)
Toplayıp,
Gece rüzgârına çalacağım…

/Son trenin son yolcusu gibi
Bineceğim bu geceki rüyalarına
Göreceksin aşkın tesirini
Ve sen!
Hissedeceksin bendeki aşkın nasıl nefretleştiğini/

Teninde ayrılığın soğuk dokunuşları varken (dururken)
Bendeki senin götürdüklerini
Eline alıp,
Bin parçaya böleceksin ettiğin yeminleri…

Çıkarken kırık, dökük ‘sen köprülerinden
Dokunduğun her yer,
Yanık aşk kokusu olacak,
Kapkaranlık hayallerimin gizinin
Anlaşılmaz görünüşünden
Ölü kalbimi görüp,
Toprak alacaksın üstünden…

Usulca yalvarırken Tanrıya,
Güneş kokulu aşkları dileyip,
Meleklerden aldığım hazla,
Seni isteyeceğim yaratandan
Kabul olur musun?

Bilemem

Söylesene bana,
Sessizce isyanım yetersizken
Yüreğin hissedecek mi?
(Hissedemediklerini)

Bilmem ki?

İlknur Karaca

Kömür karası kirpiklerin

Karanlık bir gece gibi kirpiklerin

Sımsıkı kapanmış perdeler gibi

Bekledikçe kararır ruhum

Kışlara döner umutsuz

Beklerim aralansa

Bir aralansa da değse ruhuma gözlerin…

İçim çıkarcasına sabırsız,

Sabırsızlığım arttıkça çaresiz…

Ve nefretim büyür

Yolmak isterim tek tek

Kömür karası kirpiklerini…

Sonra umutsuz, düşerim boşluklara

Aklım gelir birden

Nasıl da unutmuşum

Bir zamanlar aşıktım

Ben onlara…


KİRPİKLERİN UCUNDA

Hasretlik kirpiklerinin ucunda
Düştü düşecek tam yüreğin ortasına
Bakıp derin bir iz bıraktığında
Hesap soracağım senden kalanlara

Damlacıklar düşer arka arkaya
Her şeyden habersiz al yanaklara
Düşer ta içlere kadar insafsızca
Vardığı yeri yaralar derman yokçasına

Gözleri buğulu bitmez oldu yaşlar
Birisinin ardından ince ince akar
Delip geçer sineyi hesapsızca bakar
Deyse deli gönül deyse etmez de inkâr

nihal atalık

Asil bir hanım efendi..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Asil bir hanım efendi..

Gül/ümün narin hatlarıyla
Tatlı bir yüzü olan
İnce ve zarif bir kadın o
Gençliğinde zarafet neşe dolu
Bir güzelliği olduğu belli
Ama şimdi yıpranmış gibi
Her iki gözaltları morarmış
İstanbul Hanım efendisi zarafetinde
Onlara özgü, canlı kahverengi gözleri
Duman gibi hafif, dalgalı kızıl saçlarıyla
Zamanın modasına uygun saç stili
Yumuşacık teni, sabun menekşe özü kokusu
Düz mini eteğiyle, küçücük ayaklarına
Uzun sivri uçlu, yandan düğmeli çizmesiyle
Ölçülü yuvarlak beliyle de çok ta övünür
Ağır başlı, huzurlu ve bilgili bir kadın
Onu herkesin tanımasını o kadar isterim ki
Tek bir kusuru var ama beni mutlu ediyor
Üzerime çok titriyor ve bir o kadar da kıskanç
Kalbimi eline almış ikinci baharımız da
Mutluluğumuzu, geleceğimizi o şekillendiriyor..

Sami Arlan..

Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin Şiiri
Nazım Hikmet Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin Şiiri Sözleri

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına
inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve
yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan “Bu kuşun kanadı
neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile
karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken o, “şunu
yapmadın” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın,
güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
“Peki o ne yaptı” deme. Herkes kendinden sorumludur
aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. “Acılara tutunarak”
yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu
hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…. Epeydir
eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken
de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif
verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de
cabası….

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun
asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın
sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda
duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…

NAZIM HİKMET

Aldırmazlık İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aldırmazlıkla İlgili Şiirler

Aldırmazlık Şiirleri

Aldırma Şiiri
Olsun..
Bu sevdada böyle bitsin
Ölüm yok ya bunun ucunda
Üzülürmüşüm, ağlarmışım
Boş ver..
Ne çıkar ki benim ağlamamdan
Koca koca ağaçlar bile
Ağlamıyorlar mı dalı kırıldığında?
Olsun ..
Bu sevdada böyle bitsin
Kahırlanırmışım, kahrolurmuşum
Alkol duvarını aşarmışım
Boş ver..
Dikenli dalda gülüm
Aldırma…
Çek bir kalem
Bir lokmaydı yedik
Bir yudumdu içtik
Pekmezsiz kar helvası tadımında
Tatsız, tuzsuz bir şeydi
De geç…
Ne yapabilirim ki?
Kocaman bir hiç
Çünkü bilirim,
Ölsem öldüğümle kalacağım
Sevdiğimle kaldığım gibi…

Mehmet Tuncer

Aldırma gönül aldırma şiiri
parmaklarını kaldırıp
bayrağı sallamak olmasın ünün
toprağa bir fidanmı diktin,bir karışmı ekledin
sallama gönül sallama

mevcut olduğun kudret damarlarında
yediğin önünde yemediğin arkanda
bilmem ki hala elden ne beklersin
uyanma gönül uyanma

güneş doğudan doğar
battığı yeri sanma
ne doğusu kaldı cihanın ne batısı sana
kandırma gönül kandırma

ortalık sesiz saman üstte
suyu durgun mu,akmaz mı sanırsın
fırtana öncesi sessizlik bu hava
su uyur düşman uyumaz unutma
davranma gönül davranma

omuz omuza savaştık ta
şimdi bana gerimi satarsın,
alıştık nasılsa deyip kulakmı tıkarsın
bana dokunmayan yılan bin yılmı yaşasın
saklanma gönül saklanma

mirasınlamı övünürsün
bir mezar taşından başka
parsel parsel eğlenmiş,sayılı
bir avuç pamuk,bir metre kumaştan
geriye neyin kalır ki başka
bırakma gönül bırakma

her halk hakkettiği gibi yaşasada
üzgünüm,yaşta yanıyor kurunun yanında
benden alıp bana satmayasın
içimde kalmasın diye yazıyorum bende
inanma gönül inanma

iyi bir izleyici olmaktansa
kötü bir oyuncu olmayı seçtim
seçim benim cezamıda kendim çekerim
korkma gönül korkma
sen en iyisi bana
aldırma gönül aldırma

Orhan Yılmaz

ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah´a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Aldırma Reis

Sen içerdeyken ben
Sinemalara gittim
Bütün filmlerini seyrettim
O sevdiğimiz artistin
Sen içerdeyken ben
Vita kutularında çiçek yetiştirdim
Sokakta top oynadım çocuklarla
Ayakkabılarımı eskittim
Güneşe karşı durdum sabahları
Geceleri bir başıma yıldızları bekledim
Annenin gönlüne su serptim
Aldırma dedim aldırma
Bir şarkı söyle, bir dilek tut herkes için
Bir ada rüzgarı gibi
Sürtünerek geç hayata
Bir sarmaşık gibi tutun
Ve değer ver hatıralara
Aldırma dedim
Sen annesin, aldırma

Sen içerdeyken ben
Kiramı ödedim, pijamalarımı giydim
Haber bültenlerini izledim
Gazetelerden kupon kestim
Sen içerdeyken ben
Sigara içtim, öksürdüm
Otobüse bindim
Fotoğraflarımıza baktım
Acıyan yanlarımı körelttim
Deniz kıyısında yürüdüm
Manavdan soğan aldım
Yeni çıkan şarkıları dinledim
Kafeste beslediğimiz kuşu saldım
Islık çaldım
Sen içerdeyken ben
Hep uyandım, sayıkladım
Kanadım boyuna
Takvimler aldım
Her gün bir yaprağını kopardım
Deli ayrılığın

Sen içerdeyken ben
Gömleğimi ütüledim
Sobada elimi yaktım
Bir şiir yazdım
Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden
Hani o alnına kader değmiş
Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş
Hani o erken vurulmuş
Gençliğimiz gibi dağıldım
Sen içerdeyken ben

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne

Sen içerdeyken ben
Kapı kapattım, pencere açtım
Mutfakta oyalandım
Kanepede yattım
Hatta bir yolluk aldım odaya
Çok da kulak asmadım
Çok da koymadı bu bana
Alt tarafı içerdeydin
Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün
Bir yanımı
Yani adamlığımı
Yani gözlerimin ferini
Yani canımı
Alt tarafı şarkılar ölecekti
Alt tarafı kanayacaktı kalbim
İşte sensiz
İşte nefessiz
İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı
Her tarafım

Yıldızlar yine oradaydı oysa
Yazdıklarım
Gözden kaçan o defter yapraklarında
Boşver 128
Hayat bir gemi
Yürüt onu göreyim seni
Boşver 128
Boşveriyor ya
Aldırma reis
Reis aldırmıyor ya

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne

Sen içerdeyken ben
Vitrinlerin önünden geçtim
Minibüs duraklarında bekledim
Simitçilerle yarenlik ettim
Üstüme bir ceket aldım
El tezgahlarında kitaplara baktım
Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
İşte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan

Sen içerdeyken ben
Gülen resmimi yaptırdım
Sokaktaki ressama
Her zaman yaptığım gibi
Buzdolabını ayağımla kapadım
Parkların banklarına adını kazıdım
Adını kazıdım duvarlara
Adını, adımın yanına yazdım
Hiç unutmadım, utanmadım
Korkmadım
Parmaklarımı şıklattım Fidayda’da
Hani vardı ya
Fidayda’da hanım kızım Fidayda
Gelip geçen her tren bağırtısında
Kalkıp aynaya baktım sonra

Sen içerdeyken ben
Perdeleri hiç kapatmadım
Hiç bakmadım arkama
Başını ellerinin arasına alan
Üç-beşinin arasında olmadım
Öyle bıraktığın gibi
Öyle yaşadığımız gibi yaşadım
Sen içerdeyken ben

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben…

İbrahim Sadri

Başbakan Erdoğan’ın okuduğu Anneciğim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Necip Fazıl anneciğim şiiri

Necip Fazıl Kısakürek Anneciğim

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!…