Posts Tagged ‘karası’

Sen Benim Huzur Bulduğum Mavi Sessizliğimsin

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Ben
Kimseyi böyle çıldırasıya sevmedim.
Zorla değil ya
Sevemedim işte..
Kimseler yer etmedi içimde..
Senin
Her yanımı..
Sarıp sarmaladığın kadar.
Kan yerine
Senin damarlarımda dolaşıp
İliklerime işlediğin kadar…

Ben
Bir tek seni.
Bugün..
Yarın..
Ve daima
Hep seni seveceğim.

Kalbinde ben kaldıkça
Ve yaşadıkça..
Adının her harfine..
Kirpiğinin
Saçının her teline..
Binlerce şiir yazacağım.

Yaşadığım her günün sonrası
Zindan karası gözlerin
Zindan karası saçların
Süslerdi gecelerimi.
Sen bilmezdin..
Ellerini ellerimde tuttuğumda
O karanlık gecelerde
Yıldızlar kadar ışıldayan bendim..
Her hangi bir gecede
Gökyüzüne baksaydın beni görebilirdin .
Belki o zaman
Ben diye ..
Ellerine yüzüne
Bir avuç gökyüzü sürebilirdin.

Kır çiçekleri kadar keskin kokun vardı
Soluduğum havada.
İçtiğim her bardak çayda..
Her bardak suda..
İçtiğim her kadehte..
Yudumladığım sendin.
Bilmezdin.
Sen de içerken bir bak bardağına
Kadehine..
Mutlaka beni göreceksin.
İşte o zaman..
İstersen..
Seni içtiğim gibi
Sen de beni içeceksin.

Şimdi
Sen varsın ya dünyamda..
Artık sırtım gelmez yerlere…
Sen de kendini bana bırak
Mutluluk işte o zaman gelecek
Önümüzdeki bütün kapıları açılarak…

Artık biliyorum..
Her şey
Gün gibi açık..
Gün gibi ortada…

Sen /benim/
Günlerimi binbir renkte
Fener alaylarına döndüren..
üzümü güldüren
İyilik meleğimsin.
Sen benim içinde yüzdüğüm
Denizimsin okyanusumsun
Sen benim huzur bulduğum
Sessiz maviliğimsin.

Alıntı..

Kirpik Şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kirpik ile ilgili Şiir
kirpik şiirleri

Ağlayan Kirpikler

Gözlerimden kaçırdığın bakışları
Eline vereceğim bugün
Yağmurlarınla ıslattığın ruhumla
Gidip gelen düşlerimi
Kalbime gömüp,
Dualar okuyacağım ölen huzuruma…

Düşerken içimin aynaları,
Gösterirken hayata seni,
Ömrümü gizleyip (içime)
Ağlatacağım kirpiklerimi…

Gönlüm geçip giden baharın arkasından
Yolların gizemli yanlarına bakarken
Elimde titrettiğim ‘sen dokunuşlarına
Bir nefeslik soluk aldırıp,
Şiirime yerleştireceğim…

Yüzüme çarpan ayın gölgesinde
Paramparça olan umutlarımı
Terk ediliş namına edilen
Feryat figan nidaları (vedaları)
Toplayıp,
Gece rüzgârına çalacağım…

/Son trenin son yolcusu gibi
Bineceğim bu geceki rüyalarına
Göreceksin aşkın tesirini
Ve sen!
Hissedeceksin bendeki aşkın nasıl nefretleştiğini/

Teninde ayrılığın soğuk dokunuşları varken (dururken)
Bendeki senin götürdüklerini
Eline alıp,
Bin parçaya böleceksin ettiğin yeminleri…

Çıkarken kırık, dökük ‘sen köprülerinden
Dokunduğun her yer,
Yanık aşk kokusu olacak,
Kapkaranlık hayallerimin gizinin
Anlaşılmaz görünüşünden
Ölü kalbimi görüp,
Toprak alacaksın üstünden…

Usulca yalvarırken Tanrıya,
Güneş kokulu aşkları dileyip,
Meleklerden aldığım hazla,
Seni isteyeceğim yaratandan
Kabul olur musun?

Bilemem

Söylesene bana,
Sessizce isyanım yetersizken
Yüreğin hissedecek mi?
(Hissedemediklerini)

Bilmem ki?

İlknur Karaca

Kömür karası kirpiklerin

Karanlık bir gece gibi kirpiklerin

Sımsıkı kapanmış perdeler gibi

Bekledikçe kararır ruhum

Kışlara döner umutsuz

Beklerim aralansa

Bir aralansa da değse ruhuma gözlerin…

İçim çıkarcasına sabırsız,

Sabırsızlığım arttıkça çaresiz…

Ve nefretim büyür

Yolmak isterim tek tek

Kömür karası kirpiklerini…

Sonra umutsuz, düşerim boşluklara

Aklım gelir birden

Nasıl da unutmuşum

Bir zamanlar aşıktım

Ben onlara…


KİRPİKLERİN UCUNDA

Hasretlik kirpiklerinin ucunda
Düştü düşecek tam yüreğin ortasına
Bakıp derin bir iz bıraktığında
Hesap soracağım senden kalanlara

Damlacıklar düşer arka arkaya
Her şeyden habersiz al yanaklara
Düşer ta içlere kadar insafsızca
Vardığı yeri yaralar derman yokçasına

Gözleri buğulu bitmez oldu yaşlar
Birisinin ardından ince ince akar
Delip geçer sineyi hesapsızca bakar
Deyse deli gönül deyse etmez de inkâr

nihal atalık