Posts Tagged ‘serpe’

Sen, en çok aşina bana…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Eteğimden kırmızı karanfiller döküldüğünden bu yana
Gözlerimden vapurlar kalkıyor
İçimdeki maviyi yara yara
Yağmur vurgunu mevsimlerden kalma! /

Tanı beni,
Zarfımın pullu köşesine astığım hayallerimden,
Bulutların yukarısına çıkan merdivenin ilk basamağından,
Haritamın üzerine çizilmiş denizlerden,
Bin beyitli bir şiirin son dizesine gizlenmiş sözcüklerden,
Ve aşka dair ipucu veren her şeyden,
Tanı beni!

Sen, veçhesiz acılardan gözlerime damlarken
Ben, şiirimin bittiği yerde ellerimi çoktan kaybettim.
Demiştin ya,

Aç kollarını da rüzgâr sarsın sevgimle ruhunu

Sırf rüzgâra dokunmak için adımladım sokaklarını
Sırf kollarımı iki yana açmak için durdum bir tepenin ucunda.
Söz dizdim saçlarına eklenen iğfal edilmez isyanın türküsüne
Sen, bir nevi ağıt de buna,
Bir nevi mevt!
Kaçış söylevleri dilimin altında
Karanfile değdiğince yanıyor ellerim

Gözlerinin alacası dağ yeşili / iki dağ yeşili gözlerin
Yokluğun dibe vurdu, aşkın yükseltti beni
Tökezlenmiş acılarımın diliyle
Kirpiğimden düşen kelimelerin bedelini sırtlandı gece
Sen öyle sere serpe, öyle uçsuz bucaksız bir alevdin ki
Meydanlara muttasıl öfkemi partizan pankartlara astılar

Sana hiçbir ismi yakıştıramıyorum / üç harf müstesna /
Sen öyle yakışıyorsun ki aşk a!
Hiçbir şey ötelere âyinem değil sen kadar

Sen, en çok âşina bana!

Karanfil çizdim avucuma
Al al seni resmettim
Az yazdım, çok ağladım
Derdime senden başka derman bulamadım
Aman yandım!
Yâr ben seni ta-nı-dım!!

/karanfiller yanarken/

Şair : Mesira Meriç

Gamzelerine gülümsemeler ekeyim yeniden

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Gitme !

Gideceksen de sesini bırak, öyle git!
En manasız ezgileri başyapıta cevir,
Kalbimdeki hüzün, balkondaki kış erisin..
Soluğumda sesinden izler,
Gırtlağımda tütün gibi bir acı olsun..
İmkânsızlığına rağmen yutkunayım türkünü..
Bir çığlık parçalansın dudaklarımda,
İncecik sesin kalbime aksın,
Ve arta kalanlar bir hayranlıktan, yanaklarına yansısın
Gamzelerine gülümsemeler ekeyim yeniden, serpe serpe..
Camların buğusunu berraklaştıran sesin yeşersin bahçelerinde..

Gidersen, yanaklarımdaki ayna kırılıp kanayacak
Gözümdeki zenci bebek yetim kalacak..
Seni anlatan bir gülümseyiş
O an, tuzla buz olmuş bir kıyamet artık..

Gidersen;
Gamzelerim ağlayacak,
Gözlerimden firari mavi ırmaklarla..

Koyu bir sessizlik sızlanacak kanepenin üstünde,
“günaydın” ların olmayacak,
Gün aydın olmayacak..
Gidersen hiçbir mum sevda taşımayacak alevinde..
Bugün bir bavula sensizliği doldurup,
Tıklım tıkış anıları da serperek üstüne,
Bu çaresizlikten taşınacağım.
Sen yine de gitme!
Gideceksen de seni bana bırak öyle git