Posts Tagged ‘sular’

carlos fuentes kimdir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

carlos fuentes kitapları

carlos fuentes Biyografi
Carlos Fuentes Macías, 11 Kasım 1928 de doğdu.
Carlos Fuentes Meksika’nın önde gelen yazarlarındandır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Columbia, Harvard, Princeton ve başka üniversitelerde dersler verdi. Çok sayıda deneme ve senaryo yazdı. Bir süre Meksika’nın Fransa büyükelçiliğini yaptı.
Romanları arasında en önemlilerinden olan “Terra Nostra” Venezuela’da Romulo Gallegos Ödülü’nü kazandı. 1987 yılında, İspanyolca yazan yazarlara verilen en büyük ödül olan Cervantes Ödülü’ne değer bulundu. Octavio Paz ile birlikte Obregon Literature Collection’u yönetti.

carlos fuentes kitapları
Laura Diaz’lı Yıllar (Can, 2001)
Cam Sınır (Can, 1998)
Doğmamış Kristof (Ayrıntı, 1998)
Diana, Yalnız Avlanan Tanrıça (Can, 1997)
Yanık Sular (Can, 1996)
Artemio Cruz’un Ölümü (Can, 1983)
Körlerin Şarkısı (Can)
Deri Değiştirmek (Can, 1984)
İnez’in Sezgisi (Can, 2003)
Kendim ve Ötekiler (Can, 2003)
Koca Gringo (can yayınları)
Kutsal Bölge (Ayrıntı, 1996)
Sefer (Can, 1993)
Aura (Can, 2005)
Terra Nostra – Bizim Toprak (türkiye iş bankası yayınları 2005) -2 cilt karton kutu.
Kartal Koltuğu (Can, 2011)

wikipedia

Aşk,İki Kişiliktir..

Cuma, Haziran 22nd, 2012


Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

Ask ıkı kısılıktır

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşk iki kişiliktir

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

Güneşimi Vurdular

Cuma, Haziran 22nd, 2012

dalgalar sırılsıklam, dökülmüş elleri kolları
yorgun argın, güneşi kıyıya sürüklüyorlar
kıran kırana vuruşuyor hüzün mavisi ışıkları
ıskalayan tüm kurşunlar onda karar kıldılar
çoktan gelmiş olmalıydı göğün ak kanatlıları
beni alıp götürmedi, neden bu sabah sular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

denize düşerken gördüm aldırmıyordu insanlar
bulutların arasından yuvarlandı koya
önce burna çarptı çığlık çığlığa kayalıklar
sonra can havliyle devrildi suya
ah…bayram etti cümle balıklar
ama bir gariplik var, hiç ağlamazdı kuşlar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ışıktan öpücük konduruyor sahile sular
ellerim hatırassı, güneş bulaşıığı ellerim
abdest organlarımda hâlâ izi var
şafağın bitmesini boşuna beklemişim
gözlerime ne oldu, neden bir tuhaf oldular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ne geceler atardım önüne, hepsini de yerdi
ayrılığı felaket, yanımdayken burnuma tüterdi
eyvah ki yalnız beni değil yıldızları da kırdılar
onlarsız yapamaz, bilirim, hep koynunda yatardı
geç oldu, hâlâ anlayamadım, saati niçin sordular?
Sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

tam alır yerinden yemiş kurşunu güneş
melekler her ahından bir cehennem yontarlar
güneş ki masum kadınların iffetine eş
göklerin maksadı ne ki kırılıyor gerdanlar
neden beni okşayan melekler uykudalar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular.

1992-96

Mustafa İslamoğlu

küresel ısınma ile ilgili şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Küresel Isınma Hakkında Şiirler
Küresel Isınma Konulu Şiir
Küresel Isınmayla İlgili Şiir

KÜRESEL ISINMA

Elleriyle soğutup dondurduğu ruhuna
Medet beklediği şu ısınan küreyi de
Bu hâle getirendir kaprisleri uğruna…
İnsanın beyni gibi bencildir yüreği de…

Yarattığın ejderden bu ne korku,bu telaş?
Atomun patlayacak,küren seni yakacak…
Sen sanal dünyalara bilgisayarla ulaş…
İnsanlık ilk ânını tekrardan yaşayacak…

Alper Kürük

KÜRESEL ISINMA

Küresel ısınmayla,
Başımız dertte.
Dünya’yı bir daha,
Göreceğimiz belli değil.

Sular tükeniyor,
Buzullar eriyor.
Penguenler yok oluyor,
Küresel ısınmayla başımız dertte.

Ne zaman su görsem,
İçim acıyor.
Bu sular nasıl tükeniyor?
Küresel ısınmayla başımız dertte.

Bu suları,
Biz tüketiyoruz.
Biz bitiriyoruz.
Küresel ısınmayla başımız dertte…

Aylin ATEŞ.

Küresel ısınma

Ne gönüllerde ilham, ne gözler de gözyaşı
Kuruttun dünyâmızı, âh küresel ısınma!
Yağmurumuz kesildi, göllerimiz kurudu…
Önce hormon, sonra sen; vâh küresel ısınma!

Aslında sebep biziz; dâvet ettik âdetâ…
Defol git diyebilsek, dêh küresel ısınma!
Kurumadık bir sevgi… kırıntı içimizde
Dönersek insanlığa; yôk küresel ısınma!

Çekil git dünyâmızdan, dostlarınla beraber!
Seni şutlayacağız… top… küresel ısınma
Yeter artık ettiğin, sıcaklardan kavrulduk
Sana diyorum sana, hôp küresel ısınma!

Hasbi Tanrıverdi

Ahmet Haşim Merdiven Şiiri Tahlili

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Merdiven şiirinin tahlili
Ahmet Haşim Merdiven şiirinin tahlili

1. MUHTEVA VE KONU

Şiir tahlillerinde ilk önce, metne bağlı olarak ortaya çıkan, biri görünen anlam, biri de şiirin içinde gizli olan iki yön olduğunu unutmamak lâzım. İlk bakışta çeşitli yorumlara açık olan bu şiirde, herkes tarafından görülen anlam içinde bulunanlar şunlardır: Hayatı simgeleyen bir merdiven imgesi, bir akşam tablosu, güneş rengi sarı yapraklar, yüzün perde perde soluşu, kızıl bir akşam dekoru içinde yere eğilmiş şekilde sürekli olarak kanayan güller, dallardaki kanlı bülbüller, sararan sular, tunç rengini almış mermerler ve bütün olarak bunlara ait olan gizli bir lisan.

Şairin “merdiven” sembolüyle anlatmaya çalıştığı ‘hayat yolu’dur. Bu sembolün dışında şiirde, “etek”, “güneş rengi bir yığın yaprak”, “yüzün perde perde soluşu” gibi semboller ile “suların sararması”, “kızıl havalar”, “alev gibi dallarda duran kanlı bülbüller” ve tunca benzeyen mermer” gibi anlatımlar empresyonist (izlenimci) özellikleri ortaya koyucu özelliklerdir. Ana konuyu destekleyen bu benzetme ve anlatımlar, görülen anlamı bir tabloya benzetecek olursak, eksik kalan yönleri tamamlar niteliktedir.

Şiirin bütününe hâkim olan bu akşam tablosu içinde, şairin bize duyurmaya ve hissettirmeye çalıştığı psikoloji ise içinde hüznün ağır bastığı, biraz karamsar ama dolaylı anlatımın şairene kullanışlarını saklar. Bu akşam tablosu içinde, hayatın sona yaklaştığını anlatan sonbahar mevsimi ve sarı yapraklar, zamanın geçişi ve yaşlanmayla beraber duyulan hüzünle birlikte bir korkunun ortaya çıkışı neticesinde yüzün perde perde soluşu, güneşin batış anında dallardaki bülbüllerin aldığı renk, ve yanmış izlenimi veren sular içinde gizli bir lisan saklı oluşuyla şairin bize anlatmaya çalıştığı şey, ne yaparsak yapalım akşamdan (ölümden) kaçışın olmadığı gerçeğidir.

2. DİLE VE ANLATIMA DAYALI ÖZELLİKLER

Aslında onun şiirleri, özellikle başlangıçta, o güne ait olan, yani Servet-i Fünun ve Fecr-i Âtînin dil özelliklerini yansıtan (bugünün diline çok yabancı, kök itibariyle içinde çokça Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu) bir dildir. İşte bu yüzden onu günümüz şiir okuyucusu dil olarak anlamaktan uzaktır; fakat daha sonraları Haşim, “Bir Günün Sonunda Arzu” ve ölümüne yakın yıllarda yazdığı “Ağaç”, “Süvari” gibi şiirlerde, dil anlayışını değiştirir. Şiir içinde muttasıl (ara vermeden, durmadan), hafî (gizli) anlamındaki kelimelerin bulunması, bugünün okuyucusu için bir sorun teşkil etmemekte ve şiirin o güzel anlatımı içinde kaybolup gitmektedir.

Ahmet Haşim, Merdiven şiirinde kendi şiir anlayışına uygun olarak, duygu ve düşüncelerini doğrudan değil , dolaylı yoldan anlatmayı tercih etmiştir. “ Güneş rengi bir yığın yaprak”, “alev gibi dallarda kanlı bülbüller”, “kızıl havalar” gibi sıfat tamlamalarını çokça kullanarak şiirde daha çok tasvire ait olan öğelerle söylemek istediklerini okuyucuda çağrışım yaratacak şekilde duyurmaya ve sezdirmeye çalışmıştır.

Bu onun “Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar” başlığıyla Piyale kitabına koyduğu önsözdeki şiir anlayışıyla doğru orantılıdır. Bu yazısının bir bölümde Haşim şöyle der: “Şair ne bir hakikat habercisi, ne güzel konuşan bir insan, ne de bir yasa koyucudur. Şairin dili düzyazı gibi anlaşılmak için değil, ama duyulmak üzere oluşmuş, musiki ile söz arasında, sözden fazla musikiye yakın, iki arada bir dildir.”

Haşim’in genel olarak şiirlerinde olan anlatım özelliği, mana noktasında okuyucunun hayalini harekete geçiren, imgeye dayalı farklı çağrışımlarla şiirin anlamını kişinin anlayışına göre genişleten bir yapı arzeder. Haşim, şiirde manadan çok musikiyi ön plana çıkarmış ve aruzunda yardımıyla şiirlerinde müthiş bir ses güzelliğine ulaşarak anlamda kapalılığı hemen hemen her şiirinde kullanmıştır. Yaşadığı devirde, özellikle “Bir Günün Sonunda Arzu” şiirindeki anlatımıyla anlaşılamadığını düşündüğü için “Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar” adlı şiir görüşlerini açıklayan bir yazı yazmak zorunda kalmıştır. Haşim’in şiirinin tesiri daha sonraları (1950’den sonra) II. Yeni şairleri üzerinde ortaya çıkmıştır.

3. SES ÖZELLİKLERİ

Ahmet Haşim’in şiirlerinde anlamda açıklıktan çok ses öğesine önem verişi, şiiri “söz ile musiki” arasında düşünmesinden kaynaklanır. O, “şiirde her şeyden önce önemli olanın kelimenin anlamı değil, mısradaki söyleniş değeri” olduğu görüşündedir. İşte bu yüzden de, şiirlerinde aruz veznini kullanılır. Merdiven şiiri aruz ölçüsünün “Mefâilün Feilâtün Mefâilün Feilün (Fa’lün)” kalıbıyla yazılmıştır.

Şiirde kullanılan, “solmakta / olmakta, güller / bülbüller, dolmakta / olmakta” gibi tam uyaklar, veznin dışında bu ses güzelliğinin oluşmasına yardımcı olan öğeler olarak düşünülebilir.

Şiir içinde daha çok “r” sesi kullanılışı aliterasyon sanatına yol açmış ve bu da şiirde ortaya konan ses birlikteliğine katkı sağlamıştır. Şiirde içinde “r” sesi geçen kelimeler şunlardır: “Ağır ağır, bir, merdivenlerden, eteklerinde, rengi, yaprak, ağlayarak, sular, sarardı, perde perde, ruha, seyret, arza, kanar, güller, durur, benziyor, mermer.” Ayrıca şiir içinde kullanılan harf tekrarı dışındaki mısra tekrarı olan “kızıl havaları seyret ki akşam olmakta” söyleyişi de okuyucuya verilmek istenen mesajının duyurulması ve şiirde ses olarak bir bütünlük oluşması açısından önemlidir.

Kafiyelerin seçimindeki “solmakta / olmakta” ve “dolmakta / olmakta” kelimelerindeki “makta” eki, ortaya konan durumun bitmiş bir şey olmadığını ve devam etmekte olduğunu bize duyurması açısından önemli bir özellik olarak karşımıza çıkar. Bu açıklamamızdan hareketle Haşim, mısralarını kurarken şiirinde, “sesi, anlatımı, manayı ve şiirde bütünlüğü oluşturan kurgu”ya dair hemen hemen her şeyi düşünmüştür diyebiliriz. Şiiri cazip hale getiren öğelerden biri de, Haşim’in mısraları içinde gizli bir şekilde duran, söyleyişte bulunan içtenliktir.

4. EDEBÎ SANATLAR

Haşim “Merdiven” şiirinde, birçok söz sanatından, anlam olayından ve tamlamadan yararlanmıştır. “güneş rengi bir yığın yaprak”, “alev gibi dal”, “kanlı bülbül”, kızıl hava” şiirde bulunan tamlamalardan birkaçıdır. Özellikle sıfat tamlamaları içine gizlenen anlam, şiirde mana derinliğine yol açmaktadır. Ayrıca, “alev gibi dallar” ve “tunca benzeyen mermer” bölümlerinde teşbih (benzetme) sanatı kullanılmıştır.

“Merdiven” kelimesi ile ‘açık istiare’ sanatı yapılmış. Sadece benzetilen (Merdiven) verilerek, benzeyen (hayat yolu) anlatılmaya çalışılmıştır.

“Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?” mısraında, güneşin batış anındaki olaydan dolayı, suyun yanıyor gibi görünmesi ile mermerlerin üstünü tunca benzeyen bir rengin kaplayışı doğal bir olaydır. Şairin bu durumdan haberi vardır ama bundan habersizmiş gibi duruş ile bilip de bilmezlikten geliş hali tecâhül-i ârif sanatına yol açmıştır.

5. ŞİİRDE BULUNAN İMGELER

Şiirin ismi olan “merdiven” kelimesi başlı başına bir imgedir. Kanaatimce “hayatı anlatan” bu kelime, her okuyucuda farklı bir anlam kazanabilir. Kimimiz için “hayat” kimimiz için başka bir şey olabilir.

Şiirde “kızıl havaları seyret ki akşam olmakta” sözünün iki defa tekrarı, şiirin “akşam” –ki bu da başlı başına bir imgedir- üzerine kurulduğunu gösterir. “Akşam” bir anlamda bize ölümü hatırlatır. Şiir içinde gizli olan hüzün, her geçen saniye ölüme yaklaşmaktan dolayıdır.

Haşim on mısralık bu şiirinde bize öyle bir tablo çizmiştir ki bu resim içinde, eksik bir yön bulunmaz. Şiirin “ağır ağır” diye başlaması ve “kızıl havaları seyret ki akşam olmakta” diye bitişi aslında çok anlamlıdır. Güneş nasıl “ağır ağır” batarsa insan da hayatı “gün gün” yaşar ve zaman geçtikten sonra her şey bir anda olmuş gibi hatırlar. İnsan, bakmakla görmek arasındaki farkı çözerse her şey gözüne farklı görünür. Şiirin sonundaki “lisan-ı hafi” (gizli dil), aslında tabiatın, kuşların, yaprakların ve bu dünyaya ait her şeyin bize söylediği şey, geçen her saniye akşama (ölüme, mutlak sona) yaklaştığımız gerçeğidir. Haşim bunu bütün ruhuyla hissetmiştir. İşte o yüzden bu gizli lisan ruha dolmaktadır ve ne yaparsak yapalım akşam olmaktadır.

Mehmet Nuri Parmaksız (Gölbaşı Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni / ANKARA)

MERDİVEN

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…

Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Ahmet Haşim
Kaynak: Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi (MEB Yayınları) – Sayı 85

İlkbahar İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İlkbahar Şiirleri,

En Güzel İlkbahar Şiirleri;

İlkbahar Geldi..

Bu da yarım asırlık bir çocuk şiiri.

İlkbahar geldi, yerler yemyeşil,
Temiz havaların kıymetini bil.

Oyna her zaman temiz yerlerde
Temiz hava şifa her türlü derde

Heryandan neşe bağrın tutuşsun,
Ürkütme kuşları gelsin ötüşsün

Arılar vızlar karıncaya bak
Tembel olma sakın bu hali bırak..

15-NİSAN-1959 Başkale Van Seyfeddin Karahocagil

Bahar Gelince

Bahar oldu, cana geldi topraklar,
Her taraf yeşile boyanmaktadır.
Tomurcuklar patlar çıkar yapraklar,
Kimi de çiçeğe soyunmaktadır.

Bugün yarın rençber; ‘ho! ‘ diyer mala*,
Alafsız hayvanı otlağa sala.
Binbir canlı birden düşer havara,
Niye ki havalar ısınmaktadır.

Boz bulanık akar bir zaman sular,
Taylar kişnemede, koyun kuzular*
Yavaş yavaş biter kışlık uykular
Bört böcek yuvada uyanmaktadır.

Arılar bekliyor; kovan açıla,
İşçileri kır bayıra saçıla..
Bulaklardan berak sular içile,
Kaynaklar arabir bulanmaktadır.

Duyulur toprağın ılık nefesi,
Tarlaları sarar horavel sesi,
Bir sevinç fetheder bütün herkesi,
Sanırsın okyanus çalkanmaktadır.

Hasret çeken kuşlar tüner yuvaya,
Gurbete doyanlar döner sılaya.
Çiftçi ilk tohumu serper tarlaya,
Dört elle toprağa sarılmaktadır.

Enva i can sesle uyunur bağda,
Hayvanlar idmana çıkıyor dağda.
Kelebek kozada, örümcek ağda,
Karınca teçhizat kuşanmaktadır.

Çel çocuk, kuzuyu yayarlar kıra,
Düşüp yolaklara hep sıra sıra.
Tavuğun minneti kalmadı tara,
Kapıda, bacada eşinmektedir.

Dikilir fidanlar eşilir çukur,
Bağ, bahçe dopdolu evler tamtakır,
El açar yaşlı genç; Allah’a şükür,
Çayırda namazlar kılınmaktadır.

Hikmet’im severim bahar çağını,
Görestim koyunun tereyağını,
Gül çimen bürüsün Sako Dağı’nı
Güzeller çaşıra salınmaktadır..

Cemali-Hikmet AKSU

İlkbahar Geldi
Ah bahar ne işler, açtı başıma
Aklar düşürmesin, benim saçıma
Rengarenk çiçekten,güzel taçıma
Hoş geldin ilkbahar,dirildi herşey

17.03.2011
Osman Karahasanoğlu

ilkbahar gelince

ilkbahar gelince
içimi bir sevinç alır.
arkadaşlarımla gezip tozarız
ilkbahar gelince

ilkbahar gelince
hüzünler biter
kuşlar cıvıldaşır
ilkbahar gelince

ilkbahar gelince
küsler barışır
arkadaşlarımızla piknige gideriz
ilkbahar gelince

ilkbahar

Sevgiyle dolusun
Çiçekler açarsın
Cıvıl cıvıl öter kuşlar sevinirim ben
Ne güzel ilkbahar

İlkbahar ilkbahar
Ne mutluyum bi bilsen
Mutluluk saçıyorsun kalbime
Ne güzel ilkbahar

İlkbaharı severim
İlkbahar gelince coşar çocuklar
Piknik yeri dolu olur ilkbahar gelince
Ne güzel ilk bahar

hande sorku

Bir İlkbahar Şiirine Başlangıç

Hava ne kadar güzel öğretmenim
Yollar ağaçlar kuşlar ne kadar güzel
Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim
Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın
Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya
Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar
Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar
Hepsi hepsi ortada öğretmenim.
Ne olur biz de gidelim
Burda kalsın kitaplar
Burda kalsın iğneli karafatmalar
Kollarından bacaklarından gerilmiş kurbağalar
Burda kalsın hepsi
Bomboş kalsın hepsi
Bomboş kalsın evler okullar
Hapishaneler, hastaneler…
Öğretmenim, sevgili öğretmenim
Sırtımıza alırız hastaları
Kim bilir ne özlemişlerdir kırları…
Ya mahpuslar.
Ne sevinirler kimbilir
Sarılıp sarılıp öperler adamı.

Melih Cevdet ANDAY

Sagopa Kajmer Sözleri 2011

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Sagopa Kajmer Sözleri 2011

Tugbam sitesinde en güzel Sagopa Kajmer Sözleri 2011 sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Sagopa Kajmer Sözleri 2011
Sagopa Kajmer Sözleri Facebook,sagopa kajmer güzel sözleri,sagopa kajmer nickleri
sagopa kajmer özlü sözleri,sagopa sözleri,sagopa kajmer sözleri nick,sagopa kajmer msn sözleri,sagopa kajmer aşk sözleri

01 Ben hayatı oyuncak bile sandım ama yanıldım çünkü çocuktum yola çıkmış yeni yolcuydum (Hade Hade Hooy)

02 Forsa bedenim elime hediye her planda ortalıkta pirana duygular (Köle Gibi)

03 Dünya döndü durmaz oldu zordu ferini kesti Tanrı nokta koydu oydu adına köle denen (Köle Gibi)

04 Karda yalın ayakla gezinen onca körpenin ayaklarında bir yaraydı sanki rap karabiber duası (Köle Gibi)

05 Hayat bir damla suyla çölde serap görenin aşkı (Lingulistik)

06 Kalem elimde parça parça haykırır bu kağıda (Lingulistik)

07 Dünya malı uçan halı bin ve de düş bitecek ol emin kurduğun her düş (Al 1’de Burdan Yak)

08 Duvarlar Üzerime geldikçe kendime 10 parmaklı bir surat yaptım (Nedense)

09 Ben ne savaşlar verdim kendime bir Rabbim şahit sor ne zaman, vurdum kendimi en son katilim oldum her gece nedense (Nedense)

10 Ezeliyat değil reali rabbani mühim 3 sefil hicvardan yaprağa akar kardan yaşlar hava buz kirpiklerim don tutar (3 Sefil Şair)

11 Anakronik bi kronik rapte tek kalemle mühürü basan o adamın adı bu şakası olmayan bir sert kafiye ****.a Sagopa key meydey meydey hey (İçimdeki Şeytanın Ensesindeyim)

12 Çaldı zil ve rap ceketini çayıra saldı bil bu şarkı herkesin hissedenler dinlesin (Kambur Kelimat)

13 Ey rapin oğlu gözlerinde yaş düellosu ve kötürüm oldu ince ruhlar ordusu, son arzusunda anlaşıldı ölümün korkusu (Kör Savaşçı)

14 Soyut bir yüz aynada aksederken yüzüme kimsin demeye dilim varamadı (Pesimist 2)

15 Bense kalbimin satırlarındaki şu cümle mültecileriyle boğuşur haldeyim (Pesimist 3)

16 Bir sabah ve birde akşam oku bu şiiri iki gözümde ön sözüm (Pesimist 3)

17 Kum kalemde dalga şehiti güneş doğar gözüm yanar (Pesimist 3)

18 Yıllatılmış senelerin nöbetçileri değil miyiz (Analiz)

19 Gardiyan da bendim, hakimin de kendisi ve hapse teslim edilen huzurun gırtlağını ben kestim, katil oldum şirretinden müebbetim hürriyete (Analiz)

20 Dudaklarımda bal yok, oysa tek dilekti mutluluk (Karikatür Komedya)

21 Sönen mumun emanetiydi gözüme sanki karanlık, dönen şu dünya sanki taş ve biz içinde çorbalık (Karikatür Komedya)

22 Katıksız iyiyi bulana dek mi sürecek tek devamlılık (Karikatür Komedya)

23 Esefle kınamadır rapim, fasih, dekolte konuşurum, yolumdur önüme konulan;yürürüm,görürüm,söverim,severim (Değişebilir Her An Adres)

24 Ben raperken orada donabilir iliklerin (Değişebilir Her An Adres)

25 Mis kokulu yalanların duş vakti geldi ama evde sular kesik (Değişebilir Her An Adres)

26 Düşman kelimesinin anlamını arkadaş sıfatını taşıyanlardan öğrendim (Maskeli Balo)

27 Birisi acıyı çekti, öteki acıyı servis etti (Uğurla Bahtiyarları)

28 Rayına koydum hayatımın tek vagonlu trenini, gitme gelme aleminde tek ve son seferdeyim (Uğurla Bahtiyarları)

29 Neyleyim ki güneşi bir günümde kördeyim (Minimalite)

30 Yaşarım iskeletler diyarında, bir et parçasıyım, varımı yoktan aldım (İskeletler Diyarında Bir Et Parçası)

31 Tasanın etrafında gezgin olmuş insanlar kısacık molalarda tanıdılar mutluluk denen kelimeyi (Bir Pesimistin Gözyaşları)

32 Kuvvete dayanamayan adalet aciz, adalete dayanamayan kuvvet zalimdir (Bir Pesimistin Gözyaşları)

33 Makam arabalarına yol ver geçsin, emri vaki olmuş her yolcu (Didaktik Kitaplar)

34 Emre dayalı yamalı jön hayatlar içerisinde itaatin emanetindeyiz biz, biz kimiz (Manzumu Mazlum Dinledi)

35 Tek kurşun bitirebilse gari bu hayatı bari bin kurşun atın da gönlüm doysun ahali (Üfle Güneşi Sönsün)

36 Son söze gerek yok, ilk sözün faili meçhul, kulların arifi rapi serdi önüne rehine kaldı cümlelerin, noktamı ben koydum, el senin yaz (Rap Gafil)

37 Ben tekilim,tekelim, tekeline tekme, tekerin olsa kaza sebebi, patlak, kaltak düştü bu yola tek yüzü çatlak (Rap Gafil)

38 Hayallerim yok oldu, koyduğum yerde yoktu hiçbiri tek yabancı bendim evde ve bir yalancı mumdu doğan güneş (24)

39 Sagopa yüz bela tadında komutan ve karavebada,tek safhada yoluna düz gider bu pesimist hardrhymer (Etki Tepki)

40 Duvarda çerçeveydi yaşanan anılar, bir tebessüm etse göz dolar, taşar sular ve ruhumu sel basar ve kalbimde bir küçük çocuk yaşar (Etki Tepki)

41 Çekilişsiz, kurasız hediyeyi sundum, al ve aç paketleri, içine sevgi koydum (Propertions)

42 İstanbulumda solurum,Samsun toprağım, kanımda hiphopım,raple doğanım ben Sago Key (Yokluk İçinde Varlık Çeksem)

43 Hayat kızgın boğa ben kırmızı pelerin (Romantizma)

44 Gözlerimde bir filimsin, göz çukurlarımda uyuya kalmış bir bebeksin, bende ninninim, uyu (Bebeğim Öldü)

45 Suretim şarap misali eskidikçe değeri arttı (Vasiyet)

46 Rapimtraksın,sen reel değilsin (Vasiyet)

47 Benim kalemi bir kişi yıktı,kalemimi kırdı, sözlükte sevgiliydi anlamı (Leyli)

48 Soyadımın ilk iki harfi kişiliğim kadar öz (Rak Benadam)

49 Okyanuslar mürekkebim ağaçlarsa kalemim benim (Batıl Rhyme)

50 İnecek var,durdurun Dünya’yı (Sagopa Yaşlı Planet)

51 Beni sevmek için programlanma,devrelerini yakarım (Kendime Sarılır Donarım)

52 Sagopa Key: Rapte iç karartan ilk buluş (Anektod)

53 Darmadağın armağanım kaos karmalarındayım karmakarışıklaşmaktayım (Pavlov’un Köpeği)

54 Tekmelerdim dağları kalbime yuvarlandı taşları (Pavlov’un Köpeği)

55 Varlık ruhu terkeder,gözün gözümden ayrılınca,bendeki aşk altın misali,ağırlığınca (Baytar)

56 Bu devranın binlerce sevgi müşterisinden biriyim (Baytar)

57 Dertle anlaş deva bul,üzüntü kalbi sömürür (Baytar)

58 Beynime kumanda takmış oynamaktalar,ama çakılmadım (Sansür Perdesi)

59 Küfür etmektense bırak Sago sayfa boş kalsın (Şikayetname)

60 Gülmek bir mükafattır, ağlayan gözlerin gördüğü (Kürdan Kollar)

61 Aşk bir mülteci, göçüp gider, bilmez değer (Kürdan Kollar)

62 Hayat denen ekmekten bir dilimdim ben de yendim (Dil Yaratmakta En Asil Silahlarını)

63 Kendine gelmek için hergün en az bir kere bir dizemi oku (Dil Yaratmakta En Asil Silahlarını)

64 Söküğüne yap yama yamyam budala (Trakonya)

65 Zulüm taşıyla kanatı verdi başımı felek kahpesi (Soğuk Küvet)

66 Gözler sözlerin sertliğiyle yaşa bulanıp ah çekti (Soğuk Küvet)

67 Sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgili (Soğuk Küvet)

68 Hepinizin Sago bilgisi yetersiz vitaminlerimle bugünlere geldiniz (Pesimist 3)

69 Emre dayalı yamalı jön hayatlar içerisinde itaatin emanetindeyiz biz, biz kimiz (Manzumu Mazlum Dinledi)

70 Yağmur sakladı gözyaşlarımı kopya kalplere damladı damlam (Kopya Kalpler)

Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Sagopa Kajmerin en güzel sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Sagopa Kajmerin sözleri
Sagopa Kajmer özlü sözler
Sagopa Kajmerin en güzel sözleri
en güzel Sagopa Kajmer şarkı sözleri

Benim en sevdiğim sözlerinden biri Baytar şarkısının aşağıdaki kısmı;

Rüzgar saçını süpürse mest olur bakışlarım
Adınla uyanır kulaklarım, yüzünle açar göz kapaklarım
En güzel şiirlerimde kaleme adını sayıklatırım
Odamın hayaletisin sessizliğine aşığım

= Rabb’ın nefesi rüzgar olmuş,ben onunla sonsuza eserim….

=zaman sanığım olsa, şimdi idam ederim adı kalır….

= korkutur cesaretimi,iradesizlik sillesi….

=affet bugünüme kusrum var,dostum canıma mı kastın var????

=benim gerçekliğimin ölümsüzlüğü,yaşatmaktadır hüznümü….

= kendimi kendime hediye ederek kutladım son doğum günümü…

=ben bir pembe diziyim,hergünüm bir bölüm….

= bilirmisin ka zaman devir daim etti, gözlerimin önünde çarmağa gitti….

= devler ortasında bir omzu yere yakın bücürüm….

= eski dosttan düşman olmaz,bunlar en büyük yalanlar…..

= yalanla beslenen kulaklarıma,dilersen köpekçe afkur….

= aldığım darbelerle sındım Rabb’a, 365 gün 52 berbat hafta…..

= en büyük destekler çıkarsızlıktan ötürü LaFFta…

= bazılarına gül,dikencesine batar rahat…..

= sessizliktir içimden geçirdiklerimin sedası….

= duymakta olduğunuz engin sözler, derin denizlerimin dalgası…

=darbeler yesende yüreğine, affetmek en asil intikam…

=düşman kelimesinin anlamını dost sıfatı taşıyanlardan öğrendim

= saçımı beyaza boyayan ressamın elleri kadar hafiftir tekmesi kaderin…

=güneş soğuk,yağmur sıcaktır ya ferde bazen;acımı yaşamayanla durmak zaman katliamı zaten…

= kabre gömsen beni,kaç Liradır kefareti…..

= melek yanımda yüzünü saklar,felek yüzüme kaş çatar….

=yazık o kadar dost var,inandıklarımızn arasında çok fark var…

=baba affet ama bunların hepsi aynı bok;benim bunlara karnım tok…

=iki elim arasında kafam daldım ağma derinlere;orda bir kalem buldum yazdım en zekilere…

= en güzel şiirlerimde kaleme adını sayıklatırım…..

=ahbaplar maymun iştah sahibi,benim içim senle tok…

= kalbim eski dosta küser-bu muhabbet burda biter….

=açık hedef bensem, o zaman sana KaRaVaNa..

= soyut bir yüz aynada aksederken,yüzüme kimsin demeye dilim varmadı….

=hep katır gibi anırmak dünyaya haykırmaksa,ben susarak saygımı göstermeliyim mi acaba…

= yıllatılmış senelerin nöbetçileri değilmiyiz….

= mis kokulu yalanların duş vakti geldi ; ama evde sular kesik…

=bir tebessüm etse göz dolar,taşar sular ve ruhumu sel basar…

= onların şahidi görür gözdü,benimkisi ağmaydı….

=artık artı konulur ve yaşama eksi silinir;her günümde nötr olur ve darısı başına denilir…

= zaman sofrandaki en lezzetli mühim yemek,azaldıkça aç kalmanın korkusuyla kuruyacaksın,bu sebeple yaşlanacaksın…

= yanan ışıklrımı kaplayacak kadar karanlığım var….

=bu istanbul kimleri aldı kara maskesi altına;dünya dönecektir,batan her güneş gibi Tanrı’ya….

=girme sınırıma cephen yoksa,vururum tek atışta bakmam gözünün yaşına…..

=benim sözlerim kar gibi yağardı;kimisinin kalbi dardı,anlamazdı

= beni sevmek için programlanma ,devrelerini yakarım….

= hayrından umutsuzum,getirme bari şerrini…..

=Tanrı’m yazmış bizler oynuyor;ve iblis hiç doymuyor…..

= dualar olmasaydı,kim kovardı kalleş iblisi?