Posts Tagged ‘benzer’

Charles Darwin Hayatı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Charles Darwin Hakkında Bilgi

Charles Darwin Kimdir

Charles Robert Darwin – 12 Şubat 1809 / 19 Nisan 1882

Charles Robert Darwin, İngiliz biyolog ve doğa tarihçisi.

Charles Robert Darwin, insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin’in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği gerçeği Charles Darwin’in yaşadığı dönemde, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olduğu ise 1930’lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin’in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır.

Darwin’in doğa tarihine duyduğu ilgi, önce Edinburgh Üniversitesi’nde tıp, sonra Cambridge Üniversitesi’nde teoloji okurken gelişti. Beagle gemisinde yaptığı beş senelik yolculuk sırasında, zamanın meşhur jeoloğu Charles Lyell’ın ortaya attığı, geçmişteki jeolojik süreçlerin bugünkülerle aynı olduğunu savunan teoriyi destekleyecek pek çok gözlem yaptı ve iyi bir jeolog olarak ünlendi. Aynı yolculukta, canlıların coğrafi dağılımı ve fosiller üzerine yaptığı dikkatli gözlemler sonucunda, türlerin birbirine dönüşümüyle ilgilenmeye başladı ve 1838’de doğal seçilim fikrini geliştirdi. Daha önce benzer fikirlerin “sapkınlık” olarak nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı. Olası itirazlara en iyi şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı. 1858’de Alfred Russell Wallace’dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace’ın da kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı, ve nihayet teorisini yayımlamaya karar verdi.

1859’da yayımladığı On the Origin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrinin geniş kabul görmesini sağladı. Daha sonra yayımladığı The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex (İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçilim) kitabında insan evrimini ve cinsel seçilim fikrini inceledi. The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı kitabında ise insanların ve hayvanların duygularını ifade ediş şekilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koydu.

Darwin bugün, John Herschel ve Isaac Newton gibi isimlerle beraber Westminster Kilisesi’nde gömülüdür.

kaynak:wikipedia

Tevfik Fikret Nağmeli Bahar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nağmeli Bahar Tevfik Fikret ,
Tevfik Fikret Nağmeli Bahar şiiri,
Tevfik Fikretin Nağmeli Bahar şiiri


Tevfik Fikret Bahar-ı Mağmum

BAHÂR-I MAĞMÛM

Bahâr olsun, bahâr olsun da gönlüm
Biraz def’-i melâl etsin, diyordum;
Cihân tağyîr-i hâl etsin, diyordum…
Bahâr oldu bütün feyziyle, gördüm:
Cihân pür-hande, cennetten nişândır,
Benim gönlüm fakat vakf-ı hazândır.

Bütün rengiyle, âhengiyle gülşen
Garîk neş’e, lâkin bence mağmûm;
Tabî’at ‘arz eder karşımda meş’ûm,
Soğuk bir levha, bir tasvîr medfen.
Evet, mest-i hayât ammâ şu enhâr,
Benim gönlüm değil bundan haberdâr,

Ağaçlıklarla süslenmiş ufuktan
Gelir bir nefha-i serd ü siyeh-renk;
Semâ çeşmimde bir peygûle-i teng
Döner nezzâre pür-lerziş ufuktan.
Hazîn bir telhî-i nekbet hevâda;
Nedir bilmem, ne vardır mâverâda!..

Uzaktan bir sadâ, bir lahn-i giryân,
Bükâ-yı tıfla benzer bir boğuk ses
Edip ka’r-ı simâh-ı cânı ma’kes
Ne bülbül fark eder gûşum, ne elhân,
Gelen sesler bütün şekvâ-eserdir
Çiçekler hep açılmış yârelerdir.

Boğarken rûhumu zulmetle sermâ
Bu leyl artık nehâr olsun, diyordum;
Bahâr olsun, bahâr olsun, diyordur;
Bahâr olmaz bugün bundan mutarrâ…
Niçin eksilmiyor hâlâ melâmim,
Niçin şâd olmuyor gönlüm, hayâlim?..

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri
Tarihi Kadim Tevfik Fikret Şiiri
Tevfik Fikret Tarihi Kadim

TARİH’İ KADİM
Puan Ver :
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu.
Ve başlar bize maval okumaya.
Ninniler uydurup uyutur bizi
dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun,
zifiri karanlık hayatından.
Gösterir bize evvel zamanı,
tek doğru, en güzel örnek, der.
Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden.
Senin tarih dediğin işte budur,
alnında altı bin yıllık buruşuklar
ve bir o kadar da kuşku.
Başı geçmişe bir düşe değer,
sürünür ayağı bomboş bir geleceğe,
bir deri bir kemik,
ayakta zorla durur.

Ben hiç tiksinmem ondan,
karşıma alırım onu arada bir,
anlat bakalım, derim, şu eskilerden.
Bir parça feylesofa benzer o,
bir parça sırtlana benzer,
berbat suratıyla da bir hortlağa.
Yoklar mezarını unutulmuş gecelerin,
başlar paslı, boğuk bir sesle
bir bir bana anlatmaya,
sırasıyle, ne olmuş ne bitmişse:
Hep yıkım üstüne yıkım,
acı üstüne acı!
Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu,
çöküverir ağır gölgesi bir bulutun,
kanlar yağar dört bir yana.
En başta bir kanlı bayrak.
Kanlı bir taç gelir arkasından.
Sonra araçlar sökün eder kan içinde:
Balta, topuz, yay, kılıç, mızrak,
mancınık, top, tüfek, sapan.
Arada, kanlı komutanlar ve savaş birlikleri.
En son alay alay esirler geçer.
Yenen bir kişiye yenilen on kişi,
çiğneyen haklı, yiğnenen hapı yuttu.
Yıkımlara, acılara alkış tut,
yüksekten bakanlar önünde eğil,
insafla birdir aşşağılık ve namussuzluk,
doğruluk lafta, yürekte değil,
iyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda.
Bir gerçek var, tek bir gerçek:
Eli kolu bağlayan zincir.
Bir tek şey var sözü geçen: yumruk.
Hak güçlünün, kötünün yanı.
Uzun lafın kısası:
Ezmeyen ezilir!
Nerde bir şeref var, iğreti.
Nerde bir mutluluk var, yama.
Bir şeyin ne başına inan ne sonuna.
Din şehit ister, gökyüzü kurban.
Her yanda durmadan kan akacak,
durmadan her yanda kan!

İşte böyle inler, sayıklar o,
anlatır insanoğlunun bu belalı ömrü
ne yolda, nasıl sürdüğünü.
Bakarım iskeletin kanlar köpürür dişlek ağzında.
Duyarım sesinin titreyen kuyusunda
yankısını korkunç bir iniltinin,
ben de başlarım birdenbire titremeye,
toprak da tiksintiyle titremiş gibi gelir bana.
Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık
indir bu acıklı sahnenin perdesini!
Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık!
Sen de, gelenekçi iskelet,
yazdığın kara yazılara bir son ver,
aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık.
Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var?
Bizden iyi geceler onlara,
bizden onlara iyi uykular!
Kimsin, ey gölge, kendinden geçmiş,
koşuyorsun karanlıklara doğru?
Kanla oynamış gibisin,
kırmış geçirmişsin insanoğlunu.
Sen buna kahramanlık mı dedin?
Onun kökü kan ve hayvanlık be?
Şehirler çiğne, ordular dağıt,
kes, kopar, kır, sürükle,
ez, vur, yak ve yık.
Yalvarmalara yakarmalara boş ver,
gözyaşlarına iniltilere aldırma.
Ölümle, acıyla doldur geçtiğin yeri,
ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun.
Sönsün evler, sürünsün insanlar orda burda,
kalmasın alt üst olmayan hiçbir yer,
mezar taşına dönsün her ocak,
damlar çöksün yetimlerin başına.
Bu ne alçaklık böyle bu ne namussuzluk!
Hey bana bak, başbuğ musun ne?
Yerin dibine bat, cakanla gösterişinle!
Her başarı bir yıkım bir mezarlık,
işte bir yavrucak yatıyor şurda,
ey cihangir, onu gör de utan!
Devril, bağımsızlığın eskimiş tahtı, devril,
nice acılar verdin bütün insanlara,
inim inim inlettin bütün insanları.
Parçalan, kararmış tac, tuz buz ol,
hep senin yüzünden yoksulluğu insanların.
Göz yaşından incilerin nerde hani?
Nasıl da yosun tutmuşlar, bi görsen!
Eski çağlar nasıl kanmış size?
Ey kan içen kargalar,
bütün karanlıklar sizinle dolu!
Artık yeter fikri susturduğunuz,
yerini hiç bir şey tutamaz bu dünyada
zincirsiz, kelepçesiz yaşamanın.
Hadi gidin tarih korusun sizi,
-haydutlara en iyi sığınaktır gece-,
gidin, yok olun siz de o mezarlıkta.
İşte müjdelerin en güzeli,
işte en gerçek özgürlük
düşümüzdeki gelecek çağlarda:
Ne savaş, ne savaşan, ne salgın,
ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen,
ne yakınma, ne de zulmün kahrı,
ne tapılan, ne tapan,
ben benim, sen de sen!

Ey soyulan iskelet, kimse bilmeyecek o zaman,
kimse bilmeyecek senin sayıp döktüklerini,
savaş ne, karışıklık ne, zafer ne, anlaşma ne?
Belki duyulmadık bir öykü,
belki korkunç bir masal.
Çok sürmez köhne kitap,
fikri gömen sayfaların
bugün olmazsa yarın yırtılacak.
Ama kim yapacak dersin bu işi?
Bu öyle büyük, öyle kocaman bir devrim ki,
hangi güç kalkar, ben yaparım der?
Yerlerin ve göklerin sahibi mi?
Tamam, işte oldu şimdi!
Yeri göğü elinde tutan o kibirli,
o somurtkan ve dokunulmaz.
Bütün bu kavgalar onun yüzünden değil mi?
Gökyüzü, sen söyle,
yüzyıllarca sel gibi akan su,
– şimdi esrik bir ağzın türküsü,
kuru sesi zindandaki bir adamın,
iç açan bir söz ya da yakan bir söz şimdi,
bir geniş “oh!”, bir derin “eyvah!”,
bir yakarış, bir övgü,
Şimdi tüy gibi bir rüzgar,
Şimdi ağzın bir kasırga.
Dokunaklı bir yakınma şimdi,
sabredemeyen bir başa kakma,
bir titreme, bir çan sesi,
bir savaş davulunun gümbürtüsü,
için için ağlamasi çaresizliğin,
kahrın iyilikbilir kişnemesi,
bir söylev, apaçık, gürül gürül,
Şimdi utangaç ve hasta bir yalvarış,
bir rahatlık bir iç sıkıntısı,
Şimdi korkunç bir haykırma –
bütün bu karman çorman gürültü patırtıyla
inleyen boş kubbe, sen söyle!
Sen ki her sesi yankılayansın,
söyle, bu bir sürü boş çabalama içinde,
daha yukarlardaki şu tanrı katına
hangi sesin yankısı varabilmiş ki?
Hangi dua kabul olmuş bugüne dek?
Binlerim seni, göklerin tanrısı,
din ulularından dinlerim seni:
“Ne benzer var, ne noksanı,
canlı ve ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve yüce.
Odur veren yiyeceği içeceği,
düşleri gerçek yapan o,
bilen, haberi olan, kahreden ve öç alan,
açık, kapalı her şeyi duyan ve anlayan,
el uzatan yoksullara ve çaresizlere,
her zaman her yerde bulunan ve her yeri gören…”
Seni böyle övüp duruyorlar işte.
Oysa senin en üstün özelliğin ne,
“Ortaksız” oluşun değil mi?
Kaç ortağın var şu bataklıkta, bir bak.
Topu ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve kahreden.
Ve topu ortaksız ve tek.
Ve topunun buyruğu yasağı ve saltanatı var,
ve topunun yukarlarda bir gökyüzü.
Bütün ordan gelir yüreğe doğan.
Topunun güneşi, ayı, yıldızları var,
ve topunun görünmez bir tanrısı.
Topunun adanan bir cenneti var,
ve topunun bir varlığı, bir yokluğu,
ve topunun saygıdeğer bir peygamberi.
Ve topunun cennetinde körpecik güzel kızlar yaşar.
Ve topunun cehenneminde birer lokmadır insancıklar.
Tanrılar ne derse onu yapacak halk,
sabırla ve kahırla olacak iki büklüm.
Ama tanrılar ne derse onu yapacak.

İnanasım gelmiyor bunların hiçbirine.
“Ne bileyim?” diyor kime sorsam.
Hepsi bir kuruntu mu bunların yoksa?
Belki aldanmak yaşamanın bir gereği.
Belki de hepsi de doğrudur, kim bilir,
belki ben hiç bir şeyin farkında değilim,
karıştırmaktayım “yok” la “var” ı.
Kusurum ne? Kuşkuda olmak mı?
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru.
İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
Belki de yok olacağız bir gün topumuz birden.
Kimbilir, öbür dünya belki de var.
Madem bu beden o ölümsüzün işi,
ne diye kıvranır durur bin türlü dert içinde?
Hadi diyelim aslımız toprak bizim,
sen gel onu kederden bir çamur yap.
– her yeri kanla, göz yaşıyla dolu –
insaf be, bu kadarı da olur mu?
Sen gel hem yoktan var et,
sonra da ettiğini boz, kötüle.
Hiç bir yaradandan ummam bunu:
Yaradan yok eder, ama perişan etmez!

En zorlu düşmanın işte, tanrı,
boğmak ister seni ulu katında,
çok iyi tanırsın sen o yılanı,
onun kızgın zehrinden bir vakitler bize
bir tadımlık vermiştin hani.
Kuşku! En zalim en güçlü düşman.
Bunu ya bildin ya koydun kafamıza,
ya da bilemedin işin nereye varacağını.
“şeytanlık, düzen, sapıklık” denen şey var ya,
bugün yerinden yurdundan edecek seni o.
Tapınağında ışıklarını söndürüyor,
elleriyle parçalıyor heykelini.
Sense, iler tutar yerin kalmamış,
göçüp gidiyorsun olanca gücünle.
Burçlarında yıkılmalar falan hani?
Nerde hani gümbürtüsü yıldırımlarının?
O kızgın soluğun hani nerde?
Ne cehennemlerinde bir kaynama var?
Ne büyük acını gören bir göz.
Ne de kulaklarda dokunaklı bir çınlama.
Oysa bir ufak parçası kopsa insanın,
bir sızlanma olur, duyulur bir ağlaşma.
Sen Yeryüzü ve Gökyüzü’nle göç gir de,
bir inilti bile duyulmasın ortalıkta.
Tam tersi, kahkahadan geçilmiyor.
Zaten yalana ağlasa ağlasa,
bir ikiyüzlüler ağlar,
bir de ahmaklar.

Kötümserlik İle İlgili Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

Kötümserlik İle İlgili Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Kötümserlik İle İlgili Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Kötümserlik İle İlgili Sözler
Kötümserlik İle İlgili Sözler Kısa,

Kötümserlik Sözleri,

Kötü olayların kaynağı kendimizdedir.Aristophanes

Kötümser mi? Herkesi kendi gbii sanıp, bu yüzden onlara kızan adamdır.Bernard Shaw

Kötümser, herkesi kendi gibi sanır.Richard Baker

Kötümser, uyuşturucu kullananlar gibi bunu herkese ulaştırır.Sophocles

Kötümserler, sevinecek bir şey kalmadığı için sevinenlerdir.Marie Ebner-Eschenbach

Kötümserliği alışkanlık haline getirirseniz, zaman içinde ondan iyimserlik kadar zevk alırsınız.Arnold Bent

Kötümserliğin nedeni çaresizliktir.. Hayatını düzenleyemeyen kişi kötümserliğe kapılır.Edward Hand

Kötümserlik yarasaya benzer.. Tıpkı onun gibi, güneş kaybolduğu zaman ortaya çıkar.Francis Bacon

Öyle bir imanımız olmalı ki bütün kötümserlikleri yakıl kül edebilelim.Francis Bacon

Yarıya kadar dolu olan su testisi söz konusu olduğunda, iyimser, “Yarısı dolu”; kötümser ise “Yarısı boş” der..

Bernard Shaw

Komik Kısa Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Komik Kısa Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Komik Kısa Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Komik Kısa Mesajlar
Komik Kısa Mesajlar

Komik Mesajlar Kısa

Nişanlıyken erkek konuşur kız dinler; evlenince ikisi konuşur mahalle dinler!

İkna edemiyorsan kafalarını karıştır!

Kibar ol; Karını dövmeden önce ceketini düzelt!

Bana zayıfını söyle sana elimin ayarını söyleyeyim.

Gönül ferman dinlemiyor. Başka bir kaset takalım.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Onuncu köyden sesleniyorum, Seni çok seviyorum.

Saçımı süpürge yaptım elektrik süpürgesi çıktı beni terk etti.

Seni sensiz de yasayabiliyorum. En azından kafamı dinliyorum.

Paranın ne önemi var önemli olan miktarı.

Erkekler limona benzer baktıkça ağzın sulanır yedikçe miden bulanır.

Aşk bir muz kabuğudur, dikkat etmezsen ayağın değil, hayatın kayar.

Aşk havuzuna aptallar düşer, ama beni ittiler!

Aşkından oldum nezle burnumu siliyorum 3 metre bezle.

Dünyada her erkeğin başına 3 kız düşermiş kim benim hakkımı yediyse haram olsun.

Hani derler ya kadındır adamı deli eden sen ne dersen de yine kadındır deliyi de adam eden.

alıntı

Alışkanlık İle İlgili Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Alışkanlık İle İlgili Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Alışkanlık İle İlgili Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Alışkanlık İle İlgili Sözler
Alışkanlık İle İlgili Sözler
Alışkanlık İle Alakalı Sözler

Alışkanlık, anahtarı kaybolmuş bir kelepçedi.
Amos Parrish

İlk gördüğümüz zaman korktuğumuz nice şeyler vardır ki, zamanla alışır, hiç aldırmaz oluruz.
Aisopos

Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez.
Balzac

Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar güçlü olur.
Benjamin Disraeli

Mademki alışkanlıklar, hayatımızın en ileri gelen hakimleridir, öyle ise ne yapıp yapıp iyi birini edinmeye çalışmalıyız.
Bacon

Alışkanlık, bir halata benzer Her gün bir lifi örer ve sonunda, onu koparamayacak kadar güçlü yaparız.
Horace Mann

İnsan alışkanlıklarının çocuğudur.
İbni Haldun

Alışkanlık insanın ikinci huyudur.
Montaigne

Alışkanlıklar, bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler.
St Augustine

Tilki, derisinden vazgeçer de, alışkanlıklarından vazgeçmez.
Suetonius

Alışkanlıktan daha büyük bir şey yoktur.
Ovidius

alıntı

Erkekler İçin Sözler 2012

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Erkekler İçin Sözler 2012

Tugbam sitesinde en güzel Erkekler İçin Sözler 2012 sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Erkekler İçin Sözler 2012
Erkekler İçin Sözler
2012 Erkekler İçin Sözler


Erkekler kalpleriyle değil, düşünceleriyle yaşar.
CEHOV

Aşık bir erkek, evlenene kadar eksiktir. Evlendikten sonra ise bitmiştir. ZSA ZSA GABOR

Bir erkek, sadece görmeden ve sohbet etmekten bile memnun olduğu, kusursuz güzelliğe ve üstün değerlere sahip bazı kadınlar tarafından kalbine dokunulmuş gibi hissedebilir. JEAN de la BRUYERE

Bir erkek sevdiği işte çalışırsa, çok nadiren işi yüzünden sağlığı bozulur. HONORE DE BALZAC

Çoğu erkek, bir takım elbise bile seçemeyecekleri kadar loş ışıkta bir kıza aşık olmuşlardır. MAURICE CHEVALIER

Derinlerdeki hazineler bile, bir kadının askına tutsak olmus bir erkeğin hissettigi rahat kadar değerli degildir.
THOMAS MIDDLETON

Bir erkek yaşadığı yerde değil sevdiği yerdedir.
LATİN ATASÖZÜ

Coğu erkek, bir takım elbise bile seçemeyecekleri kadar los ısıkta bir kıza asık olmuslardır.
MAURICE CHEVALIER

Erkekler park yeri gibidir… İyilerin hepsi kapılmıştır.

Evlendikten sonra erkek ve kadın, yazı-tura gibidir; asla yüz yüze gelmezler, ancak hep beraberdirler.
Hemant Joshi

Altın atesle, kadın altınla, erkek de kadınla erir.
PİSAGOR

Bir erkeğin evi, dışarıdan onun kalesi gibi görünebilir; oysa içeriden daha çok çocuk odasına benzer. CLARE BOOTH LUCE

Dağlar yaklaştıkça daha ulu görünürler, ama büyük erkekler bu yönden dağlara benzemezler. LADY BLESSINGTON

Erkekler kahve gibidirler. En iyileri zengin ve sıcaktır, sizi bütün gece ayakta tutabilirler.
ANONİM

Bütün erkekler koca bebeklerdir.
D. H. LAWRENCE

Erkekler yattıklari her kadını sevmezler, sevdikleri kadınlarla yatmazlar.
DIDEROT

Erkekler kalpleriyle değil, düşünceleriyle yaşar. ÇEHOV

Nietzsche Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Nietzsche Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Nietzsche Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Nietzsche Sözleri
Nietzsche Sözleri Aşk
Friedrich Nietzsche sözleri

Nietzsche Sözleri

Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.

Şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden.

Neden’i olan, Nasıl’a katlanır.

Uçurumları sevenin ,kanatları olmalı.

Ümit en son kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır.

Kötü belleğin iyi tarafı, aynı şeylerden bir çok kez, ilk kez gibi yararlanmaktır.

Alev, başka şeyleri aydınlattığı kadar aydınlatmaz kendini. Bilge de böyledir.

İnsan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.

Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, ta ki yere dökülüp ezilinceye kadar.

Ruh arayanda, hiç ruh yoktur.

Gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.

Uygarlık tarafından yokedilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.

Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan.

Küçücük bağışlarla büyük mutluluklar kazanmak büyüklüğün bir ayrıcalığıdır.

Bir kez yürünmüş bir yola düşenlerin sayısı çoktur, hedefe ulaşan az.

Bir derin kuyuya benzer yalnız. Taş atmak kolaydır içine: ama bu taş dibe inecek olursa, deyin bana, kim çıkarabilir?

Kişioğlu da ağaca benzer, ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe.

Kendi omuzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki!

Bir insana yapilacak en kötü şey onu utandırmaktır.

Müzik temelde bizde belli bir oranda güç kazanan yaşam duygusunun özünde gizli olan acıyı anlatır; müziğin verdiği heyecanın yapısındada bu acıdan uzaklaşıp onu uzaktan izleme düşüncesi vardır.

Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.

Bu da dahil tüm genellemeler yanlıştır.

Arap Atasözleri

Pazar, Haziran 17th, 2012

Arap Atasözleri

Tugbam sitesinde en güzel Arap Atasözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Arap Atasözleri
Araplara Ait Atasözler

Kabahatini itiraf ederek affını iste; zira bir suçu gizlemek o suçu ikileştirir.

Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.

Ağaç ve kitabın yaprağı ne kadar çoksa, meyvası o kadar az olur.

Bir baba kudretinden aşağı derecede,çocukları kudreti nisbetinde,kadını da kudretinin fevkinde giyinmelidir.

İki karısı olan erkek,iki ateş arasında kalmış gibidir.Hangi tarafa sokulsa yanar.

Kadın, kokusunu yalnız tenhada veren bir çiçektir.

Mide hastalığın evi,perhiz tedavinin başıdır.

Sanat,sırrını bilenler için bir tutam otun altında saklıdır.Bu sırrı bilmeyenler onu,bir dağın altında sanırlar.

Sır,saklarsan esirin,kaybedersen efendindir.

Talihsizlikler,meziyetleri imtihan eder.

Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar.

Beni anla da istersen öldür.

Konuşulanlar kalpten çıkarsa kalbe kadar girer, ama dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.

Kitap, insanın cebinde taşıdığı bir bahçe gibidir.

Aç eşek semerini de yer.

Ağızla göz yüreğin aynasıdır.

Ay çıkınca yıldızların ne yararı olur.

Demiri kızgınken döv.

Dünyada 3 şey gizlenmez: Duman, aşk, parasızlık

Hapishane bir bahçe içinde de olsa, yine hapishanedir.

İki karısı olan erkek, iki ateş arasında kalan birine benzer. Hangi yana sokulsa yanar.

İstediğin olmuyorsa olanı iste.

Mide boş sağlık düzgün, kese boş ahlak düzgün.

Varlıklı adam küllüğe benzer, ne denli doluysa o denli pistir.

Yılanın ısırdığı kedi, ip görse yılan sanıp kaçar.

Sitem Mesajları

Pazar, Haziran 17th, 2012

Sitem Mesajları tugbam sitesinde en güzel Sitem Mesajları sizler için hazırlandı
. Buyurun Sitem Mesajları

Gül filizlendiği günden itibaren güneşe aşıktır.
Her ne kadar güneş her gece ayın görkemine kanıp gülü bıraksa da gül binlerce yıldıza kanıp güneşi aldatmazmış.

Niye ağlıyorsun dediler, sevdim dedim. Niye üzülüyorsun dediler, gönül verdim dedim. Elin kızı için değermi dediler, meğerse değmezmiş..

Uzun satırlar yazdım acılar üstüne kısa satırlarda kaldı mutluluk, onu da parantezlere bıraktık ,noktalar koymadık virgüllerle anlatamadıklarımızı ünlemle bitirdik.Yazdıklarımızı soru işaretlerimize bıraktık ,mesela dedik kurduğumuz hayallere umut dedik.İhtimallere sevda dedik boynumuzu uzattık sevda ipliklerine.

Sen sevda ırmağı, gittin ele aktın, sen dünyamı yıktın. Vefasız Aşkım…

Bana geleceksen her şeyinle benim olarak gel.
Bir emanet gibi geldikten sonra,
Yanımda olmanın ne anlamı kalır ki

Bugün yeni bir meyhane keşfettim mezarlığın tam karşısında beni ararda bulamassan ya meyhanedeyim ya da tam karşısında.

tanrım sana sen gibi bir sevgili versin,umarım sende onu ben gibi seversin o da sever sen gibi bir başkasını,sen sevdiğini seversin seversin,sevdiğinde bir başakasını

Bir Çiçeğin açmak için sebepler bulduğu gibi,
Yaşama dair sebepler bulmak için yaşıyorum…
Eğer bir gün gelir de yaşamak için bir sebep bulamazsam ;
Ölmek için bir sebep bulmuşum demektir

bir beni unutmayı unutmayı denersen,öle biriyle unutki,sana savurduğum kurşunların önüne geçecek kadar cusur,o gün seninle ölcek kadar seviyor olsun.

Benim kalbimi kırmak suya yazı yazmaya benzer, kırılan kalbimi düzeltmek gece doğan güneşe benzer. Sen o suya yazı yazmayı başardın şmdi güneşin doğmasını bekle…