Cuma Namazının 4 Rekatlık Son Sünneti’nin Kılınışı,
Cuma Namazının Son Sünneti’nin Kılınışı,
Cuma Namazının 4 Rekat Son Sünnetinin Kılınışı
1.Rekat Başlangıcı
Niyet Edilir Abdest alınıp, ayakta olarak kıbleye dönülür. Ayakların arası dört parmak açıklıkta olur. Kadınlar, vücûdun şekli belli olmayacak şekilde, tepeden tırnağa kadar örtünür. Yalnız eller ve yüz açık kalır. Ellerini kol ağzından dışarı çıkarmaz. Namazda, kadınlar için en iyi örtülü olmanın en kolay şekli, ellerini de örtecek geniş bir başörtüsü ve ayaklarını da örtecek, geniş ve uzun bir etektir.
Önce niyet ederiz “Niyet ettim Allah rızası için cuma namazının son sünnetini kılmaya“
Tekbir
“Allahü ekber” diyerek iftitâh tekbîri alınır.
Erkekler tekbîr alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmak araları normal açıklıkta bulunur. Başparmaklar kulak yumuşağına değdirilerek eller yukarıya kaldırılır.
Kadınlar tekbîr alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmak araları normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizâsına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırırlar.
Kıyam
Tekbîrden sonra eller bağlanır. Kıyamda yani ayakta iken secde edilecek yere bakılır.
Erkekler sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmağı sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.
Kadınlar Sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar. Elleri baş örtüsünün altında tutmaya çalışmalıdır.
“Allahü ekber” diyerek rükü’a varılır yani bel doksan derece eğilir ve burada üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir. Rükü’da iken ayakların üzerine bakılır.
Erkekler rükü’da, parmaklarını açıp, dizlerin üstüne kor. Sırtını ve başını düz tutar. Bacaklarını ve kollarını dik tutarlar.
Kadınlar rükûda, sırtını ve başını, bacaklarını, kollarını dik tutmaz. Sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini parmaklarını açmayarak dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük bulundururlar.
Doğrulurken Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
Secdeye Varılır Sonra, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.
Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da burun ve alın yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizâsında bulunur. El parmakları birbirine bitişiktir. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede gözler kapalı olmaz. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
Erkekler, secdede dirseklerini yanlarından uzak, kollarını yerden kalkık bulundururlar. Ayaklar, parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.
Kadınlar, secdede kollarını yanlarına bitişik hâlde bulundururlar. Ayaklar bitişik olarak parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde kıvrılarak yere konur.
Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Otururken, parmaklar dizlerin hizâsına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır. Burada “Sübhânallah ” diyecek kadar kısa bir an oturulur.
Bu oturuşta erkekler, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak, parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur. Kadınlar ise, ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve öylece otururlar.
Tekrar Secdeye Varılır Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
2. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur
Secdeden “Allahü ekber” deyip ayağa kalkarız, ikinci rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
Rükû
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.
Doğrulurken Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
Secdeye Varılır
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
Oturulur “Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
Tekrar Secdeye Varılır
Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
Oturunca, Ettehiyyâtü okunur. “Allahü ekber” diyerek ayağa kalkarız.
3. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur
“Allahü ekber” deyip ayağa kalktıktan sonra üçüncü rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
Rükû
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.
Doğrulurken Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir. Secdeye Varılır
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
Oturulur
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Tekrar Secdeye Varılır Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
4. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur
Secdeden “Allahü ekber” deyip ayağa kalktıktan sonra dördüncü rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
Rükû
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.
Doğrulurken Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
Secdeye Varılır
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir. Oturulur “Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Tekrar Secdeye Varılır Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
Tahiyyata Oturulur!
“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
Oturunca sırasıyla; Ettehiyyâtü okunur, Allâhümme Salli okunur, Allâhümme Barik okunur, Rabbenâ duaları ‘Rabbenâ âtina’ ve ‘Rabbenâğfirlî’ okunur.
Selam Verme Dualar bitince yüzümüzü önce sağ tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz. Selâm verirken omuzlara bakılır. Sonra yüzümüzü sol tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz.
Ömer Seyfettin kimdir Ömer Seyfettin hakkında bilgi
Ömer Seyfettin 11 Mart 1884’de Balıkesir/Gönen’de doğmuştur. Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Asker, şair ve güçlü bir edebi yeteneği olan bir öğretmendir. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçe’de sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne pek çok sayıda eser sığdırmıştır. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey’le, Fatma Hanım’ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen’de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Bey’in görevinin nakli dolayısıyla Gönen’den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık’tan sonra İstanbul’a geldi. Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanî’ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesi’ne kaydedildi. Bu okulu 1896’da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi’ne devam etti. 1900’de İdadî’yi bitirerek İstanbul’a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne’ye başladı. 1903 yılında Makedonya’da çıkan karışıklık üzerine “Sınıf-ı müstacele” denilen bir hakla imtihansız mezun oldu. Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik’te bulunan Üçüncü Ordu’nun İzmir Redif Tümeni’ne bağlı Kuşadası Redif Taburu’na tayin edildi. 1906’da İzmir Jandarma Okulu’na öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir’deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik’ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü’den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı. Ömer Seyfettin Ocak 1909’da Selanik Üçüncü Ordu’da görevlendiridi. Selanik’te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu’nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler’e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911’de Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı. Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması’nda esir düştü. Nafliyon’da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. “Mehdi”, “Hürriyet Bayrakları” gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu’nda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı. Ömer Seyfettin 1913’te esareti bitince İstanbul’a döndü. 23 Ocak 1913’te Enver Paşa’nın organize ettiği Babıali Baskını’na katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisi’nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü. 1915’te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey’in kızı Calibe Hanım’la evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü. 1917’den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920’ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikâye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü. Hastalığı 25 Şubat 1920’de artınca yazar, 4 Mart’ta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920’de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı’na defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi. En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikâyeler günümüzde de okunmaktadır. Eserleri;
Romanları: Ashâb-ı Kehfimiz (1918) Efruz Bey (1919) Yalnız Efe (1919, 1988)
Risale: Yarınki Turan Devleti
Öyküleri: Acaba Ne idi?-Acıklı Bir Hikâye-Aleko-And-Antiseptik-Aşk Dalgası-Aşk ve Ayak Parmakları-Apandisit-At-Ayın Takdiri-Ay Sonunda-Baharın Tesiri-Bahar ve Kelebekler-Balkon-Başını Vermeyen Şehit-Bekarlık Sultanlıktır-Beyaz Lale-Beynamaz-Birdenbire-Binecek Şey-Bir Hatıra-Bir Hayır-Bir Kayışın Tesiri-Bir Temiz Havlu Uğruna-Bir Vasiyetname-Bit-Bomba-Büyücü-Cesaret-Çanakkale’den Sonra-Çakmak-Çirkinliğin Esrarı-Dama Taşları-Devletin Menfaait Uğruna-Diyet-Dünyanın Düzeni-Düşünme Zamanı-Eleğimsağma-Elma-Efruz Bey-Falaka-Ferman-Fon Sadriştayn’ın Karısı-Fon Sadriştayn’ın Oğlu-Forsa-Gizli Mâbed-Gürültü-Havyar-Hafiften Bir Seda-Horoz-Hürriyet Bayrakları-İffet-İki Mebus-İlk Cinayet-İlk Düşen Ak-İlk Namaz-İnsanlık ve Köpek-İrtica Haberi-Kaç Yerinde-Kaşağı-Kerâmet-Kıskançlık-Kızıl Elma Neresi?-Koleksiyon-Korkunç Bir Ceza-Kumrular-Kurbağa Duası-Kurumuş Ağaçlar-Külah-Kütük-Lokanta Esrarı-Makul Bir Dönüş-Mehdi-Mehmaemken-Memlekete Mektup-Mermer Tezgah-Miras-Muayene- Muhteri-Müjde-Nakarat-Namus-Nasıl Kurtarmış?-Nadan-Nezle-Niçin Zengin Olmamış?-Nişanlılar-Nokta-Öpücüğün İlkel Bİçimi-Pamuk İpliği-Pembe İncili Kaftan-Perili Köşk-Pireler-Primo Türk Çocuğu-Ruzname-Rüşvet-Rütbe-Sivrisinek-Şefkate İman-Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür-Tavuklar-Teke Tek-Terakki-Teselli-Topuz-Tos-Tuhaf Bir Zulüm- Tuğra-Türbe-Türkçe Reçete-Uçurumun Kenarında-Uzun Ömer-Üç Nasihat-Velinimet-Vire-Yalnız Efe-Yeni Bir Hediye-Yemin-Yuf Borusu Seni Bekliyor-Yüksek Ökçeler-Yüzakı- Zeytin Ekmek-Akşam Sefası-Yiğit Çocuk-
Sultan Dizisi Yılmaz Hakkında Bilgi Orhan Şimşek Kimdir Kısaca
Sultan dizisinde Yılmaz karakteriyle Sultan’ıın kardeşi rolünde oynayan Orhan Şimşek daha öncede Genco dizisinde Ahmet karakteriyle izleyiciyle buluşmuştu.
Orhan Şimşek 1985 İstanbul doğumlu. Orhan Şimşek, tiyatroya 2000-2002 yıllarında Kadıköy Halk Eğitim Deneme Sahnesinde adım attı. Burada eğitim gördüğü süre içersinde birçok oyunda rol aldı. 2004-2005 yıllarında Müjdat Gezen sanat merkezinde eğitim gördü. Kandemir Konduğun yazdığı “İnsanlığın Lüzümu Yok” adlı oyunda oynadı. 2005 yılında Haliç üniversitesi Konservatuar Tiyatro Bölümüne girdi, şu an 3.sınıf öğrencisi. Okulla birlikte 2006 yılında Tobav Atölye Çalışmalarına katıldı burada; Murat Karasu, Sumru Yavrucuk, Uğur Polat, Emre Kınay, Hasan Şahintürkten eğtim aldı. Ayrıca 2005 yılından beri ikinci eğitim kapım dediği Haluk Bilginerin Tiyatrosu Oyun Atölyesinde çalışmaktadır.
Facebook hesabının hacklendiğini nasıl anlarsınız?
Ali Güngör Facebook hesabınız siz hiç farkına varmadan hack’lenmiş olabilir… İşte bunu anlamanızın kolay yolu
Facebook kullanıcıların genellikle gerçek isimlerini kullandıkları, hatta cep telefonu bilgilerini de paylaştıkları bir sosyal ağ.
Zaten geniş kullanım bulmasında en büyük faktör, insanların okul ve iş başta olmak üzere gerçek isimlerle arkadaşlarını bulup ekleyebilmesi olmuştu. Ancak bu aynı zamanda bir risk oluşturuyor. Sizin isminizin kullanıldığı Facebook hesabı birinin eline geçerse, sizmiş gibi davranarak çevreniz ile irtibata geçebilir, sosyal olarak zarar verebilir ya da özel bilgilerinizi ele geçirebilir.
Hesabınızın hacklenip hacklenmediğini, birilerinin siz bakmadığınız zamanlarda hesabınıza girip girmediğini anlamanın kolay bir yolu var. Gizlilik skandallarıyla sık sık sarsılan Facebook, yeni bir denetim özelliği ekledi.
Bu özelliğe erişmek için Facebook’a giriş yaptıktan sonra, ekran görüntüsünde gördüğünüz gibi sağ üst köşedeki Hesap ve ardından Hesap ayarları kısmına girin…
Hesabım ekranı karşınıza geldiğinde burada çeşitli hesap ayarlarını ve bilgilerini göreceksiniz.
Genel olarak tavsiyemiz burada yer alan bilgileri kimseyle paylaşmamanız yönünde. Hatta aldığımız ekran görüntüsündeki bilgi kısımlarını da siyah karelerle kapattık. Burada Hesap Güvenliği satırını, kırmızı bir çember içerisinde işaretlenmiş olarak görüyorsunuz. Değiştir kısmına tıklayın…
Yeni bir sayfa açılmayacak, olan satır aşağıya doğru gneişleyerek karşınıza yeni güvenlik özelliğini çıkartacak.
Bu seçeneği Evet olarak işaretlediğinizde, ayarı yaptığınız bir bilgisayar haricinde bilgisayardan, hesabınıza erişim yapılırsa e-posta yolu ile bir uyarı alacaksınız. Şimdi test için bir diğer bilgisayardan Facebook’u açıyoruz ve hesabımıza giriyoruz. Bu bilgisayarı farklı bir isimde kayıt etmek isteyip istemediğimiz soruluyor. Ne yazık ki bu soruyu gören kötü niyetli bir kişi, Facebook uyarı mekanizmasının etkinleştirildiğini anlayabilir. Facebook hiç böyle bir uyarı ekrana getirmese daha iyi yapardı…
Başka bir bilgisayardan erişimi denedikten sonra, e-posta kutumuzu açarak bu ayarın işe yarayıp yaramadığını kontrol ediyoruz.
Evet, ayar işe yaramış ve Facebook bize başka bir bilgisayardan erişim yapıldığına dair uyarı veriyor. Eğer daha sonra kendi kullanmadığımız bir bilgisayardan erişim yapıldığına dair uyarı alırsak, o zaman bizim dışımızda birilerinin daha hesabımızı kullandığını anlayabiliriz.
Yapılması gereken hemen Facebook ve ardından e-posta hesap bilgilerini, şifreleri değiştirmek. Bir de tabii ki hasarı ölçmek için erişimden sonra hesabımızda neler yapılmış kontrol etmek. chip
Facebook’a giremediğiniz zamanlarda bunu ktunnel aracılığı ile giriş yapabilirsiniz. ktunnel sayfasına giriş yaptıktan sonra aşağı kısımdaki arama kısmına www.facebook.com yazın arayın ktunel ile facebook da gezinin
Facebookta Grup Nasıl Kurulur Facebookta Grup Silme Facebookta Ağ Değiştirme
Facebook’a giriş yaptıktan sonra “Uygulamalar” a basın. Oradan “Gruplar” a tıklayın. Gelen Menüde “Yeni Grup Kur” a tıklayın. Burada (required) yani (zorunlu) yazan bölümleri doldurmanız önemli; Grup Adı Ağ Açıklama Grup Türü Yukarıdaki bölümleri kuracağınız grubun türüne göre ayarlayın. Gösterilen alanları doldurduktan sonra “Grup Kur” a tıklayın. Karşımıza bir resim eklememiz gerektiğini söyleyen yer gelecek. Eğer ekleyecekseniz, Bilgisayarınızdan grubunuza uygun fotoyu seçip hemen alttaki kutucuğu işaretleyip “Fotoğrafı Yükle” ye basın. Resim eklendikten sonra “Kaydet ve Devam Et” ye tıklayın. Şimdi karşımızda bu olayı sizin Story ekranınızda yayınlayalım mı diye bir ekran gelecek burada “Yayınla” derseniz yayınlar, “Hayır, Teşekkürler” derseniz yayınlamaz. Seçiminizi yapıp ikisinden birine tıklayın. Böylece Grubunuz kuruldu. Son ekranda arkadaşlarınızdan hangilerine davetiye göndermek istediğinizi soruyor. Bu işlemi yapmadan sağ taraftaki “Geri dön (Grup Isminiz)” olan yere tıklayıp Grubunuza gidebilirsiniz.
Network (Ağ) Değiştirme: Kurduğunuz Grubun içindeyken sağ tarafta bulunan “Grubu Düzenle” ye tıklayın. Bu Alanda Ağ ayarınızı istediğiniz gibi değiştirip “Değişiklikleri Kaydet” e tıklayın.
Grup Silme: Bir Grubu silmek anladığıma göre Eğer Gruptaki tek üye sizseniz gerçekleşebiliyor. Bunun içinde sanki Gruptan ayrılıyormuş gibi “Gruptan Ayrıl” a tıklayıp yapılıyor.
10 kasım şiirleri , 10 kasımla ilgili şiirler, on kasım ile ilgili şiirler, kısa 10 kasım şiirleri, 10 kasım ile ilgili kısa şiirler
Atatürk’ü Yitirmedik
Yıllar Üst üste katlandıkça Acımasız uzadıkça Çelik mavisi gözlerinde Her geçen gün Işığını çoğalttıkça Güzel vatanımızı Kurtardığın anıldıkça Seni yitirmedik ki Dün olduğu gibi Bugün de aramızdasın her an Buna inan Ata’m Yüzyıllar da geçse aradan Sen her zaman anılan Kutsal bir kahramansın.
Süleyman APAYDIN
Atatürk Yazar
Sordum seni; Dağına, taşına Türkiye’min, Herkes kendinden emin, Yükseldi gür sesler; Umutlar, sevgiler: O biziz, O bizleriz. Hepimiz bir parçayız Atatürk’ten, Bütün doğa, Atatürk’ü anar, Atatürk’ü şaşar. Herşeydir OTürkiyem’de. Göller, ırmaklar, ormanlar. İmza imza Atatürk yazar.
M. Vasfi Saral
10 KASIM TÜRKÜSÜ
Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler, Bozkır ovalarına, Erciyes’e Ağrı’ya, Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte, Senin sustuğunca!
Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız, Dere tepe bucak köy, Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, Senin gittigince!
Atatürk, taşıyacağım Çanakkale’de, Sakarya’da, Çankaya’da, al al, Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken, Senin bayrağını yücelteceğim. Senin çıktığınca.
Tesadüf ya, yıllardan sonra seni tekrardan gördüm Geçen gün, geçen zaman seni ne çok değiştirmiş Elin elini tutmuş bir de erkek çocuk gördüm Demek ki son aşkın şirin bir meyvesini vermiş
Otuz metre ileriden aheslice yürüdünüz Bir an dayanamayıp, koşup gelmek istedim Lakin, siz ne benim karım, ne de çocuğumdunuz Ve herşeyden habersiz yürüdünüz sakin sakin
Çocuğun da sana benziyor, senin kadar güzel Saçları siyah, yanağı al…Burnu sen değilsin Görmedim ama, belki de babasına çekmiş Bırak şimdi babasını ..Sen, hala çok güzelsin
Hani bizim de böyle çocuğumuz olacaktı Hani kaşları saçları sana, burnu da bana Hani gözü sana, eli bana benzeyecekti Hani, elinden tutup gezdirecektik parkları
Böyle olmadı bir tanem, böyle olmamalıydı Yine geldiğim gibi, geri gitmek zorundayım Sen ellerin olmuşsun, benim umudum kalmadı Gitmeliyim bir tanem, burada kalmamalıyım
Sen unut beni, unut aramızda geçenleri Beni nasıl da seviyordun, öyle sev onları Kocanı sev, çocuğunu sev, koy kenara beni Ben unutmalıyım, unutmalıyım buraları
Yalnız! ..Belki bir gün, ölüm haberimi duyarsan Mezarıma beklerim, unutma seni beklerim Gül gibi yanaklarını toprağıma koyarsan Mezarda bile onu gözyaşlarımla beslerim
Bu adam neyin oluyordu diye sorarlarsa Sevdalımdı de, ben aşağıda seni dinlerim O’nu bu kadar da çok mu seviyordun derlerse Sevdamla öldürecek kadar demeni beklerim
Aşkla ilgili şiirler, aşk üzerine şiirler, aşk şiirleri, en güzel aşk şiirleri
BU AŞKIN ADI HASRET OLDU
Yokluğun özlemini biledi bir bıçak gibi Yollarda dolaştım kimsesiz gibi Özlemin büyüdü bir çığ gibi Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu
Keşke demicem bu sefer diyemicem Ne keşke diyecek bi sewgiydi bu Nede sen bir keşkeye sığabilirdin Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu
Yol ayrımı bu yaşadığımız şimdilerde Yalnızız artık bu koskoca ewrende Mutluluk ayrılmasın yanından ömrünce Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu Sen gittin ya Ben yarım kaldım…
AŞK
Süzülerek akar boş yüreğime, Işıklı gözlerin nur bakışları. Kanatlanır uçar hoş dileğime, Sineme saplanan yar bakışları.
Yeşeren gönlümde ateş közledim. İçimdekileri elden gizledim. Görmedim rüyada nasıl özledim? Dantele işledim zar nakışları.
Ağaç gövdesine ismini kazdım. Kıyıda kumsala resmini çizdim. Adına şiirler ezgiler yazdım. Gene çare olmaz var akışları.
Ben bir onu sevdim başka bilmedim. Ağladım yaşımı açık silmedim. Kader böyle imiş çok da gülmedim. Eritti bitirdi nar yakışları.
Öznur Karaman
DİYAR-I AŞK
Gözlerden yüreğe düşen ilk ateş, Akarken sessizce gizli ve sırdaş. Artık gülmeler feryatlara eş, Hüznü sevince katar burada
Aşk kanda kıpırtı küçücük heves Aşığa bu dünya altından kafes, Şimdi yaşamak için aldığın nefes, İnsanı boğmadan beter burada.
Gençliğin ateşi var iken başta, Zaman durmuş birden sevdalık yaşta, Akıl pazarlanmış alışverişte, Tüccar almadan satar burada.
Yaslı sözler elem ile beslenir, Yaşlı gözler sevdiğine yas/lanır. Körpe aşklar yaşamadan yaşlanır. Güneş doğmadan batar burada.
Hayat diken üstünde ölüm tuzakta Yalnızlık yakında o yar uzakta Toprağın üstünde kavuşmasak da Vuslatın kokusu tüter burada.
Sevgiyi bilmeyenin toprağı çorak. Aşık bedenlerle beslenir toprak. Bu can ölür ise yarinden ırak, Kimsesiz sessiz yatar burada.
Gelince huzura ruhun günahı, Saklayamaz sırları zifrin siyahı. Elbet bulu o gün, bu canın ahı. Kaçsa da yakalar tutar burada.
Diyar-ı aşk burası gökler karanlık. Geceler yıl sürer gündüz bir anlık. Ruhlar tek vücut yok olmuş benlik, Herkese tek seda yeter burada…
Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burada, Bir çok arkadaş burada, İnsan nasıl sevinmez, Böyle yerde okur da ? Senin çatın altında Girmez kötü duygular, Bilgi giren yerlerde Kalmaz artık kaygılar. Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul Neşe, bilgi yuvası !
Rakım ÇALAPALA
İLKÖĞRETİM HAFTASI
Yüzyıllarca susadık, Okumaya yazmaya Bütün dünya koşarken, Biz kalmışız pek yaya. Köylerimiz okulsuz, Şehirler okulsuzmuş. Anadolu bakımsız, Anavatan yolsuzmuş. Atatürk bir gün çıkıp, Milleti kurtarmasa, Yüzyıllar aynı gider, Biter miydi bu tasa ? Büyük bir ulus için, Geri kalmak ne acı… İlköğretim Haftası, Bir savaş başlangıcı.
İ.Hakkı TALAS
SINIFTA
Sınıf kendi evimiz, Tertemiz tutmalıyız. Çamurlanmasın yerler, Sonra bize ne derler. Açık kalsın pencere, Kağıt atmayın yere, Ya öğretmen girerse, Ne ayıp size derse ? Tahtayı kirletmeyin, Duvarı pisletmeyin, Herkes bizi kıskansın, Üçüncü sınıf sansın. Çocuklar uslu durun, Rahat rahat oturun, Kimse sevmez haşarı Kavgacı çocukları!…
-18 Mart ÇANAKKALE GEÇİLMEZ 18 mart bugün burada yazıldı çanakkale destanı çanakkale kurtuldu biz kurtulduk sadece biz değil halk kurtuldu askerler öldü mezarlar çoğaldı çanakkale büyüdü türkiye büyüdü şehitlerimiz bakıyor bize yukarıdan biz olmalıydık şimdi halkı kurtarmaya daha çok çalışmalı dünyayı kurtarmalı çocukları okutmalı bebeklere bakmalı diyor bize yukarıdan biz türk milleti bu dünyada yaşamalı.
-Bir Yolcuya Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed’in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti Yaptığı bu tümsek, amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir. Necmettin Halil ONAN
-ÇANAKKALE 1915’de kurtuldu çanakkale atatürk gitti kurtuldu çanakkale bu güzel yurdu kurtardı çanakkale istiklali kazandı çanakkale
bir değil bin şehit var burada bağımsızlığı bekleyen bin şehit çanakkaleyi kurtardı yunanlılara düşman oldu bu güzel çanakkale
çanakkale korkmadı bayrağına sarıldı bu vatanı kurtardı teşekkürler çanakkale
-Çanakkale Destanı Yıl 1915 18’indeyiz Martın. Kendine gel biraz! Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu, Geçilmez bu boğaz… Geçilmez bu boğaz… Bizi Ne topun yıldırır, Ne kurşunun. Çünkü artık Başladı cengimiz. Er meydanında bulunmaz dengimiz… Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen? İşte fırladık siperden. Sırtına yüklenmiş kahraman Seyit 276 kiloluk mermiyi, Koşuyor bataryasına ateşler içinden. Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i… Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor, Denizler yanıyor, Dağlar yanıyor. Zafer bizimdir artık Düşman zırhlıları batıyor… Türk’üm, Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere. Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz. Kimimiz gazi. Hiç değişmez bu yazı. Dünyada her yer geçilir belki Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı.. Fahri ERSAVAŞ
-Çanakkale Geçilmez Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren Vatan toprağı için can ile serden geçen Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken
Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını Komayacağız yerde şehitlerin kanını Korku bilmez bu millet artıracak şanını
Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı Anlayacak kafirler bucağı ve karışı Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı
Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab! Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab
Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir ‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir Samet Mehmet Bora
Aldırma Şiiri Olsun.. Bu sevdada böyle bitsin Ölüm yok ya bunun ucunda Üzülürmüşüm, ağlarmışım Boş ver.. Ne çıkar ki benim ağlamamdan Koca koca ağaçlar bile Ağlamıyorlar mı dalı kırıldığında? Olsun .. Bu sevdada böyle bitsin Kahırlanırmışım, kahrolurmuşum Alkol duvarını aşarmışım Boş ver.. Dikenli dalda gülüm Aldırma… Çek bir kalem Bir lokmaydı yedik Bir yudumdu içtik Pekmezsiz kar helvası tadımında Tatsız, tuzsuz bir şeydi De geç… Ne yapabilirim ki? Kocaman bir hiç Çünkü bilirim, Ölsem öldüğümle kalacağım Sevdiğimle kaldığım gibi…
Mehmet Tuncer
Aldırma gönül aldırma şiiri parmaklarını kaldırıp bayrağı sallamak olmasın ünün toprağa bir fidanmı diktin,bir karışmı ekledin sallama gönül sallama
mevcut olduğun kudret damarlarında yediğin önünde yemediğin arkanda bilmem ki hala elden ne beklersin uyanma gönül uyanma
güneş doğudan doğar battığı yeri sanma ne doğusu kaldı cihanın ne batısı sana kandırma gönül kandırma
ortalık sesiz saman üstte suyu durgun mu,akmaz mı sanırsın fırtana öncesi sessizlik bu hava su uyur düşman uyumaz unutma davranma gönül davranma
omuz omuza savaştık ta şimdi bana gerimi satarsın, alıştık nasılsa deyip kulakmı tıkarsın bana dokunmayan yılan bin yılmı yaşasın saklanma gönül saklanma
mirasınlamı övünürsün bir mezar taşından başka parsel parsel eğlenmiş,sayılı bir avuç pamuk,bir metre kumaştan geriye neyin kalır ki başka bırakma gönül bırakma
her halk hakkettiği gibi yaşasada üzgünüm,yaşta yanıyor kurunun yanında benden alıp bana satmayasın içimde kalmasın diye yazıyorum bende inanma gönül inanma
iyi bir izleyici olmaktansa kötü bir oyuncu olmayı seçtim seçim benim cezamıda kendim çekerim korkma gönül korkma sen en iyisi bana aldırma gönül aldırma
Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah´a Görecek günler var daha Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter Yollar gide gide biter Ceza yata yata biter Aldırma gönül, aldırma
Aldırma Reis
Sen içerdeyken ben Sinemalara gittim Bütün filmlerini seyrettim O sevdiğimiz artistin Sen içerdeyken ben Vita kutularında çiçek yetiştirdim Sokakta top oynadım çocuklarla Ayakkabılarımı eskittim Güneşe karşı durdum sabahları Geceleri bir başıma yıldızları bekledim Annenin gönlüne su serptim Aldırma dedim aldırma Bir şarkı söyle, bir dilek tut herkes için Bir ada rüzgarı gibi Sürtünerek geç hayata Bir sarmaşık gibi tutun Ve değer ver hatıralara Aldırma dedim Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben Kiramı ödedim, pijamalarımı giydim Haber bültenlerini izledim Gazetelerden kupon kestim Sen içerdeyken ben Sigara içtim, öksürdüm Otobüse bindim Fotoğraflarımıza baktım Acıyan yanlarımı körelttim Deniz kıyısında yürüdüm Manavdan soğan aldım Yeni çıkan şarkıları dinledim Kafeste beslediğimiz kuşu saldım Islık çaldım Sen içerdeyken ben Hep uyandım, sayıkladım Kanadım boyuna Takvimler aldım Her gün bir yaprağını kopardım Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben Gömleğimi ütüledim Sobada elimi yaktım Bir şiir yazdım Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden Hani o alnına kader değmiş Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş Hani o erken vurulmuş Gençliğimiz gibi dağıldım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Kapı kapattım, pencere açtım Mutfakta oyalandım Kanepede yattım Hatta bir yolluk aldım odaya Çok da kulak asmadım Çok da koymadı bu bana Alt tarafı içerdeydin Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün Bir yanımı Yani adamlığımı Yani gözlerimin ferini Yani canımı Alt tarafı şarkılar ölecekti Alt tarafı kanayacaktı kalbim İşte sensiz İşte nefessiz İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa Yazdıklarım Gözden kaçan o defter yapraklarında Boşver 128 Hayat bir gemi Yürüt onu göreyim seni Boşver 128 Boşveriyor ya Aldırma reis Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Vitrinlerin önünden geçtim Minibüs duraklarında bekledim Simitçilerle yarenlik ettim Üstüme bir ceket aldım El tezgahlarında kitaplara baktım Sen içerdeyken ben Hiç oturup ağlamadım Hiç karartmadım umudu Hiç bulandırmadım onuru Öyle dimdik durdum ortada İşte burada ulan işte burada Böyle burada Hiç yıkılmadan Hiç utanmadan Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben Gülen resmimi yaptırdım Sokaktaki ressama Her zaman yaptığım gibi Buzdolabını ayağımla kapadım Parkların banklarına adını kazıdım Adını kazıdım duvarlara Adını, adımın yanına yazdım Hiç unutmadım, utanmadım Korkmadım Parmaklarımı şıklattım Fidayda’da Hani vardı ya Fidayda’da hanım kızım Fidayda Gelip geçen her tren bağırtısında Kalkıp aynaya baktım sonra
Sen içerdeyken ben Perdeleri hiç kapatmadım Hiç bakmadım arkama Başını ellerinin arasına alan Üç-beşinin arasında olmadım Öyle bıraktığın gibi Öyle yaşadığımız gibi yaşadım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben…
1. GÜN::Sabah saat 07.30 da Emekli Sandığı (Güven park üstü)önünden hareket.Otobüste verilecek 8 çeşit mönü tabağı şeklinde kahvaltımızı aldıktan ve keyifli yolculuğumuzun ardından Tuz Gölüne varış. Burada fotoğraf çekimi için verilen serbest zaman akabinde gerekli molaların ardından Kapadokya bölgesinin vazgeçilmez duraklarından biri olan Melendiz çayının 14 km aşındırmasıyla oluşan Ihlara Vadisi’ne varış. Dere kenarındaki Öğle yemeğimizin ardından vadi içerisinde yürüyüş… ve kiliselerinin gezilmesinin ardından Nevşehirin ilçesi Derinkuyu’ ya hareket. Burada; Türkiye’nin en büyük Atatürk heykelinin görülmesi ve fotoğraf çekimi. Akabinde Hristiyanlığın yayılma döneminde savunma ve saklanma amacıyla yer altındaki yumuşak kayalar oyularak VI. – X yüzyılları arasında yapıldığı tahmin edilen Derinkuyu Yeraltı Şehrinin gezilmesinin ardından Otele hareket . Odalara yerleşme, dinlenme ve akşam yemeğimizin ardından Kapadokya nın olmazsa olmazlarından Türk Gecesine hareket. Eğlencemizin ardından Konaklama otelimizde. TURİST HOTEL GÖREME >> 2. GÜN: Sabah kahvaltı sının ardından Ürgüp Turasan Şarap Fabrikası’nda şarap mahsenlerinin gezilmesi ve şarap ın nasıl yapıldığı hakkında bilgilendirme nin ardından dileyen konuklarımız için şarap ikramı ve alış veriş, Asmalı Konak gezilerimizin ardından Bölgenin en yüksek tepesi olan Uçhisar Kalesi ne çıkış, Kaya mezarlarının görülmesi ve fotoğraf çekimi akabinde. Bölgeye has özellikte olan Onyx Taşı’nın görülmesi ve atolyesinin gezilmesi akabinde alışveriş için serbest zaman. Öğle yemeği(Taşhan Restaurant). Yemekten sonra Güvercinlik Vadisi’nde fotoğraf çekimimizin ardından Göreme Açıkhava Müzesi ne hareket burada; Rahibeler ve Rahipler Manastırı, Aziz Basil Şapheli, Yılanlı Kilise(Aziz Onuphrius), Çarıklı Kilise, Aziz Barbara Şapheli, Elmalı Kilise, Tokalı Kilise, Mutfaklar, kilerler in gezilmesinden sonra Paşabağ Vadisi ne hareket burada Aziz Simon kilisesinin gezilmesi akabinde çanak ve çömlekleriyle ünlü Avanos un gezilmesi ve alışveriş için serbest zamanın ardından Hacı Bektas-ı Veli dergâhına hareket. Dergâh misafir haneleri ve türbenin gezilmesinden sonra Ankara’ya hareket. Gerekli molaların ardından akşam saatlerinde Ankara’ya varış.
Hava şartları uygun olmadığı taktirde ıhlara vadisine inilmeyecek dışardan görlecektir… TURİST HOTEL GÖREME >> ÜCRETE DÂHİL HİZMETLER
· Klimalı TV li Lüks otobüs ile ulaşım · 1 gece YP konaklama · 2 Sabah kahvaltısı (Birincisi Otobüste 8 çeşit menü tabağı) · 1 Akşam yemeği · Programda belirtilen geziler · Rehberlik ve VES TURİZM refakat hizmetleri · Seyahat esnasında sıcak soğuk ikramlar · Seyahat Güvence Poliçesi
EKSTRA HİZMETLER
· Müze ve ören yeri giriş ücretleri · Yemeklerde alınacak içecekler · Öğle yemekleri · Ekstra harcamalar · Bahşişler · Türk Gecesi (30TL)
TUR ÜCRETİ : İKİ KİŞİLİK ODADA KİŞİ BAŞI 175 TL
KAMPANYALAR TUR TARİHİNDEN 15 GÜN ÖNCESİNE KADAR YAPILAN KESİN KAYITLARDA ODABAŞINA 30 TL İNDİRİM UYGULANIR FORUMDAS.NET UYELERINE %10 INDIRIM UYGULANIR
BU GEZİMİZ İÇİN GEREKLİ MALZEMELER: Hava şartlarına uygun yürüyüş giysisi ve yürüyüş ayakkabısı, koruyucu krem, yedek çorap, yedek çamaşır ve giysi, Kazak, Eldiven, küçük sırt çantası, su kabı, gözlük, fotoğraf makinesi,filmi, kamera TUR KALKIŞ PLANI: Emekli Sandığı önü (Güven Park Üstü) 07.30 Milli Kütüphane – Bahçelievler 07.40 Ufuk Hastanesi (Eski Trafik Hastanesi) 07.45
Ankara çıkışlı turlar, Ankaradan 14 şubat sevgililer günü kapadokya gezisi kapadokya turu ankara hareketli 14 şubat REZERVASYON:VES TURİZM TURSAB NO: 4005 0312 430 44 30–0545 212 19 15–0539 314 29 48 VES TURÄ°ZM 0 312 430 44 30 Ankara çıkışlı Ankaradan hareketli Turlar Geziler ILGAZ KARTALKAYA SOMESTRE ANKARADAN SEVGILILER GUNU TURLARI GEZILERI Atürk Bulvarı 81/2 Kızlay Ankara 14 Şubat sevgililer günü kapadokya gezisi kapadokya turu gezileri ankara deparlı 14 şubat sevgililer günü kapadokya gezisi kapadokya turu ankara kalkışlı 14 şubat sevgililer günü kapadokya turu turları turlar tur gezileri gezisi geziler gezi kapadokya turu, nevşehir turu 14 şubat sevgililer günü kapadokya gezisi 14 şubat kapadokya nevşehir gezisi , ürgüp turu, göreme turu, ıhlara vadisi, göreme açıkhava müzesi, k ankaradan sevgililer günü turları ankaradan kapadokya ankara çıkışlı kapadokya gezisi gezileri ankara hareketli kapadokya derinkuyu yeraltı şehri, kaymaklı yeraltı şehri, türk gecesi, uç hisar, onyx, güvercinlik vadisi, karanlık kilise, elmalı kilise, tokalı kilise, ankara çıkışlı kapadokya turu, hacı bektaş turu, hacıbektaş veli dergahı, ıhlara treking turu, doğa turları, treking, balon turları, ankaradan balon turu, günübirlik turlar, hafta sonu
Kadın Sığınma Evleri hakkında bilgi Kadın Sığınma Evi nedir
Eşleri veya arkadaşları tarafından dövülen veya hakaret edilen kadınlara çocuklarıyla birlikte barınma imkanı sağlamayan evlere Kadın Sığınma Evi denir.
Kadın sığınma evinde güvenli bir şekilde kalınabilir. Anneler çocuklarıyla birlikte yeni bir ev bulana kadar burada kalabilirler.
Kadın sığınma evleri hemen hemen her şehirde vardır.
Kadın sığınma evinde anneye çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri özel bir oda verilir. Kadın sığınma evinde mutfaklar, banyolar, oyun odaları, oturma odaları ve bahçede çocuk parkı bulunmaktadır.
Kadın sığınma evinde çalışan personel kadınlarla ve çocuklarıyla ilgilenir.
Okula giden çocuklar gerektiğinde kadın sığınma evine yakın bir okula da gidebilirler.
Kadın sığınma evlerinde çocuklar için çok iyi olanaklar vardır:
* Küçük çocuklar için oyun grupları * Okula giden çocuklar ve gençler için boş zaman grupları * Çocuklar için bireysel danışmanlık * Ev ödevlerinde yardım
Şayet bir kadın çocuklarıyla birlikte Kadın Sığınma Evi’ne gelmek istiyorsa, telefon etmesi yeterlidir. Sonra burada çalışan yetkili neler yapılacağını anlatır.