Posts Tagged ‘dahi’

Uzaktan Uzaktan

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hasbahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül
Bîzârım ümidime kurulan her tuzaktan
Tutuştu o lâcivert hayâle düşen kâkûl
Bakanlar baktı sana; ben uzaktan uzaktan

Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş
Bulutlar aynalara seni sordu ıraktan
Deniz sanki isyankâr bir rüyada boğulmuş
Nehirlar aktı sana; ben uzaktan uzaktan

Peşimde her âşığın gölgesini taşırım
Alırım esrârını her devin bir dudaktan
Dağda haramilerle, kurtlarla ağlaşırım
Gökler sıcaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Nerede bu çileyi çekenlerin tarihi
Kalbimin enkazına kan akıyor duvaktan
Çölde kalan ruhların bile döndü talihi
Türküler yaktı sana; ben uzaktan uzaktan

En kâvi diken dahi murâd alır bağında
Bırakıp derde beni, kurtulursun firâktan
Gece- gündüz esridin bir kaktüs yaprağında
Gelmem yasaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Simsiyah bir kıyamet tohumu filizlenir
Mezarıma isminle atacağın topraktan
Acılar sanki neden bu sevdada gizlenir
İçim tutsaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Nurullah Genç

Kemoterapinin yan etkileri nelerdir?

Perşembe, Haziran 21st, 2012

– Kemoterapi tedavisi nasıl gerçekleştiriliyor?

Kemoterapi, kimyasal ya da biyolojik maddeleri vücuda vererek yapılan bir tedavidir. Burada amaç kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek. Kanser hücresinin DNA sentezi yapmasını ve mitoz bölünmesini durdurmak için bazı ajanlar kullanılıyor. Bunlar hem ağız yoluyla hem de damar yoluyla verilebiliyor. Kemoterapi basit bir şey değil. Kişinin yaşı, diyabet, tansiyon gibi kansere eşlik eden diğer hastalıkları gibi konuların çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yani tümörün bulunduğu yer ve hastanın özelliklerine göre, kemoterapi uygulamasının nasıl olacağı şekilleniyor.

– Kemoterapi hastalık ilerlemiş dahi olsa iyileşme sağlayabiliyor mu?

İleri evrede dahi, hastalık yayılmış olsa da bazı kanser türlerinde başarı sağlanabiliyor. Özellikle germ hücreli kanser olarak tanımlanan testis kanserlerinde. Bu tümörler akciğer ve karaciğere yayılmış dahi olsa kurtarma şansımız çok yüksek. Bu çok önemli. Testis kanserleri, over kanserlerinin bazı türleri, lenf kanserleri, lösemiler de ve bazı sarkomlarda başarı sağlanıyor. Bunların dışındaki kanser türlerinde 4. evrede tam kür sağlamak mümkün değil. O zaman da amaç mümkün olduğu kadar sağ kalımı, hatta hastalıksız sağkalımı artırmak oluyor.

– Hastanın yaşı tedavinin başarısını etkiliyor mu?

Kemoterapi her yaşta yapılabilmesine karşın çok yaşlı kişiler kırılgan yapılarından dolayı daha fazla etkileniyorlar. Ancak yaşlı hastalarda da kemoterapi yapmak mümkün. Önemli olan yaşlı hastanın performansı. Bunun yanı sıra hastanın kansere eşlik eden farklı hastalıklarının bulunması da ilaç uygulamasını kısıtlayıp sonucu etkileyebiliyor.

– Kemoterapi tedavisinin planlaması neye göre belirleniyor?

Yaptığımız tedavide beklentilerimiz var. Başarı oranımızın ne olacağını yaklaşık tahmin edebiliriz. Amacımızı en başından belirleriz. ‘Hastanın yaşamını mı uzatacağız’, Yaşam kalitesini mi yükselteceğiz’ planlamasını yaparız. Hastanın yaşam süresini artırırken, kalitesini düşürmemek için çok hassas değerlendirmeler yapıyoruz. Medikal onkoloji uzmanı olarak bizler aynı zamanda iç hastalıkları uzmanıyız. Hastalığını değil, hastayı tedavi ediyoruz, onun için hastayı bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor.

– Kemoterapinin yan etkileri neler?

Kemoterapi sırasında kemik iliğinin baskılanması ile kemik iliğinde üretilen akyuvarların (lökositlerin), alyuvarların (eritrositlerin), trombositlerin sayısı düşüyor. Bu da kişinin kendini çok daha yorgun hissetmesine neden oluyor. Lökositlerin belirli bir düzeyin altına inmesi de enfeksiyonlara karşı yatkınlığın oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle hasta takip edilirken tüm bu olasılıklar da değerlendiriliyor.

Kemoterapi alması gereken hastalarda en fazla karşılaştığımız sorunlardan birisi önyargılar. Ancak her hastanın hastalığının farklı olduğunun unutulmaması gerekiyor. Her hastaya kullanılan ilaçlar ve bunların yan etkileri birbirinden farklıdır. Hastaları en fazla etkileyen çevreden duydukları kanser ilaçlarının saç döktüğüne dair söylemler oluyor. Evet, kanser ilaçlarının büyük bir kısmı saç döker ama bu saç da sonradan çıkar. Yine bir başka önyargı bulantı ve kusmada oluyor. Halbuki bu da yanlış bir yaklaşım ve bunu yenmek gerekiyor.

Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın önemli bir kısmı da psikolojik oluyor. Önyargılar kemoterapiye verilen reaksiyonu artırıyor. Bu yüzden biz hastalara çevreden gelen duyumlara kapalı olmalarını öneriyoruz.

Anadolu Sağlık Merkezi
Onkolojik Bilimler Koordinatörü
Prof. Dr. Haluk Onat

Arthur Schopenhauer Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Arthur Schopenhauer Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Arthur Schopenhauer Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Arthur Schopenhauer Sözleri
Arthur Schopenhauer Sözler,
Arthur Schopenhauer dan Sözler
Arthur Schopenhauer Felsefi Sözleri,


Arthur Schopenhauer Sözleri

•Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.
•Şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.
•Olabildiğince az şey dilemek ve çok şey öğrenmek istiyorum.
•Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.
•Sırrım konusunda sessizliğimi korursam benim esirim olur; eğer ağzımdan kaçırırsam ben onun esiri olurum. Sessizlik ağacında huzur meyveleri yetişir.
•Para deniz suyuna benzer, ne kadar çok içersen o kadar çok ona susarsın.
•Alışkanlık zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif ,sonra kırılmayacak kadar güçlü olur.
•Iki ayaklı hayvanların sıradan sohbetleri kadar kısır ve sıkıcı bir sohbeti sürdürmektense hiç konuşmamak daha iyi.
•Birbirlerini en çok teshir edenler, birbirlerini en çok itmam edenlerdir.
•Gelişimimiz için bir aynaya ihtiyacımız vardır.
•Her çocuk bir bakıma bir dahi ve her dahi bir bakıma bir çocuktur.
•Dünyanın özü kötüdür. Yapılması gereken en iyi şey yaşam istencini reddetmektir.
•Yıkmak düzeltmekten, yalan söylemek ispatlamaktan daha kolaydır.
•Herkes kendinde eksik olanı sever.
•Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır.
•Doğa, insan türünü ikiye bölerken çizgiyi ortadan çekmemiştir.
•Merhamet ahlakın temelidir.
•Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız.
•Kütüphaneler insanlığın tek güvenilir ve kalıcı olan belleğidir.
•Kendi çıkarımız hükmü tamamıyla yanlış kılar.
•İnsan tabii ki istediğini yapabilir, ama istediğini isteyemez.
•Önemsememek önemsenmeyi getirir.
•Kibar ve dostca davranarak insanları esnek ve itaatkar yapabilirsiniz: bu yüzden sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur.
•Insanları keyifli bir ruh haline sokmanın başınıza gelen kötü bir şeyi anlatmaktan veya kişisel bir zayıflığınızı açıklamaktan daha başka yolları da vardır.
•Isteklerimizi sınırlamalaıyız, arzularımızı dizginlemeli, öfkemizi bastırmalı, bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.
•Dikensiz gül yoktur ama gülsüz pek çok diken vardır.
•Insan, büyük bir hayretle, binlerce yıllık varolmayıştan sonra birdenbire var olduğunu görür; bir süre yaşar; ve sonra yeniden yok olması gereken aynı oranda uzun zaman gelir.
•Hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. ikincisi o kadar güzel değildir, ama daha öğreticidir, çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.
•Belirli bir kışkırtma yokken bile, olmayan tehlikeleri aradığım huzursuz bir endişe hali içindeyim; bu durum benim için en ufak dertleri sınırsız derecede büyütüyor ve insanlarla ilişkiyi çok zor hale getiriryor.
•Benim gibi insanlar tarafından geride bırakılan fikirler, anıtlar hayattaki en büyük zevkimdir. Kitaplar olmasa uzun zaman önce umutsuzluğa gömülürdüm.
•İyimserlik dinlerde olduğu gibi felsefede de gerçeklerin yerini almış temel bir yanılgıdır.
•Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.
•Kendi tecrübenin avantajı büsbütün kesinliğe sahip olmandır.
•Hayatın ilk elli yılı metin, geri kalanı yorumdur.
•Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.
•Yanlış bir görüşü geri almak onu savunmaktan daha çok kişilik gerektirir.
•Sayfaların arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir.
•Tarih hep aynıdır, yalnız hep farklı.
•Dili bir kelime daha fakir kılmak, bir ulusun düşüncesini bir kavramdan yoksun kılmak demektir.
•Sağlık her şey değildir, ama sağlık olmadan her şey bir hiç.
•Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.
•Vefat etme ihtimali için burada itiraf ediyorum ki,Alman ulusunu taşkın aptallığı yüzünden küçümsüyorum ve ona ait olmaktan utanıyorum.
•Bilincimiz ruhun sadece yüzeyi, ki yerkürenin sadece yüzeyini bildiğimiz gibi onun da içini değil, sadece kabuğunu biliyoruz.
•Her mesele kabul edilene kadar üç aşamadan geçer: İlkinde gülünç duruma düşürülür. İkincisinde ona karşı mücadele edilir. Üçüncüsünde tabii sayılır.
•Her halk diğer halkları kötüler ve hepsi de haklı.
•Her aptal çocuk bir böceği ezebilir. Ama dünyanın bütün profesörleri bir böcek yaratamaz.
•Şöhret edinilmeli, fakat onurun sadece kaybolmamasına dikkat etmek yetecektir.
•İnsanları tanıdığımdan beri hayvanları severim.
•Başkalarının fikirlerine aşırı derecede önem vermek, herkeste var olan bir manyaklık.
•Çok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor.
•İnsanların kader dedikleri çoğu zaman sadece kendi kendilerine yaptıkları aptal oyunlar.
•Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için herşeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.
•Tek tanrılı toplumlarda ateizm ya da allahsızlık, ahlak yoksunlugu ile eş anlamlı olmuştur.
•Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır.
•Gençliğin güzelliği olmasa bile çekicidir; ihtiyar güzellik çekici değildir.
•Dinler halk için gerekli, ve onlar için paha biçilmez bir iyilik.
•Bana yapılan haksızlık bana hiçbir şekilde ona haksızlık yapma hakkını vermez.
•Çoğu hakikat sadece kimsenin sorunu ele alacak ve üstüne gidecek cesareti bulamamasından dolayı ortaya çıkmıyor.
•Birisi hayatı boyunca büyük bir çocuk gibi kalmayıp ciddi, makul ve mantıklı bir adam olursa, dünyanın çok işe yarar ve adamakıllı bir vatandaşı olabilir ama dahi olamaz artık.
•Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.
•Bir insanın kendine ait olan, onu yalnızlığa giderken eşlik eden ve kimsenin ona verip ve kimsenin ondan alamayacağı ŞEY: Bu, sahip olduğu her şeyden veya onun başkasının gözünde ne olduğundan çok daha esaslıdır.
•Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz.
•Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz.
•Akıllı olan, sohbet sırasında ne hakkında konuştuğundan ziyade kiminle konuştuğunu düşünerek hareket edecektir. Bunu yaptığı takdirde sonradan pişman olacağı hiçbir şey söylemeyeceğinden emindir.
•Nasıl gemide giderken ilerlememiz kıyıdaki nesnelerin geri çekilmesiyle, dolayısıyla da küçülmesiyle kendini belli ediyorsa, ihtiyarlamamız da büyük yaşlardaki insanların bize genç görünmeleriyle kendini belli eder.
•En tesadüfü bile uzak bir yoldan gelen gerekli olandır.
•Cinsel birleşmedeki esrime hali. Işte bu! Her şeyin gerçek özü ve nüvesi bu, varoluşun amacı ve hedefi.
•Hayat berbat bir şeydir. Hayatımı onu düşünerek geçirmeye karar verdim.
•Yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı.
•Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
•Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.
•Her şey dinin yanında: vahiy, kehanetler, hükümetin koruması, en yüksek değer ve tanınmışlık… ve hepsinden öte, doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görülmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalık.