Posts Tagged ‘felaket’

Güneşimi Vurdular

Cuma, Haziran 22nd, 2012

dalgalar sırılsıklam, dökülmüş elleri kolları
yorgun argın, güneşi kıyıya sürüklüyorlar
kıran kırana vuruşuyor hüzün mavisi ışıkları
ıskalayan tüm kurşunlar onda karar kıldılar
çoktan gelmiş olmalıydı göğün ak kanatlıları
beni alıp götürmedi, neden bu sabah sular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

denize düşerken gördüm aldırmıyordu insanlar
bulutların arasından yuvarlandı koya
önce burna çarptı çığlık çığlığa kayalıklar
sonra can havliyle devrildi suya
ah…bayram etti cümle balıklar
ama bir gariplik var, hiç ağlamazdı kuşlar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ışıktan öpücük konduruyor sahile sular
ellerim hatırassı, güneş bulaşıığı ellerim
abdest organlarımda hâlâ izi var
şafağın bitmesini boşuna beklemişim
gözlerime ne oldu, neden bir tuhaf oldular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ne geceler atardım önüne, hepsini de yerdi
ayrılığı felaket, yanımdayken burnuma tüterdi
eyvah ki yalnız beni değil yıldızları da kırdılar
onlarsız yapamaz, bilirim, hep koynunda yatardı
geç oldu, hâlâ anlayamadım, saati niçin sordular?
Sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

tam alır yerinden yemiş kurşunu güneş
melekler her ahından bir cehennem yontarlar
güneş ki masum kadınların iffetine eş
göklerin maksadı ne ki kırılıyor gerdanlar
neden beni okşayan melekler uykudalar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular.

1992-96

Mustafa İslamoğlu

Tevfik Fikret Sis Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Sis
Sis Şiiri Tevfik Fikret
Tevfik Fikretin Sis Şiiri

Sis
Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası… Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,
İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.
Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;
Yalnız işte bu… Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?

Örtün, evet ey felâket sahnesi… Örtün artık ey şehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.
Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,
geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;
“Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.
Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;
ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan
vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tütmek ne… çoktan unutulmuş!
Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü
her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!
Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş
olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;
ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki
her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!
Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar… Hele sizler,
hele sizler…

Örtün, evet, ey felâket sahnesi… Örtün artık ey şehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!

Tevfiz Fikret
18 Şubat 1317

İyimserlikle İlgili Güzel Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

İyimserlikle İlgili Güzel Sözler

Tugbam sitesinde en güzel İyimserlikle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa İyimserlikle İlgili Güzel Sözler
İyimserlik Sözleri

İyimserlik İle İlgili Güzel Sözler

-İyimserlik, alimleri cahillerden ayıran farktır. ( Chilon )

-İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser de kabuğun altında yine yara görür. ( E. Schröder )

-Dünyayı pembe gören de, belki gören kadar yanılmıştır. Ama, ondan daha mutlu yaşar. ( H. Newman )

-Bazı kimseler, güllerin dikeni olduğundan yakınırlar. Ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim. ( Alphonse Karr )

-İyimser insan, her felakette bir fırsat, kötümser insan da her fırsatta felaket görür. ( Çin Atasözü )

-İymser her şeyi iyi yanından görür. ( Thomas Jefferson )

-Kör karamsarlık bir milleti nasıl öldürürse, sağır iyimserlik de bir zayıflıktır. (Y.Kemal Beyatlı )

-Çıplak ayaklı olmak, ayaksız olmaktan iyidir. ( Herbert )

-Daha emin bir gelecek için çalışırken, iyimserlikle kendimizi güçlendirmeliyiz. ( Edouard Renes )

Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Tugbam sitesinde en güzel Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi
Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Dostluk İle Alakalı Özlü Sözler Bilgi

– Ayrılık, hakiki dostlar için bir mihenk taşıdır. ( La Cordaire )

– Saf dostlukta öyle bir zevk vardır ki, orta karar insanlar, onu duyamazlar. ( La Bruyere )

– Dostluk, yolu üzerinde ot bitmesine müsaade etmez. ( Marie Geoffrin )

– Dostun kusuruna bakılmaz. ( Joubert )

– Dostlara itimad etmemek, onlar tarafından aldatılmamak daha ayıptır. ( La Bruyere)

– Bir adu ( düşman ) çoktur, fakat bin dost az. ( Asaf )

– Dosttan bol şey yok dünyada, dosttan bulunmaz şey de. ( La Fontaine )

– Dostlara acılarını paylaştığını göstermek, birlikte yas tutmakla değil, onlara elbirliğiyle yardım etmekle olur. ( Epikuros )

– Dostlarımıza yaşarlarken yakınlık göstermeyi öğrenelim, öldükten sonra değil. ( F. Scott Fitzgerald )

– Fenalıklarda uzak duran e daima verdiği sözü yerine getiren insanlarla dostluk etmeliyiz. ( Hz. Ali r.a. )

– Dostluk sırasında sende olmayan meziyetlerden söz eden adam, düşmanlık sırasında sende bulunmayan fenalıkları da sana yükleyebilir. ( Montaigne )

– Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir. ( Shakspeare )

– Yastık diye başını ateşe ayan, atak diye yılanların üzerine yatan bir adam, emniyet ettiği bir dostundan düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur. ( Bydeba )

– Dostun, namerd dehrin mihenk taşına, felaket pazarında vurulmuş olsun. ( Neyzen Tevfik )