Posts Tagged ‘Okunan’

Semaya Bakınca Okunacak Dua

Cumartesi, Haziran 23rd, 2012

Semaya Bakınca Okunan Dua,

Gökyüzüne bakınca okunacak dua,

Dua : Rabbena ma halakte haza batıla sübhaneke fe kına aza bennar.

MANASI:Ey bizim Rabbimiz!Sen bunları boşuna yaratmadın.Zat’ı Ecelli Ala’nı noksan sıfatlardan tenzih ederiz ,bizi cehennem azabından koru.

“Peygamber Efendimiz semaya bakınca bu duayı okurlardı.”

Sabah Namazının 2. Rekatında Okunan Diğer Duaların Anlamı Nedir?

Cumartesi, Haziran 23rd, 2012

Namazın İkinci rekatlarında okunacak duaların anlamı

Besmele ,Fâtiha, ve bir sure okunur.

Okunuşu:

Bismillâhirrahmânirrahîm (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla)

Elhamdü lillâhi Rabbil âlemîn. Errahmânirrahîm.Mâliki yevmiddîn. İyyâke na`büdü ve iyyâke nestaîn. İhdinessırâtal müstakîm. Sırâtallezîne en`amte aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn.

Anlamı:

Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, Rahmandır ve Rahîmdir. Ceza gününün malikidir. (Rabbimiz) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.

Fâtihadan sonra Besmele okunmaksızın bir zamm-ı sûre (meselâ; (KUREYŞ SURESİ))okunur.

Li iylafi kurayş İylafihim rıhleteş şitai ves sayf Felya’büdu rabbe hazelbeyt Ellezı at’amehüm min cuıv ve amenehüm min havf

ANLAMI

Kureyş’e imkan sağlandığı için, kışın ve yazın yolculuk etme imkanı sağlandığı için,
hiç olmazsa onun için,bu Beyt’in (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler! Ki kendilerini açlıktan doyurdu ve onları korkudan emin kıldı.

Rukuda 3 kere “sübhane rabbiyel-azim” denilir.

(Sübhane Rabbiye’l-Azîm) Azim olan Rabb’imi yaratılmışlara ait bütün eksikliklerden tenzih ederek O’nu güzel isim ve sıfatlarıyla tesbih ederim

Rükudan kalkışta: “Semi Allahulimen hamideh” dedir.
(Semiallahülimen hamideh) Allah (c.C.) kendisine hamdedenin hamdini(işitir)kabul buyurur.

Dik dururken, “Rabbena lekel hamd” diyorsun veya daha uzun şekli ile; “Rabbena lekel hamdu kemâ yenbagıy licelâli vechike ve liazıymi sultanik.”
diyorsun…Ki Allah Rasûlü çoklukla böyle söylerdi.

ANLAMI:

(rebena lekel hamd) Ey Rabbimiz ezelden ebede, dil ile, kalb ile ve hal ile olmuş ve olacak tüm hamdüsena (gönülden isteyerek yapılan en güzel şekilde övmeler) senin Mukaddes zatına (Hâmid ve Mahmûd olan mukaddes zatına) mahsustur.

VEYA
(Allahümme rabbena ve lekelhamd) Ey Rabbimiz ezelden ebede, dil ile, kalb ile ve hal ile olmuş ve olacak tüm hamdüsena (gönülden isteyerek yapılan en güzel şekilde övmeler) senin Mukaddes zatına (Hâmid ve Mahmûd olan mukaddes zatına) mahsustur.

Allahu Ekber(Allah en büyüktür) deyip secdeye vardığımızda 3 kere: “Sübhane Rabbiyel-a’la” denilir.

(Sübhane Rabbiyel’alâ) Kuvvet, beden, kudret, mal ve mülk bakımından herkesten üstün olan Allah’ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim (çok uzaklaştırırım).

Secde 2 defa tekrarlandıktan sonra”TEŞEHHÜD VE TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DUALAR” yani 2 secdeden sonra oturulduğunda okunacak dualar;

Ettehiyyatü

Ettehıyyâatü lillahi vessalevâatü vettayibâatü esselâmüaleyke eyyühennebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâatühüü esselâamü aleynâa ve alâa ıbâadillâhis salihıyn Eşhedü ellâa ilâahe illallâah ve eşhedü enne Muhammeden abdühüü ve rasüülüh.

Her türlü kavli, bedeni ve mali ibadetler Allah’a mahsustur. Ey şânı yüce Peygamber, selam ve Allah’ın rahmetiyle bereketleri senin üzerine olsun ve selam bizlere ve Allah’ın sâlih kulları üzerine olsun. Ben şehadet ederim ve yakinen bilirim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ve şehadet ederim ki Hazret-i Muhammed Allah’ın kulu ve Resûlüdür.
Okunduğu yerler: Namazların her oturuşunda okunur.

Allahumme Salli

Allahümme salli alâa Muhammediv ve alâa âali Muhammedin kemâa salleyte alâa ibraahiyme ve alâa âali ibrahiyme inneke hamiydüm meciyd

Allah’ım Hz.Muhammed ve âline, Hz.İbrahim’e ve âline rahmet ettiğin gibi rahmet eyle


Allahumme Barik

Allahümme barik alâa Muhammedi ve alâa âali Muhammedin kemâa barekte alâa ibraahiyme ve alâa âali ibrahiyme inneke hamiydüm meciyd

Allah’ım Hz.Muhammed ve âline, Hz.İbrahim’e ve âline mübarek kıldığın gibi mübarek kıl.

Okundukları yerler: Bütün namazların son oturuşlarında Ettehıyyâtü’den sonra. İkindi namazının sünneti ile yatsının ilk sünnetinin birinci oturuşunda Ettehıyyâtü’den sonra. Cenâze namazında ikinci tekbîrden sonra.

Rabbenâa Âatina

Rabbenâa âatina fiddünyâa hasenetev ve fil âahirati hasenetev ve kınâa azâabennâar

Ey Rabbimiz, bize dünyada ve ahirette iyi hal ver ve bizi o ateş azabından koru.

Rabbenâağfirlii

Rabbenağfirlii ve livâa lideyye ve lil mü’miniyne yevme yekuumül hisâab

Ey Rabbimiz, hesab günü geldiği zaman bizi mağfiret et. Anne ve babamı ve müninleri de mağfiret et.

Okundukları yerler: Namazlardaki oturuşlarda Allahümme salli ve Allahümme Bârik’ten sonra,

En son;
önce sağ omuza sonra sağ omuza bakılarak selam verilirken okunacak olan;
(Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah) Allahın selamı ve rahmeti üzerinize olsun

En Çok Okunan Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çok Okunan Şiirler


En Çok Okunan Şiirler Neler


HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kada…Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can Yücel

Zindandan Mehmet’e Mektup

Zindan iki hece Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’ im!
Kavuşmak mı? … Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli…
Git vegel… yüz adım… Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak

Bir alem ki, gökler boru i…Zindan iki hece Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’ im!
Kavuşmak mı? … Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli…
Git vegel… yüz adım… Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak

Bir alem ki, gökler boru içinde!
Akıl olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu sus mu unut mu,,?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, Bir kaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil…

Müdür bey dert dinler bu gün ‘maruzat’!
Çatık kaş… hükümet dedikleri zat…
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem…
Anlamaz ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, Bir yırtıcı zil;
Sayım var, Maltada hizaya dizil!
Tek yekün içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemiyet
Urbalarla kemik, Mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, Nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…
Yalnız seccademin yüzünde şevkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Öp beni anlımdan, Sen öp seccadem!

Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, Duman duman erisin!

Peykeler duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
gömülmüş duvara, baş baş gölgeler
Duvar katil duvar, yolumu biçtin!
kanla dolu sünger… beynimi içtin!

sükut… kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez Dünyadan nazar.
Yerinde mi acep ölü ve mezar
yer yüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç varda kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir…
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir elden kader bu emir…
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünya ya kapalı, Allah’a açık.

Dua dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, Bir tütsü Bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zahir şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!

Mehmed’im sevinin başlar yüksekte!
Ölsekte sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Necip Fazıl Kısakürek

İMKANSIZ AŞK

Falcı kadın yalan söylüyor yalan

Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız

Nasıl mümkün değilse

Yıldızları toplamak gökyüzünden

Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar

Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı

Sadece hatıralarda ebedi olan

Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız

Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa

Unutmak tesellidir ya…Falcı kadın yalan söylüyor yalan

Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız

Nasıl mümkün değilse

Yıldızları toplamak gökyüzünden

Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar

Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı

Sadece hatıralarda ebedi olan

Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız

Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa

Unutmak tesellidir yalnızlığın

Güneşi bir kadeh şarap gibi içip

Delicesine sarhoş olmak

En güzel tarafı imkansızlığın

Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında

Bir hurda teknedir şimdi

Dalgalar dünden daha zalim

Rüzgar daha hoyrat

Ne bulut var ufuklarda ne gemi

Mevsimler toz pembe değil

Gündüzler gecedir, geceler zindan

Güneşin doğmasını beklemek boşuna

Boşuna artık medet ummak

Taş kalpli zamandan

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi

Paramparça, kırık dökük aşkımız

Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü

Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü

Büyük aşkımız

Ümit Yaşar Oğuzcan

YALNIZLIK ŞİİRİ

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.

Orhan Veli Kanık

AŞK DERSI

Yabancı bir televizyon görüncesinde
Bitkilerin nasıl çiftleştiğin seyrederken ağlıyorum
Derken aklıma geliyor Güler’le ilk seviştiğimiz
Orda da ağladığımı gülerek hatırlıyorum

YOKLUĞUNDAKİ SEN
Yine yalnız değilim her zamanki gibi
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım

Aramızda yirmibeşbin kilometre
Sen kıştasın ben yazdayım
Sen bir yarısında dünyanın
Ben öte yarısındayım
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun
Daha da bir gönlümcesin
Varlığından bin kat güzel
O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz
Ve en gizlerden konuşurken ellerin
İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden

SENI SEVIYORDUM

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi…

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte…

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı…

Ne güzeldiler sen bilmiyordun…

BEN SENİ SEVİYORDUM…

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalıyordu

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk…

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller…

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun…

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni…

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zaman ki gibi…

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi…

BİRGÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına…
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.