Posts Tagged ‘konfüçyüs’

Konfüçyüs

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Büyük Çin bilgesi, filozof, siyasal yönetici ve Çin tarihinde resmi din olarak kabul edilen öğretilerin kuramcısı Konfüçyüs, M.Ö 551 yılında, Lu kentinde -şimdiki Shantung eyaletinde- doğdu. Chou hanedanlığı döneminde (M.Ö. 1027-256), Hristiyanlığın doğuşundan yaklaşık beş yüz yıl önce yaşadı. Küçük yaşlardayken babası ölünce, annesi tarafından mütevazı koşullarda büyütüldü.

Ambar bekçiliği ve kamu arazisi yöneticiliği yaptı ama asıl isteği, Chou hanedanlığının ilk zamanlarına özgü ahlak değerlerini yaymak, bu hanedanlığın kuruluş döneminde hüküm süren iki kralın, Wen ile Wu’nun ülkülerini yeniden canlandırmaktı. Ama onun dönemi zorlu bir dönemdi. Chou hanedanlığının ilk yıllarının ayırıcı özelliği olan siyasal birlik, siyasal güç, hanedanlığı oluşturan kent devletleri arasındaki çatışmalarla, hanedanlıktan olmayan devletlerin yayılmacı saldırılarıyla, dağlarla vahşi bölgelerden gelen göçebe toplulukların akınlarıyla büyük ölçüde örselenmişti.

Konfüçyüs’ün kenti Lu işgalcilerin denetimi altına girmişti. Konfüçyüs, öğretisine yetke, nüfuz sağlayacak bir kamu görevine atanmayı başaramamıştı. Bundan ötürü, benzer beklentiler taşıyıp benzer güçlüklerle karşılaşan diğerleri gibi Konfüçyüs de, küçük bir öğrenci, izleyici topluluğunun eşliğinde gittiği saraylara, yöneticilere hizmet sunarak gezginci öğreticilik yapmaya başladı.

KONFÜÇYÜSÇÜLÜK

Giriş
“Denge Felsefesi”
Ahlâk ve Jen
Bilgi ve İnsan
Adların Düzeltilmesi
Konfüçyüs ve Eski Yunan
Tarihi Serüveni
Seçmeler

Konfüçyüs’ün yaşam öyküsüyle kişiliğinin de ona atfedilen öğretilerin ayrıntılarının da doğruluğundan emin olmak olanaklı değil. Kaynaklarda, onun ölümünden sonra geliştirilmiş, kuşkusuz pek çok yönüyle izleyicileri tarafından elden geçirilmiş, zenginleştirilmiş, yeniden düzenlenmiş karma açıklamalar vardır. Mevcut bilgilerdeki kimi iç tutarsızlığa, kimi vurgu farklılığına karşın, bilgi ile ahlaksal erdem arayışına tutkuyla inanan, tüm yaşamı boyunca dürüstlüğünü koruyan, kendini sadece öğretmeye adayan bir adama ait bütünlüklü çizgileri seçmek olanaklı. Benzer şekilde, Konfüçyüs’e atfedilen yazılı özdeyişlerin ona ait olup olmadığını saptamak da olanaklı değil. Konfüçyüs’e atfedilen deyişlerle düşüncelerin çoğu ”Konuşmalar” diye bilinen bir seçkide toplanmıştır.

Konfüçyüs düşüncesi, 1583’te Pekin’e yerleşen Cizvit misyonerleri, Çin bilgisi ile kültürünü özümseyip bu yeni bilgilerini Avrupa’ya aktarancıya kadar Batı dünyasında bilinmiyordu. K’ung Fu-tzu adını Latinceleştiren de bu Cizvitler olmuştu ve böylece bu büyük bilge, dünyanın pek çok yerinde Konfüçyüs adıyla tanındı.


GİRİŞ

Konfüçyüs’ün felsefesi, ahlak ile siyaset felsefesinin ağırlıkta olduğu bir felsefeydi. Bu felsefe, hep devinimli olmalarına karşın gök ile yerin birbirini dengeleyen güçler olduğu, ortak varoluşlarının uyumlu olduğu inanışına dayanıyordu. Konfüçyüs’e göre insan bu koşullara tabidir, evreni örnek alıp ona benzemeye çalışması gerekir. Orta Öğretisi’nde şunlar söylenir: “Bu denge, dünyadaki tüm insan edimlerinin çıktığı eşsiz köktür; bu uyum tüm edimlerin izlemesi gereken evrensel yoldur.”


DENGE FELSEFESİ VE CHOU HANEDANLIĞI

Konfüçyüs’ün uyumlu yaşam öğüdü, hoş, sessiz sakin akıp giden bir yaşam sürmek adına tutkularla duygulan tümüyle bastırmak gerektiği anlamına gelmiyordu. Konfüçyüs denge ile uyum arasında önemli bir fark görür. Dengenin, “zevk kızgınlık, keder neşe, coşup taşma duygularına” kapılmamak olduğunu, uyumunsa “bu duyguların hep tam zamanında ortaya çıkması” olduğunu söyler. Konfüçyüs’ün dönemindeki çok eski bir inanışa göre, yeryüzündeki yönetici, tanrı vekilidir; eğer barışı, uyumu sürdürmeyi hedeflemezse bu vekalet elinden alınır. Konfüçyüs, hayranlık duyduğu Chou hanedanlığının, İlahi onayı almış, dolayısıyla selefi zorba Shang hanedanlığının yerini almaya hak kazanmış bir kişi tarafından kurulduğuna inanır.

Konfüçyüs, Chou hanedanlığının ilk yıllarını -beş yüzyıl önceyi- bir altın çağ olarak adlandırır. O dönemin ülkülerini canlandırmanın, bu çatışma, hizipleşme çağında Çin’in birliğini yeniden sağlamanın yolu olduğunu; kendisinin de o eski değerlerin aktarıcısı olduğunu, ortaya yeni değerler koymadığını düşünüyordu.

Uyum, bütünlük, denge, Çin düşüncesinin içgüdüsel kabulleri olagelmiştir hep. Bu olgu,

Konfüçyüsçülük kadar Taoculuk ile Budacılığın da Çin kültürünün bir parçası olmasına karşın, bu üç güçlü akım arasında rekabetin pek az olmasını açıklar. Bu üçünün karşılıklı ilişkileri, bir Çin özdeyişiyle “üç din tek dindir” sözüyle apaçık betimlenmiştir. Her biri diğer ikisinin tamamlayıcısı gibidir; her biri, mevcut duruma en uygunları olduğu düşünüldüğünde kullanılır. Taoculuk ile Budacılık Konfüçyüsçülüğün büyük ölçüde göz ardı ettiği gizemcilik, tinsellik boyutlarını sağlamıştı. Konfüçyüsçülük de kamu yaşamı ile devlet yönetiminde esin kaynağı olmuştur.


AHLÂK VE JEN

Konfüçyüs’e göre tüm toplumsal, siyasal erdemler, temelde, genişletilmiş kişi erdemleriydi. Eğitim ahlak bilgisi edinmekti. Ama bu bilgi, belirli eylemlerle tutumların iyi olduğunu söyleyen bir bilgi olmakla kalmazdı; aynı zamanda uygulamada, deneyim aracılığıyla -iyi olmakla, iyiyi yapmakla- edinilen bir bilgiydi. Kişi hocasını örnek alarak öğrenir; başkalarına da, onlara örnek olarak öğretir. Konfüçyüs, böylesi bir eğitimin erken yaşlarda başlayıp, yaşam boyu sürmesi gerektiğini savunurdu.

Ahlaksal iyilik kavramının merkezinde “jen”, yani iyilikseverlik ya da insan sevgisi düşüncesi vardır. Çince’deki bu sözcüğün tam karşılığını bulmak güçtür. İnsanlar arasında kurulması gereken en iyi ilişki biçimini karşılamak üzere, kimi zaman ‘iyilikseverlik’ kimi zaman da ‘insancıllık’ diye yorumlanır. Doğuştan gelme bir yeteneğin alıştırmalarla güçlendirilmesiyle değil, kişinin kendini eğitme çabasıyla geliştirilen özel bir yetidir “jen”. Konfüçyüs, Konuşmalar’da “jen” ya da iyilikseverlik hakkında şöyle der: “Eğer gerçekten dilersek olur.” Konfüçyüs’e göre “jen”, ‘efendi’ ya da ‘üst insan’ dediği kimsenin en önemli, biricik sıfatıdır. Bu kişi öğrenmeye öylesine düşkündür ki, içtenlikli öğrenme uğraşı ona “yemek yemeyi unutturur”, “yaşlandığının farkına varmaz.”

İyilikseverlik, kişinin kendisine dönük ilgisinin, kendinden hoşnutluğunun üstesinden gelmesini gerektirir; iyilikseverliğin yolu; her yönüyle insan davranışlarını düzenleyen, örnek eylemlere ulaşmasında kişiye kılavuzluk etmek üzere tasarlanmış olan bir kurallar ya da ilkeler bütününe uymaktır. Bunların ayrıntıları hep aynıdır. Bunlar, işlem, eylem ve tüm törenlerin yanı sıra, jestlere, tavırlara, giysilere, devinimlere, yüz ifadelerine ilişkindir.

Konfüçyüs, gerçek iyilikseverlik ya da gerçek insancıllığın, gönül ile zihnin dışsal davranışlarla tutarlık gösterdiği bir kişi bütünlüğünü gerektirdiğini savunurdu.

Konfüçyüs, öngörülen ahlaksal bütünlüğün sonucu olan eylemi, yani hep yararın, öğretmenin amaçlandığı bir kişi ahlakını geliştirmekle oluşan bütünlüklü iyilikseverliğe ahlak bakımından uygunluk diye tanımlardı. Öğrenme sevdası, burada gereken kavrayış biçiminin edinilmesindeki temel öğedir. Konfüçyüs’e göre, “öğrenme sevdası olmaksızın iyilikseverlik sevdasına düşmek insanı aptal eder”; iyi niyetli olmak yetmez. Örneğin, cömert olduğunu göstermek için, varlığını ayırım yapmaksızın başkalarına dağıtmak yetmez.

Bilgi ile öğrenme, ahlaksal kavrayışı geliştirmeye yardımcı olur; kişi, böylece, cömertliğini nasıl gerçek bir iyiye göre yönlendireceğini görebilir. Bilgi, öğrenme, deneyim, kişinin yaşamda nelerin değiştirilemez olduğunu görmesine, bunları çabayla değiştirilebilir olanlardan ayırmasına yardım eder. Konuşmaların sonunda şunlar söylenir: Konfüçyüs dedi ki ‘Yazgı anlaşılmadıkça iyiliksever olmak da olanaklı değildir’ Konfüçyüsçü öğretide yazgı değişmezleri yönetir, yani yaşam süresi, ölümlülük gibi şeylere ilişkindir. Değişmez zorunluluklar hakkında düşünmek, kişinin bunları değiştirmeye çalışmanın boşuna olduğunu kabul etmesini, çabayı geliştirilebilir olanla, yani ahlak yetileriyle, ahlak anlayışıyla uğraşmaya yöneltmenin daha iyi olacağının ayrımına varmasını sağlar.


BİLGİ VE İNSAN

Konfüçyüs, en iyi insanın bilge insan olduğu kanısındadır, ama kendisini bir bilge olarak görmez; pek az insanın bilge olmayı başardığını düşünür. Seçmeler’de “bir bilgeye rast gelmekten umudu kestiği”ni söyler. Efendi kusursuzlukta bilgeden sonra gelir, günlük yaşamda etkisi en çok duyulan da efendidir. Konuşmalar’da örnek olma özelliği ayrıntılarıyla anlatılan efendi, “dünya işlerinde… ahlaksal olanın tarafını” tutandır. Efendi, başkalarının mutluluğu için gösterdiği içten ilgide açığa çıkan ahlaksal yetkinliğinden ötürü, buyruk verebilir, itaat görebilir.

Konfüçyüs, yöneticilere “eğer siz iyiyi isterseniz, insanlar da iyi olur” der. Ayrıca, insanın insan olarak kalacağını, “efendinin doğasının yel, sıradan insanın doğasının da ot gibi olduğunu; yel estiğinde otların hep eğildiğini”; bundan ötürü de yönetimin, daima, her üyesinin açıkça belirlenmiş bir role sahip olduğu bir toplumda yetkesini iyilikseverlikle kullanan bir yönetici topluluğunun elinde olduğunu savunurdu.

Konfüçyüs insanların doğuştan eşit olduğuna inanırdı; eğitime ilişkin tüm görüşlerinin altında yatan, sonraki yüzyıllarda Çin’in eğitim siyasetini etkileyen onun bu inancıydı.


ADLARIN DÜZELTİLMESİ

Konuşmalar’da ‘adların düzeltilmesi’ diye anılan Konfüçyüs öğretisi ilginç felsefi sonuçlara varır. Konfüçyüs, kendi döneminde ‘efendi’ denilen kimseler eskiden öngörülmüş efendilik betimine göre davranmadığı için kaygılanırdı. “İnsancıllığı terk etmiş efendi, bu adı nasıl taşıyabilir?” diye sorar; yönetmenin doğru davranan kişiler için kolay bir iş olduğunu, böylece “prensin prens, bakanın bakan, babanın baba, oğulun da oğul” olacağını söylerdi.

Geçmişin, ataların yüceltilmesi, töremlere gösterilen büyük ilgi, evlatlık görevi ile baba oğul ilişkisinin öneminin ısrarla vurgulanması, Konfüçyüsçülüğün Batı geleneğine aykırı düşebilecek yönleridir. Gene de, Batı tüm bu yönelimlere -aile bağları ile büyüklere saygıya; adetlere, uylaşımlara, törenlere değer vermeye; ılımlılığın, sakinimin ölçülü bir alçakgönüllülüğün ahlaksal önemine- bir ölçüde aşinadır. Konfüçyüs’ün bakış açısını anlamamak, onun değerleri ile uygulamalarının birçoğunun evrensel olduğunu görmemek olanaksızdır.


KONFÜÇYÜS VE ESKİ YUNAN

Konfüçyüsçü düşünce ile eski Yunan’da, M.Ö. 6.-5. yüzyıllarda ortaya çıkan Sokrates öncesi filozoflarının kimi düşüncesi’ arasında büyük benzerlikler vardır. Bu filozoflardan Anaximenes (M.Ö. 585-528) insan ruhu ile doğanın, bir bütün olarak, tek bir ortamı paylaştığını öğretmişti; Pythagoras (M.Ö. 571-496) tinsel saflığı korumak üzere töremleştirilmiş davranış biçimleri geliştirmişti; matematikle kavranan göksel uyum ile insan ruhu arasında bir ahenk olması gerektiğini düşünürdü; Herakleitos ise (M.Ö. doğumu yaklaşık 504-501) Logos düşüncesini, bir tür evrensel adaleti ya da denkliği korumaya yarayan, dengeli geliş gidiş ilkesini atmıştı ortaya.

Konfüçyüs’ün kişiliği, alçakgönüllü bilgeliği, kendini öğretmeye adayışı, Sokrates’in benzer özellikleriyle karşılaştırıla gelmiştir; Sokrates’in altın kuralı, “kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” diyen kural, ahlakçıların genel geçer kurallarından biridir.

Konfüçyüs metafizik kurgulamalar geliştirmekle uğraşmamıştı; insan bilgisinin doğasına ya da olanağına ilişkin bir kuram da geliştirmemişti. Ama yine de, insan zekasının bilme iddiasında olduğu şeylerin sınırları konusunda duyarlıydı. Dolayısıyla deneysel bilgi sayılacak bilgilere dayanma güvencesine sahip olmayan savları ortaya atmaktan kaçınırdı. Bir keresinde, karşısında düşüncesizce konuşan birine “efendi olanın bilgisiz olduğu konuda hiçbir kanı bildirmemesi beklenir” demişti. Tzu-lu’ya da şunları söyler: “Sana bilmenin ne olduğunu söyleyeyim mi? Bildiğin zaman bildiğini, bilmediğinde de bilmediğini söylemek, işte bilgi budur.”


KONFÜÇYÜSÇÜLÜĞÜN TARİHİ SERÜVENİ

Konfüçyüs’ün M.Ö. 479’da Çiyu-fu’da ölümünden sonra öğrencileri onun öğretisini sessiz sedasız sürdürdü. İki önemli izleyicisi Mensiyüs ile Hsun Tzu, Konfüçyüsçü düşünceye kendi fikirlerini, kendi vurgularını da katarak, seçkinlerin eğiticisi oldu. Onların çağı, yöneticilerin saraylarında ahlak ile siyasete ilişkin pek çok düşünsel tartışmanın geliştiği bir dönemdi. Tartışmalar düzenlenir, bilgili kişiler davet edilirdi. Bunlar, siyasal karmaşanın, Çin devletleri arasında süre giden çatışmaların yaşandığı -bundan ötürü de Savaşan Devletler Dönemi diye anılan- bir dönemde olup bitiyordu. Çekişmeler Ch’in hanedanlığının (M.Ö. 221-206) egemenliğiyle son buldu. Hükümdar Çh’in Shih Huang Ti Çin’i birleştirdi. İmparatorluğunu ilan etti ve Çin’i kuzeyden gelen İstilacılara karşı savunmak üzere Çin Seddi’ni yaptırdı. Han hanedanlığı döneminde (M.Ö. 206- MS 9) Konfüçyüsçü düşünce yeniden canlandı. Eski yazılardan parçalar derlenip elden geçirildi ve Hıristiyanlığın ilk yıllarında Budacılığın da Çin’e ulaşmasına karşın, Konfüçyüsçü düşünceler yeniden yaygın kabul gördü.

Bundan böyle Konfüçyüsçülük -daha doğrusu Yeni Konfüçyüsçülüğün çeşitli biçimleri- Çin kültüründeki ana akışın bir parçası olarak varlığını sürdürdü, eğitimin Konfüçyüsçü temel yapıtlara dayanmasından ötürü halka yayıldı. Böylece Konfüçyüsçülük geniş, değişken bir ülkede yaşayan milyonlarca insanı birleştirdi. Hem kişisel hem kamusal ülküler sunduğu, kişi ile kamu arasında net bir halka oluşturduğu için ayakta kaldı.

Konfüçyüs ile izleyicilerine atfedilen özdeyişlerle öğretiler, M.Ö. 6. yüzyıldan 1911’de Ch’ing hanedanlığının kaldırılışına kadar geçen 25 yüzyıl boyunca, Çin’in ahlaksal, toplumsal, siyasal yapısını biçimlendirdi. Çin İmparatorluğu’nun neredeyse tüm kurumları, gelenekleri, amaçları, özlemleri Konfüçyüs’ün erdemli birey, erdemli toplum anlayışına dayanıyordu. 20. yüzyılın ilk yıllarına kadar Çin’de eğitim, hemen hemen tümüyle, Konfüçyüs’ün ilkelerine göre biçimlendirilmişti. 1313’ten 1905’e kadar sürdürülen devlet görevliliği sınavları Konfüçyüs’ün “Dört Kitap” diye bilinen yapıtlarını okumayı gerektiriyordu.

20. yüzyıl ortalarında Çin’de Konfüçyüsçülük neredeyse tümden yadsınmıştır. Çin, Batı dünyası karşısında kendisini değerlendirmeye giriştiğinde, Konfüçyüsçülüğün katılığına, geçmişten devşirme ülkülerine, sıradüzen ile tören saplantısına yönelik eski eleştiriler yeniden gündeme geldi.

1960 Kültür Devrimi*‘nin, Halk Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında ortaya çıkan Konfüçyüs karşıtı eleştirileri pekiştirmesine karşın, Konfüçyüsçülüğü ortadan kaldırmayı hedefleyen yenilikler de Konfüçyüsçülük çizgisine, biçemine uydu. Komünizmin, işçi sınıfına yaraşır tutumlara göre kişiliği yeniden biçimlendirmeyi amaçlamasının, Konfüçyüsçü kendini yetiştirme öğüdüne pek benzediği; önder Mao’nun sözlerine gösterilen büyük saygının, eskiden Konfüçyüs’e gösterilen saygıyla türdeş olduğu sık sık dile getirildi.


SEÇMELER

” İyi yaşamayı sonraya bırakan; yolunda ırmağa raslayıpda akıp geçmesini bekleyen adama benzer. Irmak hiç durmadan akıp gidecektir.”

“Halkı kanunlarla yönetip cezalarla düzeni sağlarsanız, onlarda cezalardan kaçınacaklardır; ama bu arada ar duyguları da kaybolacaktır. Fakat onları kendi güzel ahlakınızla yönetip düzeni de vazifelere bağlılığınızla sağlarsanız, ar duyguları onları terk etmeyecek ve bu ölçüye göre yaşayacaklardır.”

“Onbeş yaşımda zihnimi vicdanıma bağladım. Otuzumda dimdik durdum. Kırkımda şüphelerimden kurtuldum. Elli yaşımda ilahi kanunları anladım. Altmışımda uysal bir kulağım oldu. Şimdi yetmişimde, doğruluğu elden bırakmadan kalbimin tutkularının peşinden gidebilirim.”

“Erdemsiz bir insan mahrumiyete fazla tahammül edemez; nasıl ki mutluluk içindeyken bile rahat edemezse. Fakat erdemli insanın barındığı yer yine erdemin içindedir, akıl sahipleri hep bunu arar.”

“Doğa eğitimin önüne geçerse, bir dağ adamı yetiştirmiş olursunuz. Eğer eğitim doğanın önüne geçerse, katip yetiştirmiş olursunuz. Doğa ve eğitim doğru oranla harmanlanabilirse ancak o zaman üstün özellikleri olan insanlar yetiştirebilirsiniz.”

“Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.”

” Düşünmeden öğrenmek faydasızdır. Öğrenmeden düşünmekse tehlikeli…”

“Karanlığa söveceğine kalk bir mum yak.”

“Allah’ım, senden başka hiçbir şeyi olmayan ben senden başka her şeyi olanlara acırım.”

“Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”

“Kamil insan; kişisel olarak ciddi, büyüklere hizmet ederken saygıyı elden bırakmayan, halka karşı çok nazik olan ve onları yönetirken de adaletli davranan kişidir.”

“Erdemli kişi, ne kadar zor olursa olsun, hizmeti öne koyar, ondan ne fayda temin edileceği ise daha sonra düşünülecek bir meseledir.”


*Kültür Devrimi: Mao Zedung iktidar mücadelesi sırasında çok planlı hareket etmiş, büyük bir sabırla başarısızlıklardan geçe geçe başarıya ulaşmıştır. Ülke içinde kendisine karşıt güçleri yenilgiye uğrattıktan, II. Dünya Savaşı sonrası emperyalizmin tasfiyesini sağladıktan, 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan ettikten sonra, artık yeni hedefi kuracağı düzeni daim kılmaktı. Bu amaçla tasarlamış olduğu insan modeline ulaşmak için 1966 Kasımında “Büyük Proleter Kültür Devrimi”ni başlatmıştır. Bu devrimin önemli ilk öğesi, Mao Zedong‘un adeta putlaştırılmaya varan önemi yani halka benimsetilen; insanı, toplumu, doğayı dönüşüme uğratan; insanları kendi sistemine göre varoluşları hakkında bilgilendiren bir düşünce tarzı olan “Mao Zedung Düşüncesi(MZD)”dir. Bu düşünce tarzıyla Mao, bir çok sistemin, ideolojinin sahip olduğu yapısına uygun tek tip insan ütopyasını bir süreliğine gerçekleştirmiştir.

Hikmetli Sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
(N. F. Kısakürek)

Kalabalıkların kafası çok, aklı yoktur.
(?)

Hata değil, çare bulun…
(Henry Ford)

Boş bir çuval dik durmaz.
(Benjamin Franklin)

Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz.
(George Frazer)

İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur.
(J. Willard Marriot)

İnat, iradenin eşekliğidir.
(?)

Yaşamın ilginç yanlarından birisi de, en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir.
(W. Somerst Maugham)

Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür.
(Curt Goetz)

Günün parlak ışığında görebileceğimiz en uzak cisim güneştir, fakat gecenin karanlığında milyonlarca kat uzakta olan yıldızları görürüz. Özel dünyanızın karardığı gelecek seferde bunu hatırlayınız…
(Good Reading Dergisi)

Büyük adam, davası büyük olan adamdır
(Bekir Berk)

Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar.
(Andre Gide)

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur.
(Atienne Gilson)

Gerçekler öğrenilince, zannetmeler biter.
(Huzeyl)

Bir tartışmada mutlaka son sözü söylemek istiyorsanız, “kanımca siz haklısınız” demeye çalışınız.
(Funny Funny World Dergisi)

Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
(Andre Gide)

Sen kendinle başa çıkamayınca, senin gibi aciz düşmana kim ehemmiyet verir?
(Şiraz’lı Sâdi)

Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
(Santra Guitry)

Anıta layık olanların ona ihtiyaçları yoktur.
(William Hazlitt)

Biz bir öyküyü iki kez anlatmayı pek severiz, fakat onu bir kereden fazla dinlemeyi asla!
(William Hazlitt)

Giysilerini kendilerinin en önemli yanı sayanlar genellikle giysilerinden daha değerli olamazlar.
(William Hazlitt)

Cesaretin bittiği yerde esaret başlar
(Akif Cemil)

Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
(Hz. Ali)

Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur.
(William James)

İşaretler, varılacak hedefi olanlar içindir.
(Sedat Turan)

Yalan atla gider, gerçek yürür.
Fakat yine de tam zamanında yetişir.
(Japon Deyişi)

Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir.
(Joseph Jaubert)

Aynı gökte uçarlar ama, kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır.
(Muhammed İkbal)

Esaslı konular karşısında canının sıkılması, küçük kafaların özelliğidir.
(R.K. Johnson)

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
Bildiğini bilmeyeni uyarınız,
Bilmediğini bilene öğretiniz,
Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
(Konfüçyus)

Çağları tanımak istiyorsanız, çağların alkışladıklarına bakın.
(Ş.)

Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak mı istiyorsunuz;
Onun müziğine kulak veriniz.
Nerede güzel eserlerden oluşmuş uyum vardır,
orada adalet ve erdem hüküm sürer.
(Konfüçyus)

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
(Konfüçyus)

Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
(?)

Akıllı insanlara gülmek, delilerin ayrıcalığıdır.
(Jean de La Bruyere)

Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır.
(La Rochefacuald)

Hiç bir vakit, öğüt verirken olduğumuz kadar cömert değilizdir.
(La Rochefacuald)

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.
(Baron Langenfauld)

Akıllı adam yarışmaz.
Böylece kimse de onunla yarışmaz.
(Lao-Tse)

Bir memlekette ne kadar çok yasa ve nizam varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır.
(Lao-Tse)

Yanlış yoldaki çıkışlar da iniştir.
(Orhan Yalçın)

Hoşuna giden her şeyi söyleyen kimse, hoşuna gitmeyecek şeyler işitir.
(Leonard Louis Levinson)

Kulaklarımızı da gözlerimi gibi istediğimiz zaman açıp kapayabilseydik,
bu ne büyük bir rahmet olacaktı!
(G.C. Lichtenberg)

İman etmek, görünmeyene inanmaktır. Mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
(St. Augustine)

Hayatımda hiç bir zaman bir ağaç kadar güzel bir şiir görmedim.
Şiirleri yazan benim gibi çılgınlardır.
Fakat ağaçları yapan Tanrı’dır.
(W. Longfellow)

100 kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi ne söylemeli ne de yazmalıdır.
(W. Longfellow)

Eğer bir insan üniversiteden çıktıktan sonra, öğreneceği daha çok şey olduğunu öğrenebilmişse, yüksek öğrenim yapmanın bir zararı yoktur.
(W. Longfellow)

Okumadığı bir kitabı illa da okudum diyenler varsa, o kitap bir başarıdır.
(Los Angeles Times Gazetesinden)

Yarın göz açtırmayacak olanlar, bu gün göz yumduklarımızdır.
(Ş.)

Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.
(T. Lowell)

Kaptanın ustalığı, deniz durgunken anlaşılır mı?
(Lukianos)

İki türlü insan daima açtır. Biri ilmi arayan, diğeri de parayı…
(Yusuf İslam)

Büyük görünme, küçülürsün…
(Said-i Nursî)

“İyi adam” dediğimiz, kendimize en çok benzeyendir.
(?)

Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı.
(Sedat Turan)

Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kadar kuvvetli mantığımız vardır!
(?)

Aydın ışık taşır, sahte aydınsa karanlık…
(Mehmet Salah)

Hikmetli Sözler

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

Hikmetli Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Hikmetli Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Hikmetli Sözler

Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
(N. F. Kısakürek)

Kalabalıkların kafası çok, aklı yoktur.
(?)

Hata değil, çare bulun…
(Henry Ford)

Boş bir çuval dik durmaz.
(Benjamin Franklin)

Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz.
(George Frazer)

İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur.
(J. Willard Marriot)

İnat, iradenin eşekliğidir.
(?)

Yaşamın ilginç yanlarından birisi de, en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir.
(W. Somerst Maugham)

Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür.
(Curt Goetz)

Günün parlak ışığında görebileceğimiz en uzak cisim güneştir, fakat gecenin karanlığında milyonlarca kat uzakta olan yıldızları görürüz. Özel dünyanızın karardığı gelecek seferde bunu hatırlayınız…
(Good Reading Dergisi)

Büyük adam, davası büyük olan adamdır
(Bekir Berk)

Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar.
(Andre Gide)

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur.
(Atienne Gilson)

Gerçekler öğrenilince, zannetmeler biter.
(Huzeyl)

Bir tartışmada mutlaka son sözü söylemek istiyorsanız, “kanımca siz haklısınız” demeye çalışınız.
(Funny Funny World Dergisi)

Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
(Andre Gide)

Sen kendinle başa çıkamayınca, senin gibi aciz düşmana kim ehemmiyet verir?
(Şiraz’lı Sâdi)

Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
(Santra Guitry)

Anıta layık olanların ona ihtiyaçları yoktur.
(William Hazlitt)

Biz bir öyküyü iki kez anlatmayı pek severiz, fakat onu bir kereden fazla dinlemeyi asla!
(William Hazlitt)

Giysilerini kendilerinin en önemli yanı sayanlar genellikle giysilerinden daha değerli olamazlar.
(William Hazlitt)

Cesaretin bittiği yerde esaret başlar
(Akif Cemil)

Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
(Hz. Ali)

Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur.
(William James)

İşaretler, varılacak hedefi olanlar içindir.
(Sedat Turan)

Yalan atla gider, gerçek yürür.
Fakat yine de tam zamanında yetişir.
(Japon Deyişi)

Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir.
(Joseph Jaubert)

Aynı gökte uçarlar ama, kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır.
(Muhammed İkbal)

Esaslı konular karşısında canının sıkılması, küçük kafaların özelliğidir.
(R.K. Johnson)

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
Bildiğini bilmeyeni uyarınız,
Bilmediğini bilene öğretiniz,
Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
(Konfüçyus)

Çağları tanımak istiyorsanız, çağların alkışladıklarına bakın.
(Ş.)

Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak mı istiyorsunuz;
Onun müziğine kulak veriniz.
Nerede güzel eserlerden oluşmuş uyum vardır,
orada adalet ve erdem hüküm sürer.
(Konfüçyus)

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
(Konfüçyus)

Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
(?)

Akıllı insanlara gülmek, delilerin ayrıcalığıdır.
(Jean de La Bruyere)

Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır.
(La Rochefacuald)

Hiç bir vakit, öğüt verirken olduğumuz kadar cömert değilizdir.
(La Rochefacuald)

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.
(Baron Langenfauld)

Akıllı adam yarışmaz.
Böylece kimse de onunla yarışmaz.
(Lao-Tse)

Bir memlekette ne kadar çok yasa ve nizam varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır.
(Lao-Tse)

Yanlış yoldaki çıkışlar da iniştir.
(Orhan Yalçın)

Hoşuna giden her şeyi söyleyen kimse, hoşuna gitmeyecek şeyler işitir.
(Leonard Louis Levinson)

Kulaklarımızı da gözlerimi gibi istediğimiz zaman açıp kapayabilseydik,
bu ne büyük bir rahmet olacaktı!
(G.C. Lichtenberg)

İman etmek, görünmeyene inanmaktır. Mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
(St. Augustine)

Hayatımda hiç bir zaman bir ağaç kadar güzel bir şiir görmedim.
Şiirleri yazan benim gibi çılgınlardır.
Fakat ağaçları yapan Tanrı’dır.
(W. Longfellow)

100 kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi ne söylemeli ne de yazmalıdır.
(W. Longfellow)

Eğer bir insan üniversiteden çıktıktan sonra, öğreneceği daha çok şey olduğunu öğrenebilmişse, yüksek öğrenim yapmanın bir zararı yoktur.
(W. Longfellow)

Okumadığı bir kitabı illa da okudum diyenler varsa, o kitap bir başarıdır.
(Los Angeles Times Gazetesinden)

Yarın göz açtırmayacak olanlar, bu gün göz yumduklarımızdır.
(Ş.)

Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.
(T. Lowell)

Kaptanın ustalığı, deniz durgunken anlaşılır mı?
(Lukianos)

İki türlü insan daima açtır. Biri ilmi arayan, diğeri de parayı…
(Yusuf İslam)

Büyük görünme, küçülürsün…
(Said-i Nursî)

“İyi adam” dediğimiz, kendimize en çok benzeyendir.
(?)

Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı.
(Sedat Turan)

Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kadar kuvvetli mantığımız vardır!
(?)

Aydın ışık taşır, sahte aydınsa karanlık…
(Mehmet Salah)

Başarı İle İlgili Güzel Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

Başarı İle İlgili Güzel Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Başarı İle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Başarı İle İlgili Güzel Sözler
Başarı İle İlgili Güzel Sözler


Başarı Sözleri

-Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir. Cemil Meriç

-Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. Konfüçyüs

-Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağzından çıktıktan sonra sahibi sözün esiri olur. Hz. Ali

-Çok konuşan az iş yapar. Schiller

-Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. Konfüçyüs

-Kendi omzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki! Nietzche

-Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir. James B. Conant

-Başkalarından üstün olmanız önemli değildir. Önemli olan dünkü halinizden üstün olmanızdır. Hint Atasözü

-Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa, isler bozulur. Hz. Ebu Bekir

-Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Mevlana

-Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri vardır; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır. Plato

-Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz. Oliver Cromwell

-Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır: Dikkat, intizam, çalışma. Mevlana

-Plan yaparken stratejik, harekete geçerken ilkel olun. Rene Char

-Akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır. Bernard Shaw

-Hava soğuduğunda gölge veren ağaçları unutursun. Japon Atasözü

-Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. Seneca

-Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin. Don Herold

-İnsanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler. Voltiere

-İşlemeyen demiri kendi pası mahveder. İnsanı tembelliğe alışması mahveder. Hint Atasözü

-Rüyaları gerçekleştirmenin en kısa yolu uyanmaktır. Emerson

-Taş da yumurtanın üstüne düşse,yumurta da taşın üstüne düşse,olan yine yumurtaya olur. Rum Atasözü

-Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. Konfüçyüs

-Yaşadığımız her an kendi hakkını ister. Goethe

Hayat, bir bileği taşıdır ve bu bileği taşı sizi un ufak mı edecek yoksa bileyip parlatacak mı, buna sadeca ama sadece siz karar verirsiniz. -CAVETT ROBERT-

İster başarabileceğinizi düşünün, ister başaramayacağınızı, her halükarda haklısınız.-HENRY FORD-

Her olumsuz olay, içinde kendi kadar ya da daha büyük bir faydanın tohumlarını barındırı.-W.CLEMENT STONE-

Her ne istiyorsanız, dua ettiğiniz zaman duanızın kabul olacağına inanın, o zaman

istediğinizi elde edersiniz. -MARKOS-

Hayat, ne olduğunuz değil, ne olmak istediğinizdir. -JOSE ORTEGA Y GASSET-

Zihin neyi alıyor ve neye inanıyorsa, onu başarabilir.-DR.NAPOLEON HILL-

Ben yaşayan bir sanatçıyım, sanat eserim de yaşamım. SUZUKİ-

Hayat bir şölendir ve bir sürü enayi, açlıktan olmek üzere.-MAME HALA-

Herkesin iki seçeneği vardır. Y sevgiyle dolu oluruz… ya da korkuyla. -ALBERT EINSTEIN-

İşini erteleyen insan, işinin hiçbir zaman yapılmaması riskine giren insandır.- BAUDELAIRE-

“Yapamaz”lara kulak asarsanız hiçbir zaman yapamazsınız. -DAVID LLOYD GEORGE-

Tırıs giden köpek kemiğini bulur. -ÇİNGENE ATASÖZÜ-

Genelde, yapmanız gereken şey yapabileceğiniz şeydir. -ELENOR ROOSEVELT-

İyi düşünmek iyidir; iyi hareket etmek çok daha iyidir.- HORACE MANN-

Bir insan kendini adadığında ilahi taktir de o yönde hareket edecektir. Tüm olaylar diğer bir olayı desteklemek işin oluşur ve aksi taktirde hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bir akarsu boyunca oluşan tüm olaylar sadece bir karardan doğar. Hiçbir insanın hayal edemeyeceği tüm umulmadık durumlar, oluşumlar ve maddi destek bu şekilde elde edilebilir. Elinizden geleni ve hayal edebileceğiniz herşeyi yapmaya hemen başlayın. Cesaret; deha, güç ve büyüyü de içinde saklar. Şimdi başlayın. -GOETHE-

Ne kadar yaparsan o kadar olursun. -ANGINE PAPADAKIS-

Bütün görkem başlamaya cürret edebilmektedir. -EUGENE F.WARE-

Başarının formülündeki en önemli içerik insanlarla nasıl başedileceğini bilmektir. -THEODORE ROOSEVELT-

Başarılı kuruluşların keşfettiği gizli formül, müşterilere misafir ve çalışanlara insan gibi davranmaktır. -TOM PETERS-
Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. -KONFUCYUS-

Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle değil, bu kuvvete karşı uçtukları için yükselirler. -WILLIAM CHURCHILL-

Hırs bir teknenin, yelkenini şişiren rüzgara benzer. Fazlası tekneyi batırır. Azı da tekneyi olduğu yerde saydırır. -VOLTAIRE-

İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır. Kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim olurdu. -SWETTE MARDEN-

Harikulade şeyler ancak içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesareti gösterenler tarafından yapılmıştır. -BRUCE BARTON-

Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir. -JAMES B.CONANT-

Çok küçük bir başarı çok büyük bir plandan daha iyidir. -LEON DUGUIT-

Küçük avantajların peşinden koşarken büyük başarılardan olabilirsiniz. -KONFUCYUS-

Hayatınızı cesurca kabullenin, başarıya dönüştüğünü göreceksiniz. -EMERSON-

Yapılırken heyecan duyulmayan işler başarılamaz.- EMERSON-

Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme. -JOHN WOODEN-

Ders alınmış başarısızlık başarı demektir. -MALCOMB S.FORBES-

Kim iyi yaşamış, bol bol gülmüş ve çok sevmişse başarıyı yakalamış demektir. -BESSIE ANDERSON STANLEY-

Başarı, sahip olduğun yeteneklerle nereye kadar çıkabildiğinle ölçülür. -ANAONİM-

Başarı, yalnız sözlüklerde “çalışmadan ” önce gelir. -ANONİM-