Posts Tagged ‘sevince’

aşk dersleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

]
Aşk Dersleri
Seveceksen
tam seveceksin arkadaş,
sevgiyi yalnız yüreğinde
değil
iliklerinde
kemiklerinde
duyacaksın.
ve,
ona doğru
gözlerin kapalı
koşacaksın.
Sen sevdiğin zaman
kapılar, pencereler
zangır zangır titreyecek,
duvarlar
çatır çatır çatlayacak,
döşemeler çökecek
tavanlar patlayacak.
Sevdiğin zaman
kulakların uğuldayacak,
gözlerin kararacak.
Kramplar girecek midene,
yumruk yemiş gibi
olacaksın yüzüne.
dolaşacak ayakların birbirine.
Sen sevdiğin zaman
işte böyle seveceksin
arkadaş
sığmayacaksın artık
yeryüzüne.
yer beğeneceksin
gökyüzünde kendine.
Eserken kavak yelleri
gülebilmelisin ağlanacak
şeylere bile.
Seveceksen
erkek gibi seveceksin
arkadaş,
“seni seviyorum”
dediğin zaman
gökler gürleyecek
şimşekler çakacak
yıldırımlar düşecek
yağmurlar sel olup
önüne çıkan herşeyi
sürükleyecek.
Seveceksen böyle sev dostum,
sen sevdiğin zaman
dalgalar yükselmeli
denizler kabarmalı
fırtınalar boraya
boralar tayfuna,siklona
dönmeli.
Çatılar uçmalı
direkler devrilmeli
yer gök birbirine girmeli
senin sevdiğini
herkes böyle bilmeli.
Sevince işte böyle seveceksin
arkadaş,
devireceksin dağları
yıkacaksın kayaları
tersine akıtacaksın
nehirleri
ve kurutacaksın gölleri.
Sevince,
biraz da kadınına göre
seveceksin arkadaş,
kimi zaman zarif, duygulu
kimi zaman bencil ve hoyrat
kimi zaman bir külhan gibi
seveceksin,
ağzını açtığın zaman
ana-avrat düz gideceksin
sövdüğün zaman
yedi sülalesini ip gibi dizeceksin.
Sevdiğin zaman
öyle bir seveceksin ki arkadaş,
kendin bile korkacaksın sevginden
dehşete düşeceksin
ürkeceksin
kendi sesinden.
Uzun sözün kısası,
seveceksen
işte böyle seveceksin arkadaş.
Bülent Akkurt

Gitme Zamanı

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Gitme Zamanı

Üç kez çalmıyor artık postacı kapıyı
Bir toz duman da yok varoşlardan yükselen
Son çiçekçi terk etti bu kenti
Sen durmadan bir hıçkırığa tutunuyorsun
Gözyaşınla suluyorsun içindeki kaktüsü
İçi patlamış bu kentin
Hançerlenmiş bağırsak gibi kokuyor

Duyuyorum, ağır ağır atıyor adımını
Evet gelen o sevgilim, gelen, gitme zamanı

Ya denize koşuyor damlalar, ya dağlara
Artık yağmur düşmüyor bu kente
Çeviren yok umut sokağında kum saatini
İnanmıyorum mevsimlerin tükendiğine de
Hepsi dönüp dönüp geliyor geri
Tükenen biziz oysa zamanın kollarında

Sarıyor bizi hüzne açılan kucağı
Sarıyor bizi sevgilim, gitme zamanı

Konuşmanın yetmediği yerdeyiz şimdi
Anlatımın çıkmaz sokağında yani
Ha diyorum ki unutmadan, bir de kendine anlat
Ya da dinle tutabilirsen, salkımsöğüdün dallarıyla
Oynaşan rüzgârda, yapraklarda çırpınan sesimi
Ve bir türkü sıkıştır dudak kıvrımlarına

Buklendeki gül gibi, hani o sarı…
Sarardı gülün rengi, sevgilim, gitme zamanı

Gün gelir bu aşk rüzgârla dokunur tenine
Ve sen unutulmaz olursun
Aşkın acı bir gülümseme olur yüzümde
Yüzümdeki gülümseme bir acı..
Bir şey var ki kalbimin kapısına dayandı

Tepeye dikilmiş gün salıyor selamını
Gözü ufukta günün, sevgilim, gitme zamanı

Kar dediğin gün beyazı, kahır yağdı başıma
Sevince veda dedim, kederle uyumsuzum
Dökülsün döküldüğü kadar saçlarım
Savrulsun ömrüm
Dönüp toplarsam namussuzum

Eşiniyor huysuz doru, vuruyor ayaklarını
Yol istiyor sevgilim, bu yol, gitme zamanı

Kalamıyorum, oturamıyorum bir yerde
Kıvranıp duruyorum aşkın ekseninde ve acının
Bitsin diyorum, bitsin sözün düştüğü yerde
Zamanın kalbinden uzanan bu zincirin halkası
Ve başlıyor bitiş dönülmezliğine
Sevişmeyle dolduruyoruz günü
Öpüşme oluyor adı zamanın
Yıldızların ve güneşin yeniden doğması oluyor

Doyuyor, yoruluyoruz; çevriliyor kapının tokmağı
Gitme zamanı sevgilim, gelen, gitme zamanı

Ali Rıza Kars