Archive for the ‘Genel’ Category

Ürdün Kralı yeni seçim yasasını veto etti

Cuma, Haziran 29th, 2012

AA muhabirinin resmi kaynaklardan aldığı bilgiye göre, bazı üst düzey yöneticiler kabul edilmesi durumunda yeni bir kriz çıkmasından korktukları için Kral Abdullah’tan kanunu veto etmesini istedi.

Siyasi kaynaklar ise vetonun nedenini, Mısır’da Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına bağladı.

Bu görüşü savunanlardan biri olan siyasi araştırmacı ve yazar Muhammed Ebu Rummen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ”Ürdün Hükümeti’nin seçim kanununu geri çekmesinde, Müslüman Kardeşler’in seçimleri boykot edeceği yönündeki söylemleri etkili olmuştur” dedi.

Ebu Rummen, ”Mısır’da Mursi’nin elde ettiği zafer, Ürdün Hükümeti’nin islami eğilimli oluşumlar hakkındaki tutumunu değiştirmesine ve bu oluşukları vazgeçilmez bir siyasi taraf olarak görmesine neden olabilir” ifadesini kullandı.

Ürdün, geçen yılın ocak ayından beri ülkede kapsamlı siyasi ve ekonomik reformların yapılması ve yolsuzluklarla mücadele edilmesini isteyen gösterilere sahne oluyor.

Kral Abdullah’ın veto ettiği yeni seçim kanununun, özellikle islami eğilimli siyasi oluşumların aktif siyasete katılmasını engelleyecek nitelikte maddeler içerdiği belirtiliyor.

Evren ve Şahinkaya duruşmaya katılmadı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Raporda, her iki sanığın da mahkemeye gelerek ifade veremeyeceği belirtilirken, Evren ve Şahinkaya’nın hayati tehlikesi var yorumunda bulunuldu.

7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın beşinci duruşması başladı.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Evren ve Şahinkaya katılmadı.

Duruşmaya, sanıkların avukatları ile müdahiller, müdahil olma talebinde bulunanlar ve avukatlar katıldı.

Evren ve Şahinkaya, ”Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek” suçundan yargılanıyor.

Tahrir de Mursi demokrasi ile seslenecek

Cuma, Haziran 29th, 2012

Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Muhammed Mursi’nin ilk Cuma namazını El Ezher’de kıldıktan sonra bugün Tahrir Meydanı’nda “Yönetimin teslimi” adıyla düzenlenecek gösteriye katılacağı ve burada halka sesleneceği bildirildi.

Açıklamada, Muhammed Mursi’nin yarın Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu önünde (TSİ) 12.00’de cumhurbaşkanlığı yeminini edeceği kaydedildi. Böylece Mursi’nin tartışmalara neden olan yeminini nerede edeceği konusu da açıklık kazandı.

Mursi’nin yemin töreninin ardından, 25 Ocak devriminden sonra Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı unvanıyla Kahire Üniversitesi’nde halk temsilcileri, parti ve sendika yöneticileriyle biraraya geleceği belirtildi.

Haftasonunda hava nasıl olacak?

Cuma, Haziran 29th, 2012

Bugün yurdun büyük bir bölümü güneşli ve açık. Sadece Karadeniz, kuzeydoğusu ile Doğu Anadolu’un doğusunda yağmur görülecek..

Güneydoğuda sıcaklıklar 36 dereceye kadar çıkacak. Marmara’da 29, Ege’de ise ortalama 34 derece sıcaklık olacak.

Cumartesi, yağışlar Karadeniz’in Sinop ve Arvin şeritinde etkili olacak. Sıcaklık ortalama 24 derecek olacak.

Diğer bölgelerin tamamında ise hava güneşli.

Marmara 30, Ege 34, Akdeniz nemli ve 34, Güneydoğu parçalı bulutlu 35, Doğu Anadolu parçalı bulutlu 30,  İçanadolu yarı açık 28, Karadeniz yağmurlu 23 derece olacak.

Pazar günü ise, yine Karadeniz’in doğusunda yer yer yağış görülecek. Sıcaklık ortalama 23 derece.

Marmara Bölgesi açık 30 derece, Ege açık 33 derece, Akdeniz açık 35 derece, Güneydoğu açık 34 derece, Doğu Anadolu Ağrı, Kars, Erzurum yağışlı diğer iller açık 23 derece, Orta Anadolu açık 28 derece.

HABER 7

Öğrencilere burs müjdesi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Yurt dışında öğrenim görecek resmi burslu öğrencilere ödenecek yurt içi aylık burs miktarı; lisans öğrencileri için 300 TL, lisansüstü öğrencileri için 600 TL olacak.

1416 Sayılı Kanun ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Yurt Dışında Lisans ve Lisansüstü Öğrenim Yapan Öğrencilere Yapılacak Ödemeler Hakkında Tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Tebliğ, üniversitelerin öğretim elemanıyla kamu kurum ve kuruluşlarının yetişmiş personel ihtiyacını karşılamak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenen sınavla yurt dışına resmi burslu statüde öğrenime gönderilen öğrencilere ödenecek aylık burs, ödenek ve diğer zorunlu giderlere ilişkin usul ve esasları belirliyor.

Bakanlık ve kurumlar hesabına resmi burslu statüde yurt dışına öğrenime gönderilen öğrencilerin yurt dışına ilk gidiş, bir öğrenim seviyesini (dil, yüksek lisans/doktora) bitirip diğer bir öğrenim seviyesine geçişte geliş-gidiş ve öğrenim sonrası Türkiye’ye dönüş ekonomi sınıfı uçak bileti ücretleri öğrencilerin bağlı bulundukları bakanlık veya kurumca karşılanacak.

Hangi nedenlerle olursa olsun öğrencilikle ilişiği kesilen veya öğrenimlerini tamamlamadan yurda kesin dönüş yapacak resmi burslu öğrencilere Türkiye’ye dönebilmeleri için istemeleri halinde müşavirlik veya ataşelik onayıyla uçak bileti temin edilecek ve ücreti, müşavirlik veya ataşelik adına açılan avans veya krediden; kurum öğrencilerininki ise bağlı olduğu kurumca ödenecek. Müşavirlik veya ataşelik tarafından ödeme olanağı bulunmadığı takdirde öğrencinin bağlı olduğu bakanlık veya kurumca ödeme yapılacak. Bu miktar öğrencinin borcuna eklenecek.

Resmi burslu öğrencilere ödenecek yurt içi aylık burs miktarı; lisans öğrencileri için 300 TL, lisansüstü öğrencileri için 600 TL olacak. Yurt dışında burslu statüde lisans öğrenimi yapmaya hak kazanmış öğrencilerden, yurt dışına gönderilinceye kadar kazanmış oldukları üniversitelere (hazırlık sınıfları dahil) devam edenlere, bir öğretim yılını aşmamak kaydıyla, lisans seviyesinde yurt içi bursu ödenecek.

Öğrenimlerini veya stajlarını bitirip yasal süre olan iki ay içerisinde yurda dönerek zorunlu hizmet karşılığı bir göreve atanmalarını isteyen resmi burslu öğrencilere, 1416 sayılı Kanun uyarınca, Bakanlığa hitaben verdikleri dilekçelerinin tarihi ile göreve atamalarının onay tarihine kadar olan süre içerisinde üç ayı (90 gün) geçmemek üzere, lisansüstü öğrencilerine ödenen yurt içi bursu ödenecek.

Verilen yurt içi bursu ödül niteliğinde olup mecburi hizmete sayılmayacak, ancak görev talep ettikten sonra tazminata geçmesi halinde borcuna sayılacak. Haklarında tazminat kovuşturmasına geçilmiş olanlara görev isteseler de yurt içi bursu ödenmeyecek.

Yurt dışına yeni gönderilen resmi burslu öğrencilerin ilk iki aylık bursu peşin olarak ödenecek. Bu iki aylık burs, öğrencilerin öğrenime başladıkları tarihi izleyen aybaşından itibaren iki aylık bursunu karşılamak üzere verilecek.

Bir yıl ve daha uzun süreli öğrenim gören resmi burslu öğrencilere kitap, defter, kırtasiye ve benzeri giderlerini karşılamak üzere her yıl bir aylık burs tutarı kadar ek ödenek Mart ve Eylül aylarında iki eşit taksit halinde ödenecek. Mart ek ödeneğinden yararlanabilmek için yılın ilk altı ayının Eylül ek ödeneğinden yararlanabilmek için ise yılın ikinci altı ayının en az üç ayının yurt dışında eğitimde geçirilmesi zorunlu olacak.

Yurt içinde dil öğrenimi

1416 sayılı kanun uyarınca resmi burslu öğrenim hakkı kazananlardan yabancı dil öğrenimlerini yurt içinde yapması uygun görülenlerin yurt içi bursları, dil kursu ve diğer öğrenim giderleri, Bakanlık bütçesinin ”Yurt Dışı Burslar” tertibinden ödenecek. Kurum öğrencilerininki ise, ilgili kurumlar tarafından karşılanacak.

Resmi burslu öğrencilerin yurt dışında sağlık sigortası yaptırması zorunlu olacak. Sigorta ücretleriyle sağlık sigortasının veya mahalli ödeme imkanlarının kapsamı dışında kalan sağlık giderleri öğrencilerin bağlı bulundukları kurumca ödenecek.

Yurt içi öğrenimde mecburi hizmet süresi; yurt içi aylık bursu verilen ayların bire bir hesaplanmasıyla yapılacak. Yurt dışı öğrenimde mecburi hizmet süresi; yurt dışı aylık burs verilen ayların iki katı olarak hesaplanacak. Yurt dışında resmi burssuz bulunulan süreler için mecburi hizmet hesaplanmayacak.

Öğrencilerin girecekleri yabancı dil seviye tespit sınavları (Test of English as a Foreign Language, International English Language Testing System gibi) ile yetenek ve mesleki yeterlik sınavlarından (Graduate Record Exam, Graduate Management Admission Test, Scholastic Aptitude Test gibi) en fazla dört adedinin bedeli ile dört üniversiteye kadar başvuru ücreti ödenecek. Öğrencilerin resmi-burssuz oldukları dönemde okul ücretleri ödenmeyecek.

Yurt dışında öğrenimde bulunan öğrencilerin bulundukları ülkelerde kalabilmeleri için zorunlu olarak ödemeleri gereken oturum izni, polis kayıt ücreti ve benzeri ödemeleri bakanlık veya adına öğrenim yaptığı kurumca karşılanacak.

Resmi burslu statüde yurt dışında lisansüstü öğrenim yapmaya hak kazanan öğrencilere yurt dışına çıkmadan önce yurt içinde ve yurt dışında karşılaşabilecekleri sorunlar-çözümler hakkında minimum iki haftaya kadar oryantasyon eğitimi verilecek.

Tebliğ, 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

Morgan Stanley, Türkiye beklentisini iyileştirdi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Morgan Stanley’in Avrupa araştırmaları birimi, Türkiye için 2012 yılı cari açık beklentisini yüzde 6,9’a, 2013 yılı beklentisini ise 6,5’e düşürdü.

Morgan Stanley, Türkiye’nin gayri safi milli hasılaya oranla 2012 cari açık tahminini yüzde 7,5’ten yüzde 6,9 oranına indirdi. 2013 yılı cari açık beklentisini de revize eden kuruluş, bu oranı da yüzde 7,5’ten yüzde 6,5’e çekti.

Açıklamada, Türkiye’nin 2011 yılı itibariyle GSYH’ya oranla yüzde 10 seviyelerinde olan cari açığı göz önüne alındığında, revize edilmiş tahminlerin Türkiye için daha kolay finanse edilebilecek seviyeler olduğu vurgulandı.

”Türkiye’nin kredi notu yükselebilir”

Açıklamada, ”Eğer tahminlerimiz doğruysa, Türkiye’nin ülke derecelendirme notu artabilir ve güçlü mali performansın sürdürülmesi ve sıkı para politikasının sürdürülebilir bir enflasyon ve finansal denge oluşturulması kaydıyla Türkiye yatırım yapılabilir ülke notuna yükseltilebilir” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Türkiye’nin haziran ayı enflasyon oranının petrol fiyatlarındaki düşüş ve zayıflayan talep sebebiyle bir önceki aya oranla yüzde 0,4 düşeceği tahmininde bulunuldu.

Morgan Stanley, Türkiye ekonomisi üzerine yayınladığı bilgi notunda, 2012 sonu için yüzde 7,3 oranında enflasyon tahminini güncellemek için haziran ayı resmi enflasyon verileriniN bekleneceği belirtilirken,”Yıl sonu enflasyon oranının yüzde 7’nin altında olabileceği yönünde beklentimiz var” denildi.

Kılıçdaroğlu: Türkiye’yi bu ayıptan kurtaracağız

Cuma, Haziran 29th, 2012

Kılıçdaroğlu, Aydın’ın Didim ilçesindeki Yalı Caddesi’nin açılışının ardından, Onur Akın konserini izledi.

Konser öncesi açılışa katılanlara seslenen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüğe her zamandan fazla ihtiyacı olduğunu savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

”Demokrasi ve özgürlük hakkımızı kullanacağız. Tutuklu milletvekili ayıbından Türkiye’yi kurtaracağız. Özel yetkili mahkeme ayıbından adaleti kurtaracağız. Nazım’ın dediği gibi; ‘Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.’ Bedel varsa bedeli de ödeyeceğiz. Yeter ki Türkiye demokrasi ve özgürlük cenneti haline gelsin.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasını, ”Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak dileğiyle” diyerek tamamladı.

Kılıçdaroğlu: Türkiye’yi bu ayıptan kurtaracağız

Cuma, Haziran 29th, 2012

Kılıçdaroğlu, Aydın’ın Didim ilçesindeki Yalı Caddesi’nin açılışının ardından, Onur Akın konserini izledi.

Konser öncesi açılışa katılanlara seslenen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüğe her zamandan fazla ihtiyacı olduğunu savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

”Demokrasi ve özgürlük hakkımızı kullanacağız. Tutuklu milletvekili ayıbından Türkiye’yi kurtaracağız. Özel yetkili mahkeme ayıbından adaleti kurtaracağız. Nazım’ın dediği gibi; ‘Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.’ Bedel varsa bedeli de ödeyeceğiz. Yeter ki Türkiye demokrasi ve özgürlük cenneti haline gelsin.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasını, ”Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak dileğiyle” diyerek tamamladı.

Ricciardone savaş ihtimalini değerlendirdi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ricciardone ve eşi Marie Ricciardone, ABD’nin bağımsızlığının 236. yıl dönümü dolayısıyla Adana Konsolosluğu tarafından düzenlenen ”Bağımsızlık Günü” resepsiyonuna katıldı.

Resepsiyonun yapıldığı alana geçmeden önce gazetecilerin Suriye’deki olaylarla ilgili sorularını yanıtlayan Ricciardone, bu ülkede çok acı bir durum yaşandığını belirterek, Türk ve ABD halklarının da aynı acıyı hissettiğini söyledi.

”Oradaki durum gerçekten kabul edilemez” diyen Ricciardone, şöyle devam etti:

”Hiç kimse savaşın çözüm olduğunu düşünmemekte. Çünkü biz savaşın çözüm olmadığını düşünüyoruz. Türkiye’nin de öyle düşündüğünü sanıyoruz. Türk Hükümeti ile bizim hükümetimiz inanıyorum ki aynı düşüncedeler ve Suriye’de barışın oluşmasını istiyoruz. Bunun uzun bir zaman alabileceğini de düşünüyoruz. Halihazırda Suriye’de hemen olmasını istediğimiz şey, oradaki şiddeti ve öldürmeyi durdurmak. ABD, NATO’da görüşlerini belirtti. Türkiye ile aynı desteği sağladıklarını söyledi. Biz sizinle hem ekonomik gelişmede hem de barışta, müttefik, dost, ortak olarak yan yanayız, destek veriyoruz.”

Daha sonra resepsiyona geçen Ricciardone, konuklara, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden örneklerin de yer aldığı ”Hoşgeldin konuşması” yaptı.

ABD’nin Adana Konsolosu Daria Darnell’ın da konuştuğu törende, Konsolosluk Şeref Kıtası, Türk ve Amerikan bayraklarını taşıdı, iki ülkenin milli marşları okundu.

Resepsiyona, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş da katıldı.

Ricciardone savaş ihtimalini değerlendirdi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ricciardone ve eşi Marie Ricciardone, ABD’nin bağımsızlığının 236. yıl dönümü dolayısıyla Adana Konsolosluğu tarafından düzenlenen ”Bağımsızlık Günü” resepsiyonuna katıldı.

Resepsiyonun yapıldığı alana geçmeden önce gazetecilerin Suriye’deki olaylarla ilgili sorularını yanıtlayan Ricciardone, bu ülkede çok acı bir durum yaşandığını belirterek, Türk ve ABD halklarının da aynı acıyı hissettiğini söyledi.

”Oradaki durum gerçekten kabul edilemez” diyen Ricciardone, şöyle devam etti:

”Hiç kimse savaşın çözüm olduğunu düşünmemekte. Çünkü biz savaşın çözüm olmadığını düşünüyoruz. Türkiye’nin de öyle düşündüğünü sanıyoruz. Türk Hükümeti ile bizim hükümetimiz inanıyorum ki aynı düşüncedeler ve Suriye’de barışın oluşmasını istiyoruz. Bunun uzun bir zaman alabileceğini de düşünüyoruz. Halihazırda Suriye’de hemen olmasını istediğimiz şey, oradaki şiddeti ve öldürmeyi durdurmak. ABD, NATO’da görüşlerini belirtti. Türkiye ile aynı desteği sağladıklarını söyledi. Biz sizinle hem ekonomik gelişmede hem de barışta, müttefik, dost, ortak olarak yan yanayız, destek veriyoruz.”

Daha sonra resepsiyona geçen Ricciardone, konuklara, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden örneklerin de yer aldığı ”Hoşgeldin konuşması” yaptı.

ABD’nin Adana Konsolosu Daria Darnell’ın da konuştuğu törende, Konsolosluk Şeref Kıtası, Türk ve Amerikan bayraklarını taşıdı, iki ülkenin milli marşları okundu.

Resepsiyona, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş da katıldı.

Erdoğan, AK Partili gençlere sürpriz yaptı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın düzenlenecek AK Parti Ankara İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi için şehirde süsleme yapan gençlere kolaylıklar diledi. 

Başbakan Erdoğan, Resmi Konut’tan ayrıldıktan sonra Keçiören’deki evine giderken Ulus Rüzgarlı dolmuş durakları yakınında süsleme yapan partili gençleri görünce aracını çevirerek yanlarına gitti.

AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu, Ankara İl Gençlik Kolları Başkanı Yusuf Alperen Ayar ve Çankaya ilçe gençlik kolları üyesi gruptakilerle bir süre sohbet eden Erdoğan, onlara kolaylıklar diledi. 

Başbakan Erdoğan’ın ayrılışı sırasında gençler ”Seninleyiz her zaman, Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde tezahüretta bulundu. Gençler daha sonra AA muhabirine yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan’ın yolunu değiştirerek yanlarına gelmiş olmasının kendileri için büyük bir sürpriz olduğunu ve bundan büyük mutluluk duyduklarını belirttiler.

Erdoğan, AK Partili gençlere sürpriz yaptı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın düzenlenecek AK Parti Ankara İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi için şehirde süsleme yapan gençlere kolaylıklar diledi. 

Başbakan Erdoğan, Resmi Konut’tan ayrıldıktan sonra Keçiören’deki evine giderken Ulus Rüzgarlı dolmuş durakları yakınında süsleme yapan partili gençleri görünce aracını çevirerek yanlarına gitti.

AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu, Ankara İl Gençlik Kolları Başkanı Yusuf Alperen Ayar ve Çankaya ilçe gençlik kolları üyesi gruptakilerle bir süre sohbet eden Erdoğan, onlara kolaylıklar diledi. 

Başbakan Erdoğan’ın ayrılışı sırasında gençler ”Seninleyiz her zaman, Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde tezahüretta bulundu. Gençler daha sonra AA muhabirine yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan’ın yolunu değiştirerek yanlarına gelmiş olmasının kendileri için büyük bir sürpriz olduğunu ve bundan büyük mutluluk duyduklarını belirttiler.

Kürt halkının yüzde kaçı ayrılıkçı?

Cuma, Haziran 29th, 2012

Yalçın Akdoğan’ın köşe yazısı

AK Parti’nin en son yaptığı MYK toplantısında Başbakan Erdoğan’a sunulan Haziran Gündem Araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. ANAR’ın 26 ilde 5179 denek üzerinde gerçekleştirdiği kamuoyu araştırmasına göre seçmen desteği yüzde 53,7’ya ulaşan AK Parti, 12 Haziran seçim sonuçlarına kıyasla 4 puan daha iyi durumdadır. ANAR’ın anketi, yüzde 50 oy oranının AK Parti için geçici bir durum olduğunu düşünenlerin yanıldığını ortaya koyuyor. Seçimden bu yana yapılan tüm anketlerde AK Parti, yüzde 50’nin üzerinde çıkarak, burada kalıcılaşmış bir görüntü sergiliyor. 12 Eylül referandumunda ulaşılan yüzde 58 oranı, AK Parti’nin ulaşabileceği muhtemel hedef olarak belirtiliyor.

Anket, CHP’nin seçmen desteğini yüzde 23,3, MHP’ninkini  yüzde 12,1 düzeyinde gösteriyor. Meclis’te grubu olup baraj altında görünen tek parti BDP’nin seçmen desteği ise yüzde 7,1’dir. Bu oy oranları önceki aylara göre seçmen tercihlerinin değişmediğini, istikrarlı bir seyir izlediğini ortaya koyuyor.

‘Parti sadakati’ ölçümünde AK Parti’liler birinci sırada yer alırken, BDP’lilerin diğer muhalefet parti mensuplarına göre daha sadakatli olduğu, CHP ve MHP seçmen sadakatinin yüzde 75’lerin altında yer aldığı görülüyor.

AK Parti’nin kırsal desteği Türkiye ortalamasının 3 puan üzerinde…

Sadece yüzde 6,2’si ayrılıkçı

Anketin ölçtüğü bir konuda ‘birlikte yaşama ve sosyal mesafe endeksi’… Kürtlerin birlikte yaşama arzusu PKK çevrelerinin propagandalarının aksine oldukça yüksek. Bir çok kriterin değerlendirilmesi sonucu oluşan endeks 1 üzerinden 0.66’yı gösteriyor (bu oran denek miktarını değil, arzunun şiddetini gösteriyor). PKK’ya yakın olan çevrelerde bile birlikte yaşama arzusu sanıldığından daha yüksek. Kendisini Kürt olarak tanımlayan deneklerin sadece yüzde 6,2’si ayrılıkçı tutumlar sergiliyor. Kürtlerin Türklere karşı sosyal mesafe endeks puanı 0,84’tür ve Kürtlerin Türklere yönelik kardeşlik hissi çok güçlü, sosyal mesafesi ise çok düşüktür. Yani Türk-Kürt kendisini ayrı gayrı görmüyor. Terör örgütünün hasmane söylemlerine ve tahriklerine rağmen, Kürtlerin Türklere beslediği duygular sarsılmaz bir kardeşlik hissiyatını yansıtıyor. Deneklerin sadece yüzde 4.1 gibi çok küçük bir oranında Türklere karşı husumet duyguları gözlemleniyor.

Türkiye’nin sosyal dokusu başka hiçbir toplumda görülmeyecek ölçüde sağlam ve gerilimlere karşı korunaklı…

3 çocuk söylemi karşılık buluyor

Başbakan’ın ‘üç çocuk’ söylemlerinin toplumda ciddi karşılık bulduğu, seçmenin yarıdan fazlasında olumlu karşılandığı görülüyor. Bu destek AK Parti seçmenleri içinde yüzde 74’e yükselirken, diğer partilerin seçmenleri arasında yüzde 34,4 seviyesindedir.

Gereksiz sezaryen yapıldığı düşünülüyor

Türkiye’de seçmenlerin yüzde 69’u hastanelerde gereksiz sezaryen operasyonu yapıldığını düşünmektedir. AK Parti seçmenleri arasında böyle düşünenlerin oranı yüzde 80 iken, diğer partilerin seçmenleri arasında gereksiz sezaryen operasyonları olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 60’tır.

Kürtaj cinayettir söylemi destek bulmuş

Türkiye genelinde seçmenlerin yüzde 63’ü Başbakan Erdoğan’ın “kürtaj cinayettir” şeklindeki beyanını desteklemektedir. Bu oran AK Parti seçmenleri arasında yüzde 84, diğer parti seçmenleri arasında ise yüzde 46’dır. Türkiye genelinde tüm seçmenler üzerinden değerlendirildiğinde kadın seçmenlerin yüzde 62’si, erkek seçmenlerin ise yüzde 64’ü kürtajın cinayet olduğu düşüncesine katılmaktadır. AK Parti’li kadınların yüzde 85’i, diğer partilere oy veren kadınların ise yüzde 43’ü kürtajın cinayet olduğunu düşünmektedir. Bu sonuçlar, kadının bedenine müdahale türü eleştirilerin, öncelikle kadınlar tarafından paylaşılmadığı gösteriyor.

Annenin sağlığının tehlikede olması dışında kürtajın tamamen yasaklanması durumunda bunu destekleyeceklerin oranı tüm seçmen genelinde yüzde 56’dır. AK Parti seçmeninin yüzde 74’ü, diğer parti seçmenlerinin ise yüzde 41’i böyle bir yasağı desteklediklerini belirtmektedir. Evlilik dışı veya ensest ilişkiyle hamile kalınması, çocuğun sakat doğacak olması gibi durumlarda kürtaja destek görece yükselmektedir.

Başbakan’ın, muhalefet partileri ve bazı köşe yazarları tarafından istihza ile karşılanan bir kısım söylemlerinin toplumda karşılık bulduğu veya toplumsal hissiyatı yansıttığı görülüyor.

Elbette anketler değerlendirmelerde dikkate alınacak verilerden sadece bir tanesidir ve bir anın, bir kesitin resmini çeker. ANAR’ın anketi de önümüze böyle bir fotoğraf koyuyor.

Kürt halkının yüzde kaçı ayrılıkçı?

Cuma, Haziran 29th, 2012

Yalçın Akdoğan’ın köşe yazısı

AK Parti’nin en son yaptığı MYK toplantısında Başbakan Erdoğan’a sunulan Haziran Gündem Araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. ANAR’ın 26 ilde 5179 denek üzerinde gerçekleştirdiği kamuoyu araştırmasına göre seçmen desteği yüzde 53,7’ya ulaşan AK Parti, 12 Haziran seçim sonuçlarına kıyasla 4 puan daha iyi durumdadır. ANAR’ın anketi, yüzde 50 oy oranının AK Parti için geçici bir durum olduğunu düşünenlerin yanıldığını ortaya koyuyor. Seçimden bu yana yapılan tüm anketlerde AK Parti, yüzde 50’nin üzerinde çıkarak, burada kalıcılaşmış bir görüntü sergiliyor. 12 Eylül referandumunda ulaşılan yüzde 58 oranı, AK Parti’nin ulaşabileceği muhtemel hedef olarak belirtiliyor.

Anket, CHP’nin seçmen desteğini yüzde 23,3, MHP’ninkini  yüzde 12,1 düzeyinde gösteriyor. Meclis’te grubu olup baraj altında görünen tek parti BDP’nin seçmen desteği ise yüzde 7,1’dir. Bu oy oranları önceki aylara göre seçmen tercihlerinin değişmediğini, istikrarlı bir seyir izlediğini ortaya koyuyor.

‘Parti sadakati’ ölçümünde AK Parti’liler birinci sırada yer alırken, BDP’lilerin diğer muhalefet parti mensuplarına göre daha sadakatli olduğu, CHP ve MHP seçmen sadakatinin yüzde 75’lerin altında yer aldığı görülüyor.

AK Parti’nin kırsal desteği Türkiye ortalamasının 3 puan üzerinde…

Sadece yüzde 6,2’si ayrılıkçı

Anketin ölçtüğü bir konuda ‘birlikte yaşama ve sosyal mesafe endeksi’… Kürtlerin birlikte yaşama arzusu PKK çevrelerinin propagandalarının aksine oldukça yüksek. Bir çok kriterin değerlendirilmesi sonucu oluşan endeks 1 üzerinden 0.66’yı gösteriyor (bu oran denek miktarını değil, arzunun şiddetini gösteriyor). PKK’ya yakın olan çevrelerde bile birlikte yaşama arzusu sanıldığından daha yüksek. Kendisini Kürt olarak tanımlayan deneklerin sadece yüzde 6,2’si ayrılıkçı tutumlar sergiliyor. Kürtlerin Türklere karşı sosyal mesafe endeks puanı 0,84’tür ve Kürtlerin Türklere yönelik kardeşlik hissi çok güçlü, sosyal mesafesi ise çok düşüktür. Yani Türk-Kürt kendisini ayrı gayrı görmüyor. Terör örgütünün hasmane söylemlerine ve tahriklerine rağmen, Kürtlerin Türklere beslediği duygular sarsılmaz bir kardeşlik hissiyatını yansıtıyor. Deneklerin sadece yüzde 4.1 gibi çok küçük bir oranında Türklere karşı husumet duyguları gözlemleniyor.

Türkiye’nin sosyal dokusu başka hiçbir toplumda görülmeyecek ölçüde sağlam ve gerilimlere karşı korunaklı…

3 çocuk söylemi karşılık buluyor

Başbakan’ın ‘üç çocuk’ söylemlerinin toplumda ciddi karşılık bulduğu, seçmenin yarıdan fazlasında olumlu karşılandığı görülüyor. Bu destek AK Parti seçmenleri içinde yüzde 74’e yükselirken, diğer partilerin seçmenleri arasında yüzde 34,4 seviyesindedir.

Gereksiz sezaryen yapıldığı düşünülüyor

Türkiye’de seçmenlerin yüzde 69’u hastanelerde gereksiz sezaryen operasyonu yapıldığını düşünmektedir. AK Parti seçmenleri arasında böyle düşünenlerin oranı yüzde 80 iken, diğer partilerin seçmenleri arasında gereksiz sezaryen operasyonları olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 60’tır.

Kürtaj cinayettir söylemi destek bulmuş

Türkiye genelinde seçmenlerin yüzde 63’ü Başbakan Erdoğan’ın “kürtaj cinayettir” şeklindeki beyanını desteklemektedir. Bu oran AK Parti seçmenleri arasında yüzde 84, diğer parti seçmenleri arasında ise yüzde 46’dır. Türkiye genelinde tüm seçmenler üzerinden değerlendirildiğinde kadın seçmenlerin yüzde 62’si, erkek seçmenlerin ise yüzde 64’ü kürtajın cinayet olduğu düşüncesine katılmaktadır. AK Parti’li kadınların yüzde 85’i, diğer partilere oy veren kadınların ise yüzde 43’ü kürtajın cinayet olduğunu düşünmektedir. Bu sonuçlar, kadının bedenine müdahale türü eleştirilerin, öncelikle kadınlar tarafından paylaşılmadığı gösteriyor.

Annenin sağlığının tehlikede olması dışında kürtajın tamamen yasaklanması durumunda bunu destekleyeceklerin oranı tüm seçmen genelinde yüzde 56’dır. AK Parti seçmeninin yüzde 74’ü, diğer parti seçmenlerinin ise yüzde 41’i böyle bir yasağı desteklediklerini belirtmektedir. Evlilik dışı veya ensest ilişkiyle hamile kalınması, çocuğun sakat doğacak olması gibi durumlarda kürtaja destek görece yükselmektedir.

Başbakan’ın, muhalefet partileri ve bazı köşe yazarları tarafından istihza ile karşılanan bir kısım söylemlerinin toplumda karşılık bulduğu veya toplumsal hissiyatı yansıttığı görülüyor.

Elbette anketler değerlendirmelerde dikkate alınacak verilerden sadece bir tanesidir ve bir anın, bir kesitin resmini çeker. ANAR’ın anketi de önümüze böyle bir fotoğraf koyuyor.

Catherine Derviş ve 40 milyar dolar iddiaları

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ergün Diler’in köşe yazısı

Eski bakanlardan Güneş Taner’in Meclis Araştırma Komisyonu’na söylediklerini satır satır okudum. Özellikle Kemal Derviş ve eşi Catherine için kullandığı cümleler özenle seçilmişti. Komisyondan daha fazla bilgi alamayınca çaresiz rotayı Güneş Bey’e çevirdim.

Benim için önemli olan Kemal Bey’in birlikte olduğu Catherine’nin kim olduğu sorusunun cevabıydı… Ezberimiz bozulmuştu. Cevabın yıllarca PARAYI yöneten Taner’de olduğunu umuyordum. Komisyona verdiği bilgileri teyid etti.

Ben Catherine Derviş’le ilgili sorumun cevabını aldım. Bakalım siz de bana katılacak mısınız?
İşte o sohbet…

* Kemal Derviş’in eşi Catherine Hanım kimdir?
Araştırma Komisyonu’na bir şey söyledim. Dikkatlerini çektim. Benim sorduğum basit bir soruydu.
* Neydi o soru?
Kemal Derviş diye biri çıkıp ABD’den geldi. Yanında da bir bayan vardı. “Eşi miydi, değil miydi?” bilmiyorum. O dönem çok konuşuluyordu. Ancak Derviş söz vermesine rağmen bir türlü evlilik cüzdanını göstermedi.
* Evli değiller miydi?
İnanın bilmiyorum.
Ama ortaya bir soru atıyorum.
Çünkü Kemal Derviş özel görevle gelmişti.
Ekonomiyi düze çıkaracaktı.
Oysa o geldikten birkaç gün sonra beni davet ettiler.
Gidip ne yapılması gerektiğini anlattım. Yapılanlar benim öngördüklerimdi.
Hiç bir şey yapmadığı halde kahraman oldu.
Hem bir bürokrat ya da asker yabancı biriyle evlendiğinde bütün gözler ona çevrilirdi. İşini bırakmak zorunda kalanlar da olurdu.
Ama Kemal Bey çok rahattı!

* Hiç mi bir iş yapmadı?
Yaptı! IMF’den 40 milyar dolar getirdi. Ben yıllarca üç kuruş alabilmek için IMF’nin kapısında bekledim. Adam 40 milyar dolar getirdi. Buraya kadar güzel! Ama o paralar ne oldu? Buna bakan yok! Düne kadar üçü beşi hesap eden IMF niye o paraları verdi?

* Ne oldu?
O para iki devlet bankasının kasasına konulup piyasayı canlandıracağına BATIK BANKALARA dağıtıldı.
Batacağı kesin olan bankalara ama 3 ama 5 neyse verildi.
Bunları kim dağıttı? Neden dağıttı? Kriter neydi? Bilen yok! Ben 1989’da göreve geldiğimde Cumhurbaşkanı da olsa Başbakan da olsa kim ne isterse istesin DOSYAYA koyuyordum. Bu geleneği ben başlattım. 40 milyar dolar gitti! Hazinede bunların belgesi vardır. Olmalı!..
Araştırılsın. Her şey ortaya çıkar!

* Catherine Hanım bu işin neresinde?
Geldiler, paralar dağıtıldı ve gittiler…
Daha sonra BOŞANMA haberleri çıktı. Bunu da bilmiyoruz. Gerçekten boşandılar mı acaba?
Derviş, şimdilerde ABD’nin verdiği bir görev münasebetiyle zaman zaman Türkiye’ye geliyor.
Sıradan bir ABD’li de bulunmayacak yetkileri var. Ne yapıyor açıkçası bilmiyorum.
Birileriyle teması var sanki…

* Peki o dönem kurtarılmaya çalışılan bankaların hepsi batık mıydı?
Hayır. Kesinlikle hayır. Ama birileri “BATACAK” dediği için battı.
Demirbank bunlardan biri mesela. Adam devlet tahvili almış. Parasını vermiyorsun.
Olacak iş değil ama oldu. Banka da battı. ABD, Citibank’ı çuvalla para vererek kurtarırken, biz de iyi niyetli insanlar bankalarını kaybetti.
Garip şeyler oldu o dönem. BankExpress olayı vardı.
Müfettiş raporları geldi.
Her şey yolunda. Hesaplara bir baktırdım durum korkunç!
350 milyon dolar patronun cebine gitmiş.

* Nasıl oldu bu?
Bankanın Hazine sorumlusuyla Genel Müdürünü getirttim. Telefonları kapatıp güvenlikli bir odaya geçtik. Bir bankadan bir bankaya transferi bile kolay olmayan parayı patronları gelip almış…
Korkmaz Yiğit o parayla MEDYA sahibi oldu daha sonra…

* Bankaları batırma kararını kim verdi sizce?
Vereceğim cevap KOMPLO olur. Ama Hazine’ye girilsin bakılsın. Her şeyin belgesi var.

* Sizin de başınız TÜRKBANK yüzünden derde girdi!
Evet. Yüce Divan’a gittim.
Her şeyi belgeleriyle ortaya koydum. Alnımın akıyla çıktım.
Demokrasi böyle bir şey zaten.
Size bir görev verilir ve gerektiğinde onun hesabı sorulur.
Güneş Bey telefonu kapatırken ben gereken cevabı almıştım. Lafın tamamı deliye söylenirdi! Belli ki Catherine Derviş özel biriydi. Kısa bir araştırma yaptığınızda karşınıza şu bilgi çıkıyordu:
Polanya asıllı Yahudi bir ailenin kızıydı. Kızlık soyadı STACHNIAK’tı… Washington’daki Georgetown Üniversitesi’nde İspanyolca ve Fransızca eğitimi aldı. Çin’ce yüksek lisans yaptı. CIA’nın önemli adamlarını bulundurduğu KONGRE KÜTÜPHANESİ’nde görev yaptı…
En ilginci ise Kemal Derviş’le evli olduğu söylenen Catherine Hanım, ÜÇ AYLIK VİZE ile Türkiye’ye girebiliyordu! Eş kontenjanı bir işe yaramıyordu demek!

CİDDİYE ALMIYORUM

Eski Bakan Güneş Taner’in Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda gündeme getirdiği iddiaları Paris’te akademik bir toplantıda bulunan Kemal Derviş’e ilettik.
İşte o konuşma.

* Catherine hanımla evli değil misiniz?
İddiaların hepsini okudum.
Ancak ciddiye alınacak bir tarafı yok. Catherine hanımla yıllardır evliyiz ve çok mutluyuz. Hatta Türkiye’den gelen dostlarımızla sık sık birlikte evimizde yemek yiyoruz.

* Dava açmayı düşünüyor musunuz?
Her zaman böyle iddialarla karşılaştım. Birçoğunu duymazdan geldim. Bunu da ciddiye almıyorum. Dava açsam, ciddiye aldığım anlamına gelir.

* Bu iddialar neden şimdi gündeme geldi?
Her şeyden önce bakanlık yapmış birinin kullandığı cümlelere özen göstermesi gerekir. İnanın sebebini ben de bilmiyorum.

BAŞBAKAN ECEVİT’İ BİLE TAKMAZDI

Güneş Bey’le görüştükten sonra o dönem Kemal Derviş’e en sıkı muhalefeti gösteren MHP’li Bakan Enis Öksüz’ü aradım. Hem Kemal Bey’i hem eşi Catherine’i sordum…

* Kemal Derviş kimdi?
Özel yetkili özel bir insandı.

* Özel derken?
Efendim Bakanlar Kurulu’na girdiği halde ne Ecevit’i ne de Bakanları takmazdı.

* Nasıl yani?
Boğaz’a yapılacak tüp geçit için kredi arıyorduk. Dünya Bankası’ndan bize 14.9 faizle kredi buldu. Ben de Japonya’dan kredi buldum.. Hemde istedikleri faiz 0.75’ti. 40 yıl geri ödemeli. İlk 10 yıl ödemesizdi. Bu PARAYA karşı çıktı. Bakanlar Kurulu elektriklendi. Osman Durmuş, İstemihan Talay ve Yaşar Okuyan bana destek verdi.
Ecevit, Derviş’e “Neden karşı çıkıyorsunuz?” diye sordu. Cevap ilginçti: Dengemizi bozar!
Masada buz gibi hava esti. Ecevit ikna olmadığını belli edince çantasını topladı.
Toplantıyı terk etti. Hüsamettin Özkan “Ayıp ediyorsunuz. Böyle nezaketsizlik olmaz” dedi. Dinlemedi. “Cumhurbaşkanı beni bekliyor” deyip ayrıldı.

* Kimseyi dinlemez miydi?
Dinlemezdi. Herkesin üzerindeydi. Bir gün yüksek sesle “Türkiye’de hiçbir şey tesadüfen olmuyor” dedim… Kimse ses çıkaramadı. Liderler adamın peşinde koşuyorlardı. Para bulup getirdi. Ama paranın nereye gittiğini takip edemedik. Özel bir görevi vardı. Yerli sermayeyi biçerek YABANCILARA kapıları sonuna kadar açtı.
Bankalar ve sigorta şirketleri el değiştirdi.
Çıkacaktık daha çok battık!

* Aranan kan bulundu deniyordu!
Evet! Basın böyle söylüyordu.
Hazine, Merkez Bankası, Başbakanlık ve MEDYA birlikte ülkeyi batırıyordu. Bir gün Baykal’a rastladım. “Sakın bu adamı partinize almayın! Kim olduğunu bilmiyorsunuz!” dedim. “Bakarız” deyip gitti. Adamlarını CHP’ye koydu. Sonra oranın da icabına baktı!

* Güneş Taner, eşi Catherine Derviş’e “dikkat” diyor. Sizin fikriniz ne?
Yaşantısı alışık olduğumuz kuralların dışındaydı. Oturup kalktıkları insanlar vardı.
Umarım DEVLET takip etmiştir. Etmediyse yazık ki ne yazık! Biz özel hayat diye fazla kurcalamadık. Hata yaptık.

* ABD Büyükelçisiyle sık sık görüştüğü iddiası vardı o günlerde?
Evet görüşürlerdi. Bunu bilmeyen yoktu. Ama nedense benim dışımda sesini çıkaran olmuyordu. Çok üzüldüğüm bir olay vardı. GSM ihalelerini yaptık. Kasaya 1 milyar dolar koyduk. Ama kahraman Derviş’in reçeteleri sayesinde o para da eriyip borca gitti! İhaleden sonra beni kutlayan Ecevit’in yüzündeki ifadeyi hiç unutmam. Paralar gidince o teşekkürün de bir anlamı kalmadı ya…

KİMSE BULAMADI

Kemal Derviş, bakan olduğu dönemde ortadan kayboldu. Kimse nerede olduğunu bilemedi. Rahmetli Ecevit “12 gündür bakanımı bulamıyorum” diye dostlarına dert yandı.

Takvim

Catherine Derviş ve 40 milyar dolar iddiaları

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ergün Diler’in köşe yazısı

Eski bakanlardan Güneş Taner’in Meclis Araştırma Komisyonu’na söylediklerini satır satır okudum. Özellikle Kemal Derviş ve eşi Catherine için kullandığı cümleler özenle seçilmişti. Komisyondan daha fazla bilgi alamayınca çaresiz rotayı Güneş Bey’e çevirdim.

Benim için önemli olan Kemal Bey’in birlikte olduğu Catherine’nin kim olduğu sorusunun cevabıydı… Ezberimiz bozulmuştu. Cevabın yıllarca PARAYI yöneten Taner’de olduğunu umuyordum. Komisyona verdiği bilgileri teyid etti.

Ben Catherine Derviş’le ilgili sorumun cevabını aldım. Bakalım siz de bana katılacak mısınız?
İşte o sohbet…

* Kemal Derviş’in eşi Catherine Hanım kimdir?
Araştırma Komisyonu’na bir şey söyledim. Dikkatlerini çektim. Benim sorduğum basit bir soruydu.
* Neydi o soru?
Kemal Derviş diye biri çıkıp ABD’den geldi. Yanında da bir bayan vardı. “Eşi miydi, değil miydi?” bilmiyorum. O dönem çok konuşuluyordu. Ancak Derviş söz vermesine rağmen bir türlü evlilik cüzdanını göstermedi.
* Evli değiller miydi?
İnanın bilmiyorum.
Ama ortaya bir soru atıyorum.
Çünkü Kemal Derviş özel görevle gelmişti.
Ekonomiyi düze çıkaracaktı.
Oysa o geldikten birkaç gün sonra beni davet ettiler.
Gidip ne yapılması gerektiğini anlattım. Yapılanlar benim öngördüklerimdi.
Hiç bir şey yapmadığı halde kahraman oldu.
Hem bir bürokrat ya da asker yabancı biriyle evlendiğinde bütün gözler ona çevrilirdi. İşini bırakmak zorunda kalanlar da olurdu.
Ama Kemal Bey çok rahattı!

* Hiç mi bir iş yapmadı?
Yaptı! IMF’den 40 milyar dolar getirdi. Ben yıllarca üç kuruş alabilmek için IMF’nin kapısında bekledim. Adam 40 milyar dolar getirdi. Buraya kadar güzel! Ama o paralar ne oldu? Buna bakan yok! Düne kadar üçü beşi hesap eden IMF niye o paraları verdi?

* Ne oldu?
O para iki devlet bankasının kasasına konulup piyasayı canlandıracağına BATIK BANKALARA dağıtıldı.
Batacağı kesin olan bankalara ama 3 ama 5 neyse verildi.
Bunları kim dağıttı? Neden dağıttı? Kriter neydi? Bilen yok! Ben 1989’da göreve geldiğimde Cumhurbaşkanı da olsa Başbakan da olsa kim ne isterse istesin DOSYAYA koyuyordum. Bu geleneği ben başlattım. 40 milyar dolar gitti! Hazinede bunların belgesi vardır. Olmalı!..
Araştırılsın. Her şey ortaya çıkar!

* Catherine Hanım bu işin neresinde?
Geldiler, paralar dağıtıldı ve gittiler…
Daha sonra BOŞANMA haberleri çıktı. Bunu da bilmiyoruz. Gerçekten boşandılar mı acaba?
Derviş, şimdilerde ABD’nin verdiği bir görev münasebetiyle zaman zaman Türkiye’ye geliyor.
Sıradan bir ABD’li de bulunmayacak yetkileri var. Ne yapıyor açıkçası bilmiyorum.
Birileriyle teması var sanki…

* Peki o dönem kurtarılmaya çalışılan bankaların hepsi batık mıydı?
Hayır. Kesinlikle hayır. Ama birileri “BATACAK” dediği için battı.
Demirbank bunlardan biri mesela. Adam devlet tahvili almış. Parasını vermiyorsun.
Olacak iş değil ama oldu. Banka da battı. ABD, Citibank’ı çuvalla para vererek kurtarırken, biz de iyi niyetli insanlar bankalarını kaybetti.
Garip şeyler oldu o dönem. BankExpress olayı vardı.
Müfettiş raporları geldi.
Her şey yolunda. Hesaplara bir baktırdım durum korkunç!
350 milyon dolar patronun cebine gitmiş.

* Nasıl oldu bu?
Bankanın Hazine sorumlusuyla Genel Müdürünü getirttim. Telefonları kapatıp güvenlikli bir odaya geçtik. Bir bankadan bir bankaya transferi bile kolay olmayan parayı patronları gelip almış…
Korkmaz Yiğit o parayla MEDYA sahibi oldu daha sonra…

* Bankaları batırma kararını kim verdi sizce?
Vereceğim cevap KOMPLO olur. Ama Hazine’ye girilsin bakılsın. Her şeyin belgesi var.

* Sizin de başınız TÜRKBANK yüzünden derde girdi!
Evet. Yüce Divan’a gittim.
Her şeyi belgeleriyle ortaya koydum. Alnımın akıyla çıktım.
Demokrasi böyle bir şey zaten.
Size bir görev verilir ve gerektiğinde onun hesabı sorulur.
Güneş Bey telefonu kapatırken ben gereken cevabı almıştım. Lafın tamamı deliye söylenirdi! Belli ki Catherine Derviş özel biriydi. Kısa bir araştırma yaptığınızda karşınıza şu bilgi çıkıyordu:
Polanya asıllı Yahudi bir ailenin kızıydı. Kızlık soyadı STACHNIAK’tı… Washington’daki Georgetown Üniversitesi’nde İspanyolca ve Fransızca eğitimi aldı. Çin’ce yüksek lisans yaptı. CIA’nın önemli adamlarını bulundurduğu KONGRE KÜTÜPHANESİ’nde görev yaptı…
En ilginci ise Kemal Derviş’le evli olduğu söylenen Catherine Hanım, ÜÇ AYLIK VİZE ile Türkiye’ye girebiliyordu! Eş kontenjanı bir işe yaramıyordu demek!

CİDDİYE ALMIYORUM

Eski Bakan Güneş Taner’in Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda gündeme getirdiği iddiaları Paris’te akademik bir toplantıda bulunan Kemal Derviş’e ilettik.
İşte o konuşma.

* Catherine hanımla evli değil misiniz?
İddiaların hepsini okudum.
Ancak ciddiye alınacak bir tarafı yok. Catherine hanımla yıllardır evliyiz ve çok mutluyuz. Hatta Türkiye’den gelen dostlarımızla sık sık birlikte evimizde yemek yiyoruz.

* Dava açmayı düşünüyor musunuz?
Her zaman böyle iddialarla karşılaştım. Birçoğunu duymazdan geldim. Bunu da ciddiye almıyorum. Dava açsam, ciddiye aldığım anlamına gelir.

* Bu iddialar neden şimdi gündeme geldi?
Her şeyden önce bakanlık yapmış birinin kullandığı cümlelere özen göstermesi gerekir. İnanın sebebini ben de bilmiyorum.

BAŞBAKAN ECEVİT’İ BİLE TAKMAZDI

Güneş Bey’le görüştükten sonra o dönem Kemal Derviş’e en sıkı muhalefeti gösteren MHP’li Bakan Enis Öksüz’ü aradım. Hem Kemal Bey’i hem eşi Catherine’i sordum…

* Kemal Derviş kimdi?
Özel yetkili özel bir insandı.

* Özel derken?
Efendim Bakanlar Kurulu’na girdiği halde ne Ecevit’i ne de Bakanları takmazdı.

* Nasıl yani?
Boğaz’a yapılacak tüp geçit için kredi arıyorduk. Dünya Bankası’ndan bize 14.9 faizle kredi buldu. Ben de Japonya’dan kredi buldum.. Hemde istedikleri faiz 0.75’ti. 40 yıl geri ödemeli. İlk 10 yıl ödemesizdi. Bu PARAYA karşı çıktı. Bakanlar Kurulu elektriklendi. Osman Durmuş, İstemihan Talay ve Yaşar Okuyan bana destek verdi.
Ecevit, Derviş’e “Neden karşı çıkıyorsunuz?” diye sordu. Cevap ilginçti: Dengemizi bozar!
Masada buz gibi hava esti. Ecevit ikna olmadığını belli edince çantasını topladı.
Toplantıyı terk etti. Hüsamettin Özkan “Ayıp ediyorsunuz. Böyle nezaketsizlik olmaz” dedi. Dinlemedi. “Cumhurbaşkanı beni bekliyor” deyip ayrıldı.

* Kimseyi dinlemez miydi?
Dinlemezdi. Herkesin üzerindeydi. Bir gün yüksek sesle “Türkiye’de hiçbir şey tesadüfen olmuyor” dedim… Kimse ses çıkaramadı. Liderler adamın peşinde koşuyorlardı. Para bulup getirdi. Ama paranın nereye gittiğini takip edemedik. Özel bir görevi vardı. Yerli sermayeyi biçerek YABANCILARA kapıları sonuna kadar açtı.
Bankalar ve sigorta şirketleri el değiştirdi.
Çıkacaktık daha çok battık!

* Aranan kan bulundu deniyordu!
Evet! Basın böyle söylüyordu.
Hazine, Merkez Bankası, Başbakanlık ve MEDYA birlikte ülkeyi batırıyordu. Bir gün Baykal’a rastladım. “Sakın bu adamı partinize almayın! Kim olduğunu bilmiyorsunuz!” dedim. “Bakarız” deyip gitti. Adamlarını CHP’ye koydu. Sonra oranın da icabına baktı!

* Güneş Taner, eşi Catherine Derviş’e “dikkat” diyor. Sizin fikriniz ne?
Yaşantısı alışık olduğumuz kuralların dışındaydı. Oturup kalktıkları insanlar vardı.
Umarım DEVLET takip etmiştir. Etmediyse yazık ki ne yazık! Biz özel hayat diye fazla kurcalamadık. Hata yaptık.

* ABD Büyükelçisiyle sık sık görüştüğü iddiası vardı o günlerde?
Evet görüşürlerdi. Bunu bilmeyen yoktu. Ama nedense benim dışımda sesini çıkaran olmuyordu. Çok üzüldüğüm bir olay vardı. GSM ihalelerini yaptık. Kasaya 1 milyar dolar koyduk. Ama kahraman Derviş’in reçeteleri sayesinde o para da eriyip borca gitti! İhaleden sonra beni kutlayan Ecevit’in yüzündeki ifadeyi hiç unutmam. Paralar gidince o teşekkürün de bir anlamı kalmadı ya…

KİMSE BULAMADI

Kemal Derviş, bakan olduğu dönemde ortadan kayboldu. Kimse nerede olduğunu bilemedi. Rahmetli Ecevit “12 gündür bakanımı bulamıyorum” diye dostlarına dert yandı.

Takvim

Barzani’den adrese teslim

Cuma, Haziran 29th, 2012

Devrim Tosunoğlu / Levent Albayrak haberi

Son dönemde PKK’dan kaçış arttı, gelişen ilişkilerle birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye bağlı IKDP de ‘kapıda teslim’e başladı. IKDP, sadece haziranda 20’ye yakın PKK üyesini, Türk güvenlik güçlerine teslim etti. Şırnak’ta geçtiğimiz günlerde 15 örgüt üyesi dağdan kaçıp gelmişti. 7’si henüz çocuk yaşta. Küçük PKK’lılar, firar sonrası Peşmerge Karakolu’na sığınıp ‘Bizi Türk askerine götürün’ dediklerini belirtti. Peşmerge,  grubu Habur Sınır Kapısı’na kadar getirmiş. 15 kişi, ‘etkin pişmanlık yasasından’ faydalanarak serbest kaldı. Çocuk yaşta örgüte katılan grubun ifadeleri ise dağa ilişkin önemli ipuçları veriyor…

Kürt halkını da öldürüyorlar

Ö.L.(17): Dağ yaşamını sevemedim, orada bulunanların sadece kendi çıkarları için çalıştığını anladım. Sözde Kürt halkını savunuyor ama Kürt halkını da öldürüyor. Bu gibi şeyler de oradan kaçmamın sebebidir. Kürt halkından haraç alıyorlar.

Kaçırılanları koz gibi kullanacaklar

Ş.S.(17): KCK operasyonlarına misilleme olarak kaçırma eylemlerinin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla yapıldığını biliyorum. Kaçırılan asker, polis ve kamu görevlilerinin Zap Kampı’nda tutulduğunu duydum. İlerde koz olarak kullanılacak. Aklımdaydı, tam zamanı diye nöbet sırasında Kalaşnikof’umla Irak’ın köyü Bermize’ye geldim, KDP karakoluna teslim oldum.

Ne nişanlımı ne de umduğumu buldum

M.A. (16): Nişanlımı görmek için katıldım.  Ne nişanlımı görebildim ne de PKK’da aradığımı buldum. Devletin yaptığı bilgilendirmelere kesinlikle yalan diyorlardı ve teslim olduğunuzda size çok kötü davranılıyor gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Hem bize devleti kötülediler. Kaçmak isteyen şahıslara genelde ceza verilir ve hain ilan edilir.

Bana ‘kahraman olacaksın’ demişlerdi

E.B. (14): 2010’da dağa geldim. Önceleri PKK’lılar köyümüze indiklerinde merakla izlerdim. Kahraman olabileceğimi, ailemi fakirlikten kurtarabileceğimi, Kürt halkına büyük yardımlar yapabileceğimi söyleyerek dağa çıkmama sebep oldular. Şehri özleyen, ailesinin yanına gitmek isteyen çocuklara mağara temizleme ve yemek yememe cezası veriyorlardı. Ailemizi unutmamızı, ailemizin Kürt halkı olduğunu söylüyorlardı. Bu kişileri birbirini etkilemesinler diye aynı yerde tutmuyorlar. Geçen yıl bir çocuk cesedini mağaraya getirmişlerdi. Kaçmak isterken polis ve asker tarafından öldürüldüğünü söylediler. Teslim olanların öldürüldüğünü söyleyerek korkuttular. Kamplarda teslim olmak isteyen çok kişinin olduğunu biliyorum. Eğer bizden haberleri olanlar olursa gördükleri polis ya da askere sığınsınlar, korkmasınlar.

Ağabeyimi görmek için gittim

G.Ç.(16): Ağabeyimi görmek için örgüte katıldım. 2012 final yılı olacak deniliyor. Bir belirsizlik yaşanıyor. Hakkari, Şırnak ve Başkale üçgenine büyük saldırılar düşündüklerini biliyorum. Son saldırılarında siyasi süreçle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Öcalan’ı özgürleştirmek, her şeyin bu sene son bulması gerektiği yönünde konuşuluyor.

Akşam

Barzani’den adrese teslim

Cuma, Haziran 29th, 2012

Devrim Tosunoğlu / Levent Albayrak haberi

Son dönemde PKK’dan kaçış arttı, gelişen ilişkilerle birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye bağlı IKDP de ‘kapıda teslim’e başladı. IKDP, sadece haziranda 20’ye yakın PKK üyesini, Türk güvenlik güçlerine teslim etti. Şırnak’ta geçtiğimiz günlerde 15 örgüt üyesi dağdan kaçıp gelmişti. 7’si henüz çocuk yaşta. Küçük PKK’lılar, firar sonrası Peşmerge Karakolu’na sığınıp ‘Bizi Türk askerine götürün’ dediklerini belirtti. Peşmerge,  grubu Habur Sınır Kapısı’na kadar getirmiş. 15 kişi, ‘etkin pişmanlık yasasından’ faydalanarak serbest kaldı. Çocuk yaşta örgüte katılan grubun ifadeleri ise dağa ilişkin önemli ipuçları veriyor…

Kürt halkını da öldürüyorlar

Ö.L.(17): Dağ yaşamını sevemedim, orada bulunanların sadece kendi çıkarları için çalıştığını anladım. Sözde Kürt halkını savunuyor ama Kürt halkını da öldürüyor. Bu gibi şeyler de oradan kaçmamın sebebidir. Kürt halkından haraç alıyorlar.

Kaçırılanları koz gibi kullanacaklar

Ş.S.(17): KCK operasyonlarına misilleme olarak kaçırma eylemlerinin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla yapıldığını biliyorum. Kaçırılan asker, polis ve kamu görevlilerinin Zap Kampı’nda tutulduğunu duydum. İlerde koz olarak kullanılacak. Aklımdaydı, tam zamanı diye nöbet sırasında Kalaşnikof’umla Irak’ın köyü Bermize’ye geldim, KDP karakoluna teslim oldum.

Ne nişanlımı ne de umduğumu buldum

M.A. (16): Nişanlımı görmek için katıldım.  Ne nişanlımı görebildim ne de PKK’da aradığımı buldum. Devletin yaptığı bilgilendirmelere kesinlikle yalan diyorlardı ve teslim olduğunuzda size çok kötü davranılıyor gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Hem bize devleti kötülediler. Kaçmak isteyen şahıslara genelde ceza verilir ve hain ilan edilir.

Bana ‘kahraman olacaksın’ demişlerdi

E.B. (14): 2010’da dağa geldim. Önceleri PKK’lılar köyümüze indiklerinde merakla izlerdim. Kahraman olabileceğimi, ailemi fakirlikten kurtarabileceğimi, Kürt halkına büyük yardımlar yapabileceğimi söyleyerek dağa çıkmama sebep oldular. Şehri özleyen, ailesinin yanına gitmek isteyen çocuklara mağara temizleme ve yemek yememe cezası veriyorlardı. Ailemizi unutmamızı, ailemizin Kürt halkı olduğunu söylüyorlardı. Bu kişileri birbirini etkilemesinler diye aynı yerde tutmuyorlar. Geçen yıl bir çocuk cesedini mağaraya getirmişlerdi. Kaçmak isterken polis ve asker tarafından öldürüldüğünü söylediler. Teslim olanların öldürüldüğünü söyleyerek korkuttular. Kamplarda teslim olmak isteyen çok kişinin olduğunu biliyorum. Eğer bizden haberleri olanlar olursa gördükleri polis ya da askere sığınsınlar, korkmasınlar.

Ağabeyimi görmek için gittim

G.Ç.(16): Ağabeyimi görmek için örgüte katıldım. 2012 final yılı olacak deniliyor. Bir belirsizlik yaşanıyor. Hakkari, Şırnak ve Başkale üçgenine büyük saldırılar düşündüklerini biliyorum. Son saldırılarında siyasi süreçle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Öcalan’ı özgürleştirmek, her şeyin bu sene son bulması gerektiği yönünde konuşuluyor.

Akşam

ÖYM’lere Kemal Gürüz ayarı

Cuma, Haziran 29th, 2012

TUTUKLULUK SÜRESİNE DÜZENLEME
AK Partili hukukçular yeni mahkemelerin ÖYM’lerle ilgili sıkça yapılan tutukluluk şikayetlerine yol açmaması için ince bir ayar da yapıyorlar.

Özellikle 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün durumunun kararda etkili olduğu öğrenildi.

TALİMAT ERDOĞAN’DAN
Başbakan Erdoğan’ın durumla ilgili rahatsızlığını arkadaşlarına ilettiği ve bu tür tutuklamaların vicdanları zedeledigi görüşünü dile getirdiği öğrenildi.

Bu yüzden yeni mahkemeler kaçma ve delil karartma riski olmayanları tutuklanmayacak. Bu ibareye muhalefetin de destek vermesi bekleniyor.

CUMARTESİ GÜNÜ MECLİS’TE
Düzenlemenin Cumartesi günü Mecliste ele alınacak 3. Yargi Paketi’ne bir önergeye eklenmesi bekleniyor.

AİHM DAVALARI DÜŞECEK
Tasarının yasalaşması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine uzun tutukluluk nedeniyle açılan 3 bin 500 civarında davanın da düşeceği hesaplanıyor.

ÖYM’lere Kemal Gürüz ayarı

Cuma, Haziran 29th, 2012

TUTUKLULUK SÜRESİNE DÜZENLEME
AK Partili hukukçular yeni mahkemelerin ÖYM’lerle ilgili sıkça yapılan tutukluluk şikayetlerine yol açmaması için ince bir ayar da yapıyorlar.

Özellikle 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün durumunun kararda etkili olduğu öğrenildi.

TALİMAT ERDOĞAN’DAN
Başbakan Erdoğan’ın durumla ilgili rahatsızlığını arkadaşlarına ilettiği ve bu tür tutuklamaların vicdanları zedeledigi görüşünü dile getirdiği öğrenildi.

Bu yüzden yeni mahkemeler kaçma ve delil karartma riski olmayanları tutuklanmayacak. Bu ibareye muhalefetin de destek vermesi bekleniyor.

CUMARTESİ GÜNÜ MECLİS’TE
Düzenlemenin Cumartesi günü Mecliste ele alınacak 3. Yargi Paketi’ne bir önergeye eklenmesi bekleniyor.

AİHM DAVALARI DÜŞECEK
Tasarının yasalaşması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine uzun tutukluluk nedeniyle açılan 3 bin 500 civarında davanın da düşeceği hesaplanıyor.