Posts Tagged ‘elinde’

Anneanne İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Anneanne Şiirleri

Anneanne İle İlgili Şiir


ANNEANNE

Sana sevgimi anlatmak biliyorum imkansız
Dünyada imkansız olan bir tek şey bu benim için
Çünkü senin sevgin ölçülmez
Ana yüreğinden fazlaydı senin bana sevgin

Anca bu anlatır senin iyi olduğunu
Hatırlıyorum seninle geçen saatlerimizi
Seni yılan ısıracak diye benim paniğim
O gün senden o tatlı öpücüğü almak hayatımda en güzel anımdı

Ne kızlar ne arabalar ne evler vs…
Bunların hiç biri seni tutamaz anneanne
Çok erken gittin anneanne
Ben daha 9 yaşındaydım

Ben sana doyamadım
O güzel yüzüne doyamadım
Hani sen hasta olduğunda bir yastık almıştık ya…
Sen öldükten beri hep onla yatıyorum

Her akşam yastığa bakarak ağlıyorum
Elimden bir şey gelmiyor dua ediyorum
Senden sonra en sevdiğim şey vatan
Hayatım boyunca onu koruyacağım

15 yaşındayım anneanne
Bir Zonguldak çocuğuyum
Annem hastanede dedeme bakarken
Senin elinde büyüdüm

Senin hakkını ödeyemedim en çok buna yanarım
Delin tutulduğunda benim fotoğrafıma işret etmişin
Biz şehirdeydik anneanne benim fotoğrafımı öpmüşsün
Biz kötü haberi duyunca geldik

Bana bir sarılışın vardı ya onu ben ne annemden ne babamdan aldım
Kimseden de almam beni öperek öldün
Dayım ise son anda yetişti fakat sen ölmüştün
Tabuta baktı ve bayıldı

Bende baktım sana bir kez sanki gülüyordun
Ama ben ağlıyordum
Lütfen geri gel
Anneanne lütfen! ! !

Nasri Aydemir

İyi Günler İlerde Anneanne

iyi günler ilerde anneanne
iyi günler ilerde
bense yirmidört saatlik
günlerdeyim anneanne

rüyalarında senin ne kıyamet kopuyor
ne de bir gül düşüyor dalından
sen böyle istersin bilirim
gülümseyerek anneanne

oysa ne sarışın kızlar
göz kırpıyor esmer delikanlılara
ne de ortadoğu
bir gül bahçesi oluyor

yine de iyi günler
ilerde anneanne
esmerliğimiz
kıyamet herkese

halime bakıp üzülme anneanne
bir bakarsın dayımla beraber
ortak bir iş kurar
belki bir süpermarket açarız

ne dersin, kasada da
muzaffer durur, gülümseyerek
yok yok olur, dandy, pop-corn
ve kalve çorba satarız.

kahrolsun amerika deriz sonra
kahrolsun fransa için ve mançurya
kahrolur biz böyle deyince
devr-i daim düzeniyle dönen dünya

mançurya da kahrolur
niye kahrolacaksa

anneanne, müzmin
başağrılarım artıyor
işte yaşamak bu deyip dostlar
müttefiklere gülümsediğinde

anneanne, ah anneanne
çıkış yok ve bu tereke
rahmetli dedemin yüreğinden
daha eski bir mesele

yüreğimiz bölüştürülemez
iyi günler ilerde

sade ekmeği bildiğimiz
günler geçmişte
ve güzeldi anneanne
şimdi ekmek dile gelse
boğazımızdan geçişine
utandığını söylerdi

iyi günler yok!
iyi günler yok anneanne

kıyamet bize
kıyamet bize
kıyamet bize

kıyam/et bize

Hüseyin Atlansoy


Baldır Yusufum

Annesiz babasız kaynaşamazlar
Torunlar dedesiz oynaşamazlar
Babaanne anneanne paylaşamazlar
Torunlar petekte baldır Yusuf’um

Çok sağlam kurulmuş ailede temel
Elifi doğuran kızınız emel
Ereni unutma onada yönel
Biri çiçek biri güldür Yusuf’um

Büyükbabasına muştuyu verin
Hastaneye varıp emeli görün
Elif yavrunuzu beraber sevin
Tatlı akrabalık baldır Yusuf’um

Allahım beş torun bahşetmiş sana
Beşinide birden bas kucağına
Can kafeste iken sev kana kana
Onlar sazlardaki teldir Yusuf’um

Anneanne torundan alsın muradın
Adınsa Yusuf’tur Başer soyadın
Bundan keri mutlu geçsin hayatın
Sonumuz ahrete yoldur Yusuf’um

Dedelikte göster büyük başarı
Torunlar dünyanın en kutsal varı
Damadı gelini atma dışarı
Kırılır bir başı eldir Yusuf’um

Biraz düşün batın ile zahiri
İnsanların en son topraktır yeri
Yüksele yardım et duyma gahiri
Kitaplar elinde kaldı Yusuf’um

Osman Yüksel

Anneanne

Gökgözlüm…
çok zaman oldu
bana sarılmayalı sen
çok zaman oldu
anneanne
çocukluğumu özledim ben
fındık bahçelerinde
koşarken
ömrümün çoğu daha
önümde dağ gibi
dururken
ve bilmezken
hastalık nedir
yaşlılık nedir
aklım ermezken
hep sen vardin yanimda
yanimda değilsen
hemen ardimda..
bilmezdim çiçekler
ne işe yarar
ben
evelek mantarlari arardim
dört dönerek
bahçelerde
gözüne girmek ve
seni mutlu etmek için
bana
aferin oğlum
demen için
şimdi söyle
niçin
anneanne
ne zaman bir bahçeye
adimimi atsam
buruk olurum ben
o an
bir avucumda
çocukluğum
bir avucumda
ellerin
koşmak isterim
findik bahçelerinden
sana
hernerdeysen…….
Mete Çakır

Benim Çocuklarım Anneanne Diyemediler

Ne büyük eksiklik anneciğim yokluğun.
Benim kızım,oğlum
Seni tanımadılar.
Sarılıp da boynuna anneanne diyemediler.

Ellerini öpüp bayramlarda,harçlık alamadılar.
Masallarını dinleyemediler,
Kucağında,ayağında uyutamadın sen onları,
Senin güzelim yeşil gözlerini görmediler.

Okula gönderip,
Karşılayamadın dönüşlerinde,
Ders çalışmadılar dizinin dibinde.
Senle başbaşa olamadılar gönüllerince.

Anneanne demeyi bilemediler,
Elbette dede de demediler babama,
Mehmet Babam dedeleri idi ve,
Bu duyguyu, bu kelimeyi biliyorlar.

Anneanne diye bildikleri ise,
Yeşil demir bir çerçeve ile sarılmış çepeçevre,
Bir mezar.
Gidilen, eller açılarak dualar edilen,
Bir toprak parçası,
Bir mermer isim levhası.
Bayramlar,özel günler ötesi,
Her dertleşmek istenildiğinde gidilen,
Bir ömür törpüsü.

Hep soruyorlar anneciğim seni,
Hep anlatıyorum,
Pelinsu biliyor,bu sohbetin sonunun gözyaşı ile biteceğini,
Anlatırken beraber yaptıklarımızı,
Sohbetlerimizi,
Kısacık ömründe bana kattıklarını,
Vefa, sadakat, çalışkanlık, dürüstlük,
Sevgi doyasıya coşkulu,heyecanlı,mutlu,
Sahiplenme,kıskanma,paylaşmama,
Dinliyor koskoca iri gözlerle,
Uykuya dalarken koynumda,
Sana dualar okuyor annem.

Bak yine anneler günü,
Anneanne günü geldi çocuklarımın.
Pazar günü ellerimizde çiçeklerle sana geleceğiz.
Akıllarında kalan hep bu günler olacak sana dair.
Fotoğraflar,ve bu toprak parçası.
Anneanne demeyi öğrenemeyecekler belki
Bu eksik hiç kapanmayacak,
Ama anneciğim seni asla unutmayacaklar.
Hep getireceğim sana onları.
Seslerini duyacaksın sarılamasanda,
Göreceksin yüzlerini.
Küçücük elleriyle dualar okuyacak,
Gözlerinde yaşlarla
Anneanneciğim anneler günün kutlu olsun diyecekler.
Günün kutlu olsun bir tanem.
Allahısmarladık.

Aynur Meydan

Anneanne Evi

Resmim çerçevede
Evin baş köşesinde…
Sevilmek, şımartılmak
Zirvelerde…
Bahçe kapısından girerken daha
Akşamsefaları,
Pencerenin önündeki saksılarda
Sardunyalar, karanfiller, güller…
Ama asıl ben gelince
Açar bu evde güller…
Mutluluk ben demek…
Her şey benim içindir zaten:
Ne istesem önüme serilir,
Sütlaç ister canım,
Hemen sakızlısı pişirilir…
Portakal, mandalina, elma
Dilim dilim,
Zorla ağzıma verilir…
Tuttuğum yarım oruçlar için
Para da ödenir…
Hiç aç kalmadığım,
Hiç üşümediğim,
Hiç azarlanmadığım ev…
Anneanne evi…
Çocukluğumun en güzel evi,
Hep özlemle beklendiğim ev,
Anılarımın burcu burcu koktuğu,
Özlemlerimin yüzüme güldüğü ev…

Anneanne evi
Çocuk ruhumun süzme sevgileri…

Mahmut Mustafa Kılınçer

2 Kıtalık Kısa Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Güzel Şiirler Kısa

Kısa Şiirler 2 Kıtalık

kitaplar

En iyi dostumdur kitaplar benim
Kitap okumayı çok severim
Her insan kitap okumalı
Çeşit çeşit bilgilerle donanmalı

Kitaptır bizi cahillikten kurtaran
En iyi dostumuzdur hiç darılmayan
Çevirdiğinde sayfalarını elini okşayan
Kitap okumak bir ayrıcalıktır her zaman

Beyza Nihan Ercan

orman

Ağaçlar ormana
Ormanlar ağaca
Fidanlar ağaca
Bağlıdır ormana

Kuşlar böcekler ormanda
Sevinin dala dala
Bitkiler toprağa
Bağlıdır ormana

nagehan uysal

Çırpınıp İçinde

Çırpınıp içinde döndüğüm deniz
Dalgalanır coşar rüzgarından
Mevce gelir coşar inleyen aşkım
Ah çektikçe kaynar gelir derinden

Derya coşar inci saçar kenara
Aşk ehli dayanır ateşe kara
Bülbüller gül için giyinler kara
Seherler uyanır gülizarından

Dert ile mihnete dalmayan aşık
Ne yemiş ne doymuş eli bulaşık
Kınama Veysel’i fikri dolaşık
Ayrılmış yarinden yar diyarından

AŞIK VEYSEL

BAHAR GELİYOR

Damlardaki kar, saçaklardaki buz
Kanı kaynayan suya dar geliyor
Haberin var mı Oluklardan
Akan su sesinde bahar geliyor

Duy güneyden estiğini rüzgarın
Göreceksin neler olacak yarın
Yuvada çırpınan yavru kuşların
Uçmak hevesinde bahar geliyor

Cahit SITKI TARANCI

Kardelen

Erken doğum yaptı bahar
Karçiçeği doğdu
Karların altından
Artık bahar yakın derken
Erken doğum yaptı bahar

Kış bahara gebe
Bahar çiçeklere
Oysa kış bahardan önce
Kardeleni doğurdu

Hikmet Elp

Vatan Ve Sen

Bir elinde vicdan, bir elinde cüzdan,
Savaşıp kendini bulacaksın.
Bir elinde silah, bir elinde Bayrak,
Gerektiğinde VATAN için öleceksin.
Sevdanda Ayla-Yıldız olmasa,
Kendinden utanacaksın.
VATAN için varsın sen,
Bunu asla unutmayayacsın..

Yılmaz Çelik

Ömer Hayyam Sözleri, En Güzel Ömer Hayyam Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Ömer Hayyam Sözleri, En Güzel Ömer Hayyam Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Ömer Hayyam Sözleri, En Güzel Ömer Hayyam Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Ömer Hayyam Sözleri, En Güzel Ömer Hayyam Sözleri
ömer hayyamın en güzel sözleri
Ömer Hayyam özlü sözler
Ömer Hayyam ünlü sözleri
Ömer Hayyam Dörtlükleri

En Güzel Ömer Hayyam Sözleri – Ömer Hayyam Sözleri

Ey kara cübbeli!
Taş atma bu dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar yaradanın sanatı peşindeler;
Seninse aklın fikrin abdest bozan şeylerde…”
(S. Eyuboğlu çevirisinden)

***
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
***
Sevgili, sırlarına eren gönül nerde?
Sözlerinin tekini duyan kulak nerde?
Gece gündüz serilirsin de karşımıza:
Yüzünü bir kez gören mutlu göz nerde?
***
Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider
Kazancın, yaşamasını bildiğin günler;
Saki, bırak şu yarını düşünenleri
Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.
***
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
***
Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
Bir başkasına tutulmuş, o da dertli;
Derdimin dermanı kendi derdinde:
Hekim hasta olunca kime gitmeli?
***
Kul olup o güzele birden,
Koptuk her bağdan, her tövbeden:
Herkes koyu müslüman döner
Biz putperest döndük Kabeden.
***
Benden Muhammet Mustafa’ ya saygı ve selam:
Deyin ki, hoş görünürse, bir şey soracak Hayyam:
Neden Yüce Efendimizin buyruklarında
Ekşi ayran helal da güzelim şarap haram?
***
Benden Hayyam’ a selam söyleyin demiş peygamber;
Sözlerimi yanlış anlamışsa çiylik eder:
Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki
Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer.
***
Bir testici gördüm, çamur içindeydi:
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı
Kulpunda bir padişahın kellesi.
***
Bir testi aldım çarşıdan ucuza;
Gizli gizli neler anlattı bana;
Bir şahdım, dedi; altın kupam vardı;
Şimdi neyim? Testi oldum şaraba.
***
Ne yazık, pişmiş ekmek çiğlerin elinde;
Ne yazık, çeşmeler cimrilerin elinde.
O canım Türk güzeli kömür gözleriyle,
Çaylakların, uğruların, eğrilerin elinde.

***
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
***
Güneşi balçıkla sıvamak elimde değil;
Erdiğim sırları söylemek elimde değil;
Aklım düşüncenin derin denizlerinden
Bir inci çıkardı ki delmek elimde değil.
***
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir;
Aşıklara cennet, cehennem, hepsi bir;
Ermiş ha çul giymiş, ha atlas;
Yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir.
***
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
***
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle mi yaşardı iyiler dünyada,
Evrenin özü doğruluk olaydı?
***
Açılmaz kapıları açmanız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırakın öyleyse iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
***
Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol;
Her istediğini onda ara, onda bul.
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe:
Koy canını ortaya, soyulursan soyul.
***
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
***
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:
Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen.
***
Gök yaban gülleri döküyor eteğinden
Bir çiçek yağmuruna tutuldu sanki çimen
Gül şarap dolsun kadehimin lalesine
Mor buluttan yere yaseminler düşerken.
***
Saki, gökler, denizlerce dolgunum;
İçime sığmaz oldu coşkunluğum;
Ak saçlarımla sarhoş ettin beni,
Kış ortasında bahar bulutuyum!