Posts Tagged ‘kapı’

Şimdi biz ayrıldık ya!!!

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Senden sonra hic acim olmadi
ne deliligim kaldi sevdadan yana
ne de aska inancim bir damla
Oysa ben seni severken hic aci cekmemistim
ne olduysa sen beni sevince oldu
bir zaman varligini arzulayan gonlum
yeri geldi yoklugunu aradi durdu
yazik sevilme sureni kendin kisalttin
artik donmesende olur
hem sen yokken daha guzeldim
hem sen varliginda tanidigim sen degildin
yine sevilirdin bu kadar
inan donusune bagli degildi sevdamin agirligi
yokluguna ve imkansizligina direnmek herseyden daha anlamliydi
eger donmeseydin ne yapar ne eder gozlerini tedarik ederdim bir yerlerden
elini en karanliklarda bulup tutardim
en azindan oyuncagiyla oynayan cocuk gibi
kirmadan kirilmadan kendi kendime severdim seni
artik donmesende olur
Herseyin ikincisi yenilgidir
Her donus ispatidir biraz daha kaybetmisligin
maluptur ileriye bakamayan
bakamaz ki bir turlu pismanligindan
onu tutar geride biraktigi her neyse
daha da baglanir ardinda kalana
terkedilen cabuk buyur
huzun kalana dussede
pismanlik hep gidenin payina
ayrilik zor zanaat
kimse yuzde yuz gulemez
kimse yuzde yuz gidemez
giden donuyorsa sevdiginden degil kaybettigindendir
ve aradigini bulamadigindan
donene kapiyi acmayin
sevseydi o gitmezdi hic bir zaman
iste bu yuzden donene kapilarinizi bir daha asla acmayin
ve sen
Gelme
O kapi hic acilmayacak sana
Eski ruzgarlarin sozu gecmez terkettikleri daglara
geceye yeni siirler gerek
gemiye yeni firtina
her eylule baska yagmur
kalana taze baharlar lazim
ve gidene biraz yurek
kacanlar pisman simdi
kalanlar sevmeye devam edecek
simdi biz ayrildik ya
birkac gun sendeleyerek yururum
ayagim takilsa da dusmem
yine dogrulurum biliyorum
yasadigim tum asklarin uzerine yemin ediyorum
ben artik senden vazgeciyorum !!!

alntı

YÜREK YARAM (bana ait)

Cuma, Haziran 22nd, 2012

YÜREK YARAM
acılarını gülüşlerinde boğup çıkıyorsun karşıma
kalbinin fırtınasında boğulanlara değil gel artık bana
gözlerindeki parıldayanları göremedim ben ama
gitmez oldu o ışıktaki güzellik sana baktıkça

gelip gidenler olur belli ki o gözler boş bakmaz
güzelliğinin farkına var kimse ben gibi kör olmaz
yaşananları hiçe say derim de yarası sarılamaz
bu kalp içine atar da sensizliğe dayanamaz

bulsam güzel ellerini ellerimde nasıl bırakırım
divane olunca belki, belki ölmeden ararım
senin bekleten ben ne yüzle kapına varırım
korkarak sevmekten bıkınca bunlara aldanırım

sessizlikten boğulup kaçar oldum her zaman
sensizliğe kapılıp korkar oldum of aman
kendi düşen ağlamaz dediler doğru benim hatam
hangi yüzle gelebilirim ki sana yürek yaram

Cemal Süreya/Sevgilim ben şimdi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sevgilim ben şimdi

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
”Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz”.
Çiçekler, çiçekler…
Su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun deve tabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen – derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksu
Halılar tozlu
Giysilerim gardropta ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyo,r her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi….

Cemal Süreya

Çocuklara Kıymayın Efendiler..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi
ter damlalarıyla alnında…
barış budur işte.

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman,
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek kanlarının,
barış budur işte.

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencerden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye.

Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp, ‘ışık! ışık! ‘ diye fısıldarken birbirlerine!
Işık taşarken ufkun yalağından.
Barış budur işte.
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi gibi;
barış budur işte.

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
bir kök olduğu zaman
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardısıra.
Ve sonunda hissettiğimiz zaman yeniden
zamanın tüm köşe bucağındaki acıları kovmak için
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
Barış budur işte.

Barış ışın demetleridir yaz tarlalarında,
iyilik alfabesidir o, dizelerinde şafağın.
Herkesin ‘kardeşim’ demesidir birbirine, ‘yarın yeni bir dünya kuracağız’ demesidir;
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.

Ölüm çok az yer tuttuğu gün yüreklerde,
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların,
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
büyük karanfilini alacakaranlığın…
barış budur işte.

Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.

Ve toprakta derin izler açan sabanların
tek bir sözcüktür yazdıkları:
Barış.
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
Bu tren barıştır işte.

Kardeşler, barış içinde ancak
derin derin soluk alır evren.
Tüm evren,
taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler, uzatın ellerinizi.

Barış budur işte…

Nazım Hikmet

Lao Tzu Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Lao Tzu Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Lao Tzu Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Lao Tzu Sözleri
Lao Tzu güzel sözleri,Lao Tzu tüm özlü sözleri,Lao Tzu’nun Sözleri,

* Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile, tek bir adımla başlamak zorundadır.

* Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.

* Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse bilgedir.

* Kötülüğü adaletle, iyiliği iyilikle karşıla

* Acele karar vermeyin. o zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir, karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. bir yol biterken yenisi başlar. bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.

* Bilenler konuşmuyor, konuşanlar bilmiyor.

* En büyük fetih mücadele etmeden kazanılır, en başarılı yönetici emretmeden yönetir.

* Yontu ustasının işini yapmaya kalkan elini sakatlamazsa şanslı sayılır.

* Gerçek akıl çok öğrenmekle elde edilmez,bilge istifçilik yapmaz.

Ders alınacak güzel sözler

Pazar, Haziran 17th, 2012

Ders alınacak güzel sözler

Tugbam sitesinde en güzel Ders alınacak güzel sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Ders alınacak güzel sözler

*İlimsiz ibadette, tefekkürsüz Kuran tilavetinde hayır yoktur.
*Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmazsan cahilsin demektir.
*Mal kazanmakla, şeref kazanılmaz.
*Musibet zekayı eğitir.
*Kişinin sözü, amelinden çok olursa aklı noksandır.
*Tek dostum kitaplarım, tek düşmanım cahil dostlarım.
*Felaketler, ayak seslerini duymayanlara geliyorum demez.
*Zalime, ancak, onu zulümden alıkoymak için yardim et.
*Harekette birlik olmazsa, fikirde bilgi faydasızdır.
*Yarin, yorgun kimselerin değil, rahatlarına kıyabilenlerindir.
*Kuvvetine güvenenler, korkutma küçüklüğünde bulunmazlar.
*Tarihte her hareket hep bir kişinin ayağa kalkmasıyla baslar.
*Kesilmiş koyuna, derisini yüzülmesi elem vermez.
*Kendini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.
*Herseyi bilmek çok kötüdür.
*El agzına bakan karısını tez boşar.
*Gerçek dost, arkadaşının kusurunu görünce onu uyarır. Fakat bu kusurları başkalarına açıklamaz.
*Şahsi gayret yuvayı, toplu gayret vatani ayakta tutar.
*Küçük insanların gururu büyük olur.
*Kitap aklın ilacıdır.
*Dost acı söyler.
*Kardeş kardeşi atmış, yar basında tutmuş.
*Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz.
*Dost ağlatır, düşman güldürür.
*Ecel geldi cihana, basarısı bahane.
*Gençliğine güvenme, ölen hep ihtiyar mı ?
*İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır.
*Tecrübe bilgiyi artırır. Her şeye inanmak ise insanı yanıltır.
*Küçük taş, baş yarar.
*Bir kimseyi tanımak istiyorsan, arkadaşına bak.
*Ahmaklık, hatada ısrar etmektedir.
*Nasihat tutmayanı musibet tutar.
*Herkesi kendi gibi sanan aldanır.
*Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz.
*Özü doğru olanın sözü de doğru olur.
*Küçük bir delik, büyük bir gemiyi batırır.
*Doğru sarsılır, ama yıkılmaz.
*Adaletin bulunmadığı bir ülkede herkes suçludur.
*Zeka, kafanın içindeki altın madenidir.
*İtaatsizlik şerlerin en kötüsüdür.
*İnsan idare etme sanatına siyaset denir.
*Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz vardır.
*Dağa çıkan düz aramaz.
*Adamın aynası arkadaşıdır.
*Danışan dağı asmış, danışmayan düz yolda şaşmış.
*Korkak dostun olacağına, cesur dostun olsun.
*Özlü konuşmanın yolu, yersiz sözleri bırakmaktır.
*Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer.
*İnsan, düşeceği yere çıkmamalıdır.
*İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik ER kişinin karı.
*Yanlış, iktidarı artmakla hiçbir zaman doğru hale gelmez.
*Kovandan çıkmayan Ari bal yapmaz.
*Ancak içinden aydınlanan, dışına ışık verir.
*Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil.
*Bize değer kazandıran şeyler, yaptığımız islerdir.
*Bir münafık, bir orduyu bozar.
*Acıyan çok ama ekmek veren az.
*İnsanların şahsiyetlerini, iktidarlı zamanlarında ölçmelidir.
*İnsanin sözü hikmet, bakisi ibret ve susması ders olmalıdır.
*Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan.
*Tarih tekerrürden ibarettir.
*Birlik olmayan yerde, dirlik olmaz.
*Sükut kavgayı keser, fitneyi önler.
*İffet, güzelliğin zekatıdır.
*Hiç bir zafere çiçekli yollardan gidilmez.
*Fitne aslında uykudadır, Allah (c) onu uyandıranlara lanet eder.
*Alışmış, kudurmuştan beterdir.
*Akilli insan tüm yumurtalarını ayni sepete koymaz.
*Buldum bilemedim, bildim bulamadım.
*Ölümü hatırlamak, hırs ateşini söndürür.
*Cahil, yaşlı dahi olsa küçüktür; Alim, küçük de olsa büyüktür.
*Gençlikte vaktini geçiren sefa ile, ihtiyarlıkta ömrünü geçirir cefa ile.
*Körler memleketinde şaşılar padişah olur.
*Arkanı güneşe çevirme, gölgen öne düşer.
*Acıyı tatmayan, tatlıyı anlamaz.
*Oda oda laf arayan, kapı kapı ekmek arar.
*Okumadan alim, gezmeden seyyah olunmaz.
*Doğru; her zaman yüce; yalan, her zaman cücedir.
*Paranın çoğu da, yoğu da ahlakı bozar.
*Ceza topaldır, ama er geç hedefine ulaşır.
*Başını semaya çarpmaktan cüceler korkar.
*Hastalık hissedilir de, sağlık hissedilmez.
*Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.
*Kadın duyduğuna inanır, erkek gördüğüne.
*Yiğitlik intikam almada değil, tahammüldedir.
*İyilik, insanları birbirine bağlayan altın zincirdir.
*İyilik iyilikten, kötülük kötülükten doğar.
*Hafif acılar konuşabilir, ama derin acılar dilsizdir.
*Ayakta ölmek, diz üstü yasamaktan evladır.