Posts Tagged ‘taş’

Taş duvarlar…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Taş Duvarlar…

Ismarlama aşklara tahammülüm yok artık
Ya beni adam gibi sev ya da çek git yolumdan.

Bir gülüş bir salınışsa tek verebildiğin, istemez.
Tutku isterim ve delice sevmek!
Bi coştumu dur durak bilmez bu yürek.
Yüreğini isterim, yürek ister benle sevişmek
Ya adam gibi ya da çek git!

Her gün biraz daha zorlaşarak çıldırtmaksa niyetin
Ama seviyorsan yeter ki; ki zaten yüreği ortaya koyduk,
Tamam o zaman.

Ben bi deli çocuk, ama ısmarlama aşklara tahammülüm yok artık.
Ya adam gibi ya da çek git…

Taş duvarlar, kara hüzün ağrılı kalbim,
Dile gelse zalım toprak söylese derdin.
Dile gelse zalım toprak söylese derdin.
Zerda yare bir sevdam var yolunu şaşmış
Şaşmış ama deli olmamış yalan olmamış
Şaşmış ama deli olmamış yalan olmamış

Deli öfken, kara sevdan; hangisi galip?
Nerde gerçek, nerde yalan bilen söylesin..
Yalan diyen yalan olsun, yüzü gülmesin
Zerda’m yerin yanım olsun, kimse bilmesin

Kıraç Dönmez

Cahit Sıtkı Tarancı Otuz Beş Yaş Şiiri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Cahit Sıtkı Tarancı Yaş otuz beş! yolun yarısı eder şiiri

Otuz Beş Yaş Şiiri

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.