Archive for the ‘Genel’ Category

Cuma, Haziran 29th, 2012

Gazprom sözcüsü Sergei Kuprianov, ”Gazprom, daha önce de teknik arıza ya da aşırı soğuk dalgası gibi durumlarda Türkiye’deki ticaret ortaklarının taleplerine yanıt vererek güvenilir bir tedarikçi olduğunu göstermiştir” dedi.

Türkiye’ye yönelik Rus doğalgaz tedarikinin acil olarak artırımına ilişkin yapılan basın açıklamasında, İran’dan doğalgaz sevkıyatı sağlayan boru hattındaki patlamadan ötürü İran’dan gelen doğalgazın tamamen kesintiye uğradığı, Türkiye’nin, Gazprom’dan doğalgaz tedarikinin acil olarak artırılması talebinde bulunduğu kaydedildi.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Gazprom sözcüsü Sergei Kuprianov ”Gazprom, daha önce de teknik arıza ya da aşırı soğuk dalgası gibi durumlarda Türkiye;deki ticaret ortaklarının taleplerine yanıt vererek güvenilir bir tedarikçi olduğunu göstermiştir.  Gazprom böyle durumlarda ortaya çıkan açığı her seferinde telafi etmiş, mevcut sözleşme hacminden daha yüksek miktarlarda doğalgaz tedarikinde bulunmuştur” ifadelerini kullandı.

Verilen bilgilere göre, Türkiye, Rus doğalgaz ithalatı bakımından Almanya’nın ardından ikinci sırada bulunuyor. Rusya ve İran, Türkiye’ye doğalgaz sevkıyatında bulunan iki ana tedarikçi konumunda yer alıyor.

Öte yandan Gazprom sözcüsü Kuprianov, geçtiğimiz günlerde Azerbaycan ve Türkiye arasında Trans-Anadolu Boru Hattı’nın ortak yapımına ilişkin anlaşmanın imzalanmasının ardından, proje planlandığı gibi 2018 yılına dek tamamlanırsa, Türkiye’nin benzer durumlarda yardım için Bakü’ye de başvurabileceğini ifade etmişti.

Cuma, Haziran 29th, 2012

Gazprom sözcüsü Sergei Kuprianov, ”Gazprom, daha önce de teknik arıza ya da aşırı soğuk dalgası gibi durumlarda Türkiye’deki ticaret ortaklarının taleplerine yanıt vererek güvenilir bir tedarikçi olduğunu göstermiştir” dedi.

Türkiye’ye yönelik Rus doğalgaz tedarikinin acil olarak artırımına ilişkin yapılan basın açıklamasında, İran’dan doğalgaz sevkıyatı sağlayan boru hattındaki patlamadan ötürü İran’dan gelen doğalgazın tamamen kesintiye uğradığı, Türkiye’nin, Gazprom’dan doğalgaz tedarikinin acil olarak artırılması talebinde bulunduğu kaydedildi.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Gazprom sözcüsü Sergei Kuprianov ”Gazprom, daha önce de teknik arıza ya da aşırı soğuk dalgası gibi durumlarda Türkiye;deki ticaret ortaklarının taleplerine yanıt vererek güvenilir bir tedarikçi olduğunu göstermiştir.  Gazprom böyle durumlarda ortaya çıkan açığı her seferinde telafi etmiş, mevcut sözleşme hacminden daha yüksek miktarlarda doğalgaz tedarikinde bulunmuştur” ifadelerini kullandı.

Verilen bilgilere göre, Türkiye, Rus doğalgaz ithalatı bakımından Almanya’nın ardından ikinci sırada bulunuyor. Rusya ve İran, Türkiye’ye doğalgaz sevkıyatında bulunan iki ana tedarikçi konumunda yer alıyor.

Öte yandan Gazprom sözcüsü Kuprianov, geçtiğimiz günlerde Azerbaycan ve Türkiye arasında Trans-Anadolu Boru Hattı’nın ortak yapımına ilişkin anlaşmanın imzalanmasının ardından, proje planlandığı gibi 2018 yılına dek tamamlanırsa, Türkiye’nin benzer durumlarda yardım için Bakü’ye de başvurabileceğini ifade etmişti.

İsrail Merkez Bankası’ndan Netanyahu’ya eleştiri

Cuma, Haziran 29th, 2012

Fischer, katıldığı ekonomi konferansında, gelecek yıla ilişkin bütçe açığı hedefinin artırılma kararının makul olmadığını belirterek, bu tür politikaların enflasyon ve ekonomik istikrarsızlığa yol açacağına dikkati çekti.

İsrail Merkez Bankası’nın politika faizini mevcut seviyede korumaya devam etmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Fischer, ülke ekonomisinin durumunun iyi olduğunu ancak olağanüstü olmadığını ifade etti.

Stanley Fischer, ABD’nin yardımlarına geçmişteki kadar güvenilemeyeceğini kaydederek, ”Bugün zengin amcamızla bir problem var. Artık çok zengin ve dost canlısı değil” dedi.

Başbakan Benjamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Youval Steinitz Salı günü, 2013 yılı bütçe açığı hedefini gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 3’ü seviyesine yükselttiklerini açıklamışlardı.

Stanley Fischer ve pek çok analist, bütçe açığının GSYH’ye oranının 2013 yılında yüzde 2,5 olacağını öngörüyordu.

Bazı uzmanlar, Netanyahu et Steinitz’i 2013 yılı sonbaharında düzenlenecek seçimlerden önce vergi artırmaktan kaçınmakla eleştiriyor.

İsrail Merkez Bankası’ndan Netanyahu’ya eleştiri

Cuma, Haziran 29th, 2012

Fischer, katıldığı ekonomi konferansında, gelecek yıla ilişkin bütçe açığı hedefinin artırılma kararının makul olmadığını belirterek, bu tür politikaların enflasyon ve ekonomik istikrarsızlığa yol açacağına dikkati çekti.

İsrail Merkez Bankası’nın politika faizini mevcut seviyede korumaya devam etmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Fischer, ülke ekonomisinin durumunun iyi olduğunu ancak olağanüstü olmadığını ifade etti.

Stanley Fischer, ABD’nin yardımlarına geçmişteki kadar güvenilemeyeceğini kaydederek, ”Bugün zengin amcamızla bir problem var. Artık çok zengin ve dost canlısı değil” dedi.

Başbakan Benjamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Youval Steinitz Salı günü, 2013 yılı bütçe açığı hedefini gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 3’ü seviyesine yükselttiklerini açıklamışlardı.

Stanley Fischer ve pek çok analist, bütçe açığının GSYH’ye oranının 2013 yılında yüzde 2,5 olacağını öngörüyordu.

Bazı uzmanlar, Netanyahu et Steinitz’i 2013 yılı sonbaharında düzenlenecek seçimlerden önce vergi artırmaktan kaçınmakla eleştiriyor.

E-reçete ve damar izi devrimi başlıyor

Cuma, Haziran 29th, 2012

Sağlıkta temmuz ayından itibaren e-reçete ve avuç içi damar izi yöntemiyle sorgulama dönemi başlıyor.

e-reçeteyle hekimin elektronik ortamda kaydettiği reçeteyi SGK’nın Medula Sistemi üzerinden eczanelere göndereceğini, böylece kağıt reçeteye gerek kalmadan hastaların ilaçlarını alabileceğini belirten Acar, uygulamayla 1 milyon 300 bin reçete ve ekindeki belgeler için kullanılan kağıttan tasarruf sağlanacağını bildirdi.

Acar, sistem sayesinde ayrıca kırtasiye işlemleri, arşiv ihtiyacı, hata ve karışıklıkların ortadan kalkacağını, hastaların eczanede bekleme süresinin kısalacağını, eczacı ve hekimlerin iş yükünün azalacağını, suistimal ve usulsüzlüklerin ortadan kalkacağını, hasta ve tedavisiyle ilgili bilgiler ekrana getirileceği için mükerrer işlem olmayacağını, kimlik bilgileriyle ilgili işlemlerin kolaylaşacağını ifade ederek, yeni uygulamayla hekimin kağıt reçeteye yazdığı 10 bilgiden 5’inin, eczacıların kaydetmek zorunda olduğu 26 bilgiden 19’unun ekrana otomatik olarak geleceğini bildirdi.

Elektronik reçeteyle ayrıca, hastanın kullandığı ilaçların sistematik olarak kayıt altına alınacağını, bir hekim adına bilgisi ve kontrolü dışında reçete yazılamayacağını, yanlış ilaç verme olaylarının görülmeyeceğini, eczanelerin artık sahte reçete nedeniyle sıkıntı yaşamayacaklarını belirten Acar, kurum açısından ise denetimlerde etkinliğin artacağını, arşivlemeye ve reçete ekinde bir takım belgelerin teslim edilmesine gerek kalmayacağını ifade etti.

e-reçete yazamayacaklar

SGK Başkanı Fatih Acar, iş yeri ve kurum hekimleri ile Medula Sistemini kullanmayan sağlık kurumlarının e-reçete yazamayacağını, eczanelerde hazırlanan ve yurt dışından getirilen ilaçlar ile yurt dışı sigortalılarının reçetelerinin e-reçete ile verilemeyeceğini söyledi.

Acar, Medula Sisteminden provizyon alınamadığı takdirde, kağıda yazılacak reçetelerin de karşılanacağını dile getirdi.

e-reçeteyle ilgili yapılan çalışmalarla ilgili de bilgi veren Acar, pilot uygulama kapsamında 24 Nisan ile 26 Haziran tarihleri arasında sağlık hizmeti sunucuları tarafından sisteme 1 milyon 107 bin 13 reçete girildiğini bildirdi.

Acar’ın verdiği bilgiye göre, giriş yapanların yüzde 79,54’nü aile hekimleri, yüzde 5,27’sini devlet hastaneleri, yüzde 14,54’ünü özel hastaneler, yüzde 0.63’nü de üniversite hastanelerinin oluşturduğu kaydedildi.

”Tüm Türkiye’de geçilecek”

Hekimleri ve sağlık kurumlarını e-reçete ile ilgili gerekli önlemleri alması konusunda uyaran Acar, ”1 Temmuz 2012 itibarıyla tüm Türkiye’de e-reçete uygulamasına geçilecektir. Tüm hastanelerimizde reçetelerin bu tarihten itibaren elektronik ortamda düzenlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle tüm ilgililerin bu hususa özen göstermesi, hekimlerin şifre alım işlemlerini tamamlamaları önem taşımaktadır” diye konuştu.

Acar, bugüne kadar 120 bin hekimden 60 bininin şifre aldığını, 1 Temmuza kadar bu işlemlerin tamamlanması gerektiğini, şifre almayan hekimleri takip ederek uyaracaklarını bildirdi.

Devlet hastaneleri konusunda, ilgili iki bakanın bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunduğunu belirten Acar, sistem altyapısı hazır Sağlık Bakanlığı hastanelerinin hemen, olmayanların ise altyapıları tamamlandıkça e-reçeteye geçeceklerini söyledi.

Acar, ”1 Ocak 2013 tarihinden itibaren sistemin tüm Türkiye’de yürümeye başlamasını öngörüyoruz. 1 Temmuz sonrası uygulamayla ilgili münferit sıkıntılar olabilir, bunların abartılmaması, sağduyulu olunması lazım ” dedi.

Avuç içi damar izi uygulaması

SGK Başkanı Acar, hastanelere yapılan başvuruda kimlik doğrulamada avuç içi damar izi yöntemine geçilmesiyle ilgili de açıklamalarda bulundu.

Sistemin, hastaların kimlik numarasının avuç içi damar iziyle eşleştirilerek doğrulanması üzerine kurulu olduğunu anlatan Acar, bununla suistimallerin önlenmesinin hedeflendiğini bildirdi.

SGK Başkanı Fatih Acar, şu bilgileri aktardı:

”SGK olarak avuç içi damar izi yöntemiyle kimlik doğrulama sistemi uygulamasına 1 Temmuz itibarıyla ilk etapta Konya’da başlayacağız. Bu yılın eylül ayı sonuna kadar suistimallerin en fazla olduğu iller dikkate alınarak en az 20 ilde, yıl sonuna kadar ise kurumla sözleşmeli bütün özel hastaneler ile üniversite hastanelerinde uygulamaya geçmeyi planlıyoruz.”

Sistemin dünyada örnek bir uygulama olacağını vurgulayan Acar, 6 yaşına kadar çocuklar, elleri olmayanlar, avuç içi damar bütünlüğü bozulanlar, acil hastalar, serabral palsi, üst ekstremite felci gibi nedenlerle el hareketlerini kontrol edemeyenlerin bu uygulamaya dahil edilmeyeceğini bildirdi.

”Güvenlik sorunu yok”

SGK Başkanı Fatih Acar, daha sonra soruları yanıtladı.

Uygulamaya geçilmesinin ardından geri ödemelerin avuç içi damar izi sorgulamasıyla yapılacağını belirten Acar, bununla ilgili mevzuatta da düzenleme yapıldığını anımsattı.

Soru üzerine, bu tür önlemleri almalarını gerektirecek kadar kayıp-kaçak olduğunu belirten Acar, e-reçete, avuç içi damar izi ve risk odaklı denetim uygulamalarıyla sağlık alanındaki suistimallerin önlenmesine yönelik önlemler aldıklarını anlattı.

Hekimlere e-reçete için şifrelerin SGK tarafından verileceğini, bunların belirli periyotlarda değiştirilmesinin öngörüldüğünü ifade eden Acar, doktorların şifrelerini başkalarına kullandırmamalarına özen göstermelerini istedi.

Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerden bir kısmının e-reçete sistemine geçmesi için süre istendiğini açıklayan Acar, adaptasyon sürecinde devlet hastanelerinin eski sistemde reçete vermeyi sürdürmesinin öngörüldüğünü, aile hekimliğinde ise e-reçete için sorun olmadığını söyledi.

Avuç içi damar izi için SGK’nın alt yapı geliştirdiğini, bunun hastanelere büyük bir yük getirmeyeceğini kaydeden Acar, güvenlik ile ilgili sorunlar hatırlatılıp ”Aynı uygulamanın Başbakan ve Cumhurbaşkanı için de geçerli olup olmayacağı” sorusu üzerine, ”Bu uygulama güvenlik için risk oluşturmayacak, önemli olan sistemin güvenliği. Zaten bu konuda da sorun yok. Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı da Genel Sağlık Sigortası kapsamı dışında oldukları için böyle bir uygulamaya tabi olmayacaklar” diye konuştu.

Acar, e-reçete ile reçetelere sadece etken madde yazılması uygulamasının başlamayacağını, eskiden olduğu gibi ilaç isimleri yazılacağını, ancak bu yönde ayrı bir çalışma yürüttüklerini söyledi.

Acar, 1 Ocak 2013’e kadar hem e-reçete hem de avuç içi damar izi uygulamasını tam anlamıyla uygulamak istediklerini söyledi.

Çağlayan: İhracat büyümeyi olumlu etkileyecek

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ihracatın bu yılın mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,3 artarak 13 milyar 168 milyon dolar, ithalatın yüzde 3,1 artarak 21 milyar 752 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, aynı dönemde dış ticaret açığının da yüzde 15,5 azalışla 10 milyar 164 milyon dolardan, 8 milyar 584 milyon dolara gerilediğini belirterek, ”İhracatımızdaki bu artışla orta vadeli programda belirlediğimiz 148,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağız” dedi.

Bakan Çağlayan, yaptığı yazılı açıklamada, 12 aylık dış ticaret açığının 97,6 milyar dolara gerilediğini vurgulayarak, dış ticaret açığındaki düşüş eğilimin 7 aydır sürdüğünü, 12 aylık dış ticaret açığındaki azalışın enerji açığındaki yükselişe rağmen olumlu seyrinin devam ettiğini, ihracatın ithalatı karşılama oranının da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51,8’den yüzde 60,5’e yükseldiğini ifade etti.

Ekonomi Bakanı Çağlayan, 5 aylık ihracatın ortalama yüzde 11,3 oranında artarak 60 milyar 351 milyon dolara çıktığına da işaret ederek, şunları kaydetti:

”İhracat bu yılın mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,3 artarak 13 milyar 168 milyon dolar, ithalat yüzde 3,1 artarak 21 milyar 752 milyon dolar olarak gerçekleştiği. Aynı dönemde dış ticaret açığı da yüzde 15,5 azalışla 10 milyar 164 milyon dolardan, 8 milyar 584 milyon dolara geriledi. İhracatımızdaki bu artışla orta vadeli programda belirlediğimiz 148,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağız.”

Dış ticaret verisi açıklanmış 15 ülke içinde en yüksek ihracat artış oranı Türkiye’nin

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan açıklamasında, ”5 aylık dış ticaret verisi açıklanmış 15 ülke içinde, en yüksek ihracat artış oranı Türkiye’nin. Dış ticaret açığımızdaki olumlu seyir, sağlık turizmi, eğitim, bilişim ve film alanlarındaki hizmet sektörüne yönelik getirdiğimiz yeni desteklerle cari açığa daha güçlü yansıyacaktır” ifadelerine yer verdi.

Bakan Çağlayan, dış ticarette yaşanan olumlu gelişmelerin Avrupa’da yaşanan ekonomik daralmaya rağmen devam ettiğini ifade ederek, pazar çeşitlendirmesine gidilmeseydi bugünkü noktada olunamayacağını, ihracatın AB ekonomik krizine rağmen 27 aydır kesintisiz yükseldiğini söyledi.

AB’nin ekonomik krizden çıkmak için aldığı önlemlerin Türkiye’nin ihracatı açısından önem arz ettiğine dikkat çeken Bakan Çağlayan, ”AB’den bugün yapılan açıklamaların özellikle yakın gelecek için olumlu gelişmelerin olabileceği sinyalini vermektedir. Bu da bizim açımızdan aşamalı olarak ihracat performansımızın AB bölgesine de tekrar yönelerek artabileceğini göstermektedir” dedi.

İthalatta tüketim mallarının mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,5 gerilemesine dikkat çeken Çağlayan, ”İthalatın Ocak-Mayıs döneminin 2011 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 15 azalması önemli bir gelişmedir. Dış ticaretimizde yaşanan bu olumlu gelişmelerin yıl içinde devam etmesi durumunda cari açık meselesi problem olmaktan çıkacaktır. Ekonomi Bakanlığı olarak kısa vadede aldığımız önlemlerin yanı sıra uyguladığımız politika ve stratejiler orta ve uzun vadede cari açık sorununa çözüm olurken, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Çağlayan, Pazartesi günü 2012 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarının açıklanacağına işaret ederek, ”Dış ticarette yaşanan olumlu gelişmelerin sonrasında net ihracatın büyümeye katkısının güçlü geleceğini düşünüyorum. İnşallah ikinci çeyrekte de aynı trendi göreceğiz” dedi.

Çağlayan: İhracat büyümeyi olumlu etkileyecek

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ihracatın bu yılın mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,3 artarak 13 milyar 168 milyon dolar, ithalatın yüzde 3,1 artarak 21 milyar 752 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, aynı dönemde dış ticaret açığının da yüzde 15,5 azalışla 10 milyar 164 milyon dolardan, 8 milyar 584 milyon dolara gerilediğini belirterek, ”İhracatımızdaki bu artışla orta vadeli programda belirlediğimiz 148,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağız” dedi.

Bakan Çağlayan, yaptığı yazılı açıklamada, 12 aylık dış ticaret açığının 97,6 milyar dolara gerilediğini vurgulayarak, dış ticaret açığındaki düşüş eğilimin 7 aydır sürdüğünü, 12 aylık dış ticaret açığındaki azalışın enerji açığındaki yükselişe rağmen olumlu seyrinin devam ettiğini, ihracatın ithalatı karşılama oranının da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51,8’den yüzde 60,5’e yükseldiğini ifade etti.

Ekonomi Bakanı Çağlayan, 5 aylık ihracatın ortalama yüzde 11,3 oranında artarak 60 milyar 351 milyon dolara çıktığına da işaret ederek, şunları kaydetti:

”İhracat bu yılın mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,3 artarak 13 milyar 168 milyon dolar, ithalat yüzde 3,1 artarak 21 milyar 752 milyon dolar olarak gerçekleştiği. Aynı dönemde dış ticaret açığı da yüzde 15,5 azalışla 10 milyar 164 milyon dolardan, 8 milyar 584 milyon dolara geriledi. İhracatımızdaki bu artışla orta vadeli programda belirlediğimiz 148,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağız.”

Dış ticaret verisi açıklanmış 15 ülke içinde en yüksek ihracat artış oranı Türkiye’nin

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan açıklamasında, ”5 aylık dış ticaret verisi açıklanmış 15 ülke içinde, en yüksek ihracat artış oranı Türkiye’nin. Dış ticaret açığımızdaki olumlu seyir, sağlık turizmi, eğitim, bilişim ve film alanlarındaki hizmet sektörüne yönelik getirdiğimiz yeni desteklerle cari açığa daha güçlü yansıyacaktır” ifadelerine yer verdi.

Bakan Çağlayan, dış ticarette yaşanan olumlu gelişmelerin Avrupa’da yaşanan ekonomik daralmaya rağmen devam ettiğini ifade ederek, pazar çeşitlendirmesine gidilmeseydi bugünkü noktada olunamayacağını, ihracatın AB ekonomik krizine rağmen 27 aydır kesintisiz yükseldiğini söyledi.

AB’nin ekonomik krizden çıkmak için aldığı önlemlerin Türkiye’nin ihracatı açısından önem arz ettiğine dikkat çeken Bakan Çağlayan, ”AB’den bugün yapılan açıklamaların özellikle yakın gelecek için olumlu gelişmelerin olabileceği sinyalini vermektedir. Bu da bizim açımızdan aşamalı olarak ihracat performansımızın AB bölgesine de tekrar yönelerek artabileceğini göstermektedir” dedi.

İthalatta tüketim mallarının mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,5 gerilemesine dikkat çeken Çağlayan, ”İthalatın Ocak-Mayıs döneminin 2011 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 15 azalması önemli bir gelişmedir. Dış ticaretimizde yaşanan bu olumlu gelişmelerin yıl içinde devam etmesi durumunda cari açık meselesi problem olmaktan çıkacaktır. Ekonomi Bakanlığı olarak kısa vadede aldığımız önlemlerin yanı sıra uyguladığımız politika ve stratejiler orta ve uzun vadede cari açık sorununa çözüm olurken, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Çağlayan, Pazartesi günü 2012 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarının açıklanacağına işaret ederek, ”Dış ticarette yaşanan olumlu gelişmelerin sonrasında net ihracatın büyümeye katkısının güçlü geleceğini düşünüyorum. İnşallah ikinci çeyrekte de aynı trendi göreceğiz” dedi.

İyimaya: Bazıları kendini Allah sanıyor!

Cuma, Haziran 29th, 2012

Salih Çolak’ın haberi

Başbakan Erdoğan’ın hukukçu kurmaylarıyla yaptığı ÖYM toplantısında; arama, tutuklama gibi kararları verecek “özgürlük hakimleri”nin işbaşı yapmasını öngören bir model gündeme geldi. Toplantıya damga vuran ise İyimaya’nın “Bazı hakimler kendilerini Allah sanmaya başladı” sitemi oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gece hukukçu kurmaylarıyla bir araya gelerek 3.5 saatlik bir toplantı yaptı. Toplantıda Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’dan ilginç bir çıkış geldiği öğrenildi. İyimaya “Biz yargıyı vesayetten kurtarmak için düzenlemeler yaptık ama bazı hâkimler kendilerini Allah sanmaya başladı.

Amerika’da da 1903’lerde böyle bir durum olmuştu. Hâkimler devleti gibi bir görüntü oluşmuştu. Hâkimlerin hukuka uyması gerekir” dedi. Edinilen bilgiye göre toplantıda özel yetkilimahkemelerin (ÖYM) önemli bir görev yaptığı ancak uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi için yeni bir yapıya ihtiyaç duyulduğu da vurgulandı. Bu çerçevede üç temel ilke üzerinde görüş birliği sağlandı:

– ÖYM’ler yetkilerinin sınırlanacağı yeni birmodele dönüştürülecek, böylece terör ve örgütlü suçlarlamücadelede zaafiyet oluşmayacak.

– Yeni kurulacak mahkemelerin kişi hak ve hürriyetlerini sınırlayıcı faaliyetlerinin demokrasiye gölge düşürmemesi için ‘izin’ mekanizması güçlendirilecek. Bunun için terörmahkemelerinde kimlerin hangi usulle yargılanabileceği konusunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan örneğinde olduğu gibi yeni bir düzenleme yapılacak.

– Başbakan Erdoğan yeni düzenleme ile devameden davaların düşeceği gibi bir izlenime yol açılmamasını istedi. Son olarak Ergenekon ve Balyoz gibi özel yetkili mahkemelerin baktığı davaların düşmesine yol açacak bir düzenleme olmaması kararlaştırıldı.

FRANSA SİSTEMİ

Toplantıda terörle mücadelede yargının elini zayıflatmayacak yetkilerle donatılmış yeni bir mahkemenin kurulması ve bu mahkemenin demokrasiyi gölgeleyecek uygulamalardan uzak durması için nasıl bir mekanizma kurulabileceği tartışılırken ilginç bir öneri gündeme geldi. Bu çerçevede savcının soruşturması sırasında şüpheli ile ilgili arama, takip, dinleme ve tutuklama gibi özgürlüğü sınırlayıcı kararları, davaya bakan hâkimin değil başka bir hâkimin “Özgürlük hâkimi”nin alması önerildi.

Fransa ve bazı ülkelerde uygulanan bu sistemin Türkiye’ye getirilmesi halinde, hemsoruşturma sürecinde hemde dava sonucunda alınan kararın daha az tartışılacağı belirtildi. Toplantıda “özgürlük hâkimi” sistemi ile ilgili herhangi bir karara varılmadı.

Habertürk

Hayati Yazıcı’dan ÖYM açıklaması

Cuma, Haziran 29th, 2012

Gümrük Ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, özel yetkili mahkemelerin kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin olarak, ”Elbette ki mahkemelere, yargılamakta oldukları, sürdürülen davalarla ilgili olarak onlara müdahale niteliğinde olmayacak şekilde bir düzenlemeye ihtiyaç var. Çalışmalara bu doğrultuda yürütülüyor” dedi.

Yazıcı, TOBB İkiz Kuleler Sosyal Tesisleri Konferans Salonunda düzenlenen Esnaf Ve Sanatkar Bilgi Sistemi’nin (ESBİS) tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının gündemde olduğunu hatırlatması üzerine Bakan Yazıcı, Türkiye’nin gerçeklerini bildiklerini, özel yetkili mahkemelerin de bir ihtiyaçtan doğduğunu söyledi.

Yazıcı, yargılamanın ucuz, süratli ve adaletli olarak tamamlanması gerektiğini ifade ederek, ”bu alanı kutuplaşmaya, kamplaşmaya dönüştürmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Elbette ki her yapı ihtiyaçlara göre yeniden şekillenir, yeniden düzenlenir” dedi.

Herkesin hukukun kuralları içerisinde olması gerektiğini belirten Yazıcı, şöyle konuştu:

”Dolayısıyla özel yetkili mahkemeler daha önce yoktu. Yeni geldi, şimdi başka bir şekilde bu yapı oluşturulursa kıyamet kopacak değil. Uygulamalarda ortaya çıkan sıkıntılar var. Bunları dikkate almak suretiyle elbette ki mahkemelere, yargılamakta oldukları sürdürülen davalarla ilgili olarak, onlara müdahale niteliğinde olmayacak şekilde bir düzenlemeye ihtiyaç var. Çalışmalar bu doğrultuda yürütülüyor. Kimsenin kaygı duymasına gerek yok.”

Meclis’te kazma-kürekli toplantı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Çıldır ilçesinin MÖ 650 yılında, Saka Türkleri’nin yerleştiği bir merkez olduğunu belirten Öğüt, şunları söyledi:

”Çıldır ismi Oğuz Beyi’nin oğlunun adıdır. 16. yüzyılda eyalet olan Çıldır 14 Temmuz 1878’de Berlin Antlaşması’yla Ruslara savaş tazminatı olarak verilmiş ve 43 yıl Çıldır düşman işgalinde kalmıştır. Çıldırlı Aşık Şenlik, elinde sazıyla kahve kahve dolaşarak, halkını örgütleyip o tarihte silahı olmayan halkla birlikte kazma kürekle düşmanı kendi topraklarından çıkarmış ve bu toprakları vatan yapmıştır.

Çıldır’da önce cezaevi, sonra askerlik şubesi, şimdi de adliyemizi kapatmışlardır. Aktaş sınır kapısı, Kars-Tiflis Demiryolu, Türkiye’nin en büyük sınır koruma taburu Çıldır’dadır. Ermenistan ve Gürcistan sınırında olan Çıldır stratejik bir yerdir. Kazma kürekle kazandığımız Çıldır’ı kimseye bırakmayacağız ve kazma kürekle mücadele ederek adliyemizi geri alacağız.”

Kazma kürekle Meclis’te yaptıkları bu basın toplantısının ”ilk ikaz” olduğunu belirten Öğüt, adliyenin kapatılmasına ilişkin kararın geri alınmaması durumunda yeni eylemlerin olacağını söyledi.

Cezaevi, askerlik şubesi, adliye gibi kurumların kapatılmasıyla Çıldırlıların göçe zorlanmak istendiğini iddia eden Öğüt, AK Parti hükümetleri döneminde sadece Çıldır’ın değil, sınır bölgesindeki stratejik önemi bulunan diğer ilçelerin de büyük göç verdiğini ifade etti. Öğüt, ”Çıldır topraklarını boşaltıp Ermenistan’a vermek istiyorsanız, bunu açıklayın. Biz var gücümüzle Çıldır’da Türk bayrağını dalgalandıracağız” ifadesini kullandı.

Bozdağ ÖYM eleştirilerine cevap verdi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Bozdağ, suça veya cezaya bir müdahale yapmadıklarını, usule ilişkin bir düzenleme yaptıklarını, bu düzenlemelerin hiçbirisinin esasa müessir bir düzenleme olmadığını vurguladı.

Yozgat Askerlik Şubesi açılışına Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile birlikte gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, valilik ziyaretinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Son günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan ÖYM’lerin kapatılacağı yönündeki bir soruya Bozdağ, “Konuyla ilgili eleştirenler var. Olumlu karşılayanlar var. Herkes bir değerlendirme yapacaktır. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ile ilgili Türkiye’de pek çok eleştiri var. Bu mahkemelere ilişkin düzenleme yapılması hususunda da talepler var. Aman yapılmasın, kötü olur, yanlış olur diyen görüşler de var. Biz bu görüşlerin hepsini değerlendiriyoruz. Sonuçta bu konuda bir adım atılma gereği ve ihtiyacı var. Türkiye’nin önümüzdeki süreç içerisinde her alandaki düzenlemelerin standartlarının hukuk devlet ilkeleriyle uyumlu olması bizim için son derece önemlidir. Şu anda yapılan çalışma 3. yargı paketi içerisinde yasalaşma imkanı bulacaktır. Bu yasa Parlamento’da görüşüldüğü zaman bugün söylenen, eleştirilen pek çoğunun haksız ve çarpıtma eleştiriler olduğunu herkes görecektir.” dedi.

ÖYM’lerin kalkarsa darbelerin devam edeceği, çetelerin serbest kalacağı yönündeki değerlendirmelere ilişkin Bozdağ, “Özel yetkili mahkemelerin düzenlendiği kanun usul kanunudur. Odadaki düzenlemeler usul düzenlemeleridir. Suçlar ceza kanununda ve özel ceza kanunlarında düzenlenmektedir. Suçlara ilişkin bir düzenleme yapmıyoruz. Cezalara ilişkin bir düzenleme de yapmıyoruz. Suç aynı. Ceza aynı. Dosyada deliler de suç konusunda, suçluluğu ispat etmezse ya da ceza vermeye yeteri kadar delil varsa mahkeme onu değerlendirecektir. Suçu kaldırsak cezayı kaldırsak veya değiştirsek, azaltsak, o zaman denecek ki bunlar suçları kaldırdılar, cezaları azalttılar, değiştirdiler şöyle olacak böyle olacak. Yani mahkemeler usulde bir kaç hüküm ortadan kalktı veya değişti diye kanaatlerini değiştirecekse o zaman mahkemelere sormak lazım. O zaman kamuoyu sorar. Suç aynıyken, ceza aynıyken ve bunlarda bir değişiklik yokken ne oldu da karar değişti diye herkes bunu sorgular tabi. Şu anda biz suça veya cezaya bir müdahale yapmıyoruz. Usule ilişkin bir düzenlemelerin hiçbirisi de esasa müessir bir düzenleme değildir.” değerlendirmesini yaptı.

Elitaş: Darbe davalarına ‘Ağır Ceza’ bakacak

Cuma, Haziran 29th, 2012

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili ”Devam eden darbe teşebbüsleriyle ilgili davaların sonuçlandırılmasına kadar mevcut mahkemeler görevlerine devam edecek” dedi.

Elitaş, gazetecilerin sorusu üzerine, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili muhalefet partileriyle görüştüklerini, muhalefet partilerinin de iktidarla ile aynı görüşte olduğunu ifade etti. Elitaş, şunları söyledi:

”Şu anda devam eden darbe teşebbüsleriyle ilgili davaların sonuçlandırılmasına kadar mevcut mahkemeler görevlerine devam edecekler. Bu süreçten sonra zaten demokratikleşme konusunda çok önemli adım atılmış, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve demokrasiyi engelleyecek bütün unsurların ortadan kaldırılmasıyla ilgili işlevler tamamlanmıştır. Özel yetkili mahkemeler normal ülkelerde olmaması gereken mahkemelerdir. Bunlar belki istisnai olarak durabilir ama artık Türkiye normalleşme sürecinde hızlı adımlarla ilerlemekte ve özel yetkili mahkemeler işlevlerini tamamlamak üzeredir.”

Elitaş, özel yetkili mahkemelerin darbe davalarıyla ilgili kısmı sonuçlandıracağını, daha sonra bu konuyla ilgili varsa meselelerin ağır ceza mahkemelerinin görevli olacağını bildirdi.

Elitaş, bugün TBMM Genel Kurulu’nda Türk Akreditasyon Kurumu Kanun Tasarısı, Lübnan’da Türk askerinin görev süresinin bir yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, bütçe kanunuyla ilgili düzenlemenin ile 15 civarında uluslararası sözleşmeye ilişkin kanun tasarılarının ele alınacağını söyledi.

Yarın, 3. yargı paketinin görüşüleceğini ve bunun yarın bitmesini tahmin ettiklerini dile getiren Elitaş, ”torba teklifin” üçüncü bölümünün, Devlet Sırrı Kanun Tasarısı ve sezaryen ile ilgili düzenlemenin Pazartesi günü bitirilmesinin planlandığını bu düzenlemeler Pazartesi bitmezse TBMM’nin Salı günü tatile gireceğini söyledi.

Elitaş, özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemenin 3. yargı paketinde mi ele alınacağı sorusuna üzerine, ”3. yargı paketini yarın görüşeceğiz” demekle yetindi.

Bir gazetecinin, ”Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, usul yönünden bir düzenleme yapıldığını söyledi. Bazı hukukçular mevcut davalara etkisi olacağını belirtiyorlar” sözlerine Elitaş, ”Sayın Bozdağ, benim güvendiğim bir hukukçudur” karşılığını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Mücadelemiz sürecek

Cuma, Haziran 29th, 2012

Kılıçdaroğlu, Aydın’ın Didim ilçesi ve Akbük beldesinde belediyeleri ziyaret etti.

Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı’yı ziyaretinde yanına gelen 6 yaşındaki Akın Karabulut’u seven Kılıçdaroğlu’na, Belediye Başkanı Kamacı karakalem portre çalışması ile hat sanatıyla adının yazılı olduğu çini hediye etti.

Akbük Belediyesi’ni ziyaretinde belediyenin önünde toplanan vatandaşlara hitap eden Kılıçdaroğlu, ”En güzel coğrafyada yaşıyor, tatil yapıyorsunuz sizlere iyi tatiller. Ama bu ülkede tutuklu iradeler, milletvekilleri var. CHP olarak bu ülkeye gerçek anlamda demokrasi ve özgürlük gelene kadar mücadelemiz sürecek” dedi.

Kılıçdaroğlu, yeni 12 yıllık zorunlu eğitim sistemini eleştirerek, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini ileri sürdü.

Kötü yönetim sonucunda kaos ve huzursuzluğun hakim olduğunu, bunları besleyen işsizlik sorununun bulunduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ”Ama bunun kurtuluş yolunun adı var, sanı var, Kuvayı Milliye’si var, CHP var” dedi.

Akbük Belediye Başkanı Mehmet Erçin Sandalcı, Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde, Aydın Belediyesi’nin büyük şehir statüsüne alınması halinde belediyelerinin kapatılma riski bulunduğunu belirterek, konu hakkındaki yasanın meclisteki görüşmeleri sırasında destek verilmesini istedi.

Kılıçdaroğlu, konunun takipçisi olacağını belirterek, ”Kent kültürünü yaşatmak belediyeleri kapatmakla olmaz. Çözüm üretmek ve güçlendirmek lazım” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Akbük Belediyesi’ni ziyaretinin ardından karayoluyla Balıkesir’in Burhaniye ilçesine hareket etti.

Çiçek: Kimse bu haliyle devam etsin demiyor

Cuma, Haziran 29th, 2012

TBMM Cemil Çiçek, özel yetkili mahkemelere ilişkin tartışmaları değerlendirirken, ”Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu mahkemelerin uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık meydana geldi” dedi.

Çiçek,  Kanal A televizyonunda yayınlanan, ”Alper Tan’la Sivil Düşünce” adlı programa katıldı.

”Sizce 24. yasama dönemi nasıl geçti?” sorusunu yanıtlarken Çiçek, bu yasama döneminde gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Önemli araştırma komisyonları kurulduğunu anlatan Çiçek, ”Darbeleri araştırma komisyonu kuruldu. Darbe ve muhtıraların arka planlarını ortaya çıkarmayı amaçlıyor bu komisyon. Darbelerle yüzleşmek bakımından çok önemli bir komisyon. Demokrasi kurumsallaşacaksa, halkın seçtiklerinin başka yol ve yöntemlerle iktidardan uzaklaştırılması yerine demokratik bir şekilde gelecek ve gidecek” diye konuştu.

 Darbe ve muhtıraların siyasi arka planının ortaya çıkarılması bakımından Meclis’in önemli bir görev yaptığını vurgulayan Çiçek, ”Meclis kendi hukukuna sahip çıkıyor. Çünkü Meclis’in faaliyetleri askıya alındı darbeler döneminde” dedi.

Komisyonun hazırladığı raporların içeriğinin henüz tam olarak açıklanmadığına dikkati çeken Çiçek, bunları basına yansıyan şekilleriyle değerlendirmenin doğru olmayacağını ifade etti.

”En popüler olanları en yakınınızda olanlarıdır” ifadesini kullanan Çiçek, ”60’larda çocuktum ama 28 Şubat’ta siyasetteydim, 12 Eylül’de avukatlık yapıyorduk. 28 Şubat ile ilgili eski Sayın Başbakan henüz bilgi vermedi” ifadelerini kullandı.

”Sayın Yılmaz, yazılı olarak cevap vermek istemiş” sözleri üzerine Çiçek, ”Olabilir. Neticede bu komisyonun takdiridir. Neticede bir araştırma komisyonudur. Yazılı olarak da yanıt verebilir. Tabii yüz yüze konuşmanın getireceği bazı avantajlar olabilir ama kimsenin de bir mecburiyeti yok. ‘Ben gelmiyorum, bilgi vermiyorum’ derse onu zorlayamazsınız. Şu ana kadar komisyona, ‘ben ifade vermek istemiyorum diyen’ olmadı. Bu soruşturma bir komisyonu değil. Kimseyi yargı önüne çıkarmak gibi bir görevi yok” şeklinde konuştu.

-Tutuklu milletvekilleri-

Çiçek, bu yasama döneminde başka bir hiçbir dönemde yaşanmamış olayların tezahür ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

”Yemin krizi oldu. Böyle bir kriz bizim siyasi tarihimizde olmadı. Tarihe not düşmüş olduk. Tutuklu milletvekilleri meselesi… Bunların hepsi ya hiç yaşamadığımız ya da çok nadir yaşadığımız olaylar. Kurumun itibarı da çok önemli. TBMM milletin meclisidir. Meclis’in itibarını milletin itibarı gibi değerlendirmek gerekir. Bizlerin itibarını gölgeleyecek, kaybına sebebiyet verecek tutum ve davranışlardan kaçınmak gerekir. Vatandaşın gözünde, ‘kavga etmekten başka bir iş yapmıyorlar’ şeklinde kanaat oluşturmak üzücü olur.

Yargıyla problemi olmayan adaylar da konulabilirdi. Kendimizin yarattığı bir sorun. O süreçte hukuk bilenler itiraz ettiler. Bunun yargı boyutu devam ediyor. Yani 12 Haziran’da seçim yapıldığında böyle bir sorun vardı. Bu kişiler tutuklu idi. Bu halen devam ediyor. ‘Madem ki seçildi tutukluk ortadan kalksın’ deniliyor. Nasıl kalkacak bu hal? Tutuklu milletvekilleri meselesi sorun olarak sürekli önümüze geliyor. Yargının bir bir şekilde çözmesi gerekir. Yargı bir an evvel bu davayı bitirse, bitmedi, bugün, yarın bitecek gibi de gözükmüyor. Davaların uzun sürmesi, önümüze siyasi ve sosyal problem olarak geliyor. Pehlivan tefrikasına döndü. Ergenekon davası hiç durmadan başka davalarla birleştiriliyor. Sık sık reddi hakim talebi oluyor. Bu kadar işin içinden çıkılmaz noktada evraklar birikirse nasıl karar verilecek? Önemli de bir dava. Bu kadar önemli davanın uzun sürmesi, hayır işi uzayınca şerre dönüşür. Yargının da bu işi bir şekilde çözmesi gerekiyor.”

Kanun çıkarılmak suretiyle de tutuklu milletvekilleri sorununun çözülebileceğini belirten Çiçek, ”Bu da olmadı. Yasa çıkarılamadı. Orucu birileri yiyor, kefareti bana yüklüyor. Orucu bozan ben değilim ki. Bu durum, siyasi bir sorun olarak önümüzde kalmaya devam ediyor. Bunun ne sebebi benim, ne de çözümü bende” dedi.

-Özel yetkili mahkemeler-

Türkiye’nin önünde, ”özel yetkili mahkemeler diye bir sorun bulunduğunu” belirten Çiçek, genel itibarıyla mahkemelerin kalkması yönünde bir görüş oluştuğunu tespit ettiğini söyledi.

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının, terör ve çıkar amaçlı suç odaklarının yargılanmasına ilişkin bazı kesimlerde endişeler yarattığının görüldüğünü anlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Türkiye çok kolay birbirini suçluyor. ‘Özel yetkili mahkemeler kalksın’, ‘eyvah terör suçları ne olacak şimdi?’ diyorlar. ‘Kalkmasın’ denildiğinde, ‘siz özgürlüklere karşı mısınız?’ diyorlar. Kuralları da kurumları da ihtiyaçlar belirler. Türkiye böyle bir ihtiyacı duydu, bu mahkemeler geldi. Nihai şekil ne olacak onu görmek gerekir. Şikayetler olabilir ama kurumların varlığından şikayet ederken onu ortadan kaldırdığınızda karşılaşacağınız problemleri iyi düzenleyebilirseniz, bir boşluk, bir olumsuzluk meydana gelmeyecekse kalkabilir de. ‘Kalkmaz-kalkar’ tarzında iki eksen arasında bu tip konuları değerlendirmek yanlış olur. Onun için düzenlemenin kendisini görmek gerekecek.

Her bilim dalında ihtisaslaşma var. Hukuk da kendi içinde ihtisaslaşıyor. ‘Örgüt suçları’ denilen son derece karmaşık dış ve iç bağlantıları… ‘Terör’ dediğin ahtapot gibi bir iş. Uzmanlaşmaya ihtiyaç var, ihtisas mahkemelerine ihtiyaç var. Yine bu ihtisas dikkate alınacak gibi görünüyor. Ben yargıya müdahale etmek gibi bir açıklama asla yapmadım, yapmam da ama şunu kabul etmek lazım ki mevcut uygulamadan bir kısım rahatsızlıklar var. Nereden var? En basitinden, ‘birilerini kurala uymadı’ diye yargılıyorsunuz. Yargının varlık sebebi bu. Birilerini ‘yasaya uymadı’ diye onu yargılarken yargılamayı yapanların da kendisinin de yasalara uymak mecburiyeti var. Hakim, savcı olmak yasalar üstü değildir. Soruşturma gizli, benim ifademi alıyorsunuz, yarım saat sonra ifade gazetelerde ise bir yerden kaçak var. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz, onu sorar kamuoyu.

Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu mahkemelerin uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık meydana geldi. Bir şekil vermek gerektiği noktasında… ‘Kalsın’ diye görüş bildirenler de var. Onu da söyleyeyim. Yüzde yüz mutabakat yok ama genel bir rahatsızlığın olduğu ortada. Bu rahatsızlığı giderecek, yargıya güveni sağlayacak endişeleri bertaraf edecek düzenleme yapılıyor. Ümit ederim beklenen maksat hasıl olur. Ümit ederim endişe edilen noktalara da sebebiyet verecek bir düzenleme olmaz.”

Çiçek, bir başka soruyu yanıtlarken, olağanüstü zamanlarda siyasi ortamın ister istemez yargıyı etkilediğini ifade etti. Cemil Çiçek, ”Türkiye’nin siyasi konjonktürü, siyasi şartlar özellikle olağanüstü koşullarda yargıyı etkilemiştir. Mesela, bir 367 kararı çok büyük sorunlar yaşatmıştır. Anayasa değişmezse önümüzdeki yıllarda da bu tip sorun yaşanabilir. Her şeyi kanunla çözmeye çalışan bir toplumuz. Eğer birini seviyorsak daha baştan beraat ettiriyoruz. Halbuki insan olan herkesin, şeytana uyan herkesin suç işleme ihtimali vardır. Türkiye tartışmıyor, Türkiye mızırdanıyor, homurdanıyor, birbirini suçluyor. Onun için yapılacak düzenlemelerde memnun olan da çıkacak olmayan da çıkacak” diye konuştu.

-Suriye-

Bugün gazetelerde, Türkiye’nin, Suriye sınırında tampon bölge oluşturması çalışması yaptığı bilgisini içeren haberler bulunduğunun anımsatılması üzerine Çiçek, ”Halklar burada özgürlük talep ediyor. Polis devletinin getirdiği sıkıntılardan kurtulmak istiyorlar. Seçtiği insanları iş başında görmek istiyor. Tam bir diktatörlük, tam bir polis devleti. Düşmana karşı kullanılacak silahları kendi vatandaşına kullanıyor. Şehrin girişine geliyor, bir apartmanı topa tutuyor. Böyle bir yönetimin evvela oradan gitmesi lazım. İş her geçen gün daha kötüye gidiyor” dedi.

”Aynı isimler 30-40 senedir orada, yönetimde. Bunlar ne bulunmaz Hint kumaşıymış” diyen Çiçek, şöyle konuştu:

”Bu olayların çıktığı coğrafyalar dünyanın en zengin yeridir ama aynı zamanda en fakir insanların yaşadığı yerdir. Neden? Bir yerde polis devleti varsa yolsuzluk vardır. ‘Suriye’ denilince kim kimin arkasında bunları da görüyorsunuz. ‘İran’a sadakatle bağlıyız’ diyor. Bir devletin başkasına söyleyeceği laf değil.

Türkiye’nin durumu farklı. Türkiye bunlara menfaat mülahazasıyla bakmadı. Biz önce kardeşlik ilişkisi açısından bakıyoruz. Bunlar İslam ülkeleri, kardeşimiz. Tarihi, kültürel sorumluluğumuz var. İstiyoruz ki buralarda huzur olsun. Biz bitişik nizam ülkeleriz. Yandaki komşuda her gün kavga, gürültü varsa yanı başındaki evde oturan komşu olarak siz huzur içerisinde olamazsınız. Sizin de huzurunuz kaçar. Onun için Türkiye, bu işlere müdahale ederken, deniz aşırı bir ülke konumunda değil gelişmelerden doğrudan doğruya etkilenen, rahatsız olan bir ülke.

Tampon bölge meselesi ne kadar doğrudur bilemiyorum. Uluslararası camianın bir an önce çözüm bulmazsa gereken bir vahşet icra ediliyor. Bize sığınanlar var. Ülkenin güneyinde olanlar nereye gidecek? Bunları kardeşçe uyardık ama diktatörlerde bir körlük oluyor. Rahmetli Özal, Iraklı yöneticileri uyarmıştı. Şimdi de bunu Esed yaşıyor.”

Çiçek, bir başka soru üzerine, Meclis tatile girerken ‘olağanüstü bir toplantı icap ederse’ diye zaman zaman imza toplandığını belirterek, ”Buradan ilave bir anlam çıkarmak doğru değil” dedi.

Yeni anayasa yapımına ilişkin oluşturulan komisyonun, TBMM’nin tatile girmesinin ardından çalışmalarını devam edeceğini belirten Çiçek, ”Anayasa yapmamak gibi bir ihtimal yok. Bu 4 parti açısından çok ciddi sorumluluk doğurur. Yapılmazsa bugünkü şikayet edilen anayasa yürürlükte kalır” diye konuştu.

Çiçek, hiçbir terör örgütünün kendi başına karar veremeyeceğini, bunların arkasında uluslararası güçler bulunduğunu ifade etti.  

”İnsanların çocuklarının kullanıldığının farkında olması lazım” ifadesini kullanan Çiçek, ”Çocukları kullanılıyor. İadesini istediklerimizden bir tanesi Venedik’te tatildeyken yakalanıyor. Emin olun çocukları dağda olanların yüzde 99’u, Venedik’in nerede olduğunu bilemez. Herkesi biraz daha bu işlerde kullanıldığının farkında olması lazım. Terör örgütüne yabancı desteği şu an halen devam ediyor” şeklinde konuştu.

Erdoğan, Kurtulmuş’un eşinden ne istedi?

Cuma, Haziran 29th, 2012

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile Demokrat Parti eski Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun Başbakan Erdoğan’ın isteği doğrultusunda AK Parti’ye katılacağı iddiası somutlaşmaya başladı.

Siyaset dünyasını sarsan  bu transfer görüşmeleri taraflarca kesin bir dille yalanlanmazken, Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ile Milat Gazetesi yazarı İsa Tatlıcan’ın paylaştığı bilgiler de dikkat çekti.

SOYLU: YAZMAMAK KOŞULUYLA DOĞRULADI

Sabah yazarı Mahmut Övür, DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun Mart ayında Dolmabahçe Sarayı’nda bir görüşme yaptığını belirttiği yazısında Soylu’nun kendisine ifade ettiği, “Yazmamak koşuluyla şunu söyleyebilirim; evet böyle bir görüşme oldu ve böyle bir teklif geldi.” sözlerini de paylaştı.

ARACI ŞENTOP

Milat Gazetesi yazarı İsa Tatlıcan ise HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye katılım sürecine aracılık eden ismi açıkladı. AK Parti’nin yeni dönem hukukçu kurmaylarından ve Anayasa Komisyonu üyesi de olan Prof. Dr. Mustafa Şentop’u işaret eden Tatlıcan’ın satırları şöyle: “İki aydır Numan Kurtulmuş ile Erdoğan arasında bir görüşme trafiği sürüyordu. Süreci de Kurtulmuş’un da, Erdoğan’ın da güvendiği bir isim olan AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop yönetiyordu.”

SEVGİ KURTULMUŞ’A ŞİKAYET ETTİ

Mahmut Övür ayrıca Başbakan Erdoğan’ın daha önce partiye davet ettiği Numan Kurtulmuş’u, eşi Sevgi Kurtulmuş’a şikayet ederek bir an önce karar vermesinde yardımcı olmasını istediğini de kaydetti.

– Mahmut Övür’ün köşe yazısı sayfa 2’de
– İsa Tatlıcan’ın köşe yazısı sayfa 3’te
Sayfa: 1 2 3

Meclis 2 Temmuz’da tatile giriyor

Cuma, Haziran 29th, 2012

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Danışma Kurulu önerisine göre, Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı gündemin ön sıralarına alındı.

Bazı ülkelerle imzalanan uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin uygun bulunduğuna dair kanun tasarıları ise gündemin arka sıralarına çekildi.

TBMM Genel Kurulu, 1 Temmuz’da tatile girmeyerek çalışmalarını sürdürecek.

Genel Kurul’da Lübnan’da UNIFIL kapsamında görev yapan Türk askerinin görev süresini bir yıl daha uzatan Başbakanlık Tezkeresi görüşülmesinin ardından, Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ile bazı ülkelerle imzalanan uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin uygun bulunduğuna dair kanun tasarıları ele alınacak.

Genel Kurul, yarın ”3. Yargı Paketi” için mesai yapacak, 1 Temmuz Pazar günü ise bazı kanunlarda değişiklik yapan ”torba teklif”in görüşmelerine kaldığı yerden devam edecek.

TBMM Genel Kurulu, 2 Temmuz Pazartesi günü ise Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda değişiklik yapan tasarıyı görüşecek.

Camı kırılan uçak tehlike atlattı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Kanada Havayolları Air Canada’nın, Toronto-Londra seferi için havalanan AC 862 sefer sayılı yolcu uçağı tehlike atlattı.

Havalandıktan 4 saat sonra Newfoundland-Labrador eyaleti üzerinde iken camlarından birisi kırılan 200 yolculu uçak, Nova Scotia eyaletinin başkenti Halifax’a indi.

Halifax Havaalanı’nda başka bir uçağa alınan yolcular, daha sonra Londra için yeniden havalandılar.

ABD’de tarihinde ‘itaatsizlik’ ilki

Cuma, Haziran 29th, 2012

ABD Temsilciler Meclisi, ABD Adalet Bakanı Eric Holder’ı, Meksika sınırında silah kaçakçılığını takip altına almak için yürütülen, ancak başarısızlıkla sonuçlanan ”Hızlı ve Öfkeli” operasyonuyla ilgili talep edilen belgeleri kendileriyle paylaşmadığı gerekçesiyle ”Kongre’ye itaatsizlikle” suçladı.

Meclis’te yapılan oylamada, Holder’a karşı ”cezai ve sivil” nitelikteki iki ayrı paket, çoğunluğu oluşturan Cumhuriyetçilerin desteğiyle açık farkla kabul edildi. Oylamayı, Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratların lideri Nancy Pelosi ve siyahi milletvekillerinin de aralarında yer aldığı çok sayıda Demokrat milletvekili salonu terk ederek boykot etti.

Siyahi bakan Holder, ABD tarihinde Kongre tarafından ”Kongre’ye itaatsizlik”le suçlanan görevdeki ilk kabine üyesi oldu.

Cumhuriyetçiler, Holder’ı, ”Hızlı ve Öfkeli” operasyonuna ilişkin olarak Kongre’de yürütülen incelemeye sekte vurmakla suçlarken, Demokratlar ise, Cumhuriyetçilerin çabasının bir ürünü olan oylamayı, seçim senesinde ABD Başkanı Barack Obama’yı zor durumda bırakmayı amaçlayan siyasi güdümlü bir girişim olarak görüyor.

Adalet Bakanı Holder, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ”Bugünkü oylama, bazıları açısından iyi bir siyasi şov vazifesi görebilir, ama esasında bu hem aptalca, hem de Amerikan halkına ağır zarar verici bir çaba. Amerikalılar bundan daha iyisini bekliyor ve hak ediyor” dedi. Holder, Cumhuriyetçilerin bu girişimini, seçim yılında siyasi güdümlü ve saptırılmış bir çaba olarak niteledi.

Temsilciler Meclisi’nin kabul ettiği, ”cezai” nitelikli itaatsizlik suçlaması, konuyu, Holder’a karşı suçlama yöneltilip yöneltilmeyeceğine kadar verecek olan Washington DC Başsavcısı Ronald Machen’a taşıyor. Ancak, Obama’nın atadığı ve Holder’a karşı sorumlu bir isim olan Machen’ın bu konuda bir işlem yapacağına pek ihtimal verilmiyor.

Meclis’in kabul ettiği ”sivil” nitelikli itaatsizlik suçlaması ise, Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hükümet Reformu Komitesi’ne, Adalet Bakanlığı’nın istenen belgeleri paylaşmaması ve Obama’nın belgelerin gizliliğini korumak için özel yetkisini kullanmasının hukuki geçerliliğinin incelenmesi talebiyle dava açmasına imkan tanıyor. Ancak uzmanlar, bu süreçte de mahkemelerin nihai karara varmasının yıllar sürebileceğini belirtiyor.

”Hızlı ve Öfkeli” operasyonu

”Hızlı ve Öfkeli” operasyonu, ABD’de Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu tarafından, Meksikalı uyuşturucu kartellerinin silah alımlarını takip altına almak amacıyla Arizona eyaletinde başlatılmıştı.

Adalet Bakanı Holder’ın denetiminde yürütülen operasyon kapsamında, Meksika’daki kartellerin silahları nasıl temin ettiğini ve dağıttığını izlemek için kaçak şekilde temin edilen silahların Meksika’ya girişine göz yumulmuş, ancak operasyonun planlandığı gibi gitmemesi sonucu, 1000’in üzerinde silahın izi kaybedilmişti.

Meksikalı uyuşturucu kartellerinin eline geçen bu silahların ikisi, 2010 yılında Meksika sınırındaki devriye ajanı Brian Terry’nin öldürüldüğü yerde bulunmuştu.

Ayakkabıcı sektörü yeni stratejiler arıyor

Cuma, Haziran 29th, 2012

Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) bünyesinde kurulan ”Gaziantep Kümelenme Merkezi”, Ekonomi Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ortaklığında devam eden Avrupa Birliği (AB) destekli ”KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi” kapsamında ihracatta yeni stratejiler arıyor.

GAİB Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, yaptığı yazılı açıklamada, çalışmaların hızla devam ettiğini ve sektör temsilcileriyle bir araya gelerek, yeni stratejiler geliştirdiklerini belirtti.

”2023 ihracat hedefi”nin yakalanması ve Gaziantep ayakkabı sektörünün gelişmesi için önemli bir proje olarak nitelendirilen ”KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi” kapsamındaki Gaziantep Kümelenme Merkezi’nin çalışmalarının dikkat çektiğini ifade eden Çıkmaz, şunları kaydetti:

”Çalışmalar büyük bir titizlikle sürdürülüyor. GAİB’te yapılan toplantıyla önümüzdeki 3 yıl içerisinde yurt dışında uygulanacak olan pazarlama ve satış stratejileri belirlendi ve çalışmalar değerlendirildi. Ekonomi Bakanlığı’nın 2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi hakkındaki tebliği kapsamında uygulanmakta olan ‘Ayakkabı Sektöründe İhracat Seferberliği Projesi’nde yer alan 21 firmanın katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, proje süresinde yapılacak çalışmalar ve yurt dışı pazarlama faaliyetleri de değerlendirilerek bilgi alışverişinde bulunuldu.”

Bu arada, sektör strateji çalışmalarına destek vermek üzere Gaziantep’e gelen ayakkabı uzmanı İngiliz Peter Raklyeft’in de Gaziantep ayakkabı sektörünün dünya pazarlarındaki rekabette avantaj ve dezavantajlarını değerlendirdiği bildirildi.

Raklyeft, sektörün üretim kalitesi ve ürün çeşitliliği yönünden uluslararası pazarlarda rekabet avantajı olduğunu, sadece tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine ağırlık verilerek ürünlerin yurt dışı pazarlarda tanıtılması gerektiğini vurguladığı belirtildi.

Projede yer alan firma temsilcilerinin ise yapılacak çalışmaların sektöre çok önemli katkıları olacağını ifade ettikleri aktarıldı.

Gaziantep Sanayi Odası ve GAİB’in birlikte yürüttüğü ”Ayakkabı Sektöründe İhracat Seferberliği” projesiyle 3 yıl boyunca Ekonomi Bakanlığı destekli olarak eğitimler, danışmanlık hizmetleri, yurt dışı pazarlama faaliyetleri, alım heyetleri düzenlenmesi gibi çalışmalar yapılacağı bildirildi.

KİT’lerde 166 bin 698 kişi çalışıyor

Cuma, Haziran 29th, 2012

KİT’lerde ve özelleştirme programındaki kuruluşların toplam istihdam maliyetleri geçen yıl, bir önceki yıla oranla yüzde 7,43 artarak, 8 milyar 447 milyon 312 bin lira oldu.

Hazine verilerine göre, KİT’lerde ve özelleştirme programındaki kuruluşlarda çalışan sayısı 2012 yılının ilk çeyreğinde 166 bin 698 oldu. Söz konusu kuruluşlarda, 2011 yılında çalışan sayısı 173 bin 927 kişiydi.