Archive for the ‘Genel’ Category

Polonya, ESM’ye katılımı onayladı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Polonya, Avrupa İstikrar Mekanizması’na katılımı onayladı

Avro Bölgesi’ne üye olmayan Polonya’da Parlamento, mayıs ayında ESM’ya katılım için onay vermişti.

ESM’nin Temmuz ayında operasyonel hale gelmesi için üye ülkelerin onaylaması gerekiyor.

Avro Bölgesi’nin krizle mücadele için 500 milyar avroluk kalıcı Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ve 440 milyar avroluk geçici Avrupa Finansal İstikrar Fonu (EFSF) bulunuyor.

Avro Bölgesi maliye bakanları, mart ayında Kopenhag’da düzenledikleri toplantıda, finansal anlamda zor durumda bulunan ülkelere mali destek vermek amacıyla oluşturulan ateş gücünün miktarının artırılması konusunda uzlaşma sağlamıştı.

Söz konusu dönemde Avro Bölgesi’nin krizle müca

Nadir için Thatcher’a mektup göndermiş

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Nevsal Elevli’nin haberi

Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dünyanın sayılı şirketlerinden Polly Peck International’ın hesabından 34 milyon sterlin çalmakla suçlanan işadamı Asil Nadir, 22 yıl aradan sonra iddialarla ilgili ifade vermeye devam ediyor.

İngiltere’de görülen davanın 2’nci gününde ilginç bir iddia ortaya atıldı ve 1990 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, Nadir için İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’a mektup yazdığı öne sürüldü.

Old Bailey’de görülen davaya avukatları, yakınları ve eşi Nur Nadir’le gelen Asil Nadir’in kendinden emin, neşeli ve rahat tavırları dikkat çekti.  İngiliz basınının büyük ilgi gösterdiği duruşmanın temmuz ayı sonunda jürinin vereceği kararla sona ermesi bekleniyor.

Dünkü duruşmada, Özal’ın Nadir için Thatcher’a yazdığı öne sürülen mektup duruşma jürisine gösterildi.

‘Rum komplosu!’

Özal’ın mektubunda ‘Demir Leydi’ lakaplı ünlü politikacıya Nadir’in başına gelenlerin bir Rum komplosu olabileceğine işaret ettiği iddia edildi. 1987-1990 yılları arasında şirket hesaplarında 13 ayrı dolandırıcılık yaptığı idiasıyla yargılanan ve hakkındaki iddiaları reddeden 71 yaşındaki Nadir de, şirketinin batmasından önceki haftalarda iki kez Özal ile görüştüğünü belirtti.

Özal’ın Thatcher’e mektubunun 12 Eylül 1990 tarihini taşıdığı belirtildi.  Özal’ın mektubunda İngiliz makamlarının Nadir’e adalet içinde ve örnek teşkil edecek biçimde davranacağından emin olduğunu söylediği öne sürüldü.

Özal’ın mektubunda endişelerinden söz ettiği ve şirketle ilgili Rum basınında yer alan yoğun haberlere de dikkat çekerek, bu yolla bir önyargı oluşmasına dair kaygılarını da ortaya koyduğu kaydedildi.

‘Ültimatom verdiler’

Özal’ın, mektupta ayrıca, “Rumlar’ın bu yolla KKTC ekonomisini olumsuz etkilemek ve Türkiye’nin çıkarlarını zedelemeyi hedefliyor olabileceklerine” de dikkat çektiği bildirildi. Bu arada jüriye Thatcher’in bu mektuba herhangi bir yanıt verip vermediği bildirilmedi.

Nadir ise bu mektubun ardından Türkiye’nin Thatcher’in Dışişleri Bakanı Douglas Hurd’den bir ültimatom aldığını belirterek, “Turgut Özal’a bir ültimatom yollandı. Mesaj bir cumartesi günü ulaştı ve ‘Pazartesi günü itibariyle 100 milyon sterlin bize ulaşmazsa her şey bitmiş olacak’ denildi” iddiasını ortaya attı.

Nadir ayrıca dönemin Ekonomi Bakanı Güneş Taner’in PPI’a yardım etmek için bir fon önerdiğini ve Türkiye’nin gereken her ne ise verip şirketi kurtarmak istediğini söylediğini de iddia etti.

Sıfırdan İngiltere’nin  en zenginleri arasına…

* Asil Nadir İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ndeki eğitimini yarıda keserek 1960’ların başında ailesiyle birlikte Londra’ya yerleşti. 1974 Barış Harekatı’ndan sonra Lefkoşa’ya dönerek tekstil işine girdi.

* Kuzey Kıbrıs’ta ürettiği tekstil ürünlerini İngiltere’de kurduğu Wearwell şirketiyle Ortadoğu’ya ihraç etmeye başladı.

* Bir süre sonra da elektronik, gıda ve hizmet sektöründe de iş yapan Polly Peck Holding’i kurdu.

* Nadir 1980’li yıllarda İngiltere’nin en zengin 100 işadamından birisi oldu. 1990’da Sunday Times’ın İngiltere’nin en zenginleri listesine 36’ncı girdi.

* Paravan şirketleri aracılığıyla Polly Peck hisselerini yapay olarak yükselttiği suçlamaları, şirketi büyük bir mali krize soktu.

* 1991’de Polly Peck 550 milyon sterlin borçla iflas etti. Nadir dolandırıcılıktan tutuklandı.

* 1993’te ise kefaletle serbestken özel uçağıyla KKTC’ye kaçtı.

Özal’ın davetiyle medyaya girdi

Asil Nadir dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın tavsiyesiyle 1988’de Türkiye’de medyaya girdi. Basında ciddi bir muhalefetle karşı karşıya olan Özal’ın bu davetinin kendine göre bir medya yaratma isteğiyle olduğu yorumları yapıldı. Dönemin gazete patronları, Sabah’ta Dinç Bilgin ve Hürriyet’te Erol Simavi’ydi. Asil Nadir, Güneş ve Günaydın gazetelerini, Gelişim Yayınları’nı satın aldı. Gazeteleri için yüksek paralar harcayarak önemli transferler yaptı.

Orduevi’ndeki toplantı…

İrem Barutçu’nun ‘Babıali’nin Tanrıları’ kitabında Turgut Özal, Erol Simavi, Dinç Bilgin ve Asil Nadir’i buluşturan bir toplantıda yaşanan çarpıcı olay özetle şöyle anlatılıyor:

“8 Mart 1989. Harbiye Orduevi. O gece gazete patronları Başbakan’ın sofrasında konuklar. Yemekte tam da tatlı aşamasına gelinmiştir ki, Asil Nadir, ter içinde ve koşar adımlarla salondan içeri giriverir. Bu emrivaki patronların canını sıkmıştır. Bir müddet sonra Erol Simavi ayağa kalkar, “Ben gidiyorum” der.

Bu cümleden sonra Simavi  ikna edilir ve yerine oturur ama Asil Nadir’le olan gerilim şu diyaloglarla devam eder: Erol Simavi: “Sen bütün gazeteleri alacakmışşın, gel benimkini de al.” Asil Nadir: “Alırım.” Simavi: “Yalnız ben on iki sıfırlı isterim. Turgut Bey, sen de aracılık yap. Sana da yüzde on verelim. Seçim geliyor, paraya ihtiyacın vardır.”

Sonraları Sabah ve Hürriyet grubu, İngiltere’de Polly Peck’le ilgili başı derde giren Asil Nadir’e karşı birlikte bir kampanya başlattı ve Asil Nadir Türk basınından çıktı.

Avro/dolar paritesi sert düşüyor

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Almanya’da açıklanan verilerin beklentilerden kötü gelmesi ve yetkililerden AB liderler zirvesiyle ilgili beklentinin yüksek tutulmaması yönünde açıklamalarla avro/dolar paritesinin uluslararası piyasada sert bir şekilde değer kaybettiği ve 1,2417 seviyesine gerilediği görülüyor.

Avro/dolar paritesi güne 1,2469’dan başladıktan sonra gelen alımlarla bir ara 1,2525 seviyesine kadar yükselmişti. Almanya’da işsizlik oranı haziran ayında beklentilerin üzerinde yüzde 6,8 olurken (beklenti yüzde 6,7) yetkililerin AB liderler zirvesinden ayrıntılı kararlar çıkmasının beklenmemesi yönündeki açıklamalarının ardından son yarım saatte avro/dolar paritesinin sert bir şekilde değer kaybettiği görüldü.

Analistler paritenin 1,2440 – 1,2450 desteğinin üzerine yükselememesi durumunda sonraki desteğin 1,23 seviyesinde olduğunu belirtiyorlar.

Pasaport krizi 15 Temmuz’da sona erecek

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Emniyet, önümüzdeki iki hafta içinde pasaport teslimatlarının normale döneceğini bildirdi.

Milliyet’in edindiği bilgilere göre, Darphane Genel Müdürlüğü’nce açılan ihaleyi kazanan firmanın hazırladığı yeni tip pasaportlarda kullanılacak çiplerin güvenlik açısından yetersiz olduğunun saptanmasının ardından çip ihalesinin, Kamu İhale Kurumu’nca iptal edilmesiyle başgösteren umuma mahsus pasaport teslimatları iki hafta içinde normale dönecek.

İhalenin iptal edilmesi nedeniyle, Darphane Genel Müdürlüğü’nün, elindeki hazır pasaportları, sayısını azaltarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne göndermesi sonucunda pasaport teslimatlarında yaşanan gecikme krize yol açtı.

Tatil başladı, stokta pasaport kalmadı

Darphane Genel Müdürlüğü’nce gönderilen pasaportların yetersiz kalması sonucunda, her geçen gün katlanan başvuru sayısının büyümesi nedeniyle başvuru sahiplerine pasaportların veriliş süresi 2 günden 1 aya kadar uzadı.

Özellikle İstanbul’dan yapılan başvurularda süre 3 haftaya kadar çıktı. Yaz tatili olması ve Umregezileri nedeniyle artan talebe karşın, Darphane’nin gönderdiği pasaport cüzdanlarının yetmemesi nedeniyle başgösteren sorunun çözümü için Emniyet Genel Müdürlüğü ile Darphane arasında temasların sürdüğü öğrenildi.

Darphane’nin, başta çip ve basılı defter olmak üzere pasaport cüzdanlarındaki eksiklerin giderilmesi için başlattığı girişimin olumlu sonuçlandığı ve 2 haftaya kadar normal sürecin işleyeceği belirtildi. Emniyet yetkilileri, halen 15 gün olan teslimat süresinin 15 Temmuz’dan sonra yeniden eskisi gibi 2 güne ineceğini bildirdi.

Hükümet emeklilikte yeni düzenleme yapıyor

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Hüseyin Özay’ın haberi

Öngörülen düzenlemeye göre, devlet askerlikte geçen süre için tabandan prim ödeyecek.

Emekli olurken askerlik süresinin sigortaya eklenmesi için çalışanların ödediği parayı devletin üstlenmesi için çalışma başlatıldı. Milli Savunma Bakanlığı’nın konuyla ilgili hazırladığı düzenleme, ekonomi bakanlıkları tarafından onaylanırsa, halk arasında ‘askerliği saydırma’ olarak bilinen askerlik borçlanmasını devlet üstlenecek.

Devlet askerlikte geçen süreler için tabandan prim ödeyecek. Böylece, askerliğini er ve erbaş olarak yapan vatandaşlar, emekliliklerinde ceplerinden para ödeyerek askerlik borçlanması yapmak zorunda kalmayacak. Mevcut sistemde, askerlik görevini yerine getiren er ve erbaşların sadece, sağlık giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Askerlik süresi ise emeklilik aşamasında, borçlanma yöntemiyle sigortalılık süresine ekleniyor.

5-35 bin lira ödeniyor

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın, 1 Temmuz-31 Aralık 2012 dönemine ilişkin belirlediği katsayılar dikkate alındığında, 1 günlük askerlik borçlanması için en az 10.03 lira, en yüksek ise 65.21 lira ödemek gerekiyor.

Eğer bir sigortalı, 18 ay üzerinden askerlik borçlanması yapmak isterse, en az 5 bin 417 lira, en yüksek ise 35 bin 212 lira prim ödemek zorunda kalıyor. Üzerinde çalışılan yeni sistemde ise bu yük, devlet tarafından üstlenilecek.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanarak ilgili bakanlıkların görüşüne sunulan yasa tasarı taslağında er ve erbaşların, askerlik görevini gerçekleştirdiği dönemlerde sigorta primi ödenmesi öngörülüyor. Primler, yükümlülerin silah altına alınması ile başlayacak ve terhisle birlikte sona erecek.

Yine primler çalışanlar gibi aylık olarak ve tabandan ödenecek. Böylece, askerlik hizmeti nedeniyle, işini bırakmak zorunda kalanların da prim ödemeleri de kesintiye uğramamış olacak.

Prim Maliyeti hesaplanıyor

Mehmetçiğe, askerlik yaptığı dönem için devlet tarafından sigorta primlerinin ödenmesine ilişkin düzenleme için, ekonomi bakanlıkları çalışma başlattı. Halen sistemin ekonomiye getireceği yükler için hesaplama yapıldığı öğrenildi. Ekonomi bakanlıkları tarafından da düzenlemeye onay gelirse, er ve erbaşların sigorta primleri için her yıl Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesine ödenek konulacak. Ve primler de bu ödenekten karşılanacak.

Ukrayna ile vizesiz seyahat 1 Ağustos’ta

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Türkiye ile Ukrayna arasında, 22 Aralık 2011 tarihinde imzalanan ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Vatandaşların Karşılıklı Seyahatlerine İlişkin Usullere Dair Anlaşma’ 1 Ağustos’ta resmen yürürlüğe giriyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, her iki ülkenin vatandaşları, birbirlerinin ülkesine anlaşmanın ekinde sıralanan geçerli pasaport ve seyahat belgeleriyle, kesintisiz kalış süresi ile giriş yaptıkları tarihten itibaren 30 günü aşmamak kaydıyla, vizesiz olarak girip çıkabilecek ve transit geçebilecekleri vurgulandı. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

 “Her iki ülke vatandaşları, birbirlerinin ülkesinde toplam kalış (ikamet) süresi son 180 gün içerisinde 90 günü geçmeyecektir. Örneğin, Ukrayna vatandaşları 6 ay içerisinde vize muafiyetiyle 3 kez 30 gün sürelerle giriş ve çıkış yaparak toplam 90 gün ülkemizde kalabilecektir. Anlaşmada belirtilen vize muafiyet süresinden 30 gün, daha uzun süreli kalmak veya çalışmak, eğitim ve aile birleşimi amaçlarıyla yapılacak seyahatlerde, işbu anlaşmanın ekinde belirtilen geçerli pasaport ve seyahat belgeleri hamilleri, tarafların ulusal mevzuatı uyarınca vizeye tabidir. Ukrayna’ya seyahat edecek Türk vatandaşları için vize muafiyeti kapsamında bulunan geçerli belgeler; umuma mahsus pasaport, geçici pasaport (sadece daimi olarak ikamet edilen devlete dönmek için), uçaklar için mürettebat sertifikası (uçak mürettebat listesi ibraz edilirse), gemi adamı cüzdanı (gemi mürettebat listesi veya bir örneği ibraz edilirse) ve seyahat belgesi’dir.”

Türkiye’ye seyahat edecek Ukrayna vatandaşları için vize muafiyeti kapsamında bulunan geçerli belgelerin ise şunlar olduğu açıklandı: “Ukrayna vatandaşı yurt dışı seyahat pasaportu (umuma mahsus pasaport), çocuk seyahat belgesi, gemi adamı kimlik kartı (gemi mürettebat listesi veya örneği ibraz edilirse), mürettebat kimlik kartı (uçak mürettebat listesi örneği ibraz edilirse) ve Ukrayna’ya dönüş sertifikası’dır. (sadece Ukrayna’ya dönüş için).”

CİHAN

Japon Rating kuruluşu TL’nin notunu yükseltti

Perşembe, Haziran 28th, 2012

JCR Türkiye’nin yerel para cinsinden kredi notu görünümünü ”pozitif”e yükseltti

Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating Agency (JCR) Türkiye’nin yabancı ve yerel para kredi notlarının teyit ederken, yerel para cinsinden kredi notu görünümünü ”durağan”dan ”pozitif”e yükseltti.

JCR’nin yazılı açıklamasında, ”Uluslararası Para Fonu’ndan hiçbir yardım almadan global finansal krizin etkileri ile başa çıkabilen Türkiye’nin 2010 ve 2011’de yüksek bir ekonomik büyümeyi başardığı” vurguladı.

2011 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren, Türkiye’nin cari açığını ekonomik büyümenin de yavaşlaması ile azalma eğilimine girdiğini belirten JCR, yurt içi talebin ve uluslararası sermaye akışının yönetilmesini hedefleyen ihtiyatlı mali politika ve esnek para politikasının, kredibilitenin bu değişimde etkili olduğunu belirtildi.

Açıklamada, ”Buna rağmen, ekonomik büyüme ve cari açık açmazı konusunda herhangi bir yargıda bulunmak için henüz erken, bu problemle ilgili olarak gelecekteki gelişmeleri izlenmeli” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Türk hükümetinin 2000’li yılların başından itibaren sürdürdüğü yapısal reformların ülkenin mali durumun büyük oranda gelişmesini sağladığı belirtildi.

Türkiye’nin bankacılık sektörünün kamu borcunun finansmanında önemli bir rol üstlendiğini ve Avrupa borç krizine rağmen 2011’de istikrarı sürdürdüğünü belirten JCR, bu faktörleri düşünerek yerel para cinsinden notun görünümünü ”durağan”dan ”pozitif”e yükseltildiğini ifade etti. JCR, Türk ekonomisinin dış finansmana bağımlılığı nedeniyle yabancı para cinsinden notunu ise teyit ettiğini vurguladı.

Memurlar zam farklarını almaya başladılar

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Maliye Bakanlığı’nın zam farkı ödemelerinin salı günü yapılacabileceğini söylemesinin ardından birçok haber sitesi beklenenin olmadığını, ödemelerin yapılmadığını duyurdu. Kamu-Sen yetkilileriyse ödemelerin bazı memur gruplarına yapılmaya başlandığını açıkladı.

2.5 milyon memurun maaş bordrosunun hazırlandığını ifade eden Kamu-Sen yetkilisi, maaş bordrosunu hazırlayan bazı kurumların zam farkını ödediğini, diğer kurumlarda çalışan memurların da birkaç gün içerisinde zam farkını alacağını ifade etti.

ÖDEMELER BU HAFTA

Geçtiğimiz ay yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sonrası son karar Hakem Heyeti’ne kalmış, Hakem Kurulu da memura 2012 için yüzde 4+4, 2013 içinse yüzde 3+3 zam vermişti.

Yapılacak ödemelerle birlikte kamu çalışanları geriye dönük 5.5 aylık maaş farkını alabilecekler.

Akdeniz halka arz ediliyor İMKB’de ilk olacak

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Konuyla ilgili basın toplantısında konuşan Akdeniz Girişim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Necmeddin Şimşek, “Kazanan büyüyen ve paylaşan bir şirketiz. Elde edilecek geliri yatırım finansmanımızda kullanacağız”dedi.

Akdeniz Girişim Holding’in iştiraki olan Akdeniz Güvenlik A.Ş., sermayesinin yüzde 12.3’ünü halka arz ediyor.  İMKB’ye kote olan ilk güvenlik şirketi Akdeniz Güvenlik, şirket sermayesini 11 milyon  TL’den, 12.2 milyon TL’ye çıkarırken, artırılan 1.2 milyon TL’lik kısım ortakların rüçhan hakkı kısıtlanarak 10.9 TL’den halka arz ediliyor.

Şirket, halka arzdan elde edeceği 13.080.000 TL geliri ana faaliyet konularında, büyüme finansmanında ve yeni projelerinde kullanacak. Halka arz, İMKB birincil piyasada sabit fiyatla talep toplama yöntemiyle 28-29  Haziran  2012 tarihlerinde gerçekleştirilecektir.

“Bölgesel oyuncu olacağız”

Halka arz basın toplantısında konuşan Akdeniz Girişim Holding A.Ş.  Yönetim Kurulu Başkanı Necmeddin Şimşek “Grubumuzun amiral gemisi olan Akdeniz Güvenlik’in borsada işlem görecek ilk güvenlik ve hizmet şirketi olmasının gururunu yaşıyoruz. Türkiye’de fiziki güvenlik alanında yapmış olduğumuz başarılı çalışmaları, elektronik güvenlik hizmetleriyle desteklemek yönünde bir karar aldık.

Fiziki güvenlik sistemlerini yangın ve hırsızlık alarm sistemleri, kameralı izleme merkezleri, araç zırhlamaları gibi savunma yan sanayi ile destekleyerek büyümek istiyoruz” dedi. Halka arzdan elde edecekleri geliri, büyüme finansmanı ve yeni projelerde kullanıp yurtiçi ve yurtdışındaki güçlerini arttırmakta kullanacaklarını dile getiren Şimşek, “Hedefimiz, Akdeniz Güvenlik’i 5 yıl içinde yurtiçi fiziki güvenlik hizmetinden daha geniş bir yelpazeye taşıyıp bölgesel oyuncu yapmak. Bu doğrultuda ilk  yatırımımızı da 2011 yılı itibariyle Irak’ta yaptık.

Bağdat’ta 128 özel güvenlik personeli ile faaliyet göstermeye başladık.  Yurtdışındaki faaliyet alanlarımız yakın zamanda Mısır ,Suudi Arabistan ve Libya gibi Ortadoğu ülkeleri ile Kuzey Afrika’yı da kapsayacak biçimde planlanmaktadır. 2012 yılında gerçekleşecek anlaşmaların alt yapıları oluşturulmuştur. Sektörümüzde Türkiye’de gösterdiğimiz istikrarlı büyümeyi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya da taşıyarak bölgesel oyuncu olacağız.”diye konuştu.

Savunma sanayine hazırlık!

Savunma yan sanayi konusundaki fizibilite çalışmalarına başladıklarını dile getiren Necmeddin Şimşek, “2012 yılı hazırlık, altyapı ve stratejik ortaklık çalışmaları ile geçirilecektir. Gerek Türkiye, gerek yurtdışı açılım yapılan ülkelerde bu sektörde önemli projelerin hayata geçirilmesinı planlıyoruz. Araç zırhlanması, çelik yelek, mühimmat, güvenlik gereçleri üretim ithalat ve ihracatı önceliklerimiz arasında olacaktır” dedi.

Sektörde 11 yıldır faaliyet gösteren ve hızlı bir büyüme kaydeden Akdeniz Güvenlik’in Türkiye’nin 50 ilinde faaliyet gösterdiğini dile getiren Akdeniz Güvenlik A.Ş. Genel Müdürü Sadi Taylan, 2011 itibariyle 117 Milyon TL ciroya sahip olan şirketin sözleşmeli işlerinin büyüklüğünün 344  Milyon TL, istihdam ettikleri eleman sayısının ise 7369  olduğunu belirtti.

Akdeniz Güvenlik A.Ş.’nin, kamu ve özel sektöre verdiği güvenlik hizmeti ile yarattığı istihdam ile sektörünün lideri olduğunu söyleyen Sadi Taylan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Dünyadaki trende paralel olarak kamera ve güvenlik sistemleri hizmet yelpazesine katılmıştır. 2011 yılında üç projeye başlanmıştır. 2012 yılı ve sonrasında en hızlı büyüme bu alanda hedeflenmektedir.

Kamera ve Güvenlik Sistemleri gibi teknoloji destekli güvenlik sistemleri önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Fiziki Güvenlik Hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olacaktır. 2011 yılında Mesken ve Ofis Alarm Sistemlerine 1.000.000 Dolar yatırım yapılmıştır. Şirket halen 8 Bölge Müdürlüğü ile 50 ilde fiziki güvenlik faaliyetini sürdürmektedir.

Bu projelerini 7369 personel, 100 araç ve 74 motosiklet ile gerçekleştirmektedir. Bu altyapı ile 84 özel ve 40 kamu kurumuna hizmet veren şirket, önümüzdeki dönemde bireysel pazarda da tercih edilen bir firma olmayı hedeflemektedir. Mevcut müşteri portföyü, çapraz satış tekniğiyle desteklenecek; muhtemel büyüme ile verimlilik ve karlılık arttırılacaktır.”

5 yıl içinde ciro hedefi 400 milyon TL

Türkiye’de 2004 yılında çıkan Özel Güvenlik Yasası ile sektörün hızla büyüdüğünü ve Akdeniz Güvenlik’in de bu paralelde büyüyerek sektörün en önemli aktörlerinden biri haline geldiğini dile getiren Taylan, “Bu yılki büyüme hedefimizi aşmış bulunuyoruz. 2012 yılı sonuna ulaşıldığında yüzde 50 büyüyeceğimizi öngörüyoruz.”dedi.

Kamu ve özel sektörde güvenlik hizmeti veren Akdeniz Güvenlik A.Ş. 2011 yılında  117  milyon TL ciro  yaptıklarını, 2012 yılı itibariyle 180 milyon TL sözleşmeye bağlı iş aldıklarını  ve 2017 yılı sonun da ise 400  milyon TL ciroya ulaşmayı hedeflediklerini  belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Teknoloji ağırlıklı    faaliyet  alanlarıyla   birlikte  şirketimiz  2012 yılında  yüzde 13 olan  karlılık oranını  2017 yılında yüzde 17 seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. ”

Akdeniz Girişim Holding’in kilometre taşları

1992: Temizlik sektöründe hizmete başlandı.

1999: Akdeniz Temizlik Hizmetleri Ltd. Şti. kuruldu.

2001: Akdeniz Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. faaliyete geçti

İlk güvenlik projesi sözleşmesi imzalandı.

2003: Antalya – Eskişehir – Ankara – İzmir Bölge

Müdürlükleri açıldı.

2004: 5188 sayılı yasa kapsamında Özel Güvenlik Şirketi

Faaliyet İzin Belgesi alındı,

İstanbul ve Eskişehir’de Özel Güvenlik Eğitim

Kurumu öğrenime geçti.

2005: Acil Müdahale Timi oluşturuldu.

VIP Koruma Eğitimi ve Hizmeti (yakın koruma)

verilmeye başlandı.

Akdeniz Turizm tarafından İzmir Çeşme’de 750

yatak kapasiteli Club Familia Tatil Köyü satın

alındı.

2006: Erzurum ve Gaziantep Bölge Müdürlükleri

faaliyete başladı.

2007: Alarm Merkezi Kurma ve İzleme İzin

Belgesi alındı ve hizmete başlandı.

2008: Grup şirketlerinin bölge ülkelerde faaliyette

bulunma kararı verildi.

2010: Akdeniz Operasyon Merkezi kuruldu.

Akdeniz Temizlik tarafından; Türkiye’nin ilk

servis hizmeti ihracatı yapılarak Bağdat’ta

kent, çevre temizliği, bakım-onarım ve

belediyecilik hizmetleri verilmeye başlandı.

2011: Akdeniz Güvenlik 128 Özel Güvenlik Personeli

ile Bağdat’ta hizmete vermeye başladı.

Akdeniz Savunma Yan Sanayi, Şimşek Gayrimenkul,

Şimşek Madencilik ve Akdeniz Tarım

şirketlerimiz kuruldu.

*Grup şirketlerini tek çatı altına toplamak için

Akdeniz Girişim Holding kuruldu.

2012: 1 Mart itibariyle Holding yeni binasında

hizmet vermeye başlamıştır.

Dünyada ve Türkiye’de özel güvenlik

2004 Yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri’ne Dair Kanununun yürürlüğe girmesiyle yasal bir zemine kavuşan özel güvenlik sektörü her yıl sürekli kendini yenilemek suretiyle istihdamda önemli bir yere sahip oldu. Kurum ve kuruluşlara     organizasyonlar,  etkinlikler, spor müsabakaları, VIP koruma ve benzeri alanlarda hizmet vermekte olan özel güvenlik sektörü  7 milyar TL pazar payına ulaşmış olup, genel kolluk birimlerinin faaliyet alanlarındaki iş yükünü de paylaşarak ülke güvenliğine ve istihdamına katkı sağlamaktadır.

EGM Özel Güvenlik Daire Başkanlığı verilerine göre, yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte  2005 yılında 23 bin kişi istihdamı olan sektör, 2012 Haziran ayı itibariyle  216 bine ulaşmıştır.

Avrupa ve Amerika ‘da yüzyıllık geçmişi olan özel güvenlik sektörü  yüz milyar doları aşkın pazar payı ile en önemli sektörlerden olup devletlerin yurtdışı askeri operasyonlarında (Afganistan ve Irak ) kullanılır hale gelmiştir. Avrupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonu rakamlarına göre , Avrupa’da özel güvenlik hizmetinden en çok faydalanan ülke Macaristan iken Türkiye dördüncü sırada yerini almaktadır. Macaristan’da 100 bin kişiye 292 kamu,  791 özel güvenlik görevlisi düşerken, Türkiye’de bu rakam 100 bin kişiye 557 kamu, 289 özel güvenlik görevlisi gerçekleşmektedir.

Kamuda ve Özel sektörde güven veren isim: Akdeniz

Akdeniz Güvenlik A.Ş, Türkiye’nin lider güvenlik şirketi olup  kamuda ve özel sektörde en önemli ve stratejik yerlerin  güvenliğini sağlamaktadır. Şirketin güvenlik hizmetlerini sağlamış olduğu bazı kurum ve kuruluşlar aşağıdaki gibidir:

Adalet Bakanlığı Çağlayan Adalet Sarayı , Sağlık Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Devlet Hava Meydanları İşletmesi,  Topkapı , Ayasofya ve Panaroma gibi Tarihi Mekanlar  ve Müzeler , SGK, İSKİ, Türk Telekom ,Türkiye Şeker Fabrikaları, İETT, Makine Kimya Endüstrisi, İstanbul Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi , Türkiye Elektrik İletişim A.Ş, Devlet Su İşleri, Beyoğlu Belediyesi, Çalık Holding,  Naksan Holding,  Turkuvaz Medya Grubu, YÖRSAN Gıda , Eksim Yatırım Holding .

Vizesiz Avrupa’ tezine Alman hukukçudan onay

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Türkiye’ye doğalgaz akışı durdu!

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Boru hattına gerçekleşen saldırı nedeniyle İran’dan doğalgaz akışının durduğunu” söyledi.

Yıldız, “Doğubeyazıt’taki doğalgaz boru hattına PKK tarafından yapıldığını düşündüğümüz bir saldırı düzenlendi. Ancak tüketici açısından problem yaratacak bir sıkıntı değil” dedi.

Mafya sanal akrabayla mülklere konuyor

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Yavuz Karaman’ın haberi

Sahipsiz mülkleri toplayan deftardarlıklar kayyıma geçen bu gayrimenkullerden büyük bir gelir elde ediyor.  İstanbul’da sahipsiz onbinlerce gayrimenkul olduğunu ifade eden Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, “Defterdarlık sahipsiz gayrimenkullerde birinci derecede akrabaya bakıyor. Kimse bulunmazsa kayyıma geçen bu mülklerde gelir elde ediliyor” dedi.

Defterdarlıkların bu gayrimenkulleri 10 yıl kiraya verdiğini sonra da satış hakkı elde ettiğini anlatan Kiraz, “Gayrimenkulüm mirasçısı ortaya çıkarsa mülkü hemen geri alıyor. Satılmışsa da değerini devletten talep ediyor” diye konuştu.

Beyoğlu’nun % 40’ı kayyımda

Özellikle İstanbul’da Rumlara, Yahudilere ve Ermenilere ait bu tarz birçok mülkün bulunduğuna vurgu yapan Kiraz, şunları söyledi:

“Daha çok gayrimüslimlerin mülkleri sahipsiz kalmış. Beyoğlu’nun yüzde 40’ı kayyımda. O mülklerin sahipleri bulunamamış. Ayrıca, Aydınlı, Pendik ve Tuzla’da çok sayıda sahipsiz mülk var. Devler bunlardan gelir elde ediyor. Ama sadece birinci dereceden akrabaya bakıyor. Kimse çıkmazsa bünyesine katıyor. Fakat miras kuşaktan kuşağa geçer. Çok uzaktan da olsa mirasçılar çıkabilir.”

Mafya da olaya el attı

Kiraz, son dönemde kendilerine bu şekilde davaların geldiğini belirterek, olayın başka bir açıdan suistimal edildiğini de kaydetti.

Son yıllarda mafyanın işin içine dahil olduğunu belirten Kiraz, “Mafya sahipsiz gayrimenkuller için sanal akraba yaratıyor. Bir kişi hiç alakası olmadığı halde gayrimenkulün ölen sahipleriyle uzaktan akraba gibi gösteriliyor. Bu kişiler de gelip defterdarlıktan çok değerli mülkleri alıyor. Genelde gayrimüslimlerin mülkleri bu şekilde alınıyor” diyerek görüşünü dile getirdi.

 

ASELSAN dünya markası oldu

Perşembe, Haziran 28th, 2012

ASELSAN Genel Müdürü Cengiz Ergeneman, ASELSAN’ın artık bir dünya markası haline geldiğini belirterek, ”Biz artık Türkiye’nin firması olmaktan çıkıp, Türkiye’nin ilgi duyduğu bölgelerin firması olma fazına geçtik. Dünyaya yayılan, global bir savunma ve elektronik firması olma yolunda ilerliyoruz” dedi.

Ergeneman, ASELSAN’ın projeleri ve hedeflerine ilişkin soruları yanıtladı.

Cengiz Ergeneman, şirketleri açısından 2011 yılının başarılı geçtiğini, cirolarını ve kar oranlarını artırdıklarını, yaklaşık 65 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi. Geçen yıl ASELSAN’ın cirosunun 1,5 milyar lirayı aştığını, karının 160 milyon liraya ulaştığını ifade eden Ergeneman, bu yıl 1,7 milyar lira ciro, 130 milyon dolarlık ihracat öngördüklerini anlattı.

Geçen yıl siparişe bağladıkları yurt dışı satış miktarının 225 milyon dolara ulaştığını belirten Ergeneman, ”Bu siparişler 2012-2013 yılında teslim edilecek. Önümüzdeki yıl ASELSAN’ı 1 milyar doları aşkın cirosu olan, bunun da yaklaşık yüzde 25’ini ihracattan sağlayan bir firma olarak görmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla yurt dışı satış bağlantılarımız artacak” diye konuştu.

ASELSAN’ın 4 ayrı Ar-Ge merkezinde 2 binden fazla personel çalıştığını ifade eden Ergeneman, geçen yıl Ar-Ge çalışmaları için 260 milyon dolar harcandığını söyledi.

Şirket olarak 68 patent belgesi başvurusunda bulunduklarını belirten Ergeneman, 55 marka tescil belgesi ve 39 faydalı model belgesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti.

”Kılık değiştirmeye başladık”

”ASELSAN olarak kılık değiştirmeye başladık” diyen Ergeneman, eskiden bir çok ürünü kendilerinin ürettiklerini, çok fazla işçi ve teknisyen çalıştırdıklarını, artık nitelik değiştirdiklerini, daha çok mühendis ve yüksek öğrenim gören kişiyi istihdam ettiklerini söyledi. Artık teknoloji geliştirdiklerini ve Ar-Ge’ye önem verdiklerini ifade eden Ergeneman, Türkiye’de yapılamayanı yapmaya çalıştıklarını kaydetti.

ASELSAN’ın Kazakistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri’nde şirketlerinin bulunduğunu, Güney Afrika’da büro açtıklarını anlatan Ergeneman, ”39 ülkeye ihracat yapmış olan ASELSAN, artık tüm müşterileri nezdinde bir teknoloji merkezi olarak kabul görüyor. Biz artık Türkiye’nin firması olmaktan çıkıp, Türkiye’nin ilgi duyduğu bölgelerin firması olma fazına geçtik. Şu anda adımızın dünyada kabul gördüğünü, bir marka olduğunu sevinçle görmekteyiz. Yavaş yavaş dünyaya yayılan, global bir savunma ve elektronik firması olma yolunda ilerliyoruz” dedi.

Ergeneman, şirket kurma ve satın alma yönünde girişimlerini de sürdürdüklerini belirtti.

”Alt yüklenicilerimize yaklaşık 183 milyon dolarlık ödeme yaptık”

ASELSAN’ın, binlerce kişiyi istihdam eden alt yüklenicilerinin bulunduğunu, bunları birer çözüm ortağı olarak gördüklerini ve desteklediklerini belirten Ergeneman, geçen yıl 338 yurt içi alt yükleniciye yaklaşık 183 milyon dolarlık ödeme yaptıklarını, 267’si KOBi niteliğindeki bu firmalara verdikleri yıllara sari siparişlerin toplamının ise 730 milyon doları aştığını kaydetti.

Yurt dışına satış yaparken alt yüklenicilerin de iş payını düşündüklerini ifade eden Ergeneman, artık ASELSAN olarak yıllara sari iş aldıklarında alt yükleniciler ile de yıllara sari sözleşmeler imzaladıklarını, bu şekilde onların daha uzun vadeli yatırım ve insan gücü planlamaları yapmalarına olanak sağlandığını söyledi.

ASELSAN sivil alanlara da yönelecek

Türk savunma sanayinin oldukça hızlı geliştiğini anlatan Ergeneman, önümüzdeki dönemde teknolojik üstünlük gerektiren ulaştırma, telekom, sağlık gibi sivil alanlara da girmeyi planladıklarını söyledi.

ASELSAN olarak askeri haberleşme ve elektronik alanlarında elde ettikleri tecrübeleri sivil alanlarda da kullanmayı istediklerini belirten Ergeneman, şöyle konuştu:

”Örneğin sağlık sektöründe görüntüleme cihazları bize çok yakın bir alan. Termal kamerayı, açık kalp ameliyatlarında kullanıyorlar. Yine Türkiye, raylı sistemlere oldukça büyük yatırım yapıyor. Hızlı tren olsun, Marmaray olsun bu tür sistemlerde oldukça büyük miktarda elektronik teçhizat var. Biz alt yüklenicilerimizle birlikte bu tür sistemlerin büyük kısmını Türkiye’de yapabileceğimizi düşünüyoruz. İlgili mercilere müracaat ettik. Bu işlere talibiz. Ayrıca şu anda telekom sektöründe 3G’den sonra 4G gelmesi söz konusu. 4G konusunda baz istasyonlarının Türkiye’de geliştirilip kurulması yönünde çalışmalarımız bulunuyor.”

Füzeler 2017’de hazır

ASELSAN ana yükleniciliğinde geliştirilen alçak ve orta irtifa hava savunma füze sistemleriyle ilgili de bilgi veren Ergeneman, tasarım çalışmaları 1 yıl önce başlatılan söz konusu proje kapsamında, füzelerin ROKETSAN tarafından, füzelerde kullanılacak ‘Görüntülü Kızılötesi Arayıcı Başlıklar’ın da ASELSAN sorumluluğunda geliştirileceğini söyledi.

Projenin tamamlanmasıyla Türkiye’nin bu alanda önemli bir yetenek kazanacağını ifade eden Ergeneman, alçak ve orta irtifa hava savunma füzelerinin 2017 yılından itibaren envantere alınmasının planlandığını kaydetti.

”Dost-düşman tanıma sistemi tamam”

ASELSAN’ın savaş uçağı ve gemilerde kullanılacak Dost-Düşman Tanıtma Tanıtma Sistemi ile ilgili çalışmalarını da tamamladığını anlatan Ergeneman, bunun sadece donanımını değil, yazılımını da milli olarak gerçekleştirdiklerini söyledi. Sistemle ilgili uçuş denemelerinin yapıldığını ifade eden Ergeneman, artık milli olarak dost-düşmanı ayrımının yapılabileceğini bildirdi. Bu sistemin hem NATO, hem de milli modda çalışabileceğini belirten Ergeneman, ”Uçaklarda denemeleri yapıldı. Sistemin uçuş onayı alındı, seri üretime başladık. Uçaklarımızda kendi yazılımlarımız kullanılacak. Bundan sonra da önceliklere gemilerimize ve kara araçlarına takılacak” dedi.

Ergeneman, Türkiye’nin, yeni nesil dost düşman tanıma tanıtma sistemi ile ABD, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’nın ardından dünyada bu cihazı geliştiren 6. ülke haline geldiğini sözlerine ekledi.

Başçı, TL’nin ardındaki sırı anlattı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Finlandiya, Rum Kesimi’nden teminat isteyebilir

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Hükümet Sözcüsü Kare Halonen’in yaptığı açıklamaya göre, Katainen, Finlandiya Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, daha önceki yardım planlarında olduğu gibi Avrupa Finansal İstikrar Fonu’ndan (EFSF) kredi kullanması halinde geri dönüşünü sağlamak üzere Kıbrıs Rum Kesimi’nden de teminat talep edebileceklerini söyledi.

Yunan devlet tahvillerinden uğradığı zararın altından kalkamayan ve son dönemde uluslararası piyasalardan finansman sağlamakta zorlanan Kıbrıs Rum Kesimi, hafta başında bankacılık sektörünü desteklemesi için Avrupa Birliği’nden (AB), dün de Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) finansal yardım talep etmek zorunda kalmıştı.

Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’nın ardından Avrupa Birliği’nden finansal yardım talebinde bulunan beşinci ülke olmuştu.

Fitch’in raporundaki kırılganlık Türkiye’ye yapıştı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Fitch’in bu yorumu Euro Bölgesi borç krizinin gelişmekte olan Avrupa ülkelerine etkisi başlıklı raporda yer aldı.

Raporda cari açığın bu yıl 61 milyar dolar, yani gayrı safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 7.7’si seviyesinde gerçekleşmesi beklendiği ifade edilirken, “Açığın büyük kısmı kısa vadeli borçlanma ve portföy girişleriyle finanse ediliyor, bu da (Türkiye’yi) Euro Bölgesi’ndeki iniş ve çıkışlar karşısında kırılgan hale getiriyor” denildi.

Bankalar riski makul ölçtüğünü kanıtlayacak!

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Bankalar, Risk Ölçüm Modelinin, riskleri makul bir doğrulukla ölçüldüğüne kanıt teşkil edecek tarihsel kayıtlara sahip olacak.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Risk Ölçüm Modelleri ile Piyasa Riskinin Hesaplanmasına ve Risk Ölçüm Modellerinin Değerlendirilmesine İlişkin Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bankaların piyasa riskinin hesaplanmasında kullanacakları risk ölçüm modellerine ilişkin standartlar ile risk ölçüm modellerinin değerlendirilmesine ve risk ölçüm modelleri ile piyasa riskinin hesaplanmasına ilişkin usul ve esasların belirlemesinin amaçlandığı tebliğle, bankanın Risk Ölçüm Modelinin riskleri makul bir doğrulukla ölçtüğüne kanıt teşkil edecek tarihsel kayıtlara sahip olması gerekecek.

Bankanın risk yönetim sisteminin işleyişiyle ilgili içsel politikalarının ve bu politikalara ilişkin uygulama usullerinin yazılı olarak belirlenmesi istenirken, bankanın yönetim kurulu ve üst yönetiminin de risk yönetimi sürecinde aktif rol alması gerekecek.

6 Türk bankası Suudi kuruluşla anlaşma imzaladı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Aktif Bank, Bank Asya, Denizbank, KuveytTürk, Şekerbank ve Türkiye Finans’ın katıldığı Finansman Anlaşması imza töreni öncesinde konuşan Türk-Suudi İş Konseyi Başkan Yardımcısı Didar Sevdil Yıldırım, anlaşma ile birlikte programa üye finansal kurumlara müşterilerinin Suudi Arabistan’dan petrol dışı ürünleri kapsayan ithalatları için ithalatçılara 3 yıla varan vadelerle ucuz finansman imkanı sunulacağını söyledi.

Yıldırım, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında ticaretin, ekonomik ve finansal işlemlerin geliştirilmesini istediklerini belirterek, şöyle devam etti:

”Türk bankalarına Suudi Arabistan’dan yapılan ithalatın finansmanında kredi imkanı yaratılması olumlu bir gelişme. İki yönlü devam edecek bu. Karşılıklı ihracat umarız bundan olumlu yönde etkilenir. İki yönlü trafik birbirini besleyecektir diye umut ediyoruz. Biz ilk adımı attık, eminim bu anlaşmaya katılım daha da artacaktır.

Suudi Arabistan’dan yapılacak ithalatın finansmanında da bir fonlama imkanı sağlayacağı için Suudi Arabistan’dan ithalatı kolaylaştıracaktır. Türk bankalarının bölgedeki faaliyetlerine de bir zemin oluşturacak. Özetle Suudi Arabistan’dan ithalat yapan Türk müşterilere vade imkanı sağlayan bir anlaşma. Onlar da kendi ihracatçılarını desteklemiş oluyor.”

”Anlaşma, ticaretin artırılmasına hizmet edecek”

SEP Genel Direktörü, Ahmed Al-Ghannam, imzalanan anlaşmanın iki tarafın da kazanacağı bir anlaşma olduğunu ifade ederek, Türk bankalarıyla SEP’in arasında imzalanan anlaşmanın iki ülke arasında yeni işbirliklerine imkan sağlayacağını söyledi.

Al-Ghannam, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmindeki mevcut kapasitenin gerçek potansiyeli yansıtmadığını belirterek, yapılan analaşmanın her iki ülke arasındaki ticaretin artırılmasına hizmet edeceğini ve bunu besleyeceğini dile getirdi.

Anlaşmanın Suudi Arabistan’dan yapılan ihracatı kredilendirmede imkanı vereceğini vurgulayan Al-Ghannam, ”Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye yapılacak ihracatın finansmanında kullanılacak. Bu aynı zamanda Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan yaptığı ithalat için de kullanılacak anlamına geliyor. Türk bankalarına spesifik faydası şu; kaliteli ve çok iyi koşullardaki Suudi ürünlerini ithal etmek isteyen Türk firmalarının kredi edinme faaliyetlerini artıracak. Aynı zamanda ithalatta fonlama imkanı sağlayacak” diye konuştu.

Ahmed Al-Ghannam, SEP’in kuruluş amacının Suudi Arabistan’ın petrol dışı ihracat kalemlerini çeşitlendirerek, ekonominin petrole dayalı bağımlılığını azaltmak, bu sayede gayrisafi yurtiçi hasılaya katkıda bulunmak olduğunu vurgulayarak, SEP’in hedefleri arasında Suudi ihracatçılara ihtiyaç duydukları fonlama, garanti/sigorta hizmetlerini sunarak rekabet güçlerinin artmasına destek olmanın ve uluslararası ticarette karşılaşabilecekleri riskleri en aza indirmelerine olanak sağlayarak ulusal endüstrinin gelişmesine katkıda bulunmanın da yer aldığını kaydetti.

Kadir Topbaş: İbre İstanbul’a döndü

Perşembe, Haziran 28th, 2012

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’un, altyapı ve gelecekteki vizyon projeleriyle yatırımcıların dikkatini çektiğini belirterek, “Arap ve İslam aleminden, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinden, İstanbul’a yatırım hareketliliği var. Özellikle Kanal İstanbul projesi büyük cazibe oluşturuyor” dedi.

Özellikle Arap ve İslam alemindeki ülkelerin Türkiye’nin gücününün etrafında bir araya gelmeyi arzu ettiğini kaydeden Topbaş, bu ülkelerin özellikle yakın ilişkiler içerisinde Türkiye ve İstanbul’da devreye girmeye çalıştıklarını anlattı. Topbaş, yabancılara gayri menkul edinme hakkı getirilmesiyle İstanbul’a yatırımların daha da artacağına inandığını kaydederek, özellikle Arap ve İslam ülkelerinin büyük yatırımcı ve iş adamlarının, İstanbul’un şu anki ekonomik gücünün farkında olduğunu söyledi.

Kadir Topbaş, konumu itibariyle dünyanın her tarafındaki ülkelerle mesai saatleri içinde irtibat kurma imkanı bulunanİstanbul’un merkezilik özelliği olduğunu vurgulayarak, İstanbul’un, finans kenti olma yolundaki adımları ile Dünya EkonomikForumu gibi dünyanın en büyük kongrelerine ev sahipliği yapmasının, bölgedeadım adım ekonomide etkin hale dönüşmesine neden olduğunu anlattı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, sermaye sahipleri ve yatırımcıların, ekonomik hareketliliğin olduğu yerleri daha cazip gördüklerine dikkati çekerek, “Dünyanın birçok gayri menkul yatırımcısı da bununla ilgili değerlendirmelerde İstanbul’u en doğru yatırım alanı olarak görmekte. İstanbul alt yapı ve gelecekteki vizyon projeleriyle yatırımcıların dikkatini çekiyor. Özellikle Kanal İstanbul, İki Şehir gibi büyük yatırımlar sayesinde İstanbul’da çok daha fazla ekonomik hareketlilik yaşanacak. Özellikle Arap dünyası İstanbul’u tercih ediyor” dedi.

“Kanal İstanbul projesi büyük bir cazibe oluşturuyor” Yabancı sermaye konusunda belediyenin bütün yatırımcılara açık olduğunu ifade eden Topbaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Yatırımlarla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman dile getirdiği teşviklerden dolayı İstanbul’un ciddi bir cazibesi oluştu. Arap ve İslam aleminden, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinden İstanbul’a bir yatırım hareketliliği var. Özellikle Kanal İstanbul projesi büyük bir cazibe oluşturuyor. İki Şehir projesi, çok ciddi bir yatırım olarak görülüyor.”

Suriye ile ihracatta gelinen son durum!

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Güneydoğu’dan 2012’nin ilk 5 ayında Suriye’ye yapılan ihracat yüzde 74 düşerek, 22 milyon 140 bin dolar oldu.

Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) verilerine göre, bölgeden ocak-mayıs 2012 döneminde Suriye’ye yapılan ihracat yüzde 74 düştü.

Bu ülkeye geçen yılın ilk 5 ayında 85 milyon 904 bin dolar ihracat yapılırken, bu yıl aynı dönemde 22 milyon 140 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi.

GAİB’den en fazla ihracat yapılan ülke sıralamasında 2010 yılında Irak’tan sonra 2. sırada bulunan Suriye, 2011 yılında 5. sıraya geriledi. Bu yılın 5 aylık ihracat rakamlarına göre ise Suriye, ilk 20 ülke arasında bile bulunmuyor.

GAİB Başkanı Abdulkadir Çıkmaz,  yaptığı açıklamada, Suriye ile vizelerin kalktığı dönemde hem Türkiye’nin bu ülkeye yönelik ihracatında önemli artışlar yaşandığını hem de bu ülkede yatırımcı firma sayısının arttığını anımsatarak, ”Şu anda bölgeden yapılan ihracat durma noktasına geldi” dedi.

Arap ülkelerinde ”Ramazan sezonu” dolayısıyla çok büyük alımlar yapıldığını ifade eden Çıkmaz, şöyle devam etti:

”Suriye’ye ihracatımızdaki düşüş yüzde 100’e yaklaşırdı ama ramazan sezonunun gelmesiyle bazı gıda maddelerinde Cilvegözü üzerinden ihracat söz konusu oluyordu. Oradaki alıcılar, mal gümrükten depolarına ulaşıncaya kadar araçların güvenlik önlemlerini kendileri alıyordu. Bundan sonra zaten ihracat yapsanız bile çok sıkıntı var. Bu uçak olayından sonra zannediyorum ihracat da olmaz transit geçiş de olmaz.”

Suriye’nin, Güneydoğu bölgesinin Ortadoğu’ya ve Körfez ülkelerine açılan kapısı konumunda olduğuna işaret eden Çıkmaz, transit geçişlerde sıkıntı yaşandığı için alternatif yollar denendiğini, şu anda Mersin üzerinden direk gemi seferleriyle konteynerle ihracat yapıldığını anlattı.

GAİB Başkanı Çıkmaz, ”Şu anda maliyetlerde çok fazla sıkıntı yok ama gerek aktarma limanlarında gerekse ihracat yaptığımız limanlarda sıkıntı var” diye konuştu.

Çıkmaz, Suriye’nin Türk askeri uçağını düşürmesinin ticari faaliyetlere etkisine ilişkin şunları kaydetti:

”Suriye bizim için önemli bir ülkeydi. Ancak uçak olayından sonra Suriye hükümeti çok ‘küstah’ bir yönetim gösterdi. Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri olarak, hükümetimizin aldığı kararların sonuna kadar arkasındayız. Hükümetimiz şu anda son derece tutarlı, son derece önemli bir tavır izliyor. Biz bunu destekliyoruz. Tabi ki Suriye ile ticaretin düşmesi son derece önemli. Ama artık bundan sonra yapılacak bir şey yok.”