Archive for the ‘Genel’ Category

Meclis’te bebek emzirme odası açıldı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AK Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın doğum yapmasının ardından böyle bir ihtiyacın belirdiğini söyledi.

”Diğer milletvekilleri ile personelin de zaman zaman bu tür ihtiyaçları oluyordu” ifadesini kullanan Neziroğlu, ”İnsani bir ihtiyaç. Meclis’te ilk kez uygulanıyor. Steril, uygun bir ortam hazırladık” dedi.

Bebek emzirme odasında, Genel Kurul çalışmalarının izlenebileceği ekran, mini soğutucu, bebeklerin bezlerinin değiştirilebileceği masa, emzirmede kullanılacak koltuk, vestiyer, dolaplar ve bir de lavabo bulunuyor.

TBMM’de, 46’sı AK Parti’li; 19’u CHP’li; 3’ü MHP’li; 9’u BDP’li; 2’si de bağımsız olmak üzere 79 kadın milletvekili bulunuyor.

Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’te, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunluluğu bulunuyor.

Meclis’te bebek emzirme odası açıldı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AK Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın doğum yapmasının ardından böyle bir ihtiyacın belirdiğini söyledi.

”Diğer milletvekilleri ile personelin de zaman zaman bu tür ihtiyaçları oluyordu” ifadesini kullanan Neziroğlu, ”İnsani bir ihtiyaç. Meclis’te ilk kez uygulanıyor. Steril, uygun bir ortam hazırladık” dedi.

Bebek emzirme odasında, Genel Kurul çalışmalarının izlenebileceği ekran, mini soğutucu, bebeklerin bezlerinin değiştirilebileceği masa, emzirmede kullanılacak koltuk, vestiyer, dolaplar ve bir de lavabo bulunuyor.

TBMM’de, 46’sı AK Parti’li; 19’u CHP’li; 3’ü MHP’li; 9’u BDP’li; 2’si de bağımsız olmak üzere 79 kadın milletvekili bulunuyor.

Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’te, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunluluğu bulunuyor.

Erdoğan, MGK üyesi bakanlarla toplandı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı öncesi kurul üyesi bakanlar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan’la bir araya geldi.

Başbakanlık Resmi Konutu’ndaki görüşme saat 11.30’da başladı.

Erdoğan, MGK üyesi bakanlarla toplandı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı öncesi kurul üyesi bakanlar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan’la bir araya geldi.

Başbakanlık Resmi Konutu’ndaki görüşme saat 11.30’da başladı.

Darbe komisyonu Erdoğan Teziç’i dinledi.

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin, 28 Şubat sürecine ilişkin bilgisine başvurmak için eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ı yazılı olarak davet ettiklerini, gelip gelmemek noktasında kendilerine henüz yazılı bir dönüş olmadığını belirterek, ”Çiller’in de yurt dışında olduğunu, ekim ayı başında gelip, mutlaka komisyona bilgi vermek istediğini biliyoruz” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş’ın başkanlığındaki TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski YÖK başkanlarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i dinledi.

Dolmabahçe Sarayı’nın yönetim binasında yapılan ve yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından Baş ile Prof. Dr. Teziç, aynı araca binerek, buradan ayrıldı.

Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklama yapan komisyon sözcüsü İdris Şahin, 28 Şubat sonrası, 27 Nisan e-muhtırasından önce YÖK başkanlığı yapan anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i dinlediklerini belirterek, özellikle bu dönemdeki hukuki süreçlerle alakalı karşılıklı fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.

Şahin, Teziç’e, 27 Nisan e-muhtırasından önceki zaman dilimi içerisindeki YÖK başkanlığında gerçekleşen suikast girişimiyle ilgili bilgi ve görgüsünü sorduklarını ifade ederek, ”Kendisi, özellikle bu konunun gerçekleşmesinden önce MİT Başkanı olan Emre Taner tarafından uyarıldığını, daha sonra bu eylemden dolayı da kendisinin şikayetçi olmadığını, yargısal safahatın devam ettiğini bizimle paylaştı” dedi.

Teziç’e ”Kendisinin kürsüde özgürlükçü bir insan olduğunu, daha sonraki aşamalarda ise uygulamalarda biraz daha devletçi ve kanuncu olduğu noktasında bir çelişkinin olduğunu ve bu konuyu nasıl değerlendireceğini” sorduklarını belirten Şahin, şöyle devam etti:

”İdareci olarak kanunlara uygun hareket ettiği ama çocukların başörtüsü noktasında serbestliği savunduğu, uygulamanın bu noktaya ve bu düzeye getirilmemesi gerektiği noktasında bir görüş beyan etti. Farklı uygulamaları kendi öğrencilerine uyguladığını, özgürlükçü bir anlayışı kabul ettiğini ifade etti.
Katsayı uygulamasıyla alakalı özellikle YÖK başkanı iken bir çalışmasının olup olmadığını kendisiyle konuştuğumuzda, katsayı ile alakalı 5-6 sefer toplantı gerçekleştirdiklerini, en son bir toplantıda da bir eksik oyla katsayının mevcut haliyle devam ettiğini, ancak kendisinin arzusunun ve katsayıyla alakalı görüşünün geçmiş dönemlerde basına yansıdığını söyledi. Bugün itibariyle de farklı söyleyecek bir şeyinin olmadığını, ancak kaldırılması noktasında da bir kısım çalışmaların YÖK başkanlığı döneminde devam ettiğini anlattı.”

-Mesut Yılmaz’ın davet edilmesi-

Şahin, Mesut Yılmaz’ın davet edilmesiyle ilgili komisyon başkanı Nimet Baş’ın Mesut Yılmaz ile görüştüğünü, ancak içeriğini bilmediklerini ifade ederek, ”Sayın Mesut Yılmaz’ın bu konudaki takdiri tamamen kendine aittir. Yazılı olarak kendisini davet ettik. Gelip gelmemek noktasında henüz yazılı bir dönüşü olmadı” diye konuştu.

Meclis iradesini temsilen 4 siyasi partinin ortaklaşa kurduğu ve milletin temsilcisi bir komisyon olduklarını anlatan Şahin, şöyle devam etti:

”İlk defa cesur, yürekli bir şekilde demokrasiye uzatılan müdahaleleri, demokratik işleyişi sona erdiren muhtıraları inceleyen bir komisyonuz. Bu ülkede başbakanlık yapmış, bir partinin genel başkanını ve değişik zamanlarda bakanlık yapmış olan bir büyüğümüzün bu komisyona gelip bilgi verip vermeyeceği konusu tamamen kendi tasarrufundadır. Milletimiz bunu çok yakinen takip ediyor.”

Şahin, konuyla ilgisi olan herkesin bu ülkede bir daha darbe olmaması için, darbelerin konuşulmaması, muhtıraların akıllardan bile geçmemesi için karınca kararınca katkı sağladığını anlattı.

İdris Şahin, ”Sayın Çiller’in de yurt dışında olduğunu, ekim ayı başında gelip mutlaka komisyona bilgi vermek istediğini biliyoruz” dedi.

 

Darbe komisyonu Erdoğan Teziç’i dinledi.

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin, 28 Şubat sürecine ilişkin bilgisine başvurmak için eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ı yazılı olarak davet ettiklerini, gelip gelmemek noktasında kendilerine henüz yazılı bir dönüş olmadığını belirterek, ”Çiller’in de yurt dışında olduğunu, ekim ayı başında gelip, mutlaka komisyona bilgi vermek istediğini biliyoruz” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş’ın başkanlığındaki TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski YÖK başkanlarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i dinledi.

Dolmabahçe Sarayı’nın yönetim binasında yapılan ve yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından Baş ile Prof. Dr. Teziç, aynı araca binerek, buradan ayrıldı.

Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklama yapan komisyon sözcüsü İdris Şahin, 28 Şubat sonrası, 27 Nisan e-muhtırasından önce YÖK başkanlığı yapan anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i dinlediklerini belirterek, özellikle bu dönemdeki hukuki süreçlerle alakalı karşılıklı fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.

Şahin, Teziç’e, 27 Nisan e-muhtırasından önceki zaman dilimi içerisindeki YÖK başkanlığında gerçekleşen suikast girişimiyle ilgili bilgi ve görgüsünü sorduklarını ifade ederek, ”Kendisi, özellikle bu konunun gerçekleşmesinden önce MİT Başkanı olan Emre Taner tarafından uyarıldığını, daha sonra bu eylemden dolayı da kendisinin şikayetçi olmadığını, yargısal safahatın devam ettiğini bizimle paylaştı” dedi.

Teziç’e ”Kendisinin kürsüde özgürlükçü bir insan olduğunu, daha sonraki aşamalarda ise uygulamalarda biraz daha devletçi ve kanuncu olduğu noktasında bir çelişkinin olduğunu ve bu konuyu nasıl değerlendireceğini” sorduklarını belirten Şahin, şöyle devam etti:

”İdareci olarak kanunlara uygun hareket ettiği ama çocukların başörtüsü noktasında serbestliği savunduğu, uygulamanın bu noktaya ve bu düzeye getirilmemesi gerektiği noktasında bir görüş beyan etti. Farklı uygulamaları kendi öğrencilerine uyguladığını, özgürlükçü bir anlayışı kabul ettiğini ifade etti.
Katsayı uygulamasıyla alakalı özellikle YÖK başkanı iken bir çalışmasının olup olmadığını kendisiyle konuştuğumuzda, katsayı ile alakalı 5-6 sefer toplantı gerçekleştirdiklerini, en son bir toplantıda da bir eksik oyla katsayının mevcut haliyle devam ettiğini, ancak kendisinin arzusunun ve katsayıyla alakalı görüşünün geçmiş dönemlerde basına yansıdığını söyledi. Bugün itibariyle de farklı söyleyecek bir şeyinin olmadığını, ancak kaldırılması noktasında da bir kısım çalışmaların YÖK başkanlığı döneminde devam ettiğini anlattı.”

-Mesut Yılmaz’ın davet edilmesi-

Şahin, Mesut Yılmaz’ın davet edilmesiyle ilgili komisyon başkanı Nimet Baş’ın Mesut Yılmaz ile görüştüğünü, ancak içeriğini bilmediklerini ifade ederek, ”Sayın Mesut Yılmaz’ın bu konudaki takdiri tamamen kendine aittir. Yazılı olarak kendisini davet ettik. Gelip gelmemek noktasında henüz yazılı bir dönüşü olmadı” diye konuştu.

Meclis iradesini temsilen 4 siyasi partinin ortaklaşa kurduğu ve milletin temsilcisi bir komisyon olduklarını anlatan Şahin, şöyle devam etti:

”İlk defa cesur, yürekli bir şekilde demokrasiye uzatılan müdahaleleri, demokratik işleyişi sona erdiren muhtıraları inceleyen bir komisyonuz. Bu ülkede başbakanlık yapmış, bir partinin genel başkanını ve değişik zamanlarda bakanlık yapmış olan bir büyüğümüzün bu komisyona gelip bilgi verip vermeyeceği konusu tamamen kendi tasarrufundadır. Milletimiz bunu çok yakinen takip ediyor.”

Şahin, konuyla ilgisi olan herkesin bu ülkede bir daha darbe olmaması için, darbelerin konuşulmaması, muhtıraların akıllardan bile geçmemesi için karınca kararınca katkı sağladığını anlattı.

İdris Şahin, ”Sayın Çiller’in de yurt dışında olduğunu, ekim ayı başında gelip mutlaka komisyona bilgi vermek istediğini biliyoruz” dedi.

 

CHP’den ÖSYM için araştırma önergesi

Perşembe, Haziran 28th, 2012

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, ÖSYM’nin, geçen yıla kadar en güvenilir kurumlardan biri olma özelliğini koruduğu belirtildi.

Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

”Özellikle son 2 yıl içinde KPSS’de kopya, YGS’de şifreli ve hatalı soru kitapçığı basma gibi ardı arkası kesilmeyen skandallar, ÖSYM’nin profesyonelliğinin ve yaptığı sınavların gizlilik, eşitlik, adalet gibi prensiplerine ne kadar uyduğunun sorgulanmasına neden olmuştur.

İmza attığı tüm hata ve skandallarına rağmen devletin en üst düzeyinden destek görmesi ve kuruluşundan bugüne kadar yaptığı sınav ihalelerini alan tek firma ile sağlıksız ilişkilerinin saptandığı Cumhurbaşkanlığı Devlet Deneteme Kurulu raporlarının göz ardı edilmesi de ÖSYM’nin hatalarının artarak devam etmesine neden olmaktadır.

Türkiye’de milyonlarca insanımızın kariyerini, gençlerimizin geleceğini ilgilendiren sınavların bundan sonra ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağının belirlenmesi, bugüne kadar yapılan hataların nedenlerinin tespit edilmesi, bunlara yönelik çözüm yollarının oluşturulması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması kaçınılmazdır.”

CHP’den ÖSYM için araştırma önergesi

Perşembe, Haziran 28th, 2012

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, ÖSYM’nin, geçen yıla kadar en güvenilir kurumlardan biri olma özelliğini koruduğu belirtildi.

Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

”Özellikle son 2 yıl içinde KPSS’de kopya, YGS’de şifreli ve hatalı soru kitapçığı basma gibi ardı arkası kesilmeyen skandallar, ÖSYM’nin profesyonelliğinin ve yaptığı sınavların gizlilik, eşitlik, adalet gibi prensiplerine ne kadar uyduğunun sorgulanmasına neden olmuştur.

İmza attığı tüm hata ve skandallarına rağmen devletin en üst düzeyinden destek görmesi ve kuruluşundan bugüne kadar yaptığı sınav ihalelerini alan tek firma ile sağlıksız ilişkilerinin saptandığı Cumhurbaşkanlığı Devlet Deneteme Kurulu raporlarının göz ardı edilmesi de ÖSYM’nin hatalarının artarak devam etmesine neden olmaktadır.

Türkiye’de milyonlarca insanımızın kariyerini, gençlerimizin geleceğini ilgilendiren sınavların bundan sonra ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağının belirlenmesi, bugüne kadar yapılan hataların nedenlerinin tespit edilmesi, bunlara yönelik çözüm yollarının oluşturulması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması kaçınılmazdır.”

Tarhan, ‘özel yetkili mahkemeleri’ sordu

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Tarhan, bir grup milletvekiliyle Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tartışmasıyla ilgili, ”Ne oldu da bugün özel yetkili mahkemelerin kaldırılması iktidar tarafından gündeme taşındı?” diye sordu.

Özel yetkili mahkemelerin, tüm uzantılarıyla, yargılama yöntemlerinden tutkulama sürelerine kadar tüm fikri yapısıyla birlikte kaldırılması gerektiğini ifade eden Tarhan, ”Makyajla uğraşmaktan ve esası gizlemekten vazgeçsinler. Çünkü bu bir tür sahtecilik” diye konuştu.

”DGM’leri kaldırmışlardı da ne oldu? Özel yetkili mahkemeleri kaldırdıklarında da DGM’leri kaldırdıkları gibi bir sonuçla karşılaşacaksak, bunun hiçbir anlamı yok” diyen Tarhan, şöyle devam etti: ”Yurt dışında olmasına rağmen bir çağrıyla gemiden inip ifade vermeye gelenleri ‘kaçma tehlikesi’ gibi komik bir gerekçeyle tutuklanamaya devam edeceklerse, hiçbir anlamı yok. Milletvekillerini, seçilmişleri, öğrencileri, askerleri, gazetecileri, sırf gözdağı vermek için keyfi olarak zindanlarda tutmaya devam edeceklerse hiçbir anlamı yok. İstediğiniz kadar özel yetkili mahkemelerin yetkisini sınırlandırın, kapatın, ceberut zihniyetinizi değiştirmediğiniz takdirde tüm mahkemeler size özel mahkemeler olarak görev yapacaktır ve emrinize amade olacaktır.”

Tarhan, Suriye ile ilişkilerde gelişmelerin son derece kaygı verici olduğu kaydetti. Kimseyi savaş gibi bir suça ortak etmemelerini isteyen Tarhan, her türlü savaş kışkırtıcılığına karşı onurluca direnilmesi gerektiğini söyledi.

Tarhan, ”Kırmızı çizgileri ABD Dışişleri Bakanı tarafından açıklanan, dış politikası başka devletler tarafından çizilen devletseniz, o zaman gelmekte olan kirli bir oyundur. Bu kirli oyunun içinde olmamalıyız. Buna direnmeliyiz. Türkiye, emperyalistlerin sırtını sıvazlayıp her işine alet edeceği bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Ben bir anne olarak tüm annelere sesleniyorum; yeterince oğul verdik bu topraklara, daha fazla vermek istemiyoruz” dedi.

Bitişik komşuların birbirine terör ve kan ihraç etmesini istemediklerini belirten Tarhan, ”Bizi yönetenler, yargıda olduğu gibi dış politikada da ruhlarını şeytana satmasınlar. Hep birlikte ‘savaşa hayır’ diyelim” diye konuştu.

-Kapatılan adliyeler-

CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan da, bazı ilçelerde adliyelerin kapatılması kararından vazgeçildiğini ifade ederek, ”Bir haftada hangi kriterler değişmiştir?” diye sordu.

HSYK’nın ”özel yetkili Adalat Bakanı’nın talimatıyla hareket ettiğini” savunan Bayraktutan, ”Lütfen bu yanlıştan dönün” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da ”Yargıda tasarruf olmaz. Bu hastaneleri, okulları kapatmaya benzer’ diye konuştu.

Tarhan, ‘özel yetkili mahkemeleri’ sordu

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Tarhan, bir grup milletvekiliyle Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tartışmasıyla ilgili, ”Ne oldu da bugün özel yetkili mahkemelerin kaldırılması iktidar tarafından gündeme taşındı?” diye sordu.

Özel yetkili mahkemelerin, tüm uzantılarıyla, yargılama yöntemlerinden tutkulama sürelerine kadar tüm fikri yapısıyla birlikte kaldırılması gerektiğini ifade eden Tarhan, ”Makyajla uğraşmaktan ve esası gizlemekten vazgeçsinler. Çünkü bu bir tür sahtecilik” diye konuştu.

”DGM’leri kaldırmışlardı da ne oldu? Özel yetkili mahkemeleri kaldırdıklarında da DGM’leri kaldırdıkları gibi bir sonuçla karşılaşacaksak, bunun hiçbir anlamı yok” diyen Tarhan, şöyle devam etti: ”Yurt dışında olmasına rağmen bir çağrıyla gemiden inip ifade vermeye gelenleri ‘kaçma tehlikesi’ gibi komik bir gerekçeyle tutuklanamaya devam edeceklerse, hiçbir anlamı yok. Milletvekillerini, seçilmişleri, öğrencileri, askerleri, gazetecileri, sırf gözdağı vermek için keyfi olarak zindanlarda tutmaya devam edeceklerse hiçbir anlamı yok. İstediğiniz kadar özel yetkili mahkemelerin yetkisini sınırlandırın, kapatın, ceberut zihniyetinizi değiştirmediğiniz takdirde tüm mahkemeler size özel mahkemeler olarak görev yapacaktır ve emrinize amade olacaktır.”

Tarhan, Suriye ile ilişkilerde gelişmelerin son derece kaygı verici olduğu kaydetti. Kimseyi savaş gibi bir suça ortak etmemelerini isteyen Tarhan, her türlü savaş kışkırtıcılığına karşı onurluca direnilmesi gerektiğini söyledi.

Tarhan, ”Kırmızı çizgileri ABD Dışişleri Bakanı tarafından açıklanan, dış politikası başka devletler tarafından çizilen devletseniz, o zaman gelmekte olan kirli bir oyundur. Bu kirli oyunun içinde olmamalıyız. Buna direnmeliyiz. Türkiye, emperyalistlerin sırtını sıvazlayıp her işine alet edeceği bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Ben bir anne olarak tüm annelere sesleniyorum; yeterince oğul verdik bu topraklara, daha fazla vermek istemiyoruz” dedi.

Bitişik komşuların birbirine terör ve kan ihraç etmesini istemediklerini belirten Tarhan, ”Bizi yönetenler, yargıda olduğu gibi dış politikada da ruhlarını şeytana satmasınlar. Hep birlikte ‘savaşa hayır’ diyelim” diye konuştu.

-Kapatılan adliyeler-

CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan da, bazı ilçelerde adliyelerin kapatılması kararından vazgeçildiğini ifade ederek, ”Bir haftada hangi kriterler değişmiştir?” diye sordu.

HSYK’nın ”özel yetkili Adalat Bakanı’nın talimatıyla hareket ettiğini” savunan Bayraktutan, ”Lütfen bu yanlıştan dönün” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da ”Yargıda tasarruf olmaz. Bu hastaneleri, okulları kapatmaya benzer’ diye konuştu.

BBP: ÖYM’lerin kaldırılması intihar olur

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Kartal, son 50 yılını darbeler ve terörle geçiren Türkiye’nin birden bire hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağını ifade etti.

Yeni yargı paketinden özel yetkili mahkemelerin çalışma usullerini belirleyen CMK’nın 250. maddesinin değiştirilmesinin hedeflendiğini söyleyen BBP Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal, özel yetkili mahkemelerin uzun zamandır bazı çevrelerin itirazları olduğunu hatırlattı. Mahkemelerden özellikle darbe yargılamalarından rahatsız olan çevrelerin hedefinde olduğunu belirten Kartal, Ergenekon davası başlamadan önce birçok kişinin mahkemelerin varlığından bile haberdar olmadığını dile getirdi.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde belli suçlara bakan ihtisas mahkemeleri olduğunu belirten Kaptan Kartal, “Bu hem belli konularda ihtisaslaşmış yargıçların, daha doğru, daha çabuk karar vermesini sağlıyor, hem de yargının işini kolaylaştırıyor.” dedi.

Adaletin gecikmesinden şikayet edenlerin yargının yavaş işlemesinin temel sebeplerinden birisinin ihtisaslaşma eksikliği olduğunu unutmaması gerektiği ifade eden Kartal, “Yıllarca ceza davalarına bakan bir hakim, bir görevlendirme ile hukuk mahkemelerinde geçebiliyor. Ceza mahkemelerinde pratikleşen yargıç, birden bire hukuk davalarına girince yabancı olduğu bir alanda bocalamaya, yanlış kararlar vermeye başlıyor. Kararlar bir, bir Yargıtay’dan dönünce de uzun zaman kayıpları meydana geliyor. Onun için örgütlü suçlara bakan mahkemelerin yanında ceza ve hukuk mahkemeleri alanında da ayrı, ayrı ihtisas mahkemelerinin kurulması şarttır. Birilerinin nasırına basıldı diye uzmanlaşmış mahkemeler ihtiyaç olmaktan çıkmazlar.” diye konuştu.

‘SON YILINI DARBELERLE GEÇİREN TÜRKİYE HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANAMAZ’

Son 50 yılı darbeler, terör ve kanla geçen Türkiye’nin birden bire hiçbir şey olmamış gibi davranmasının mümkün olmadığını dile getiren Kartal şöyle konuştu: “Hukuk o ülkenin şartlarıyla bağlıdır. Terör can almaya devam ederken, her gün yeni ses kayıtları -darbe heveslilerinin aynı noktada durduklarını ihtar ederken- bu iş bitti havasıyla yargılamaları akamete uğratacak düzenlemeler yapmak intihardır. En tehlikeli suçlular, caydırılacak kadar cezalandırılmamış suçlulardır. Siyaset kurumunun denetleyemediği bir kurumun darbelere karışmış kimi mensuplarını salıverecek düzenlemeler yapması, demokrasi vitesini geri alması demektir. KCK tutuklamaları, darbe ve darbeye teşebbüsten yargılanıp tutuklu olanların çoğu ve bunları savunanlar bu mahkemelerden şikayetçi iken bu düzenlemeyi yapanların bir daha düşünmesi gerekir.”

Tutukluluk sürelerinin çok uzayıp ceza halini alması elbette tasvip edilemeyeceğini ancak, örgütlü suçlarda, sanık sayısının fazlalığı,zamansal derinlik ve delil toplama zorluğu bu gecikmenin temel sebeplerinin başında geldiğini aktaran Kartal, “Tutukluluk süreleriyle ilgili belki bir düzenleme yapılabilir ama darbeciler için izin şartının getirilmesi, darbelerin özel yetkili mahkemelerin görev alanından çıkarılması canavarı yaralı bırakıp toplum içine salmak olur. Üstelik bu, darbelerle, bu milletin manevi dünyasına Rus gibi, Yunan gibi saldıranları kimsenin affetmeye hakkı yoktur. Darbeler Millete yapılmıştır affedecekse millet affetmelidir.” şeklinde konuştu.

‘MAHKEMELERİN KALDIRILMASI YAZICIOĞLU DAVASINI AKAMETE UĞRATIR’

BBP’nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu davasının henüz çözülemeden mahkemelerin kaldırılmasının, davayı akamete uğratacağına işaret eden Kaptan Kartal sözlerini şöyle tamamladı: “Ulaştırma Bakanı kendi personeline sahiplenme adına, yargı sisteminde ihtiyaç duyulan bu mahkemeleri kamuoyunda suçlaması ise camiamız ve kamuoyunda hoş karşılanmamıştır. Darbe ve terör suçluları ile mücadele de kör topal mesafe alınmışken bundan bile geri dönülmesi ileride demokrasimiz de derin yaralar açar.”

BBP: ÖYM’lerin kaldırılması intihar olur

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Kartal, son 50 yılını darbeler ve terörle geçiren Türkiye’nin birden bire hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağını ifade etti.

Yeni yargı paketinden özel yetkili mahkemelerin çalışma usullerini belirleyen CMK’nın 250. maddesinin değiştirilmesinin hedeflendiğini söyleyen BBP Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal, özel yetkili mahkemelerin uzun zamandır bazı çevrelerin itirazları olduğunu hatırlattı. Mahkemelerden özellikle darbe yargılamalarından rahatsız olan çevrelerin hedefinde olduğunu belirten Kartal, Ergenekon davası başlamadan önce birçok kişinin mahkemelerin varlığından bile haberdar olmadığını dile getirdi.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde belli suçlara bakan ihtisas mahkemeleri olduğunu belirten Kaptan Kartal, “Bu hem belli konularda ihtisaslaşmış yargıçların, daha doğru, daha çabuk karar vermesini sağlıyor, hem de yargının işini kolaylaştırıyor.” dedi.

Adaletin gecikmesinden şikayet edenlerin yargının yavaş işlemesinin temel sebeplerinden birisinin ihtisaslaşma eksikliği olduğunu unutmaması gerektiği ifade eden Kartal, “Yıllarca ceza davalarına bakan bir hakim, bir görevlendirme ile hukuk mahkemelerinde geçebiliyor. Ceza mahkemelerinde pratikleşen yargıç, birden bire hukuk davalarına girince yabancı olduğu bir alanda bocalamaya, yanlış kararlar vermeye başlıyor. Kararlar bir, bir Yargıtay’dan dönünce de uzun zaman kayıpları meydana geliyor. Onun için örgütlü suçlara bakan mahkemelerin yanında ceza ve hukuk mahkemeleri alanında da ayrı, ayrı ihtisas mahkemelerinin kurulması şarttır. Birilerinin nasırına basıldı diye uzmanlaşmış mahkemeler ihtiyaç olmaktan çıkmazlar.” diye konuştu.

‘SON YILINI DARBELERLE GEÇİREN TÜRKİYE HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANAMAZ’

Son 50 yılı darbeler, terör ve kanla geçen Türkiye’nin birden bire hiçbir şey olmamış gibi davranmasının mümkün olmadığını dile getiren Kartal şöyle konuştu: “Hukuk o ülkenin şartlarıyla bağlıdır. Terör can almaya devam ederken, her gün yeni ses kayıtları -darbe heveslilerinin aynı noktada durduklarını ihtar ederken- bu iş bitti havasıyla yargılamaları akamete uğratacak düzenlemeler yapmak intihardır. En tehlikeli suçlular, caydırılacak kadar cezalandırılmamış suçlulardır. Siyaset kurumunun denetleyemediği bir kurumun darbelere karışmış kimi mensuplarını salıverecek düzenlemeler yapması, demokrasi vitesini geri alması demektir. KCK tutuklamaları, darbe ve darbeye teşebbüsten yargılanıp tutuklu olanların çoğu ve bunları savunanlar bu mahkemelerden şikayetçi iken bu düzenlemeyi yapanların bir daha düşünmesi gerekir.”

Tutukluluk sürelerinin çok uzayıp ceza halini alması elbette tasvip edilemeyeceğini ancak, örgütlü suçlarda, sanık sayısının fazlalığı,zamansal derinlik ve delil toplama zorluğu bu gecikmenin temel sebeplerinin başında geldiğini aktaran Kartal, “Tutukluluk süreleriyle ilgili belki bir düzenleme yapılabilir ama darbeciler için izin şartının getirilmesi, darbelerin özel yetkili mahkemelerin görev alanından çıkarılması canavarı yaralı bırakıp toplum içine salmak olur. Üstelik bu, darbelerle, bu milletin manevi dünyasına Rus gibi, Yunan gibi saldıranları kimsenin affetmeye hakkı yoktur. Darbeler Millete yapılmıştır affedecekse millet affetmelidir.” şeklinde konuştu.

‘MAHKEMELERİN KALDIRILMASI YAZICIOĞLU DAVASINI AKAMETE UĞRATIR’

BBP’nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu davasının henüz çözülemeden mahkemelerin kaldırılmasının, davayı akamete uğratacağına işaret eden Kaptan Kartal sözlerini şöyle tamamladı: “Ulaştırma Bakanı kendi personeline sahiplenme adına, yargı sisteminde ihtiyaç duyulan bu mahkemeleri kamuoyunda suçlaması ise camiamız ve kamuoyunda hoş karşılanmamıştır. Darbe ve terör suçluları ile mücadele de kör topal mesafe alınmışken bundan bile geri dönülmesi ileride demokrasimiz de derin yaralar açar.”

Çiçek: Avrupa’dan yeterli desteği görmedik

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin terörle mücadele konusunda Avrupa’dan yeterli desteği görmediğini belirterek, ”Şu ana kadar bir tane terörist iade edilmedi. Yakaladıklarını da kaçırdılar. Kaçmadı, kaçırdılar. Bunun altını çiziyorum” dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile İtalya Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Stefano Stefani ve beraberindeki heyeti kabulünde, terörle mücadele konusu gündeme geldi.

Türkiye’de yapılan demokratik reformların önemli ve zor şartlarda yapıldığını ifade eden Çiçek, ”Biz burada toplantı yapıyoruz ama dün 4 askerimiz şehit oldu. Biz bu reformları terör baskısı altında gerçekleştiriyoruz. Bunun kolay olmadığını, her gün acıların yaşandığı cenazelerin geldiği bir ortamda bu türlü demokratik reformları yapmanın ne kadar zor iş olduğunu ancak bu işin acısını çeken ülke bilir” dedi.

Çiçek, terörle mücadele konusunda, iki ülkenin yakın işbirliği içinde olmasına rağmen, İtalya’nın 3 kişiyi iade etmediğini dile getirerek, ”Maalesef Avrupa Birliği’nden terörle mücadele konusunda gerçekten somut, işe yarar ve işbirliği yaptığımızı gösterecek somut hiçbir adımı görmedim ben” diye konuştu.

-Aldo Mora olayını hatırlattı-

Çiçek, hak ve özgürlüklerin yaşayan insanlar için olduğunu vurguladı. 16 Mart 1978’de, ”Kızıl Tugaylar” adı verilen örgüt tarafından öldürüldüğü iddia edilen İtalya eski başbakanlarından Aldo Mora olayına değinerek, şunları kaydetti:

”Aldo Moro’ya şimdi hangi özgürlük lazım, hangi hak lazım… Bakınız dün 4 asker şehit oldu, 300 kilo patlayıcı bulundu. Bunlar masum insanları katletmek üzere bir yerlerden temin ediliyor. Bu örgütlerin Avrupa’da çok büyük ölçüde mali destek, eleman desteği, eğitim desteği, lojistik destek ve propaganda açısından büyük bir destek gördükleri Europol’un raporunda var. Biz böyle bir ortamda hayat hakkını ortadan kaldıran terör örgütüne karşı bir taraftan mücadele verip, bir taraftan da hak ve özgürlükler noktasında mesafe almaya çalışıyoruz. Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Maalesef Avrupa’dan bu manada yeterli desteği görmüyoruz. Şu ana kadar bir tane terörist iade edilmedi. Yakaladıklarını da kaçırdılar. Kaçmadı, kaçırdılar, bunun altını çiziyorum.”

Uluslararası işbirliğine girilmediği takdirde terörün yarın birilerinin canını yakabileceğini ifade eden TBMM Başkanı Çiçek, ”Avrupa bunun yeterince farkında mı bilmem, bu örgüt uyuşturucu satarak çocuklarınızı zehirliyor. Bizi kurşunla bombayla öldürüyor, sizi uyuşturucu ile öldürüyor. Avrupa bunun ister farkında olsun, ister olmasın. Bu örgüt mensupları eskiden satıcıydı, şimdi patron oldular. Artık çok daha fazla kaliteli uyuşturucuyu sizin taraflara gönderiyorlar. Bunu da Avrupa olarak iyice düşünün” diye konuştu.

 

Çiçek: Avrupa’dan yeterli desteği görmedik

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin terörle mücadele konusunda Avrupa’dan yeterli desteği görmediğini belirterek, ”Şu ana kadar bir tane terörist iade edilmedi. Yakaladıklarını da kaçırdılar. Kaçmadı, kaçırdılar. Bunun altını çiziyorum” dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile İtalya Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Stefano Stefani ve beraberindeki heyeti kabulünde, terörle mücadele konusu gündeme geldi.

Türkiye’de yapılan demokratik reformların önemli ve zor şartlarda yapıldığını ifade eden Çiçek, ”Biz burada toplantı yapıyoruz ama dün 4 askerimiz şehit oldu. Biz bu reformları terör baskısı altında gerçekleştiriyoruz. Bunun kolay olmadığını, her gün acıların yaşandığı cenazelerin geldiği bir ortamda bu türlü demokratik reformları yapmanın ne kadar zor iş olduğunu ancak bu işin acısını çeken ülke bilir” dedi.

Çiçek, terörle mücadele konusunda, iki ülkenin yakın işbirliği içinde olmasına rağmen, İtalya’nın 3 kişiyi iade etmediğini dile getirerek, ”Maalesef Avrupa Birliği’nden terörle mücadele konusunda gerçekten somut, işe yarar ve işbirliği yaptığımızı gösterecek somut hiçbir adımı görmedim ben” diye konuştu.

-Aldo Mora olayını hatırlattı-

Çiçek, hak ve özgürlüklerin yaşayan insanlar için olduğunu vurguladı. 16 Mart 1978’de, ”Kızıl Tugaylar” adı verilen örgüt tarafından öldürüldüğü iddia edilen İtalya eski başbakanlarından Aldo Mora olayına değinerek, şunları kaydetti:

”Aldo Moro’ya şimdi hangi özgürlük lazım, hangi hak lazım… Bakınız dün 4 asker şehit oldu, 300 kilo patlayıcı bulundu. Bunlar masum insanları katletmek üzere bir yerlerden temin ediliyor. Bu örgütlerin Avrupa’da çok büyük ölçüde mali destek, eleman desteği, eğitim desteği, lojistik destek ve propaganda açısından büyük bir destek gördükleri Europol’un raporunda var. Biz böyle bir ortamda hayat hakkını ortadan kaldıran terör örgütüne karşı bir taraftan mücadele verip, bir taraftan da hak ve özgürlükler noktasında mesafe almaya çalışıyoruz. Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Maalesef Avrupa’dan bu manada yeterli desteği görmüyoruz. Şu ana kadar bir tane terörist iade edilmedi. Yakaladıklarını da kaçırdılar. Kaçmadı, kaçırdılar, bunun altını çiziyorum.”

Uluslararası işbirliğine girilmediği takdirde terörün yarın birilerinin canını yakabileceğini ifade eden TBMM Başkanı Çiçek, ”Avrupa bunun yeterince farkında mı bilmem, bu örgüt uyuşturucu satarak çocuklarınızı zehirliyor. Bizi kurşunla bombayla öldürüyor, sizi uyuşturucu ile öldürüyor. Avrupa bunun ister farkında olsun, ister olmasın. Bu örgüt mensupları eskiden satıcıydı, şimdi patron oldular. Artık çok daha fazla kaliteli uyuşturucuyu sizin taraflara gönderiyorlar. Bunu da Avrupa olarak iyice düşünün” diye konuştu.

 

Toprak: Her türlü çaba sergilenmeli

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Toprak, yaptığı yazılı açıklamada, her gün farklı iddia ve tezlerin öne sürüldüğünü ancak AK Parti hükümetinin pilotların ailelerini ve kamuoyunu tatmin edecek hiçbir sağlıklı açıklama yapmadığını ileri sürdü.

Toprak, şunları kaydetti:

”Bu kadar süre geçilmesine rağmen kamuoyunda pilotlarımızın bulunmasına ilişkin hükümetin gerekli çabayı göstermediği algısı hakim olmuştur. Pilotlarımızın bulunması için hem ulusal hem de uluslararası her türlü çaba sergilenmelidir. Bu konuda ne gerekiyorsa yapılmalı ve iki pilotumuz bulunmalıdır. Hükümet bugüne kadar iki askerimizin bulunması konusunda ne tür çalışmalar yaptığını ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini açıklamalıdır.”

Toprak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve bütün Türkiye’nin kaybolan iki pilotun bulunması yönündeki her türlü çabanın arkasında olduğunu belirtti.

Toprak: Her türlü çaba sergilenmeli

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Toprak, yaptığı yazılı açıklamada, her gün farklı iddia ve tezlerin öne sürüldüğünü ancak AK Parti hükümetinin pilotların ailelerini ve kamuoyunu tatmin edecek hiçbir sağlıklı açıklama yapmadığını ileri sürdü.

Toprak, şunları kaydetti:

”Bu kadar süre geçilmesine rağmen kamuoyunda pilotlarımızın bulunmasına ilişkin hükümetin gerekli çabayı göstermediği algısı hakim olmuştur. Pilotlarımızın bulunması için hem ulusal hem de uluslararası her türlü çaba sergilenmelidir. Bu konuda ne gerekiyorsa yapılmalı ve iki pilotumuz bulunmalıdır. Hükümet bugüne kadar iki askerimizin bulunması konusunda ne tür çalışmalar yaptığını ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini açıklamalıdır.”

Toprak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve bütün Türkiye’nin kaybolan iki pilotun bulunması yönündeki her türlü çabanın arkasında olduğunu belirtti.

MGK toplantısı başladı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan toplantı saat 13.55’de başladı.

Toplantıda, Suriye tarafından askeri uçağın düşürülmesi, terör ile diğer iç ve dış gelişmelerin ele alınması bekleniyor.

 

Bakandan kavgacılara kiraz tavsiyesi

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kirazın sakinleştirici etkisi olduğunu belirterek, ”Evlerde de hanımefendiyle kavga etmek istemeyenler, bu kirazdan bir miktar bulundursun diyorum” dedi.

Eroğlu, bakanlıkta düzenlenen, Sultandağı Kirazı Markalaşması ve Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, şu anda dünyada enerji konusunun ön planda olduğunu ancak 20-30 yıl sonra gıda arzının en önemli konular arasında yer alacağını söyledi.

Türkiye’yi gıda üretim ve ihracat üssü haline getirmek gerektiğini belirten Eroğlu, bu kapsamda Hükümet olarak gıda ve hayvancılık konusuna büyük önem verdiklerini aktardı.

-Kiraz ihracatının yüzde 30’u Sultandağı’ndan-

Afyonkarahisar’ın, gıda ürünleri üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Eroğlu, teknolojik sera uygulamasına başladıklarını ilde üretilen domateslerin dünya piyasalarına ihraç edildiğini kaydetti.

Modern sulama sistemlerine geçilmesi için bakanlığı ile Afyonkarahisar İl Özel İdaresi’nin 227 bin dekarda çalışma yürüttüğünü bildiren Eroğlu, 450 bin dekar arazide kapalı sistem modern basınçlı sulama gerçekleştirmeyi hedeflediklerini aktardı.

Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinin, kiraz konusunda çok önemli bir adım attığını kaydeden Eroğlu, ”0900 Ziraat” adıyla Türk ziraat mühendislerince geliştirilen kiraz türünün burada yetiştirildiğini, bugün Türkiye’nin ihraç ettiği kirazın yüzde 30’unun Sultandağı’nda üretildiğini anlattı.

-”Türkiye her alanda marka yaratmalı” –

Markalaşma olmadığı için Afyonkarahisarlı üreticilerin yeterince kazanç sağlayamadıklarına dikkati çeken Eroğlu, Sultandağı kirazının marka olması için atılan adımın önemine işaret etti.

Gıda, tekstil ve sanayi başta olmak üzere her alanda markalar yaratılması gerektiğine işaret eden Eroğlu, ”En iyi çıkan sular bizde. Ama bakıyoruz, marka ismi vermeyeceğim bir Fransız markası, 5 dolara, 10 dolara su satıyor. Halbuki bakıyorsunuz, içiyorsunuz ama tadı tuzu yok. ‘Ah nerede bizim Afyonkarahisar Kızılay maden suyu’ diyorum, ‘Ah nerede bizim menbaa sularımız’ diye hayıflanıyorum” şeklinde konuştu.

-”Sakinleşmek isteyenler kiraz yesin”-

Lifli bir meyve olan kirazın, sindirim sistemi için faydalı olduğunu, antioksidan özelliğine ve yüksek vitamin değerine sahip bulunduğunu belirten Eroğlu, ”Bilhassa gözler için son derece faydalı. Yani ben bu yaşta gözlük takmadan şey yapıyorsam Sultandağı kirazına borçluyum, teşekkür ediyorum” dedi.

Kirazın sakinleştirici özelliği bulunduğunu ifade eden Eroğlu, ”Dün bir şeye kızdım ben, masaya yumruğu vurdum falan. Baktım biraz sonra bizim elemanlar bir tabak Sultandağı kirazıyla geldiler. Yarısını yedim, yarısın yiyemedim. Belki ertesi gün kızarsam bir şeye o zaman yerim diye. Evlerde de hanımefendiyle kavga etmek istemeyenler, bu kirazdan bir miktar bulundursun diyorum” diye konuştu.

Kirazın uykuya da düzene soktuğunu anlatan Eroğlu, yatmadan önce Sultandağı kirazı yenilmesini tavsiye etti.

-”Tabii ki Tadiki, Tadiki şahane, Tadiki efsane”-

Sultandağı kirazı için belirlenen marka ismi olan ”Tadiki”nin, iki tat anlamına geldiğini anlatan Eroğlu, bu kirazı dünyaya tanıtacaklarını belirterek, ”Dünyanın en iyi en sevilen kirazı, tabii ki Tadiki, Tadiki şahane, Tadiki efsane” şeklindeki sloganı okudu.

Eroğlu, konuşmasının ardından Sultandağı kirazı yiyerek, kameralara görüntü verdi.

Tadiki markasını yaratan Nevruz Kamber’e sembolik ödül çekini veren Eroğlu, daha sonra misafirlere ve basın mensuplarına Sultandağı kirazı ikram etti.

Tanıtım toplantısına Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Sultandağı Belediye Başkanı Osman Acar da katıldı.

Bakandan kavgacılara kiraz tavsiyesi

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kirazın sakinleştirici etkisi olduğunu belirterek, ”Evlerde de hanımefendiyle kavga etmek istemeyenler, bu kirazdan bir miktar bulundursun diyorum” dedi.

Eroğlu, bakanlıkta düzenlenen, Sultandağı Kirazı Markalaşması ve Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, şu anda dünyada enerji konusunun ön planda olduğunu ancak 20-30 yıl sonra gıda arzının en önemli konular arasında yer alacağını söyledi.

Türkiye’yi gıda üretim ve ihracat üssü haline getirmek gerektiğini belirten Eroğlu, bu kapsamda Hükümet olarak gıda ve hayvancılık konusuna büyük önem verdiklerini aktardı.

-Kiraz ihracatının yüzde 30’u Sultandağı’ndan-

Afyonkarahisar’ın, gıda ürünleri üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Eroğlu, teknolojik sera uygulamasına başladıklarını ilde üretilen domateslerin dünya piyasalarına ihraç edildiğini kaydetti.

Modern sulama sistemlerine geçilmesi için bakanlığı ile Afyonkarahisar İl Özel İdaresi’nin 227 bin dekarda çalışma yürüttüğünü bildiren Eroğlu, 450 bin dekar arazide kapalı sistem modern basınçlı sulama gerçekleştirmeyi hedeflediklerini aktardı.

Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinin, kiraz konusunda çok önemli bir adım attığını kaydeden Eroğlu, ”0900 Ziraat” adıyla Türk ziraat mühendislerince geliştirilen kiraz türünün burada yetiştirildiğini, bugün Türkiye’nin ihraç ettiği kirazın yüzde 30’unun Sultandağı’nda üretildiğini anlattı.

-”Türkiye her alanda marka yaratmalı” –

Markalaşma olmadığı için Afyonkarahisarlı üreticilerin yeterince kazanç sağlayamadıklarına dikkati çeken Eroğlu, Sultandağı kirazının marka olması için atılan adımın önemine işaret etti.

Gıda, tekstil ve sanayi başta olmak üzere her alanda markalar yaratılması gerektiğine işaret eden Eroğlu, ”En iyi çıkan sular bizde. Ama bakıyoruz, marka ismi vermeyeceğim bir Fransız markası, 5 dolara, 10 dolara su satıyor. Halbuki bakıyorsunuz, içiyorsunuz ama tadı tuzu yok. ‘Ah nerede bizim Afyonkarahisar Kızılay maden suyu’ diyorum, ‘Ah nerede bizim menbaa sularımız’ diye hayıflanıyorum” şeklinde konuştu.

-”Sakinleşmek isteyenler kiraz yesin”-

Lifli bir meyve olan kirazın, sindirim sistemi için faydalı olduğunu, antioksidan özelliğine ve yüksek vitamin değerine sahip bulunduğunu belirten Eroğlu, ”Bilhassa gözler için son derece faydalı. Yani ben bu yaşta gözlük takmadan şey yapıyorsam Sultandağı kirazına borçluyum, teşekkür ediyorum” dedi.

Kirazın sakinleştirici özelliği bulunduğunu ifade eden Eroğlu, ”Dün bir şeye kızdım ben, masaya yumruğu vurdum falan. Baktım biraz sonra bizim elemanlar bir tabak Sultandağı kirazıyla geldiler. Yarısını yedim, yarısın yiyemedim. Belki ertesi gün kızarsam bir şeye o zaman yerim diye. Evlerde de hanımefendiyle kavga etmek istemeyenler, bu kirazdan bir miktar bulundursun diyorum” diye konuştu.

Kirazın uykuya da düzene soktuğunu anlatan Eroğlu, yatmadan önce Sultandağı kirazı yenilmesini tavsiye etti.

-”Tabii ki Tadiki, Tadiki şahane, Tadiki efsane”-

Sultandağı kirazı için belirlenen marka ismi olan ”Tadiki”nin, iki tat anlamına geldiğini anlatan Eroğlu, bu kirazı dünyaya tanıtacaklarını belirterek, ”Dünyanın en iyi en sevilen kirazı, tabii ki Tadiki, Tadiki şahane, Tadiki efsane” şeklindeki sloganı okudu.

Eroğlu, konuşmasının ardından Sultandağı kirazı yiyerek, kameralara görüntü verdi.

Tadiki markasını yaratan Nevruz Kamber’e sembolik ödül çekini veren Eroğlu, daha sonra misafirlere ve basın mensuplarına Sultandağı kirazı ikram etti.

Tanıtım toplantısına Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Sultandağı Belediye Başkanı Osman Acar da katıldı.

Çelik’in Kurtulmuş ve Soylu’ya kapıyı açma şartı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile Demokrat Parti eski Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun AK Parti’ye katılacağı iddiaları Ankara gündemine bomba gibi düştü.

Başbakan Erdoğan’ın son MYK’da gündeme getirdiğinin iddia edildiği haber üzerine konuşan taraflardan Numan Kurtulmuş, “Ben de gazetelerden gördüm. Olmayan bir şeye yorum yapacak değilim. AK Parti tarafından da bana yapılmış bir teklif yok” dedi.

Özellikle sosyal medyada büyük ses getiren transfer haberleri üzerine AK Parti cephesinden de çarpıcı açıklamalar geldi. Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kurtulmuş ve Soylu için şartlı olarak kapıları açarken, MKYK üyesi Ayşe Böhürler ise iki liderin AK Parti katılmasından mutluluk duyacağını açıkladı. HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu ise haberlere tepki gösterdi. Gazeteci Faruk Mercan ise Erdoğan ile Kurtulmuş’un Şubat ayında görüştüğünü iddia etti.

Konuyla ilgili yapılan açıklamalar şöyle:

ZAMANINDA AĞIR LAFLAR ETTİLER

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun AK Parti’ye geçeceği iddialarının hatırlatılması üzerine, iki ismin AKP’nin ilkelerini benimsemesi şartıyla kapılarının kendilerine sonuna kadar açık olduğunu bildirdi.  Soylu’nun DYP döneminde kendisinin yakın arkadaşı olduğunu kaydeden Çelik, Kurtulmuş ve Soylu’nun Başbakan  Erdoğan’a yönelik hoş olmayan sözler söylediğini belirterek, “Eğer Sayın Kurtulmuş ve Soylu, ‘Arkadaşlar bizim o gün söylediklerimiz yanlıştı. Doğru siyasi yol burasıdır’ deyip bizim kapımızı çalarlarsa, kapımız her zaman açıktır. Bu şekilde gelirlerse hoş geldiniz deriz” dedi.

ANCAK MUTLULUK DUYARIZ

AK Parti MKYK üyesi olan gazeteci Ayşe Böhürler ise twitter adresinden transfer iddiaları için şu yorumu yaptı: “Süleyman Soylu da Numan Kurtulmuş da kaliteli insanlardır, Ak Parti’ye gelmelerinden ancak mutlu oluruz.”

HERHANGİ BİR GRUBUN İKAMESİ DEĞİLİZ

Haber5.com’a konuşan HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Mehmet  Bekaroğlu, “Partimiz normal çalışmalarına devam ediyor. Kongrelerimiz var. Partimiz il ve ilçe kongrelerini yapmakta. Hükümet sorunları çözemedi. Partimiz, bu anlamda önemli roller oynayacak. Bizler çalışmalarımıza devam ediyoruz. HAS Parti’yi herhangi bir kişinin veya grubun ikamesi olamsı için kurmadık. Amacımız bir yerlere gelmek değil, bir şeyler yapabilmek.” dedi.

ŞUBAT’TA GÖRÜŞTÜLER

Kanaltürk Televizyonu’nun Ankara Temsilcisi Faruk Mercan ise twitter adresinden çarpıcı bir iddia ortaya atı. Mercan, sayfasında şu bilgileri paylaştı:  “Başbakan Erdoğan, Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile Şubat ayında görüştü ve AK Parti’ye “önşartsız” davet etti diye biliyorum…”

Haber 7