Posts Tagged ‘suriye’

Vural’dan başbakana: Devleti uyuttunuz

Perşembe, Haziran 28th, 2012

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, hükümetin terörle ilgili politikalarını eleştirerek, ”Sayın Başbakan, terörle mücadele konusunda uyudunuz, yan gelip yattınız. Milletin güvencesi devletti ama terörle mücadele ederken devleti de uyuttunuz” dedi.

Vural, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, her gün gelen şehit haberlerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

”Milletimizin başı sağolsun” ifadesini kullanan Vural, ”Sürekli olarak başsağlığı diliyoruz. Ülkeyi yönetenler başsağlığı dilmekten öteye gidemiyorlar. Terörle mücadele konusunda gaflet içerisinde bulunan, uyuyan bir yönetimin olduğu Türkiye’de her gün şehit haberleriyle sarsılıyoruz” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ”Suriye ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri’nin angajman kuralları yeni aşamaya göre değiştirilmiştir” şeklinde bir ifade kullandığını anımsatan Vural, şöyle devam etti:

”Doğrudur bu ama Sayın Başbakan’ın, terör konusunda da angajmanını değiştirmesinin gerektiği de gayet açıktır. Sayın Başbakan, ‘her iki taraf da ateşkes ilan etsin’ diyenlere olan angajmanından vazgeçmelidir. Habur’u savunan, ‘Oslo’da ikinci kez masaya oturalım’ diyenlere karşı angajmanını değiştirmelidir. Terörle mücadelede, ABD ve Obama’ya olan angajmanından vazgeçmelidir.

Sayın Başbakan, ‘PKK’yı bertaraf et’ diyen Türk milletine ve TBMM’ye angaje olmalıdır. PKK’ya karşı siyasal çözüm arama angajmanından vazgeçmeli ve milletin kendisine verdiği yetkiyi kullanmalıdır.

Leyla Zana ile görüşecekmiş Sayın Başbakan. Bu angajelerden vazgeçin. Neyi görüşeceksiniz? ‘Federasyon yetmez, bağımsızlık hakkımızdır’ diyen biriyle neyi görüşeceksiniz? ‘Silahlar güvencemizdir, PKK silah bırakmamalı’ diyen birinden neyi umut ediyorsunuz? Bozuk niyeti olanlarla neyi görüşeceksin? Neleri meşrulaştırmak istiyorsun Sayın Başbakan?”

– ”Devleti de uyutunuz” –

Vural, ”bölücü düşünceleri meşrulaştırarak, teröristlerin ekmeğine yağ süren girişimlerden vazgeçmenin terörle mücadelenin en ön şartı” olduğunu vurguladı.

”Devlet uyumaz, uyumamalı” diyen Vural, ”2002’de terör bitmişti. Terör örgütü Irak’ın kuzeyinde Barzani tarafından semirtilirken AKP Hükümet’i devleti uyuttu. Oslo’da pazarlık yaparken devleti uyuttunuz. Bu sonuçlar, devleti uyutan bir zihniyetin getirdiği sonuçlardır. Sonra, ‘bıçak kemiğe dayandı’ lafları. Hem siz uyudunuz, hem de devleti uyuttunuz” şeklinde konuştu.

”Sayın Başbakan, terörle mücadele konusunda uyudunuz, yan gelip yattınız. Milletin güvencesi devletti ama terörle mücadele ederken devleti de uyuttunuz” diyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Angajmanınızı değiştirin. Milletimize sesleniyorum; tüm bu olup bitenlerle ilgili ne olur siz uyumayın. Uyumadığı sürece bunları bu millet uyandıracaktır. Devleti yönetenler uyuyabilir ama MHP uyumamıştır, bu milletin uyumasına da izin vermeyecektir.

Şehitlere, ‘kabak bile 3-5 ayda yetişiyor’ diyen bir zihniyetle nasıl terörle mücadele edersiniz? Bu kılavuzlar artık kabak tadı vermiştir. ‘Şeytanla görüşürüm’ diyen bir zihniyet. Bu zihniyetle nasıl mücadele edilebilir? Ağzı olan konuşuyor.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet dilemekten öteye bir şey yapmıyorlar. Terör devam ediyor, yargı paketinde terörle mücadelede 13. madde kaldırılmak suretiyle terör suçlarıyla ilgili cezaların hükmün ertelenmesi kapsamına alınması planlanıyor. Nasıl terörle mücadele edeceğiz bu şekilde? Türk bayrağını yırtanları, İstiklal Marşı’na hakaret edenlerin erteleme cezaları kapsamına alınmasını istiyor Hükümet. Hükmün geriye bırakılması ekseninde bu suçlar mazur gösterilecek suçlar arasına alınıyor. Bilerek suç işleyenlerin suçu azaltılıyor. Özellikle, herhalde KCK’lıların serbest bırakılmasına yönelik bir sürecin başlatılacağına ilişkin endişelerimiz vardır.”

-Özel yetkili mahkemeler-

Özel yetkili mahkemelere de değinen Vural, bu mahkemelerinin durumunun, ”papatya falına” döndüğünü söyledi. Vural, ”Olacak mı olmayacak mı? Anlaşılan o ki Bakanlar Kurulu içerisinde çatlak vardır” dedi.

Hükümetten bu konuda daha net bir tavır takınmasını isteyen Vural, şöyle konuştu:

”Madem kanun tasarınız var, özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenleme konusunda kanun tasarısı getirin. Böyle gece yarısı operasyonuyla bir önerge vasıtasıyla getirmek yerine, Bakanlar Kurulu’nda çatlak yoksa hodri meydan, bunu kanun tasarı olarak getirin. Bu konuda TBMM’ye görüşünüzün açık ve net olduğu konusunda bir mesaj verin. Bugüne kadar korku imparatorluğu oluşturdular. Şimdi bunun sorumlusu özel yetkili mahkemeleri sırtından atmaya çalışıyor. Başbakan, özel yetkili mahkemelerin süreç içerisinde elde ettiği bilgi ve belgelerin bumerang gibi kendisini vuracağını görünce düzenleme yapılmasını istedi.

Özel yetkili mahkemelerin, Türkiye’nin karşılaştığı bir takım tehlikeleri göz önüne alırsak, muhafazasından yanayız. Ancak adaletin de kısa sürede tecelli etmesi gerekiyor.”

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, ”Parlamenter sistemin hukuk dışı ve gayri ahlaki operasyonlara  açık olduğunu” söylediğini hatırlatan Vural, ”Bu bir itirafnamedir. Bununla AKP’nin hukuk ve ahlak dışı uygulamalarla iktidarını kullandığı tescil edilmiştir. Bir de ‘hukuk ve ahlak dışı operasyonların bitmesi için başkanlık sistemini seçin’ diye tehdit ediyor. Allah akıl, fikir versin” şeklinde konuştu.

Vural, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Bir gazetecinin sorusu üzerine Vural, ”Başbakan’ın Zana ile görüşmesine Kılıçdaroğlu da katılsın. Kendisi, ‘akil adamlar’ diyordu ya orada da bir akil kadın olacak işte. Birlikte görüşsünler” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘medyadan MHP’nin komisyona katılması için baskı yapmasını istediğini” anımsatan Vural, ”Bizim pusulamız millet. MHP’yi baskı altına almaya, yönlendirmeye kimsenin gücü yetmez. Kimsenin dolduruşuna gazına gelmeyiz” diye konuştu.

‘Esed’de zerre kadar haya kalmamış’

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Karadavi, Esed yönetimi için, “Kendisinde zerre kadar insanlık, haya ve anlayış bulunmayan bir insan gibi hareket ediyorlar” dedi. Karadavi, Arap Baharı’nın dış komplo olduğu iddiasına da, “Arap Baharı bu ümmetin çocuklarının yaptığı gerçek bir devrimdir” karşılığını verdi.

İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi 22. Dönem Toplantısı’na katılan Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Karadavi, AA muhabirine Mısır ve Orta Doğu’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Mısır’ın yeni cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi “Ilımlı, ülkesi ve halkı için eşi benzeri bulunmaz bir lider” olarak nitelendiren Karadavi, “Mısır, Mursi ile yeni bir döneme girdi” dedi. “İslami kesim kendi varlığını göstermiştir” diyen Karadavi, kendisinin desteklediği adayın başlangıçta Abdulmunim Ebu’l- Futuh olduğunu ancak Futuh seçimlerin ikinci turuna kalmaya hak kazanamadığı için Mursi’ye destek verdiğini ifade etti.

“Mursi’nin yalnızca Müslümanları temsil etmediğini, tüm Mısırlılar’ın sesi olduğunu ve “devrim düşmanlarına karşı başarılı olmak istediğini” kaydeden Karadavi, “Biz herkesi Mısır’ın güçlü bir ülke haline gelmesi için işbirliğine çağırıyoruz. Çünkü Mısır Arap Rönesansı’na öncülük eden, ayrıca tarih, kültür, ilim, ekonomi açısından önemli bir ülke. Mısır, Arap-İslam medeniyetinin önde gelen ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak istiyor” diye konuştu.

Karadavi, Mısır’ın her açıdan kendini geliştirmesi, dünyadaki Müslümanların ve Arap ülkelerinin kendisinden isteklerini dikkate alması gerektiğini ifade etti.

“Suriye rejimi kendi elleriyle sonunu hazırlıyor”

Karadavi, Suriye’de yaşanan olaylara ilişkin, “Suriye rejimi kendi elleriyle sonunu hazırlıyor. Çünkü kendi halkını acımasızca katlediyor. 15 aydan uzun zamandır ağır silahlarla halkını katlediyor. Günde ortalama 20 ila 40 arasında Suriyeli katlediliyor. Zalim, haksız, Allah’tan korkmaz, merhametsizler. Kendisine karşı çıkan herkesi işkence ederek katlediyor, çocukları bile. Ona karşı savaşanlar Rabbleri katında özgür ve onurlu bir hayat yaşayacak” ifadelerini kullandı.

“Bu rejim akılsız davranmaya başladı”

Suriye’nin silahsız Türk askeri uçağını uluslararası hava sahasında düşürmesiyle ilgili olarak da Karadavi, “Bu rejim akılsız ve vicdansız davranmaya başladı. Artık gözleri görmeyen, kulakları duymayan ve tüm duyuları kapalı olarak hesapsızca hareket eden anlayışsız ya da hissiz bir yönetim haline geldi” diye konuştu.

Sözlerini Kur’an-ı Kerim’in Araf Suresi’nin 179. ayeti ile (İşte bunlar (yollarını şaşırma bakımından) davar sürüsü gibidirler ve hatta davar sürüsünden de beter haldedirler. İşte bunlar tam bir aymazlık içinde olan kimselerdir) destekleyen Karadavi, “Onlar akıllı bir insanın yapmayacağı şeyleri yapıyor ve kendisinde zerre kadar insanlık, haya ve anlayış bulunmayan bir insan gibi hareket ediyorlar” dedi.

Karadavi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olayın ardından krizi tırmandıracak herhangi bir girişimde bulunmayarak büyük bir olgunluk gösterdiğini dile getirdi.

“Arap Baharı gerçek bir devrimdir”

Bazı çevrelerin Arap Baharı’nın “dış güçlerin bir komplosu” olduğu şeklindeki yaklaşımını da değerlendiren Karadavi, “Bu akıllı insanların söyleyeceği bir söz değil. Çünkü Arap Baharı, her şeyi zulümle baskı altına alan rejimlerin karşısında durmak ve direnmekten başka çareleri olmayan, bu ümmetin çocuklarının yaptığı gerçek bir devrimdir” diye konuştu.

Karadavi, “Küçük ülke Tunus’ta başlayan ve günden güne büyüyerek Mısır’a, oradan Libya’ya, Yemen’e ve Suriye’ye ulaşan bu devrimi başlatan kimselere teşekkür etmemiz gerekir. İnşallah Arap Baharı devam eder ve hedeflerine ulaşır” dedi.

Filistin’deki Hamas-Fetih uzlaşı çabalarına da değinen Karadavi, Filistinli grupları barışa karşı duran tüm engellerin üstesinden gelmeye çağırarak, “İsrailliler, Filistin halkı ile oynamak istiyor ve yerleşim yerleri inşa etmek için her barış girişimine darbe vuruyor. Ben de Hamas ve İslami Cihat’taki kardeşlerim gibi barış girişimlerini destekliyorum” şeklinde konuştu.

“AA’nın Arapça yayını önemli bir adım”

Karadavi, AA’nın Arapça yayına başlamasıyla ilgili düşüncelerini de şöyle ifade etti :

“Dil farklılıkları Müslümanların birbirlerinden ayrı yaşamalarına sebep olmamalı, kardeşliklerine ve dayanışmalarına  engel teşkil etmemeli. Bu kardeşliğin bir iletişim aracının olması gerekir. Anadolu Ajansı’na bizim aramızda iyi bir aracı olduğu ve aramızdaki iletişimi kuvvetlendirdiği için çok teşekkür ederiz.”

‘Esed’de zerre kadar haya kalmamış’

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Karadavi, Esed yönetimi için, “Kendisinde zerre kadar insanlık, haya ve anlayış bulunmayan bir insan gibi hareket ediyorlar” dedi. Karadavi, Arap Baharı’nın dış komplo olduğu iddiasına da, “Arap Baharı bu ümmetin çocuklarının yaptığı gerçek bir devrimdir” karşılığını verdi.

İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi 22. Dönem Toplantısı’na katılan Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Karadavi, AA muhabirine Mısır ve Orta Doğu’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Mısır’ın yeni cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi “Ilımlı, ülkesi ve halkı için eşi benzeri bulunmaz bir lider” olarak nitelendiren Karadavi, “Mısır, Mursi ile yeni bir döneme girdi” dedi. “İslami kesim kendi varlığını göstermiştir” diyen Karadavi, kendisinin desteklediği adayın başlangıçta Abdulmunim Ebu’l- Futuh olduğunu ancak Futuh seçimlerin ikinci turuna kalmaya hak kazanamadığı için Mursi’ye destek verdiğini ifade etti.

“Mursi’nin yalnızca Müslümanları temsil etmediğini, tüm Mısırlılar’ın sesi olduğunu ve “devrim düşmanlarına karşı başarılı olmak istediğini” kaydeden Karadavi, “Biz herkesi Mısır’ın güçlü bir ülke haline gelmesi için işbirliğine çağırıyoruz. Çünkü Mısır Arap Rönesansı’na öncülük eden, ayrıca tarih, kültür, ilim, ekonomi açısından önemli bir ülke. Mısır, Arap-İslam medeniyetinin önde gelen ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak istiyor” diye konuştu.

Karadavi, Mısır’ın her açıdan kendini geliştirmesi, dünyadaki Müslümanların ve Arap ülkelerinin kendisinden isteklerini dikkate alması gerektiğini ifade etti.

“Suriye rejimi kendi elleriyle sonunu hazırlıyor”

Karadavi, Suriye’de yaşanan olaylara ilişkin, “Suriye rejimi kendi elleriyle sonunu hazırlıyor. Çünkü kendi halkını acımasızca katlediyor. 15 aydan uzun zamandır ağır silahlarla halkını katlediyor. Günde ortalama 20 ila 40 arasında Suriyeli katlediliyor. Zalim, haksız, Allah’tan korkmaz, merhametsizler. Kendisine karşı çıkan herkesi işkence ederek katlediyor, çocukları bile. Ona karşı savaşanlar Rabbleri katında özgür ve onurlu bir hayat yaşayacak” ifadelerini kullandı.

“Bu rejim akılsız davranmaya başladı”

Suriye’nin silahsız Türk askeri uçağını uluslararası hava sahasında düşürmesiyle ilgili olarak da Karadavi, “Bu rejim akılsız ve vicdansız davranmaya başladı. Artık gözleri görmeyen, kulakları duymayan ve tüm duyuları kapalı olarak hesapsızca hareket eden anlayışsız ya da hissiz bir yönetim haline geldi” diye konuştu.

Sözlerini Kur’an-ı Kerim’in Araf Suresi’nin 179. ayeti ile (İşte bunlar (yollarını şaşırma bakımından) davar sürüsü gibidirler ve hatta davar sürüsünden de beter haldedirler. İşte bunlar tam bir aymazlık içinde olan kimselerdir) destekleyen Karadavi, “Onlar akıllı bir insanın yapmayacağı şeyleri yapıyor ve kendisinde zerre kadar insanlık, haya ve anlayış bulunmayan bir insan gibi hareket ediyorlar” dedi.

Karadavi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olayın ardından krizi tırmandıracak herhangi bir girişimde bulunmayarak büyük bir olgunluk gösterdiğini dile getirdi.

“Arap Baharı gerçek bir devrimdir”

Bazı çevrelerin Arap Baharı’nın “dış güçlerin bir komplosu” olduğu şeklindeki yaklaşımını da değerlendiren Karadavi, “Bu akıllı insanların söyleyeceği bir söz değil. Çünkü Arap Baharı, her şeyi zulümle baskı altına alan rejimlerin karşısında durmak ve direnmekten başka çareleri olmayan, bu ümmetin çocuklarının yaptığı gerçek bir devrimdir” diye konuştu.

Karadavi, “Küçük ülke Tunus’ta başlayan ve günden güne büyüyerek Mısır’a, oradan Libya’ya, Yemen’e ve Suriye’ye ulaşan bu devrimi başlatan kimselere teşekkür etmemiz gerekir. İnşallah Arap Baharı devam eder ve hedeflerine ulaşır” dedi.

Filistin’deki Hamas-Fetih uzlaşı çabalarına da değinen Karadavi, Filistinli grupları barışa karşı duran tüm engellerin üstesinden gelmeye çağırarak, “İsrailliler, Filistin halkı ile oynamak istiyor ve yerleşim yerleri inşa etmek için her barış girişimine darbe vuruyor. Ben de Hamas ve İslami Cihat’taki kardeşlerim gibi barış girişimlerini destekliyorum” şeklinde konuştu.

“AA’nın Arapça yayını önemli bir adım”

Karadavi, AA’nın Arapça yayına başlamasıyla ilgili düşüncelerini de şöyle ifade etti :

“Dil farklılıkları Müslümanların birbirlerinden ayrı yaşamalarına sebep olmamalı, kardeşliklerine ve dayanışmalarına  engel teşkil etmemeli. Bu kardeşliğin bir iletişim aracının olması gerekir. Anadolu Ajansı’na bizim aramızda iyi bir aracı olduğu ve aramızdaki iletişimi kuvvetlendirdiği için çok teşekkür ederiz.”

Suriye’ye müdahaleyi desteklemeyecek

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Lavrov, Moskova’da düzenlediği basın toplantısında, Suriye krizine yönelik açıklamalarda bulundu.

30 Haziran’da Cenevre’de yapılacak Suriye toplantısında, Suriye’ye herhangi bir dış müdahaleyi desteklemeyeceklerini belirten Lavrov, bu süreçte İran’ı dışlamanın hata olacağını söyledi.

Lavrov, herhangi bir NATO ülkesinin Suriye’de Libya senaryosunu tekrarlamaya eğilimli olmadığını düşündüğünü belirtirken, “En azından şu ana kadar görüştüğümüz NATO ülkeleri ve diğer ülkelerden, Suriye’ye müdahale yönünde bir şey duymadık” dedi.

Rusya’nın Suriye’de reformların yapılmasını desteklediğini ancak bu süreçte dış ülkelerin kendi düşüncelerini Suriye’ye dayatmaması gerektiğini vurgulayan Lavrov, “Değişim sürecine ve Esed’in geleceğine sadece Suriye halkı karar vermeli” ifadelerini kullandı.

Suriye’ye müdahaleyi desteklemeyecek

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Lavrov, Moskova’da düzenlediği basın toplantısında, Suriye krizine yönelik açıklamalarda bulundu.

30 Haziran’da Cenevre’de yapılacak Suriye toplantısında, Suriye’ye herhangi bir dış müdahaleyi desteklemeyeceklerini belirten Lavrov, bu süreçte İran’ı dışlamanın hata olacağını söyledi.

Lavrov, herhangi bir NATO ülkesinin Suriye’de Libya senaryosunu tekrarlamaya eğilimli olmadığını düşündüğünü belirtirken, “En azından şu ana kadar görüştüğümüz NATO ülkeleri ve diğer ülkelerden, Suriye’ye müdahale yönünde bir şey duymadık” dedi.

Rusya’nın Suriye’de reformların yapılmasını desteklediğini ancak bu süreçte dış ülkelerin kendi düşüncelerini Suriye’ye dayatmaması gerektiğini vurgulayan Lavrov, “Değişim sürecine ve Esed’in geleceğine sadece Suriye halkı karar vermeli” ifadelerini kullandı.

Suriye’de 841 yıllık kaleyi tahrip ettiler

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Şam Haber Ağı (SNN), kasabayı kuşatan ordu birliklerinin tank bombardımanı nedeniyle tarihi kalenin surlarında büyük deliklerin oluştuğunu, duvarlarının çatladığını ve çevresindeki bazı sivil yerleşim birimlerinin kullanılamaz hale geldiğini duyurdu.

MS 1171 yılında Haçlı Komutanı Saint John tarafından yaptırılan Hısn Kalesi (Crak des Chevaliers), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.

UNESCO, geçen Mart ayında, Esed yönetimine kültür mirasını koruma çağrısında bulunmuş ve UNESCO Başkanı Irina Bokova yaptığı yazılı açıklamada, Suriye’deki çatışmalar nedeniyle değerli alanların zarar görmesinden büyük endişe duyduğunu belirtmişti.

Suriye’de 841 yıllık kaleyi tahrip ettiler

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Şam Haber Ağı (SNN), kasabayı kuşatan ordu birliklerinin tank bombardımanı nedeniyle tarihi kalenin surlarında büyük deliklerin oluştuğunu, duvarlarının çatladığını ve çevresindeki bazı sivil yerleşim birimlerinin kullanılamaz hale geldiğini duyurdu.

MS 1171 yılında Haçlı Komutanı Saint John tarafından yaptırılan Hısn Kalesi (Crak des Chevaliers), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.

UNESCO, geçen Mart ayında, Esed yönetimine kültür mirasını koruma çağrısında bulunmuş ve UNESCO Başkanı Irina Bokova yaptığı yazılı açıklamada, Suriye’deki çatışmalar nedeniyle değerli alanların zarar görmesinden büyük endişe duyduğunu belirtmişti.

Cenevre’deki Suriye toplantısına katılan ülkeler

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Edinilen bilgiye göre, dışişleri bakanları düzeyindeki toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil edecek.

Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan yaptığı yazılı açıklamada, toplantıya BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin yanısıra Türkiye, Katar ve Irak’ın da davet edildiğini bildirmişti.

Cenevre’deki Suriye toplantısına katılan ülkeler

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Edinilen bilgiye göre, dışişleri bakanları düzeyindeki toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil edecek.

Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan yaptığı yazılı açıklamada, toplantıya BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin yanısıra Türkiye, Katar ve Irak’ın da davet edildiğini bildirmişti.

Suriye’deki hava saldırılarında 40 kişi öldü

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Merkezi İngiltere’de bulunan örgüt, başkent Şam’ın banliyöleri ve çevre kentlerinde ordunun ağır silahlarla yönetim karşıtlarına düzenlediği operasyonlarda 21, Deyr Ez Zor kentinde 5, iç kesimlerde yer alan ve uzun bir zamandan beri ağır operasyonların hedefi olan Humus kentinde 8, Dera’da 4, İdlib’te 2 olmak üzere toplam 40 kişinin öldüğünü ve çok sayıda kişinin de yaralandığını kaydetti.

Duma kentinde sabahtan bu yana düzenlenen operasyonlarda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını belirten yerel aktivistler, yaralıları, tutuklanma korkusundan dolayı devlet hastahanelerine götürmediklerini, sahra hastanelerinde tedavi etmeye çalıştıklarını, fakat tıbbi malzemelerin eksik olmasından dolayı bazı yaralıları kaybettiklerini söyledi.

Operasyonlar nedeniyle Duma’da dumanların yükseldiğini aktaran aktivistler, Humus’un Kusur beldesindeki operasyonlarda güvenlik güçlerinin ağır silahlarla çevreye rastgele ateş açması sonucu onlarca kişinin yaralandığını ve çok sayıda yerleşim birimde büyük hasarın meydana geldiğini ifade etti.

Ordunun Humus’un Kalet Husn beldesini ağır silahlarla bombalaması sonucu ölü ve çok sayıda yaralının olduğunu vurgulayan aktivistler, Humus’un birçok semtindeki operasyonlar nedeniyle kentin üzerini siyah dumanların kapladığını belirtti.

Güvenlik güçlerinin Dera yakınlarında yer alan sığınmacı kampına ağır silahlarla ateş açtığını dile getiren aktivistler, Deyr Ez Zor’un Hamidiye bölgesinde Özgür Suriye ordusu ile nizami ordu arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını ve bölgeden şiddetli patlamaların meydana geldiğini belirtti.

Suriye’deki hava saldırılarında 40 kişi öldü

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Merkezi İngiltere’de bulunan örgüt, başkent Şam’ın banliyöleri ve çevre kentlerinde ordunun ağır silahlarla yönetim karşıtlarına düzenlediği operasyonlarda 21, Deyr Ez Zor kentinde 5, iç kesimlerde yer alan ve uzun bir zamandan beri ağır operasyonların hedefi olan Humus kentinde 8, Dera’da 4, İdlib’te 2 olmak üzere toplam 40 kişinin öldüğünü ve çok sayıda kişinin de yaralandığını kaydetti.

Duma kentinde sabahtan bu yana düzenlenen operasyonlarda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını belirten yerel aktivistler, yaralıları, tutuklanma korkusundan dolayı devlet hastahanelerine götürmediklerini, sahra hastanelerinde tedavi etmeye çalıştıklarını, fakat tıbbi malzemelerin eksik olmasından dolayı bazı yaralıları kaybettiklerini söyledi.

Operasyonlar nedeniyle Duma’da dumanların yükseldiğini aktaran aktivistler, Humus’un Kusur beldesindeki operasyonlarda güvenlik güçlerinin ağır silahlarla çevreye rastgele ateş açması sonucu onlarca kişinin yaralandığını ve çok sayıda yerleşim birimde büyük hasarın meydana geldiğini ifade etti.

Ordunun Humus’un Kalet Husn beldesini ağır silahlarla bombalaması sonucu ölü ve çok sayıda yaralının olduğunu vurgulayan aktivistler, Humus’un birçok semtindeki operasyonlar nedeniyle kentin üzerini siyah dumanların kapladığını belirtti.

Güvenlik güçlerinin Dera yakınlarında yer alan sığınmacı kampına ağır silahlarla ateş açtığını dile getiren aktivistler, Deyr Ez Zor’un Hamidiye bölgesinde Özgür Suriye ordusu ile nizami ordu arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını ve bölgeden şiddetli patlamaların meydana geldiğini belirtti.

Rusya 3 helikopteri Suriye’ye gönderiyor

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı Federal Askeri Teknik İşbirliği Servisi Direktörü Aleksandır Fomin yaptığı açıklamada, Mi-25 tipi askeri helikopterlerin bakımının tamamlandığını ve sözleşmede öngörülen süre içinde Suriye’ye teslim edileceğini söyledi.

”Suriye bizim dostumuz ve biz de dostlarımıza karşı bütün yükümlülüklerimizi yerine getiririz” diyen Fomin, Suriye ile 2008 yılında imzalanan sözleşmeye göre 3 adet mi-25’i onardıklarını ve zamanında teslim etmeye hazır olduklarını kaydetti.

Fomin, sözleşmeye göre kaç helikopterin onarılacağı konusunda bir bilgi vermezken, Rus basını toplam 36 helikopterin onarımının yapılmasının öngörüldüğünü belirtiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton söz konusu helikopterlerin Suriye’de sivillere karşı kullanıldığını belirterek Şam’a verilmesine karşı çıkarken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, iddiaları kabul etmemişti. Lavrov, söz konusu helikopterlerin Sovyetler Birliği döneminde satıldığını ve kendilerinin de 2008 yılında imzalanan anlaşma uyarınca bunların onarımını yaptıklarını kaydetmişti.

Suriye helikopterlerini taşıyan gemi geçen hafta İngiliz sigorta şirketinin teminatını geri çekmesi üzerine Rusya’nın Murmansk Limanı’na geri dönmüştü.

Rusya 3 helikopteri Suriye’ye gönderiyor

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı Federal Askeri Teknik İşbirliği Servisi Direktörü Aleksandır Fomin yaptığı açıklamada, Mi-25 tipi askeri helikopterlerin bakımının tamamlandığını ve sözleşmede öngörülen süre içinde Suriye’ye teslim edileceğini söyledi.

”Suriye bizim dostumuz ve biz de dostlarımıza karşı bütün yükümlülüklerimizi yerine getiririz” diyen Fomin, Suriye ile 2008 yılında imzalanan sözleşmeye göre 3 adet mi-25’i onardıklarını ve zamanında teslim etmeye hazır olduklarını kaydetti.

Fomin, sözleşmeye göre kaç helikopterin onarılacağı konusunda bir bilgi vermezken, Rus basını toplam 36 helikopterin onarımının yapılmasının öngörüldüğünü belirtiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton söz konusu helikopterlerin Suriye’de sivillere karşı kullanıldığını belirterek Şam’a verilmesine karşı çıkarken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, iddiaları kabul etmemişti. Lavrov, söz konusu helikopterlerin Sovyetler Birliği döneminde satıldığını ve kendilerinin de 2008 yılında imzalanan anlaşma uyarınca bunların onarımını yaptıklarını kaydetmişti.

Suriye helikopterlerini taşıyan gemi geçen hafta İngiliz sigorta şirketinin teminatını geri çekmesi üzerine Rusya’nın Murmansk Limanı’na geri dönmüştü.

NATO, Türkiye için ‘savaşamam’ der mi?

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Özlem Akarsu Çelik’in röportajı

Emekli Org. Edip Başer, 2006’da, Terörle Mücadele Koordinatörü olarak atanmış, görevde olduğu süre boyunca Amerika’yı terörle mücadeleye yeterince destek vermemekle eleştirmiş ve ‘PKK’yı muhatap alan bir misyonun parçası olmam’ demişti. Görevden alınan Dr. Başer, halen Yeditepe Üniversitesi’nin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nün müdürü. NATO’da İstihbarat Daire Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan tecrübeli isim, Suriye’nin Türk jetini vurmakla düşmanca davrandığını söylerken Hükümet’in Suriye politikasını da diplomatik dille eleştirdi.

KISA SÜRELİ İHLAL NORMAL

– Hükümetin Suriye politikasını başından beri çok sert bulanlara katılıyor musunuz?
Uçak olayı sonrasındaki sertleşmeyi haklı bulmamak mümkün değil. Ondan önceki süreçte, Suriye yönetimini tahrik edecek nitelikteki beyanlar ve hatta uçak olayında bu sert tavırların etkili olabileceğinden de söz edilebilir.   

– Suriye neden bir Türk savaş uçağını vurdu?
Ortadoğu, Osmanlı sonrası başta ABD, batılı güçler ile Rusya arasında hakimiyet kurma yarışının sahnesi oldu. Bugün Suriye ve birçok ülkede olup bitenler bu çok taraflı oyunun parçası. Suriye ile Türkiye arasında hiçbir zaman karşılıklı ‘güven’ hakim olmamıştır. Kısa süreli hava sahası ihlalleri her yerde olur. Bağışlanması mümkün olmayan husus, uyarıda bulunulmadan uçağın hedef alınması. Düşmanca bir hareket söz konusu.

– Türkiye krizi doğru yönetiyor mu?
Ciddi bir devletin yöneticilerinden kriz durumlarında olayı kabullenmiş görüntüsü vermemenin yanında, sağduyulu hareket etmesi beklenir. Bir çatışmanın bölgeye yayılma olasılığıyla getireceği kazanç ve kayıplar iyi hesaplanmalı. Aslında bu hesapların şimdiye kadar ilişkilerin gerginleşmesi sürecinde olasılık planlaması içinde yapılmış olması gerekir.

– NATO, Türkiye için Suriye ile savaşır mı?
İttifakın, bölgede bir çatışmanın tarafı olmasına karar verme anı geldiğinde üyeler içinden durumu farklı değerlendirenler çıkabilir. Suriye’ye yönelik NATO harekatının bölgede başka çatışmalara da kapı açabileceği olasılığı ileri sürebilirler. Suriye’nin bir şekilde cezalandırılması ABD’nin de isteği olması bu endişeyi gereksiz kılabilir. Buna rağmen NATO’nun ‘Türkiye için Suriye ile savaşmam’ demesi, ittifakın kendini inkarı olur, tartışılır hale gelir. Türkiye’nin güvenliği açısından NATO güvencesi sona ermiş sayılır.   

– Suriye ile ilişkilerin bu noktaya gelmesi PKK’ya nasıl yansır?
Eylemlerini artırmak, Suriye’ye yönelik görev alan Türk güvenlik güçlerinin geri bölgesini tehdit misyonu üstlenebilir. Akıl hocaları tarafından, Türkiye’nin zayıf düşürülmesinin pazarlık gücünü artıracağı hesaplanabilir. Suriye için istihbarat elemanı olarak işlev görebilir.

– Zana’nın, ‘Kürt sorununu Başbakan çözer’ sözünün arkasında, Kuzey Irak yönetimi-ABD-Türkiye arasında varılan yeni bir mutabakatın olduğu konuşuldu. Yeni bir döneme mi girildi?
Önceki beyanlarına baktığımızda bölünmeyi hedefleyen çözümlerden söz ettiğini görürüz. Bu beyandan, terör sorununun çözümünde yeni bir döneme girildiğini söylemek mümkün değil. Barzani’nin duruşunu ABD yönetiminin belirlediği bilinmeyen bir husus değil. Daha önce varılan hangi mutabakata sadık kalmışlar ki buna uysunlar? Suriye’deki sürece yönelik ABD planlarının parçası olabilir. Sanki, ‘Ben terörle mücadelende sana yardım ediyorum. Sen de Suriye’ye yönelik politikamda yanımda ol’ diyor.    

– PKK’nın varlığını sona erdirmek için Barzani’den medet ummak gerçekçi mi?
Olmayacağının, bunca zamandır Irak’ın kuzeyinde yerleşik terör örgütüne lojistik destek sağlamayı sürdürdüğünün, yıllar önce devlet yetkililerine anlatıldığını anımsıyorum.  

– Kamuoyunda, ABD’nin PKK ile mücadelede verdiği desteğe dair ciddi kuşkular var?
ABD yönetimleri, yapabileceklerinin çok az kısmını yapmaktadırlar. Beklentimiz, Irak’ın Kuzeyi’ndeki bölgesel yönetimin, örgütün lojistik destek kanallarının kesilmesini sağlaması, AB ülkeleri üzerindeki nüfuzunu kullanarak PKK terör örgütüne para akışının kesilmesinin sağlanmasıydı. Kuşkuları paylaşıyorum.

– Öcalan’a ev hapsi çözüme katkı sağlar mı?
Bu, devlete karşı bir tür şantaj uygulaması. Barzani’nin dağıttığı yıllık almanaktaki Kürdistan haritasında, Bakü-Ceyhan petrol boru hattının geçtiği güzergah sınır çizgisi olarak belirtilmiş; Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Kayseri’nin doğu bölümü, Adana ve İçel Türk vatandaşlarının pasaportla gidebileceği bölge içinde kalıyor. PKK ve siyasi uzantısı rolünü oynayanların hedefledikleri çizgi burasıdır.

TARTIŞTIM, GÖREVDEN ALINDIM

–  Koordinatörlük’ten alındığınızda Başbakanlık açıklamasında, ‘Konuyla ilgili bazı beyanatlarının çalışmaları olumsuz yönde etkileyeceği göz önünde bulundurularak görevinin sona erdirilmesi uygun görülmüştür’ denilmişti…
Bir siyasi makam sahibiyle  tartışma sonucu görevden alındım. Başka bir konu ile ilgiliydi. (Başer’in, o dönem Die Welt’e verdiği mülakattaki AK Parti iktidarına yönelik eleştirileri nedeniyle dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le tartıştığı öne sürülmüştü) Tartışma sonunda, ABD’den son olarak istediğimiz üç hususun 15 günde yerine getirilmemesi halinde görevi bırakacağımı ilgili şahsiyete bildirmiştim.

Uludere doğru anlatılmalıydı

–  34 sivilin hayatını kaybettiği Uludere’de kim sorumlu?
Devletimizin bazı gerçekleri halkımıza zamanında ve doğru olarak anlatmaması, olayın bölücü örgüt ve yandaşları tarafından kullanılmasına yol açmıştır. O bölge terör örgütünün, ülkeye giriş için kullandıkları bir güzergahı içeriyor. Sınıra doğru ilerleyen 30-40 kişilik bir grup ile ilgili bilgi gelmiş. Zaman kaybetme lüksünüz yok.

28 Şubat darbe değil

– Genelkurmay eski Başkanı İ. H. Karadayı, Çevik Bir’in Sincan’da tankların yürümesi için söylediği ‘Balans ayarı yaptık’ sözünü ‘boşboğazlık’,  28 Şubat için kullanılan ‘postmodern darbe’ sözünü ise ‘aptalca’ olarak değerlendirdi?
28 Şubat’ta MGK’da alınan kararları darbe ya da post modern darbe olarak nitelemek gülünç. Bu toplantıda yoğun tartışmaların yaşandığı, kurul üyesi komutanların hükümete eleştirilerde bulundukları açıklanmıştır. Bunlar, kurulun çalışma yöntemleri içinde doğal işler olarak görülmeli. Ülkenin ulusal güvenliğiyle ilgili konular tartışılıyor. Tankların yürüyüşüyle ilgili beyanı, anında dile geldiği gibi söylenmiş bir söz. Sayın Demirel’in söyledikleri en güzel açıklama; kurul kararları hükümet tarafından da onaylanmış ve uygulanması için gereği yapılmıştır.

Akşam

Suriye’ye Kasıma kadar süre!

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Pekin’de ”Çin ve İslam Dünyası: Kültürel Etkileşimler”adlı kongreye katılan İhsanoğlu, Suriye’deki durum ve Türk askeri uçağının düşürülmesiyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazetecilere, Suriye ile ilgili tutumunun ilk günden belli olduğunu vurgulayarak, özel temsilciyle Suriye makamlarına uzun bir mektup gönderdiklerini hatırlattı.

Suriye’de reform sürecinin başlatılması yönünde telkinlerde bulunduklarını belirten İhsanoğlu, dünyanın da bu bağlamda telkinleri olduğunu ancak bu konudan netice alınamadığını söyledi.

İhsanoğlu, Suriye’deki durumu “son derece vahim” olarak değerlendirdi ve Suriye’de kanın durmasını istediklerini kaydetti.

Annan planının ilk maddesinin uygulamaya konulmasını yani ateşkes istediklerini söyleyen İhsanoğlu, ciddi reformların yapılması ve muhalefetle de diyaloğun başlaması gerekliliğine işaret etti.

AA muhabirinin, Suriye’nin İTT üyeliğinin askıya alınıp alınmayacağıyla ilgili sorusu üzerine İhsanoğlu, üyeliğin dondurulmasının söz konusu olduğunu, ancak bunun belirli bir takvim içerisinde olacağını ifade etti.

Bu kararın, teşkilata üye ülkelerin katılacağı bir toplantıda alınabileceğini, böyle bir toplantının ise Kasım ayında yapılacağını belirten İhsanoğlu, “Suriye Kasım ayına kadar istenilen hususları yerine getirmezse üyeliği dondurulacaktır” dedi.

İhsanoğlu, Suriye’nin Türk askeri uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak da hadisenin Cuma günü olduğunu, Cumartesi açıklama yaptıklarını ve Pazar günü de üye devletler adına “şiddetli kınama verdiklerini” hatırlattı.

Esed sonrasını planlamaya başladılar

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) Genel Başkan Yardımcısı Muhammed Faruk Tayfur, “Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Mısır’dan farklı tecrübelere sahiptir. 50 yıldır süren baskı rejiminden sonra Türkiye’yi model alarak ülkemizi yeniden inşa edeceğiz” dedi.

AA muhabirinin sorularını cevaplayan Tayfur, “18 günde devrilen Mısır rejimi ile 18 aydır süren muhalefet gösterilerini şiddetle bastırmaya çalışan Esed rejimi arasında büyük fark olduğunu” savundu.

Tayfur, “Mısır’da muhalefet sadece Mübarek rejimine karşı mücadele etti. Oysa Suriye’de Esed rejimi ile birlikte bölgesel güçlere karşı da mücadele veriyoruz. Uluslararası dengeler Suriye sorunu konusunda Mısır’dakinden tamamen farklı” şeklinde konuştu.

Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın tek başına Suriye muhalefetini temsil etmediğinin ve Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) bir parçası olduğunun altının çizen Tayfur, Esed sonrası dönem için bir milli mutabakat hükümeti kurulması gerektiğine vurgu yaptı.

Tayfur, SUK’un önümüzdeki günlerde bir toplantı yapacağını, muhalefetin daha da güçlendirilmesi için yeniden yapılandırılarak tüm muhalif unsurların Konsey’in çatısı altına alınmasına çalışılacağını söyledi.

Türkiye’yi Suriye için bir model olarak gördüklerini belirten Tayfur, “Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Mısır’dan farklı tecrübelere sahiptir. 50 yıldır süren baskı rejiminden sonra Türkiye’yi model alarak ülkemizi yeniden inşa edeceğiz. Bizler, Esed sonrası dönemde ülkemizdeki tüm etnik kimlik ve mezhepleri kucaklayan sivil bir devlet hedefliyoruz” diye konuştu.

İşte Suriye’ye karşı eylem planı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü grup toplantısında “Bu olaydan sonra artık yeni bir aşamaya geçilmiştir” dedi. Erdoğan Şam yönetimini köşeye sıkıştıracak eylem planının ipuçlarını verdi.

1-) Angajman kuralları değişti

“Suriye sınırındaki güvenlik riskleri hiçbir şekilde tolere edilmeyecek, karşılıksız bırakılmayacak. TSK angajman kuralları yeni aşamaya göre değiştirildi. Sınırda güvenlik riski oluşturacak her askeri unsur tehdit olarak değerlendirilip askeri hedef olarakmuamele görecek.”

2-) Muhaliflere her türlü destek

“Suriye halkı eli kanlı diktatör ve çetesinden kurtuluncaya kadar Türkiye gereken her türlü desteği verecektir. Buradan bir kez daha Suriyeli kardeşlerimize yürekten sesleniyorum; muhakkak ki Allah’ın yardımı yakındır. Haklı mücadelelerinde her zaman yanlarındayız.”

3-) “İç ve dış kamuoyu bilgilendirilecek

BM, Arap Ligi ve NATO gibi kuruluşlarla diplomasi trafiği sürecek. Türkiye yerini, zamanını ve yöntemini kendi tayin ederek bu haksızlığa karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak. Gereken adımları kararlılıkla atacak.”

Suriye’den Türkiye’ye şu ana kadar kaç kişi geçti?

Perşembe, Haziran 28th, 2012

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye’de yaşanan son gelişmelerden sonra Türkiye’ye geçişlerde bir artış olduğunu belirterek, ”Son günlerde 400-500 kişilik geçişler oluyor. Bunların arasında çok sayıda subay ve askerler var” dedi.

Atalay, Ekonomi Bakanlığı’nda düzenlenen Türkiye-Bosna Hersek Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 4. Dönem Toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Atalay, bir gazetecinin Suriye’de Türk askeri uçağının düşürülmesiyle ilgili Başbakan Erdoğan tarafından çok önemli açıklamalar yapıldığı ve daha sonra Suriye sınırında askeri hareketlilik yaşandığına dair haberler geldiğini belirterek, yeni bir gelişme olup olmadığını sorması üzerine, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında bu konuyla ilgili çok geniş bir açıklama yaptığını söyledi.

Suriye’deki olayla ilgili yeni bir gelişme olmadığını ifade eden Atalay, yeni gelişme olması durumunda  başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumun gerekli açıklamaları yapacağını kaydetti.

Atalay, ancak Suriye’den Türkiye’ye geçişlerde bir artış olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti.

”Suriye’deki bu son gelişmelerden sonra Türkiye’ye geçişlerde bir artış oldu. Son günlerde 400-500 kişilik geçişler oluyor. Dün de yine 400 civarında bir geçiş oldu. Bunların arasında çok sayıda subay ve askerler var.

Çadırkentlerde ve konteynerkentlerdeki Suriyeli vatandaşların sayısının 33 bine ulaştığını ifade edeyim. Daha önce Suriye’den Türkiye’ye geçişlerde bir azalma olmuştu. Son gelişmelerden sonra Suriye’den gelen vatandaş sayısı 33 binin üzerine çıktı.”

Atalay, bir başka gazetecinin özel yetkili mahkemelerle ilgili Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın açıklamalarını hatırlatması üzerine de bu konuda  nasıl bir yeni uygulama olacağına dair henüz verilmiş bir karar olmadığını ifade ederek, ”Başbakanımız, özel yetkili mahkemelerle ilgili çalışma olduğunu açıklamıştı. Bu çalışmalar devam ediyor” dedi.

CHP’li Özkes: Suriye ile savaş caiz değildir

Perşembe, Haziran 28th, 2012

TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Suriye ile yaşanan jet krizine de değinen Özkes, “Bu arada son olaylardan sonra Suriye ile savaş tamtamları çalınıyor. Biliyorsunuz Sayın Başbakan Suriye lideri ile sarmaş dolaştı. Sayın Başbakan’a sormak lazım, bu resimdeki siz misiniz, yoksa bir başkası mı?” dedi. Özkes, şöyle dedi: “Suriye ile savaş caiz değildir. Adı barış anlamında olan İslam inananları barışa çağırır. Savaş, dini, kültürel, siyasi, sosyal, ticari ve komşuluk açısından doğru olmaz.

Türkiye ile Suriye’nin savaşına en çok İsrail sevinir. Hıristiyan dünyası sevinir, İslam dünyası üzülür.Sayın Başbakan Büyük Ortadoğu Projesinden istifa ederse, Yahudi Üstün Cesaret Ödülünü geri verirse Suriye ile aramızda sorun kalmaz. Atatürk diyor ki: ‘Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; ‘Sezaryenle doğum bir cinayettir’. Aralarındaki derin bakış açısı farklılığına bakınız. Dünya savaşa girerken büyük devlet adamı İnönü ülkemizi savaştan uzak tutmuş, Dünya Suriye ile savaştan uzak dururken Başbakan savaşın eşiğine giriyor. Başbakan rahmetli İnönü ile uğraşmayı bıraksın da İnönü’yü örnek alsın.”

(ANKA)

 

Suriye geri adım attı

Perşembe, Haziran 28th, 2012

A Haber canlı yayınına bağlanan Suriye Enformasyon Bakanı Omran El Zubi, “Biliyorsunuz bulunduğumuz bölgede İsrail gibi bir siyonist ülke var. Türk uçaklarıyla İsrail uçakları birbirine benziyor. İsrail uçağı Suriye’ye girerse ateşle karşılaşır. Uçak İsrail uçağı sanılmış olabilir, biz Türk uçağını düşürmek istemedik. NATO olaya teknik bakmalıdır.” dedi.

PİLOTLARIN SON DURUMU

El Zubi, “Pilotlar Suriye’de esir mi?” sorusuna ise pilotlarla ilgili bir bilgimiz yok, dedi. Gerilimin kimsenin yararına olmadığını ifade eden Suriyeli Bakan, askeri çerçevede sükunetin şart olduğunu, bölgede istikrar ve barış istediklerini dile getirdi.

KÜRT MESELESİ

Kürt sorununa da değinen El Zubi, Kürt meselesinin Suriye’nin de meselesi olduğunu söyledi. 

TÜRKİYE’YE UYARI

Bir proje kapsamında bölgenin parçalanmak istendiğini iddia eden El Zubi, Türkiye’ye uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi:

“Bu bölge sakinleri İsrail ve Amerika hilesine kanmamalı. Tunus’tan Libya’dan El Kaide’den çeşitli guruplar Suriye’de şu anda silahlı eylemlerde bulunuyor. Bizim temennimiz Türkiye’nin bu projenin parçası olmaması. Amerika ve Siyonistlerin projesine Türkiye’nin alet olmamasını istiyoruz.”