Posts Tagged ‘anlarsın’

Dost..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

DOST..

Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.

CAHİT KÜLEBİ

Bu şiir sana gelsin Şeyma’mM..
Gece bize gel

Hayatla ilgili şiir,Hayat ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hayata Dair Şiirler
Hayatla İlgili Şiirler
şiirler hayat şiirleri

Bir Hayatın Anatomisi

Hayat dediğin oyun üç,bilemedin beş perde
Kural yoktur tınısı hep aynıdır her telde
Açılışı dünyaya gelmekle yaparsın
Sonra zamanı saati kendin göre kurarsın
Dünyaya gelerek başlattığın diriliş
Onbeşsene sonra olurmu sana bir serpiliş
Farkında değilsindir yaşıyorsundur en güzel günleri
Karşına çıkan ilk kızı sanarsınki bir huri
Heyelana kapılmış kaya misali geçer zaman
Birden yapaylnız kalırsın nedenini anlamadan
İşte ilk perde tam burda kapanır
Sınav denilen illetle ikinci perde aralanır
Hazırsan geçersin sınavı ilk seferde
Eğerki değilsen sayarsın olduğun yerde
Aşılmayacak engel yoktur atlatırın bunuda
Artık kendine güvenirsin sözlerin kalmaz havada
Sahneye bi çıkarsın karşında kocaman kitle
Kendince düşünürsün işte budur kapalı gişe
Tadını alamadan elvedda derin mutlu günlere
Çıkarsınsabah yeliyle uzun bir sefere
Şafak saymakla geçermi dörtyüzaltmış gün
Onbeş aydan daha yoksun kalır kısacık ömrün
Onbeş aydan sonra hiç bozmadan kafiyeyi
Kapatırsın uzun bir aradan sonra perdeyi
Herkes gibi kurmak istersin mutlu mesur bir yuva
Bu arada bir perde daha katılır kuyruğa
Artık benimde olsun dersin bir kaç çocuk
Derken anlarsınki kolay değilmiş yoksulluk
Dertler belini büksede bunlarıda atlatırsın
Hepsini bir bir katlayıp cebinde saklarsın
Bundan sonra kalmamıştır ben diye birisi
Sende anlarsın yalanmış aileden gerisi
Yıllar birbirii kovalarken dört nala
Yavrunda düşüverir uzun bir yola
Çok geçmeden alırsın kucağına bir iki torun
Onlar için herşeyi yaparsın dinlemezin hiçbir kanun
Artık birşey düşünmezsin dalmadan önce uykuya
Yüreğinde yer yoktur en ufak korkuya

Altmış beş senelik hapisten sonra hayat
Açıklar kararını artık;\’\’hakkın beraat.\’\’
Yakan yapışır alaşağı eder ölüm ummadığın yerde
Tam burada anlarsın açılmıştır artık son perde
Önünden geçek üzeredir ayrılık treni
Bir telaş başlar duymadan son sireni
Şehadet getirerek çıkarsın dönüşü olmayan yola
Yoktur artık hiçbir durakta bir nefeslik mola
Ağır ağır uzaklaşırken kıpırdayamadan yerinden
El bile sallayamazsın buğulu pencerenden
Cenazende okunan senin içindir bu son beste
Kimse bulamaz artık seni herzamanki adreste.!

Ömür Dediğin

Debelenip dursun akıl ‘niçin’de,
Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin.
Gönül sanki zindan, zindan içinde,
Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.

Gel seyre dal bir ırmağın başında,
Çölün ortasında, dağın başında,
Bir gurbet ki gözlerinin yaşında,
Ne yaman firakmış ömür dediğin.

Adım adım menziline yürüyen,
Gece-gündüz damla, damla eriyen,
Bahtımın yeline düşüp titreyen,
Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.

‘La rahate’..bitmez dertler, çileler..
Şeytanda tuzaklar, ‘ben’de hileler,
Yüzümde gül olup açsın haleler,
Ahiri toprakmış ömür dediğin…

Servet Yüksel

İyi Akşamlar Akrostiş

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İyi Akşamlar Akrostiş şiir
İyi Akşamlar ile Akrostiş

İyi günler ile başlar
Yeni bir gün
İyi akşamlar ile biter

Akşamlar hüznü getirir yanında biraz
Karamsarlık kaplar bazen içini
Şen şakrak olursun bazen
Anlarsın gün güzel geçmiş
Mutluluk bırakmış geride
Lâl kesilirsin görünce
Akşam güneş batışını
Rüzgar uzakların kokusunu getirir sana ve akşam olur…

medicine
forumdas.net

En Çok Okunan Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çok Okunan Şiirler


En Çok Okunan Şiirler Neler


HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kada…Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can Yücel

Zindandan Mehmet’e Mektup

Zindan iki hece Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’ im!
Kavuşmak mı? … Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli…
Git vegel… yüz adım… Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak

Bir alem ki, gökler boru i…Zindan iki hece Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’ im!
Kavuşmak mı? … Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli…
Git vegel… yüz adım… Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak

Bir alem ki, gökler boru içinde!
Akıl olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu sus mu unut mu,,?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, Bir kaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil…

Müdür bey dert dinler bu gün ‘maruzat’!
Çatık kaş… hükümet dedikleri zat…
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem…
Anlamaz ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, Bir yırtıcı zil;
Sayım var, Maltada hizaya dizil!
Tek yekün içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemiyet
Urbalarla kemik, Mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, Nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…
Yalnız seccademin yüzünde şevkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Öp beni anlımdan, Sen öp seccadem!

Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, Duman duman erisin!

Peykeler duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
gömülmüş duvara, baş baş gölgeler
Duvar katil duvar, yolumu biçtin!
kanla dolu sünger… beynimi içtin!

sükut… kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez Dünyadan nazar.
Yerinde mi acep ölü ve mezar
yer yüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç varda kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir…
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir elden kader bu emir…
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünya ya kapalı, Allah’a açık.

Dua dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, Bir tütsü Bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zahir şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!

Mehmed’im sevinin başlar yüksekte!
Ölsekte sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Necip Fazıl Kısakürek

İMKANSIZ AŞK

Falcı kadın yalan söylüyor yalan

Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız

Nasıl mümkün değilse

Yıldızları toplamak gökyüzünden

Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar

Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı

Sadece hatıralarda ebedi olan

Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız

Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa

Unutmak tesellidir ya…Falcı kadın yalan söylüyor yalan

Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız

Nasıl mümkün değilse

Yıldızları toplamak gökyüzünden

Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar

Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı

Sadece hatıralarda ebedi olan

Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız

Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa

Unutmak tesellidir yalnızlığın

Güneşi bir kadeh şarap gibi içip

Delicesine sarhoş olmak

En güzel tarafı imkansızlığın

Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında

Bir hurda teknedir şimdi

Dalgalar dünden daha zalim

Rüzgar daha hoyrat

Ne bulut var ufuklarda ne gemi

Mevsimler toz pembe değil

Gündüzler gecedir, geceler zindan

Güneşin doğmasını beklemek boşuna

Boşuna artık medet ummak

Taş kalpli zamandan

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi

Paramparça, kırık dökük aşkımız

Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü

Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü

Büyük aşkımız

Ümit Yaşar Oğuzcan

YALNIZLIK ŞİİRİ

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.

Orhan Veli Kanık

AŞK DERSI

Yabancı bir televizyon görüncesinde
Bitkilerin nasıl çiftleştiğin seyrederken ağlıyorum
Derken aklıma geliyor Güler’le ilk seviştiğimiz
Orda da ağladığımı gülerek hatırlıyorum

YOKLUĞUNDAKİ SEN
Yine yalnız değilim her zamanki gibi
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım

Aramızda yirmibeşbin kilometre
Sen kıştasın ben yazdayım
Sen bir yarısında dünyanın
Ben öte yarısındayım
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun
Daha da bir gönlümcesin
Varlığından bin kat güzel
O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz
Ve en gizlerden konuşurken ellerin
İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden

SENI SEVIYORDUM

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi…

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte…

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı…

Ne güzeldiler sen bilmiyordun…

BEN SENİ SEVİYORDUM…

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalıyordu

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk…

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller…

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun…

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni…

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zaman ki gibi…

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi…

BİRGÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına…
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Hasret Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Hasret Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Hasret Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Hasret Sözleri

hasret Mesajları

Hasret Sözleri

Yaşadığım her an Seni özlemeye itiyor beni Ağır geliyor yokluğun Beklediğimsin, özlediğimsin, özlemimsin..

Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi Şimdi bin güneş doğsa götüremez karanlığımı…

Sevdimse; verdiğin yürekle sevdim Sen açtın bu ufku karşımda sonsuz Yürüdüm bir yolun sonuna geldim Yıkık, üzgün ve paramparça SENSIZ…

Bir gün anlarsın hayal kurmayı; Beklemeyi, ümit etmeyi. Lanet edersin yaşadığına… Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.. Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin Senin yüzünden bu delicesine içmeler…

Seni görmediğim günler Karanlıktayım, katran gecelerdeyim Cehennem misali bir yerdeyim Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse İşte öyleyim…

HEY SEN! sen,seni özleyenin haberinden,habersizce özlemle özlenmektesin.sen varya sen özlediklerimin içinde en güzel,en büyük özlemimsin…

unutulanlar unutanlari asla ama asla unutmaz !

merhaba özlenmesi en güzel insan.özümde özlediğim,gözümde tüten,gülünce beni güldüren yüz,duyduğumda en mutlu olduğum ses. SENİ ÇOK ÖZLEDİM ÇAĞLARIM

ya değerimi bileydin ya da değerin kaybolmadan geleydin

Bu gece gözlerinde ayın dogmasını bekle , yıldızlara dokunmaya çalış dokunamagın için üzülme onları segretmekle yetin benim seni özlemekle yetindiğim gibi.

bir bulut gibidir benim kalbim başka yüreklerle çarpışır yağmur yağdırır ve bu yağmurda sadece vazgeçemediklerim ıslanır şimdi dokun saçlarına mutlaka ıslaktır!

bir gülün peşinde koşanlar çiğnedikleri kır çiçeklerinin farkına varmazlar…

BIR ISIM VAR UNUTAMADıGıM.BIR ÇIÇEK VAR KOPARAMADıĞıM.BIR HAYAL VARKURAMADıĞıM.BIRDE SEN VARSıN ÖZLEYIPTE ULAŞAMADıĞıM…

Gecenin karanlığında, güneşin ışığında, Suyun damlasında, selin coşkusunda Kimi yanımdasın kimi rüyamda Ama hep aklımdasın sakın unutma……

Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.

SeN NeRDen ßİLiCEkSİnKi Senİ sİLaHiM jArJöRiNe KoyuP hER gECe KaLßİme SıKttıĞıMı…

şimdi daha iyi anlıyorum ki, nefes almak değilmiş,yaşamak ateşlerde yanmak gibi birşey severken bile sensiz olmak

seni hatırlarım güz yağmurlarında hoyrat türkümsün yankılanan dağlarda birden yokluğun gelir aklıma seni sensiz yaşarım dökülen yapraklarda.

bir gün bana soracaksın ,ben mi yoksa hayatımı daha çok seviyorsun diye.hayatı diyecem.küsüp gideceksin ama hiç bir zaman bilmiyeceksin benim hayatım sensin.