Posts Tagged ‘oldu’

Cemal Süreyya derki

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Her gece onu düşünmekten
Saatim ilerlemez oldu
Kim sorarsa saat kaç diye
Cevabım hep aynı: ‘O’na doğru ….

Sen Gideli 1 Dakika Oldu

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Sen gideli 1 dakika oldu,

İçimde tarifsiz kıpırdanmalar…

Sen gideli 2 dakika oldu

İçimde yanmalar var,

Gözlerimde nem..

Sen gideli üç dakika oldu

Nefes alamıyorum,

Ve hüzün bastı geceye,

Uyuyamıyorum..
Sen gideli 4 dakika oldu

Bir sigara yaktım, içimdesin

Doktora gidemem yasaklar seni.

Sen gideli 5 dakika oldu

Söndürdüm sigarayı tat vermiyor.

Ağrılarım çoğaldı, içim acıyor.
Sen gideli 6 dakika oldu

Dayanılması en zor acılar hafif artık

Yokluğun hepsini bastırıyor.

Sen gideli 7 dakika oldu

Gözüm mesajlarda

Gelen giden olmuyor.

Sen gideli 8 dakika oldu

Sabaha daha çok var, biliyorum

Bu da beni korkutuyor.

Sen gideli 9 dakika oldu

Hep duyduğum hasret kelimesi

Yeni yeni anlam kazanıyor.

Beni tek teselli edendir

Gelişinin ilk saniyeleri.

Yokluğun öldürürken….

Varlığınla benliğim hayat buluyor…

Şükürler olsun ki , hala benimlesin

Bu yüzden işte bu kalp atıyor……

Bilmem Neden

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bilmem Neden Bilmem neden böyle oldu
Gül olmadan goncalar soldu
Deniz gözlerine hüzün doldu
Bilmem neden böyle oldu

Bahar gelmeden kış geldi
Ayrılık hasreti yüreğimi deldi
Tek isteğim sevgiyle uzanan bir eldi
Bilmem neden bana hüzün geldi

Yeşili soldu doğanın kalmadı rengi
Bulamadım bir türlü gönlüme dengi
Ben başlatmadım kalbimdeki bu cengi
Bilmem neden gelmez gönlümün dengi

Ne güneşim kaldı ne de ayım
Tükendi sevdadan yana payım
Başladı ömrümde geri sayım
Bilmem neden boşa geçti günüm ayım

Ne dağlar dayandı, ne de yollar
Birbir geçip gitti yıllar
Ağardı bak işte saçlar
Bilmem neden dökülür gözümden yaşlar

Artık ne desem, nere gitsem
Ömrü tutup geri çeksem
Hüzün bağlarına umut eksem
Bilmem neden boşa beklesem

Bilmem neden tükendi gelecek
Kimbilir, kim bilecek
Gün gelecek ağlayan da gülecek
Bilmem neden bu can ölecek
Bunu herkes bildi, kimse bilmeyecek

Gerze’ce bubaya sesleniş

Cuma, Haziran 22nd, 2012
GERZE’CE BUBAYA SESLENİŞ

Buba nasısın,iyimisin ?
Uraları bilmeyim emme ,
Buraları bura olmadan çıktı artuk.
Mezardan çıksan hepicüümüze şakınusun.
Kimse senin gibi tentüros giyinmeyi.
Annem senin alduğun çiçekli naylon entariyi giyiyi,
Bizim alduğumuzu beyenmeyi.
Şimdiki uşakla göynüm dönüyü diye,
Gayıınan balığa da gitmeyi,
Kimse sülük de toplamayı.
Bazarda Hızarçayının tomatisi de kokmayı.
Dölü Sabriyi bile özleyük be buba !
Sizin zamanınızdaki eşkiyala yok artuk.
Şimdi bangalar eşkiya olmuş,
Herkese gredi veriyle önce,
Sonra da soyuyla.
Ahacuk bizim dındızlak memedin oğlu,
Almış grediyi,
Banganın müdürü de şakınıymış,
Evine haciz geleceemiş.
İnna sabirin kör şeytan !…
Cezvede yaptuğun gahvenin dadını unutamayım.
Ne gahvenin dadı galdı,ne de çayın…
Şimdi nesgafe içiyle.
Hemde üçü bir aradaymış,
U gada da güzel deyle,
Emme ben haazetmeyim.Madam almayı.
Çaylar sallama oldu,insallar da dallama .
Ha ! Helbet kimse kimseye güvenmeyi.
Evlere misafirliğe giden-gelen de yok.
Eskiden oturmaya giderdük,
Elma,fındık,cövüz ve misir yirdük,
Çay içerdük davşan ganı.
Bahcelerden örük toplarduk,
Damaamız gurumasın diye.
Aaah şu gavur icadı televizyon yok mu !?
İlazım diye üç dane aldudula,
Gine de acens dinleyemeyim.
Gocasından ayrılan gız,
Binbir Gece’ye bakmazsa gecesi geçmeymiş,
Yaprak Dökümü’nde dökülen yapraklara bakıymış,
Ferasetsüz büyük oğlan Kurtlar Vadisi Pusu,
Güçcüğü de “Var mısın yok musun”seyrediyi.
Acun diye biri var,
Firardaydı niye döndü bilmeyim !
Başkalarının uşaklarını da dağnamadıydım emme !…
Torunun Yusuf’unan gurur duyabilüsün,
U gada da güzel uşak oldu , okudu,
Elentirik mühendisi çıktı.
İş bulamadı. Emme, galdırım mühendisiyim deyi.
Gerze’de galdırım da yok ya!
Düdük gibi daracuk.
Yangundan soora dökülen çatlak yollarda sürünüyü.
Bi de telefon çıkmış,ahacuk elimde;
Gömleen cebine beş dane sığıyı.
Tele-fon deyle emme teli meli yok.
Eyi bişey de çok yalan gonuşuyu,
Cevdet’i garajda görüyüm,
Araduğun kişiye ulaşılamayı deyi.
Emme resim çekiyi,görüntü gaydediyi.
Cuma aaşamı ruhuna Yasin okutacaadım,
Hocaların işleri varımış,
Eve taa gelmeyle.
MSN’ den sesli olarak okuyabilürük dedile.
Hadi gine iyisin.
İnternetten Yasin çabuk gelü uraya.
Topraan altından baa;
“Depeeen üstüne git !” mi deysin bilmeyim.
Emme ben sağa bunları has deyim.
Dünya işleri bitmeyi buba!
Şimdi baa müsaade ,
Lila’ya gidip canlı müzik dinleyecem.

Hoşgeldin Kadınım

Cuma, Haziran 22nd, 2012


Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam…

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

Nazım Hikmet

Yalnızlık Macerası

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm kimi gün ilah oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime
Doya doya ağladım

Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsan kimseler yok
Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar

Aşık mı olmadım taparcasına
Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben
Diz mi çektirmedim alemde Kerem gibi
Ferhat gibi gürz mü sallamadım dağlara
Ne Leyla yar oldu bana ne Aslı ne Şirin

O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum
Sabahları sokağa çıkmadan evvel
Cesaret şairim cesaret
Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri
Sevgilimin saçları niyetine.

Cahit Sıtkı Tarancı

Güneşimi Vurdular

Cuma, Haziran 22nd, 2012

dalgalar sırılsıklam, dökülmüş elleri kolları
yorgun argın, güneşi kıyıya sürüklüyorlar
kıran kırana vuruşuyor hüzün mavisi ışıkları
ıskalayan tüm kurşunlar onda karar kıldılar
çoktan gelmiş olmalıydı göğün ak kanatlıları
beni alıp götürmedi, neden bu sabah sular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

denize düşerken gördüm aldırmıyordu insanlar
bulutların arasından yuvarlandı koya
önce burna çarptı çığlık çığlığa kayalıklar
sonra can havliyle devrildi suya
ah…bayram etti cümle balıklar
ama bir gariplik var, hiç ağlamazdı kuşlar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ışıktan öpücük konduruyor sahile sular
ellerim hatırassı, güneş bulaşıığı ellerim
abdest organlarımda hâlâ izi var
şafağın bitmesini boşuna beklemişim
gözlerime ne oldu, neden bir tuhaf oldular
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

ne geceler atardım önüne, hepsini de yerdi
ayrılığı felaket, yanımdayken burnuma tüterdi
eyvah ki yalnız beni değil yıldızları da kırdılar
onlarsız yapamaz, bilirim, hep koynunda yatardı
geç oldu, hâlâ anlayamadım, saati niçin sordular?
Sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular

tam alır yerinden yemiş kurşunu güneş
melekler her ahından bir cehennem yontarlar
güneş ki masum kadınların iffetine eş
göklerin maksadı ne ki kırılıyor gerdanlar
neden beni okşayan melekler uykudalar
sahi,
unutmuşum,
güneşimi vurdular.

1992-96

Mustafa İslamoğlu

Susunca İntihar Edeceğim

Cuma, Haziran 22nd, 2012
ağzına kadar kırmızı şarap dolduruldu
boşalmış kadehlerin tümüne
ve çalındı hercai bütün boyalar ressamlardan

tablolar renksiz
renkler sessiz
sesler kimsesiz
artık

ıskalanırsa diye bir kez daha sevdanın penceresi
kilitler vuruldu her söze
sessizce
ve sadece seyirde gözlerim seni
heceler saklanıyor içime

tatmışken hayaller yasak meyvelerin lezzetini
ortasından yandı dile düşen düşler

bak
ruhunu şeytana satan adamın gözlerinde
söndü yakamoz ışıltılı ümit

uykuya düşmeyen gecelerde
yankılandı intihar söylemleri
mahkumiyet öncesi sıkıntıda patladı
kabusların çığlığı

yalansız dileklerin sabırsız bekleyişlerinde süren her an
bir balık öldü okyanuslarda
deniz yasını sundu damla damla yüreğime

ah!
kıraç bir toprağın çağrısı deler bağrımı
ötelerde

ve nihayet
çığlık çığlığa yükselirken senfonisi şiirlerin
sessizlik düşer odamdan içeri
son söz
yiter renksiz kimsesizliklerde

puslu bir suskunlukta intihar ederim

Alıntı..

GÜlÜmse hayata…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

GÜLÜMSE HAYATA…

Gözlerinin içi gülsün gülerken, bakışların pırıl pırıl olsun ve her
zaman nemli kalsın gözpınarların.

Kendini sevilebilecek bir insan
haline getirmeyi ve ondan sonrada kendini sevip kendine sarılmayı
unutma. Zamana güven.

Zamanın senin en büyük dostlarından bir…i
olduğunuda unutma.

Acılarının ve felaketlerinin ancak zamanın koynunda
uyuyabileceğini unutma.

Unutmaki başına gelenler günün birinde kişisel
tarihin ayrıntılarından biri olmaya mahkumdur.

Her çicek sevgilin olsun, her sevgilin ise bir çicek. Açık tut gönlünü tüm güzelliklere.

Yasalar, günahlar, yasaklar sen
olduğun için vardır.

Aydedenin
sihrini gönderdiği gecelerde uyuyarak çalma hayatından saatlerini.

Gecenin içinde yolculuğa çıkmayı unutma. İçinde hiç ölmeyecek bir
gençlik virüsü yarat ve kaç yaşında olursan ol,

her zaman 25 yaşında
kalman gerektiğini unutma.

Asla taviz verme, seni sen yapan
yanlarından. Onurlu bir yaşam sürebilmen için,şartlar ne olursa olsun
direnmeyi sakın unuma.

Kendine vuracağın her darbenin seni senden biraz
daha uzaklaştıracağını unutma.

Korkma mahallenin delisi
olmaktan,doğrucu davutlar ne kadar çoğalırsa mahallende, hayat mutlaka
daha iyiye gidecektir, unutma.

Hatanın affedilmeyecek olanından kaç,
ama hata yapmayayım diyede yakıp geçme yıllarını.

Unutmaki hiç hata
yapmayan bir insan yapabileceklerinin en iyisini yapamamış demektir
hayatta.

Korkma insanca korkularından. Ve korkunun kendisinden çok, onun beklentisinin daha korkutucu olduğunu unutma.

Bir anlamı olsun kendinle yaptığın kavgaların. Ve hep ileriye taşısın seni kavgada attığın her adım.

Açık
bırak pencereni ve sabah güneşinin rüzgarı önüne katarak perdelerle
yapacağı raksa dönük olsun bakışların.

Küçük mutlulukların görkemine
inandır kendini ve gülümse.

Umutların bitmesin asla ve umutların
bittiği yerin, hayatında bittiği yer olacağını asla unutma.

Ve şaire kulak ver:

SENDEN BİR TANE DAHA YOK BU DÜNYADA…
GÜLÜMSEMEYİ ASLA UNUTMA…

SEVGİYLE KALIN

gurbet gelini

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cetin bir kis gecesiydi martti soguktu
Her taraf bembeyaz gök zifiri karanlikti
Icim üsüyordu cocuktum agliyordum
Gizli gizli hickira hickira
Sesim duyulmasin diye yorganin altina girmistim
Cok korkuyordum agliyordum
Son kez öpmüstü ablam beni kala kalmistim
Sus dedi isaret parmagini dudaklarina degdirerek
Hastanelerde gördügüm hemsire ablalarin fotograflarina benzemisti
Sakin sesini cikarma
Ahmetimi de öp benim yerime annemi de
Sizi cok seviyorum
Bende dedim icimden
Bende seni cok seviyorum abla
Bende seni bende seni cok seviyorum
Ablam gitmisti
Nereye diye soramadim
Bi islik sesi duydum inceden
Aklimda hep bu ses kaldi o geceden
O islik felaketi oldu ablamin
Ve yillar süren suskunlugu babamin
Iyice icine kapandi babam
Mahallede kimselerin yüzüne bakamaz oldu
Hayata küstü aylarca yillarca
Annem agladi o sustu
Hep bir haber bekleyerek gecti günleri
Sormuyordu ama bekliyordu
Dedikleri dogruydu
Ne olursa olsun et tirnaktan kopmuyordu
Ablam bir daha dönmedi
Kim bilir belki de dönemedi
Söz verdim kendime ben hic kopmayacaktim onlardan
Evlenmeyecektim
Tek umutlari bendim
Gözümün icine bakardi babam
Bir tane kizim benim der basini öne egerdi
Icim titrerdi
Pek belli etmezdi ama babam en cok beni severdi
Canimi istesinler kizimi istemesinler derdi babam
O daha cok kücük kücücük diyerek geri cevirirdi kismetleri
Hic büyümeyen kiziydim babamin
Sonunda benim de istedigim birine olur dedi babam
Hayirlisi olsun
Beyaz gelinligimi giyecegim güne kadar hep sustu
Agzini bicak acmiyordu
Bir gece annemle konusurlarken duydum
Acaba dogru mu yaptik hanim
Uzaklara verdik kizi gurbet ellere verdik
Taht yaptik da baht yapamadik su kizlara
Yazik bize yazik diyordu
Iyi olur insallah bey dedi annem iyi olur insallah
Sikma canini ablasina benzemesin kaderi
Nerden bilirdim gurbet ellere gelin gidecegimi
Zordu gurbet dedikleri
Simdiden yakti icimi
Kim bilir nasil özlerim annemi babami kardeslerimi
Evimi memleketimi
Gözyaslari icerisinde yatagima girdim
Yorgani basima cektim
Cocuklugumu biraktigim bu evde son gecemdi
Agliyordum
Bu evde dogmustum
Ve ilk defa bu evde aglamistim
Duvarlara baktim
Sokak lambasindan sizan isikta sararmis aile fotografimizi gördüm
Hersey eskimeye mahkumdu demek
Hemen yaninda ablamin astigi Orhan Gencebay posteri duruyordu
Bir teselli ver yaziyordu üzerinde
Ama hic bir teselli vermiyordu
Inadina acitiyordu iste
Icimde bir seyler kopuyordu
Paramparca olmustum
Hepimiz paramparca olmustuk
Kitapligin üzerine cizdigim cöp adamlari gördüm sonra
Nasilda azar isitmistim annemden
Bu cocuklar hic bir seyin degerini bilmiyorlar diye bagirmisti
Biliyorum anne simdi her seyin degerini biliyorum iste
Senin de babamin da kardeslerimin de
Hepinizin degerini cok iyi biliyorum
Sizi cok seviyorum anne sizi cok seviyorum
Sevinci ve hüznü ayni anda yasiyordum
Yorulmustum tam dalmak üzereydim ki kapi gicirtisiyla uyanmistim
Babami gördüm
Uyur gibi gözlerimi kapattim
Yatagimin yanina diz cöktü
Üstümü örttü siki siki
Ilk defa saclarimi oksadi
Saclarimi oksadi babam
Ne kadar da gec kalmisti
Aglamamak icin zor tutuyordum kendimi
Bi taraftan hic bitmesin istiyordum bu rüya
Alnimdan öptü babam
Gözyaslari yanaklarimda kaldi
Daha fazla dayanamadim
Baba dedim boynuna sarildim
Istemezsen gitmem baba
Istemezseniz gitmem
Allaha emanet ol yavrum dedi
Cok mutlu oldum
Canim babam benim canim babam
Ellerini öpüyordum
Hem agliyor hem gidiyordum
Canim babam canim canim…

Okuyan:şebnem kısaparmak

Atatürk’ün doğumu ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

atatürk’ün doğumu ile ilgili şiir,atatürk doğumu ile ilgili şiirler,atatürk doğumu ile ilgili şiir

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumu ile ilgili şiirler

Atatürk’ün Doğum Yılı

Bin sekizyüz seksen bir, her taraf ışık doldu,
Özgürlüğün güneşi selaniklerden doğdu;
O karanlık günlerin hepsini birden boğdu,
İşte o gün tarihte Mustafa Kemal oldu.

Yurdun her tarafını düşman işgal etmişti,
Osmanlı devletinin gücü sona ermişti;
İşte o son günlerde ata başa geçmişti,
Her savaşta bir zafer ordumuza getirdi.

Birden ordu kükredi, aştı dağı, denizi,
Hani o güçsüz ordu? yol etmişti engini;
Dağ, tepe, taş demeden yürüdü son gücüyle,
Ulaşmıştık zafere Atatürkün izinde.

Hani o azgın deniz? nerde kaldı şelale?
Atatürk’ün izinde türk koşmuştu zefere;
Dere, tepe, demedi, sığmadı enginlere,
Asaletli kanını gösterdi milletlere.

Birçok devrimler yaptı, yeni bir devlet kurdu;
Hani kudurmuş düşman? kimden korktuda durdu?
Atatürk tüm milleti bu zaferde coştudu,
Devrimler bir tarafta, cumhuriyeti kurdu:

O günden dek bu güne, önderim dedi türklük,
Her savaşta zafere aynı tempo yürüdük;
Dünyanın he yanından, her kıtadan görüldük,
Atatürk’le beraber böyle doğdu özgürlük.

Bir güneş gibi doğdu, ufuklardan taşlardan,
Her zaman doğumunu kutluyoruz marşlarlan;
Ne yazıkki ayrılık yazılmıştı anlına,
Erdi Atatürk’ümüz yeni bir doğumuna.

Bilin şunu ölmedi! o Mustafa Kemal’ler!
O osmanlar, ahmetler, mehmetler, mehmetcikler!
O ordu milletimin yüreğinden doğmuştu,
İtilaf devletleri denizlerde boğmuştu.

Artık bu ulus onun kanlarından taşıyor,
Ölmedi önderimiz, şahsiyeti yaşıyor!
Çanakkale zaferi tarihlere sığmıyor,
Dünya tarihçileri bunu böyle yazıyor.

Asya ile avrupa bakın neler soyluyor?
Atam ile mehmedi onlar ölmüş biliyor,
Hayır! onlar ölmedi, asla! onlar yaşıyor!
Bak benim damarlarım kanlarını taşıyor.

Erdoğan Büyük

Atatürkün hayatı

1881 de bir güneş doğdu
annesi adını mustafa koydu
önce babası öldü çiftliğe gittier
orada olmayınca
selaniğe döndüler

harp okuluna gitti
akıllı bir asker oldu
okulu bitirince
güçlü bir er oldu

29 ekimde yeni bir devlet oldu
23 nisanda meclis kuruldu
mayısın 19 unda samsuna gitti
30 ağustosta zaferle geldi

yalnız oda fani idi
oldu ölümcül hasta
tüm türkiye girdi
kocaman bir yasa

güneşin battığı gün
10 kasım dünya karardı
saat dokuzu beş geçe
gözyaşını kimse tutamadı,(ağladı)

Tanik gerçeği söyle

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tanık Gerçeği Söyle

Kaç eşin boynu bükük, annenin bağrı yanık
Kaç evde huzur yok, kapı, pencere kapanık.
Kaç masum suçsuz yere yıllardan beri sanık
Vicdanını dinlede gerçeği söyle Tanık.

Duvarlar defter olup tahliye hesaplanır
Her saniye bağrıma hançer gibi saplanır.
Bütün ümitlerimiz ifadende toplanır
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

Ölümü getirmiyor dualarla, dilekler.
Yalana mağlup oldu bükülmeyen bilekler
Eşim, dostum beni kötü biri bilecekler
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

Her gecen gün toplumdan bir parça kopuyorum
Neden suç işlemedim diye kahroluyorum.
Biran benim yerime kendini koy-diyorum
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

ORHAN AFACAN

Atatürk devrimleri şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Atatürk devrimleriyle ilgili şiir
Atatürk devrimi şiiri

Atatürk devrimleri
Niye ağlıyoruz ki on Kasımlarda giden
Et kemikten yapılı sadece fani beden
Atatürkçülük fikri yıllardır devam eden
Atatürk devrimleri yıkılmaz bir kaledir

Anlattı nutuk ile kendi evrimlerini
Kurduğu Cumhuriyet ve de devrimlerini
Teslim ettiği gençlik bütün birimlerini
Devrimlere kullanır, her birisi haledir

Bize bahsettiğiniz iç ve dış tüm düşmanlar
Yok, etmek için sizi fırsat kollar şişmanlar
Gaflet uykusundalar yarın belki pişmanlar
Her zaman yedikleri haram bir nevaledir

Dün Kemalist karşıtı söylemlerde bulundu
Bu gün Kemalistlerin yanlarında olundu
Bu tür takiyyelere hep kayıtsız kalındı
Bunların tüm amacı haksız bir ihaledir

Her zamanda vardılar düşmanları ülkenin
Çok sağlam temellerde Cumhuriyetin senin
Yıllar önce bizlere gösterdiğin ilkenin
Peşinde koşar gençlik onlar birer laledir

Zaman zaman dursa da, muasır medeniyet
Tek hedefimiz oldu, bizdeki kutsal niyet
Bütün ilkelerine gençlik oldu emniyet
Büyük devlet olmaya her olay merhaledir

Bu gün senin adından rant kavgası yapanlar
Senin adını anıp yanlış yola sapanlar
Vatan millet diyerek mala mülke tapanlar
Yok olmaya mahkumdur hepsi boş meşgaledir

Coşari senle Atam, hep izinde olacak
Bu yürek ölene dek hep seninle dolacak
Layık olduğun değer elbet seni bulacak
Atatürk devrimleri gençliğe meşaledir

İbrahim Coşar

sivil savunma günü ile ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

sivil savunma günü ile ilgili şiirler,sivil savunma günü şiirleri,sivil savunma günü ile ilgili şiir

Sivil Savunma

Edirne’den Ardahan’a
Samsun’dan İskenderun’a uzanan
Devletin en şefkatli elleridir.
Sivil Savunma.

Savaşta ve barışta
Depremde, selde, yangında
Her tür afette,
Uzanır zorda kalan vatandaşına
Çeker alır ölüm tuzaklarından
Sarar yaralarını.

Sivil halkla beraber
Sivil halkın yanında
Karda, kışta her koşulda
Hazırdır göreve.
Karagün dostu,
Görevinin, özgüvenin okuludur
Sivil Savunma.

Cihat SOLMAZ

Sivil Savunma

Harbin olumsuzluğu
Cephelerde kalmıyor.
Siviller bile artık
Korkunç zarar görüyor.

Saldırıdan korunmak
Yeterli önlem almak,
Bulunmak ilkyardımda
Şart sivil savunmada.

Tüm askerler cephede
Kararlı savaşırken;
Sivil savunma ile
Destekle cepheyi de.

Yurdun savunmasına,
Olumlu katkıları.
Sivil savunmacılar,
Kurtarmakta canları.

Askere ve kendine
Yardımcı olmak için,
Sivil savunmacı ol,
Hizmet et milletine.

Sivil Savunma

Afet,Savaş Olursa
Yetişir Sivil Savunma
Kurtarır Sivilleri
Yardım Eder Onlara

Savaş Yıkıntı Afette
Veririz Biz Elele
Sivil Savunma İle Birlikte
Mutlu Oluruz Yine

Gelin Paylaşalım
Bu Sıkıntıları
Umutlarla Saralım
Köyü Anılarımızı

Mutluluğun Altında
Yatar Sivil Savunma
Mutlu Oluruz Tekrar
Sağol Sivil Savunma

Hilal Özegen


Sivil Savunma

Uzun yıllardan beri insanlar savaşmakta,
Ölüm ile birlikte servetler yok olmakta.
Yangın ve felaketin anası oldu harpler,
Savaş sonralarında geri kaldı milletler.

Zaman ilerleyince kavga biter sanıldı,
Çağdaş gelişmelere umut ile bakıldı.
Oysaki gizli gizli ne silahlar yapıldı,
İnsanlar yığın yığın acımadan yakıldı.

Görüldü ki savaşta asker değil sadece,
Sivil halk da ölüyor, binlerce, onbinlerce.
“savaş kural tanımaz” ilkesi anlaşıldı,
Sivil savunmaya da böylece ulaşıldı.

Kurtarıcı, silahsız ve sivil kişilerden,
Teşkilatlar kuruldu, yönetildi merkezden,
İşyerinde ve evde, cephenin gerisinde,
Öz savunma sivilin yeşerdi bilincinde.

Sivil savunma artık bütün yurt genelinde,
Hizmet için çalışıyor cephenin gerisinde.
Ev, işyeri ve sivil, bu örgütçe korunur,
Sivil savunmacının görevi onurludur.

gaziler günü ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

gaziler günü ile ilgili şiir,gaziler günü şiirleri,gaziler günüyle ilgili şiir

Gazilerimize

Vatan aşkı yüreğinde ,
Dalgalanmış, bayrak olmuş.
Dile gelmiş, dağlar, taşlar,
İnancınla hayat bulmuş.

Çıktın yola, haykırarak:
“Vatan için aksın kanım,
Ya şehitlik, ya gazilik,
Bu yurt; benim canım, kanım.”

Düşmanlara karşı durdun,
İman dolu göğsün ile.
Güzel vatan, şanlı bayrak,
Senin ile gelir dile.

Güzel yurdum senden bize,
Ne değerli hediyedir.
Sana sonsuz minnettarlık,
Hepimizin gönlündedir.

Şanlı gazi, sana selâm!
Selâm sana ey şühedâ!
Vatan için bizlerin de,
Canlarımız olsun feda!

MEHMETÇİK

Tarlada rençber,
Sınırda asker,
Tunç gibi gezer,
Aslan Mehmetçik.

Doyuranım o,
Koruyanım o,
Benim canım o,
Aslan Mehmetçik.

Anası vatan,
Babası vatan.
Kalplerde yatan
Aslan Mehmetçik.

Yeldir aşar o,
Seldir taşar o,
Ölmez, yaşar o,
Aslan Mehmetçik

SES

Verdi ana, baba canını,
Gökler: “Daha da ver” dedi.

Bir savaştı, Allah! Allah!
Su: “Allahuekber” dedi.

Toprak ölüme taş iken,
Taş ecele: “mermer” dedi.

Duyamadım bir Mehmetçik,
Yüz düşmana neler dedi.

Dağlar dağ oldu bir daha,
Sömürgene: “yeter!” dedi.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

TÜRKÜZ

Bu güzel yurdumuzda,
Hür doğduk, hür yaşarız.
Gerekirse yurt için
Can vermeye koşarız.

Vatan, millet sevgisi,
İter bizi ileri.
Kahraman Türk Milleti,
Asla kalamaz geri.

Bütün işlerimizde
Birlik yapan milletiz.
Bunun için hiçbir an
Yenilmeyen kuvvetiz.

M. Sırrı DUMLU

İhanet ile ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İhanet Şiirleri
İhanetle İlgili Şiirler
İhanet Konulu Şiirler

İhanet

Sırtıma saplanan bu kanlı hançer
Bedenden ziyade cana ihanet
Sanma hiç acısı gün gelir geçer
Var olduğum her bir âna ihanet

Cümle anıların boynu hep bükük
Candan çok sevene reva mı bu yük?
Ettiğin kötülük o kadar büyük
Bugüne yarına düne ihanet

Şiirlerle ettim her iltifatı
Vefasız vicdanın ne kadar katı
Adının önünde hain sıfatı
İhanet derim ben buna ihanet

Senden bu boynumu büken karanlık
Gözümden bunca yaş döken karanlık
Sayende bahtıma çöken karanlık
Ufuktan doğacak güne ihanet

Hasan’a cezadır seninle cennet
Aklımı yitirip geçirsem cinnet
Sen gibi kalleşe eylemem mihnet
İhanet ettin sen bana ihanet

Hasan Hüseyin Yılmaz

İHANETİN YÜZÜ

Yapamıyorum ne sensiz bu şehirde
Nede seninle olamıyorum
Dar gelir oldu her yer
Duvarlar üstüme üstüme geliyor
Korkunç bir rüya sonrası kaçar olmuşum herkesten
Seni yüz üstü bırakıp gitmek istemezdim
Elimde değil seni sevsem de
Seninle olamam…
Nedenler girdi araya bir kere
Çünküler le başlayan cümleler
Ne kadar aşk olsa da bu sevdanın adı
Yaşananlar aşk olmadıktan sonra
Yürüyemez oldum aramızdaki ince çizgiden sonra
Her adım ihanet kokuyordu
Güller bile kırgındı bana
Neden? Diyordu her seferinde
Bazen yüreğim hesap soruyordu
Her şey hesapsızdı
Birden bire oluverdi
Seni sevmem gibi
İhanetimde birden bire oluverdi
Gözlerine bakıp artık seni seviyorum diyemem
Bile bile hayallerinle oynayamam
Bu aşk için tek kurtuluş ayrılık
Neden diye sorma
Çünkü,cevap verecek cesarete sahip değilim
İhanetin diğer yüzünü
Anlatamam

Kadın ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kadınlar İle İlgili Şiir
Kadın Konulu Şiirler
Kadın Şiir

ADIM KADINDIR BENİM

Başımdaki yazmayı devrim ile düşürdüm
Toprak kokan saçımı rüzgar ile uçurdum
Orak vurdum ekine bebeme süt içirdim
Salın benim peşimi adım kadındır benim

Eylemlemlerde eşime omuz verdim el ele
Saçlarımı yoldular cehalete bak hele
Panzerler ezdi geçti of demedim bile
Ezdirmedim eşimi adım kadındır benim

İki evlat büyüttüm gözlerim,den sakındım
Asker verdim vatana tezkereye bakındım
Bana tabudu geldi öle öle dokundum
Toprak aldı koçumu adım kadındır benim

Bir yavrum,da mapusta yargı günü bekliyor
Ölüm orucu tutmuş bir damla su çekmiyor
Duyan yok feryadımı kimse dönüp bakmıyor
Kafesledim kuşumu adım kadındır benim

Yüreğimde yükselir eşsiz banaz kalesi
Emektir alın terim bir damla yok hilesi
Vurun boynumu ulan olmam hınzır kölesi
Yapacağım işimi adım kadındır benim

Bir daha doğsam yine kadın doğardım
Ne türbanı dolardım ne çarşafa sığardım
Pir Sultan la Bedrettin le Nazım ile göğerdim
Eğemezler başımı adım kadındır benim

GÜLESER YORULMAZ



YALNIZ BİR KADINA

Bir istasyon sessizliğinden iniyordun
Yalnız gelmiştin bu şehre belli ki
Saçlarına bir yağmur hoş geldin diyordu
Kaçak bir yolcu gibiydi o gün İstanbul
Konuşmuyor, ağırdan alıyordun
Bir istasyon sessizliğinden iniyordun

Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun
İstanbul seni tanımaya çalışıyordu
Sen ser verip sır vermiyordun
Bilmediğin sokaklara giriyordun
Yüzünde tarifsiz şüpheler taşıyordun
Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun

Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun
Üsküdar’a nerden, neden geçiyordun
Üç yüz altmış beş derece dönüyordu
Etrafında İstanbul
Sanırım git gide kayboluyordun
Az sonra dönüp geriye
Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun

Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun
Yağmurda duruyor, rüzgârda geçiyordun
Pek tekin olmayan muhitlerindeydin yalnızlığın
Ellerin sıcak bir çay bardağına dokunuyordu
Fiyakalı bir geceye iskemle çekiyordun
Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun

Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum
Sen de diğer insanlar gibi konuşabiliyor muydun?
Sen yine bana bakıyor ve sigara yakıyordun
Gece müsaade isteyip kalkıyordu yanından
İstanbul’a sığdıramadığım bir sabah oluyordu
Bakınca geceden yalnız gözlerin görünüyordu
Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum

Özgürlük Şiirleri Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Özgürlük Şiirleri,
Özgürlük Şiiri,
Özgürlük Şiirleri

Özgürlük Hakkında Şiirler


Özgürlük Şiir

Özgürlük bir kuş olsa,
Kalbimden yola çıksa,
Uçsa sonsuzluğa..

Özgürlük bir çiçek olsa,
Şehirde,ovada bulunsa.
Hiç solmasa
Polenlerini dağıtsa,
Tohumlarını saçsa,
Tüm dünyaya.

Özgürlük bir öğretmen olsa
Her okulda her sınıfta
Özgürlüğü anlatsa
Ballandıra,ballandıra…..

Deniz Çetin

ÖZGÜRLÜK

Bir uygarlık yolundayız,
Tek kozumuz cumhuriyet
Amacımız özgürlük
İlelebet ,sonsuza dek.

Sadece umut var gözlerimizde
Birazda endişe,
Vatan aşkıyla süslenmiş
Ağzımızdan çıkan tek hece.

Bir bütün gibiyiz
Bitmez bir bütün
Sadece tek bir şey var
Bitmez tükenmez özgürlük.

TUĞÇE GUCUK

Özgürlük

Nereye Kadar
Cahile özgürlük fazla,
Özgürlük nereye kadar!
Suçlular çoğalır hızla.
Özgürlük nereye kadar!

Eğitimsiz toplum cahil,
Disiplinsiz olmaz ehil.
Okuyan cahiller dâhil,
Özgürlük nereye kadar!

Dürüstler çekmesin ceza,
Haksıza olmasın meze.
Denetimsiz olmaz keza.
Özgürlük nereye kadar!

İçten içe çürüyoruz.
Edep erkân arıyoruz.
Eğri doğru yürüyoruz.
Özgürlük nereye kadar!

Yarın için kaygımız yok.
Büyük küçük saygımız yok.
Bir insanca duygumuz yok.
Özgürlük nereye kadar!

Zulmedenin elinde kâr!
Mazlumun kalan ahı var.
Olmazsa olmaz bir ayar.
Özgürlük nereye kadar!

Sığırtmaç vurur döşüne,
Sebebin gider hoşuna.
Haksızsam dizin kurşuna.
Özgürlük nereye kadar!

ÖZGÜRLÜK

Beni, öpebildiğin kadar öp, ey özgürlük
Yerden yere sürükle, duvarlara çivile
Mavi ufuklarını yitirmede, bu körlük
Bilinçsizce bir yaşam, dünyamız oldu çöplük.

Özgürlük savaşlarda, parmaklıklar ardında
Bir annenin karnında, nefes alır özgürlük
Çaresiz zamanlarda, denizler ortasında
Uçuşan bulutlarda, şarkılarda özgürlük.

Beni, sevebildiğin kadar sev, ey özgürlük
Okşa ak saçlarımı, bir anne şefkatiyle
Parsellenmiş ormanlar, cahiliyet kötülük
Delinmiş bir gökyüzü, dünyamız oldu küllük.

Özgürlük ateşleri, yakılıyor dağlarda
Bir kuşun pençesinde, kıvranıyor özgürlük
Kurumuş yapraklarda, savrulan rüzgarlarda
Politik baskılarda, can çekişir özgürlük.

Ey Özgürlük
Su gibi,
Kana kana içmekmidir,
Hasretle kucaklamak özümsemek,
Midir özgürlük

Bir kuş gibi maviliklerde,
Kanat çırpmak,
Süzülmek özgürce,
Sonra bir atmacanın pençesinde,
Son bulmakmıdır özgürlük,
Başıboş sessiz ve derinden,
Bazende deli dolu akan bir,
Irmak gibimidir özgürlük,
Sonra bu ırmağın önüne,
Biryerlerde gem vurmakmıdır özgürlük,

Duydunuzmu? ,
Vurdular özgürlüğü kanatlarından,
Kanatlanmasın özgürlüğe doğru,
Vuruldu kahpe kurşunlarla,
Upuzun yerlerde,
Kolsuz kanatsız özgürlük,
Bazende son bulur,
Darağacının koynunda,
Sonsuza doğru,
Sallanan cansız bedende özgürlük,

Uysal koyun olmakmıdır,
Kan uykularda uyumakmıdır? özgürlük,
Efendiler için yaşamakmıdır?
Yoksa,
Kendimiz için ölmekmidir özgürlük,

Köroğlunun narasından,
Yankılanan dağlarmıdır özgürlük,
Kış gecelerinin kurt ulumaları karışmış,
Tipinin sesinde midir özgürlük,
Yoksa,
Yavrusunu doyurmak için,
İmkansızlıklarla boğuşan ananın,
Kurumuş göz yaşlarındamıdır özgürlük,

Eyy… Özgürlük,
Nerdeysen çık ortaya,
Yaşam özgürmüdür,
Namlular arasında,
İnsanlık özgürmüdür,insanlar arasında,
Ben mehmet,sen Hasan,O Ali,
Neye eşdeğerdir özgürlüğün bedeli,
Olma namert safında ağırdır vebali,

Eyy… Özgürlük,
Nerdeysen çık ortaya,
En ağır bedeller senin için ödenir,
Adına ne türküler söylenir,
Taçlar düşer,Tahtlar gider uğruna,
Kınalı gelinler bile kurban eylenir,

Eyy… Acıları bal eyleyen özgürlük,
Hasretinden prangalar eksiltilen özgürlük,
Nerdeysen çık ortaya,

Uysal koyun olmakmıdır? ,
Kan uykularda uyumakmıdır,
Efendiler için yaşamakmıdır.?
Yoksa,
Kendimiz için ölmekmidir özgürlük.

Ahmet Haşim Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ahmet Haşimin Şiirleri
Ahmet Haşimin tüm şiirleri
Ahmet Haşim şiir
Ahmet Haşim şiirleri oku
Ahmet Haşim Şiiri Merdiven

AĞAÇ

Gün bitti. Agacta nes`e söndü.
Yaprak ates oldu, kus da yakut;
Yaprakla kusun pariltisindan
Havzun suyu erguvana döndü

Bir Günün Sonunda Arzu

Yorgun gözümün halklarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi…sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nalan;
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilan.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde sema: Kavs-i mutalsam!

Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

AKŞAM YİNE TOPLANDI DERİNDE

Canan gülüyor eski yerinde
Canan ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havuz üzerinde,

Mehtab, kemer taze belinde
Üstünde sema, gizli bir örtü
Yıldızlar, onun gülüdür elinde

BAHÇE

Bir Acem bahçesi, bir seccade
Dolduran havzı ateşten bade.
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mutade.

Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar
Dalmış üstündeki kuşlar yâda.
Bize bir zevk-i tahattur kaldı
Bu sönen, gölgelenen dünyada.

BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi… sonsuz iri güller,
Gün doğdu yazık arkalarından!
Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrârını ömrün eder i’lân,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kaçmış olsam!

BİRLİKTE

Bütün bizimçündür
Nukuş-ı encüm-i vahdetle işlenen bir tül
Gibi üstünde titreyen bu sema;
Gecenin dallarında şimdi açan
Bu kamer,
Bu altın gül…

Bütün bizimçündür
Ne varsa aşk ile bidar-ı ra’şe, ya naim,
Ne varsa aid olan leyl-i hande-me’nusa,
Sana aid lebimdeki buse,
Lebinin surh-ı bizevali benim.

BİR YAZ GECESİ HATIRASI

İsveyle, fısıltıyla, gülüşle
Olmuş sebi sevda yine bihap
Oklar gibi saplanmada kalbe
Düştükce semadan yere mehtap…

Buseyle kilitlenmiş ağızlar
Gözler neler eyler neler israp! …
Uçmakta bu ateşli havada
Vuslat demi bir kuş gibi bitap…

BÜLBÜL

Bir gamlı hazânın seherinde,
Isrâra ne hâcet yine bülbül?

Bil, kalbimizin bahçelerinde,
Cân verdi senin söylediğin gül.

Savrulmada gül şimdi havada,
Gün doğmada bir başka ziyâda.

23 Nisan Şiirleri Uzun

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Uzun 23 Nisan Şiirleri
23 Nisan Uzun Şiirleri
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı Şiirleri Uzun

DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI

Kiminin saçı siyah,
Kiminin saçı sarı…
Ankara’da buluştu,
Dünyanın çocukları.

Her Yirmi Üç Nisan’da
Tekrarlanır bu olay.
Buluşma nedenini,
Açıklamak çok kolay.

Bu kocaman dünyada
Ülke sayısı çoktur.
Oysa ki hiç birinin
Çocuk Bayramı yoktur.

Dünyanın çocukları
Yurdumuza koşuyor,
Her Yirmi Üç Nisan’da
Cıvıldaşıp coşuyor.

Türkiye konuklarla,
Kalpler sevgiyle dolsun.
Dünya Çocuk Bayramı
Herkese mutlu olsun!
Altan ÖZYÜREK

23 NİSAN GÜNÜ

Bayram yapar çocuklar,
23 Nisan günü
Büyük bir sevinç kaplar,
Bütün yurdun üstünü

Bin dokuz yüz yirmide
Duyuldu halkın sesi
Açıldı bu tarihte
Büyük Millet Meclisi

Bugün edildi ilan
Yeni bir Türk devleti
Bundan, 23 Nisan
Sevindirir milleti
İ. Hakkı SUNAT

BİZİM BAYRAMIMIZ

Bu gelen bizim bayram
Yükseldi bak ünümüz.
23 Nisan bizm
En şerefli günümüz!

Al bayrağı açalım,
Gel gidelim törene.
Bin teşekkür, bizlere
Bugünleri verene…

Bizim için harcanan
Boşa gitmez bu emek,
Çünkü her Türk çocuğu
23 Nisan demek…
İsmail Hakkı SUNAT

EGEMENLİK ULUSUNDUR

Egemenlik ulusun olduğu günden beri,
Her gün daha çok artan bir zevkle yaşıyoruz.
Biz seyredenlerin kamaşıyor gözleri,
Asırları yılların içinde aşıyoruz…

Artık maziye gömdük mesafeyi, zamanı;
Her geçen gün andırır bir 23 Nisanı.
Kalplerde inkılabın bilinçli heyecanı,
Mukaddes hedeflere hızla yaklaşıyoruz.

Yolumuzda ışıktır demokratik meş’ale,
Biz milletçe bağlıyız ulusal ülkülere.
Heybetli bir çığ gibi bütün ulus el ele.
Yeni bir medeniyet için uğraşıyoruz.

Bugün yirmi milyon Türk bir tek kalp, bir tek vücut;
Hepsinde aynı hamle, aynı güvenli umut.
Yuvalar şenlik dolu, gönüller ferah, mesut…
En kutlu bir hayatın zevkini taşıyoruz.
Halil Refet TANIŞIK

23 NİSAN

Bu ne duru sabah, ne temiz hava,
Geliyor her yandan Nisan kokusu.
Sevinçten deliye dönmüş her yuva,
Sarmış gönülleri vatan duygusu.

Gelincikler gibi al al bayraklar,
Evlerden sarkıyor, gökler de dolu.
Nabızlar pek hızlı, coşkun yürekler,
Sanki aslan bugün her Türk’ün oğlu!

Şu mini miniler tombul yanaklı,
Yerlerinde bile duramıyorlar.
Hepsinin elleri çifte bayraklı,
Gözlerinde şimşek şimşek sevgi var.

Yeniden oluyor her şey, yeniden,
Yanıyor Atatürk içimizde bak!
Atatürk, bu kara günü ak eden,
Atatürk; andımız, en kutlu sancak.

Eğlenin yavrular, gülün çocuklar.
Coşsun gönlünüzde Türklük duygusu.
Havanın bile bir coşkun hâli var,
Her yönden geliyor nisan kokusu.
Hasan Lâtif SARIYÜCE

23 NİSAN

Bugün bir başka aydınlık yeryüzü,
Bir başka ağaçların, evlerin yüzü.
Bugün çocuklar güzel.
Bugün sokaklar güzel…
Elimizden tutan her el
Daha sağlam
Daha mavi gökyüzü;
Bayraklar daha yakın.
Bakın: geçiyor yarının büyükleri;
Şarkılar tutuyor gökleri.
Adnan ARDAĞI

23 NİSAN

Dün sabah anneciğim
Öperek, dedi: Uyan
Bugün senin bayramın,

Kalk, bak süslendi her yan.
Baktım her taraf süslü,
Sokaklar dolu insan.

Dedim: Anne bu neden
Dedi: 23 Nisan.

Temel bayrammış, inan
Kutlu olsun kardeşim
Geldi 23 Nisan.
R. Gökalp ARKIN

23 NİSAN

Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

Bugün, Atatürk’ten bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
Saip EGÜZ

ATATÜRK ÇOCUK OLMUŞ

Çocuk Bayramı’nda
Gelmiş katılmış aramıza,
Atatürk çocuk olmuş bakın:
Sallanıyor salıncakta!

Gülüyor gözlerinin içi,
Gülüyor,
Gökler, denizler kadar mavi.
Diyor ki: “Çocuklar, ben verdim size
Bayramların en güzelini”.

“Dilerim, yurdumun çocukları,
Tüm çocukları dünyanın
Gülüp oynasınlar bugünkü gibi;
Acıda, sevinçte kardeş olsunlar…
Çınlasın yeryüzünde barış türküleri”.
Aziz SİVASLIOĞLU

ÇOCUK BAYRAMI

Arkadaşlar, sevinelim,
Hep gülelim, eğlenelim;
Sıkılmasın hiç canımız;
Çünkü bugün bayramımız…
Oyun, alay, dernek düğün,
Hepsi bizim işte bugün…
Çocuklara hor bakmayın;
İncitmeyin, esirgeyin…
Ana yurdun oğlu, kızı,
Umut veren şen yıldızı.
Yarınları parlatacak;
Şenlenecek her bir ocak…
Korunacak cumhuriyet,
Yükselecek bu memleket…
Ekrem ŞENOZAN

ÇOCUKLARIN DİLEĞİ

Çocuklar şarkı söylerken
Kanatlanır gökyüzüne
Melek olur.
Çocuklar şarkı söylerken
Sarı saçlı, mavi gözlü
Bebek olur.
Çocuklar şarkı söylerken
Bulut olur,
Gökkuşağı olur
Deniz olur.
Çocuklar şarkı söylerken
23 Nisanlarda
Pırıl pırıl saydam kanatlı
Kelebek olur.
Çocuklar şarkı söylerken
23 Nisanlarda
Dillerinde, gözlerinde
Yüreklerinde yalnızca
Bir dilek olur.
Teşekkürler Atatürk
Teşekkürler Atatürk
M. Macit TAŞ

EGEMENLİK BAYRAMI

Egemen bir milletin,
Coştuğu bir gündür bu!
Yurduma hürriyetin,
Koştuğu bir gündür bu.

Başımızda Atatürk,
Ülkümüz yüce Türklük,
Milletimin en büyük,
Sevdiği bir gündür bu.

23 Nisan’ı veren,
Bugünleri gösteren,
Büyük Atam diyor ki:
“Türk, çalış, övün, güven!”
ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU

ÇOCUKLAR KARDEŞ OLDU MU…

Daha bir ballanır uyku
Çocuklar kardeş oldu mu
Barışır artık kurt kuzu
Çocuklar kardeş oldu mu.

Düşler denizine doğru
Mutluluk bir yelken açar
Her yürek bir altın pınar
Çocuklar kardeş oldu mu.

Daha bir ışıldar akarsu
Çocuklar kardeş oldu mu
Kucaklaşır batıyla doğu
Çocuklar kardeş oldu mu.

Ne açlık kalır ne korku
Korudaki fidanlar gibi
Sevip sevip birbirini
Çocuklar kardeş oldu mu.
TAHSİN SARAÇ

23 NİSAN SÖYLEDİ

Bu yurdun, bu devletin,
Yüce Cumhuriyetin
Sahibiyiz çocuklar.
Bunları koruyacak,

Bu ülkeye uyacak
Yine biziz çocuklar!
Yirmi Üç Nisanların
Zevki çok, fakat yarın

Güç işimiz çocuklar!
Bu göklerin, bu yerin,
Kutlu emanetlerin
Bekçisiyiz çocuklar!

Atalardan şan alan,
Böyle temiz kan alan
Yalnız biziz çocuklar!
Türk’üz, ne mutlu bize!

Bu bayram kutlu bize!
Eğleniriz çocuklar!
RAKIM ÇALAPALA