Posts Tagged ‘yeni’

Sustum Kimse Bilmiyor İçimdekileri..

Cuma, Haziran 22nd, 2012
sustum kimse bilmiyor içimdekileri
susmalıydım artık
konuştukça batıyordu yüreğim
kelimeler birbirine giriyordu
sen kelimesini dudaklarıma almamalıydım
içimden söküp atamasamda seni
bu acımla savaşmalıydım

gittin bende bittim
ve bu aşkıda bitirmeliydim
seni hatırlatan her şeyi yırtmalıydım yakmalıydım
artık pembe gözlüğümü çıkardım
hayata simsiyah bakıyorum
kendimi kandırmamalıydım
her biten şey yeni bir başlangıçın habercisiymiş
nerde ozaman
bak ağaçlar bile yaprak döküyo
her sonbaharda
her yeni güne birkaç yaprağını feda ediyo
senin beni feda ettiğin gibi
yalan her şey sahte gülücüklerim gibi
senin beni sevdiğin yalanı gibi
gerçek olan sadece yaşamak zorunda oluşum
son nefesimi verene dek yüreğim sen diye çarpsada
bunu senin bilemeyeceğin
benim sevgim benim aşkım tek gerçeğim
ve şimdide susmalıyım
gittiğinde kal gitme diyemedim

ama şunu unutma
ben sen beni sevdin diye sevmedim
aşkımız sen de bitti diye bende biteremezsin…

Alıntı..

Sen Gideli 1 Dakika Oldu

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Sen gideli 1 dakika oldu,

İçimde tarifsiz kıpırdanmalar…

Sen gideli 2 dakika oldu

İçimde yanmalar var,

Gözlerimde nem..

Sen gideli üç dakika oldu

Nefes alamıyorum,

Ve hüzün bastı geceye,

Uyuyamıyorum..
Sen gideli 4 dakika oldu

Bir sigara yaktım, içimdesin

Doktora gidemem yasaklar seni.

Sen gideli 5 dakika oldu

Söndürdüm sigarayı tat vermiyor.

Ağrılarım çoğaldı, içim acıyor.
Sen gideli 6 dakika oldu

Dayanılması en zor acılar hafif artık

Yokluğun hepsini bastırıyor.

Sen gideli 7 dakika oldu

Gözüm mesajlarda

Gelen giden olmuyor.

Sen gideli 8 dakika oldu

Sabaha daha çok var, biliyorum

Bu da beni korkutuyor.

Sen gideli 9 dakika oldu

Hep duyduğum hasret kelimesi

Yeni yeni anlam kazanıyor.

Beni tek teselli edendir

Gelişinin ilk saniyeleri.

Yokluğun öldürürken….

Varlığınla benliğim hayat buluyor…

Şükürler olsun ki , hala benimlesin

Bu yüzden işte bu kalp atıyor……

Nazım Hikmet Ran Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Şair Nazım Hikmet’i ,107. doğum gününde rahmetle anıyoruz.

SALKIM SÖĞÜT

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat…
Atları rüzgâr…
Atları…
At…

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

NAZIM HİKMET

BELKİ BEN

Belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım…
Ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım…
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
Ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları…

NAZIM HİKMET

Alaturka

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çık benim şair tabiatım, çık orta yere
Fakir güzelinden söyle
Hasret ateşinden çal
Çal, söyle benim derdimi sevdalı sesinle.

Hep bilinen şarkılar gibi olsun
Hani, dil-i biçareden
Sun da içsin yar elinden
Yani bilinen şarkılardan olsun.
Yeni sözler arama nafile
Derdim yeni olsa anlarım
Gel, hazırından söyle bu akşam
Üzme yetişir, üzme firakınla harabım.

Sonunda ah çekeriz derinden
Kim anlayacak sahiden olduğunu
Sen söyle yalnız
Zülfündedir baht-ı siyahım bestesini
Dede’den.

Melih Cevdet Anday

19 Mayıs Bayramı şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

19 Mayıs Bayramı şiirleri
19 Mayıs Şiirleri
19 Mayıs Bayramı ile ilgili şiirler
19 mayıs Atatürk’ü anma ve spor bayramı şiirleri


19 Mayıs Bayramı şiirleri

19 Mayıs

Bugün 19 Mayıs
Gençlik bayramı var
Bugün samsun ufkundan
Yeni bir güneş doğar

Karanlığa gömülmüş
Vatana nur oldu o
Yas bağlayan ruhlara
Yüreklere doldu o

O bir yaman volkandı
Baş buğdu kahramandı
Bu günü kuran odur
Yurdu kurtaran odur

Bugün 19 Mayıs
Gençlik bayramı var
Bugün samsun ufkundan
Yeni bir güneş doğar

BEKİR DORUK

ŞU SONSUZ KOŞU

Samsun’a ayak basmış Kahraman bugün,
Çayır, çimen yeşermiş zafer yolunda
Davul zurna sesinde şahlanır düğün,
Gönlüm coşup öter bir bahar dalında.

Ata’nın rüyasına gelincikler sun,
Emek bahçelerinin güzel gülünü…
Biz sonsuz bir sabahtayız… O uyusun,
Sevincimiz coşturur O’nun gönlünü.

Nasıl çıkmış bir sabah Samsun’dan yola,
Dağlardan dağlara o zafer türküsü,
Şahlanıp bayrak çekmiş her eski kola,
Taze bir bahar açmış yurdun gözünü.

Al bayrağın Ankara Kalesi’nde hür,
Dalgalanmakta altın bir çağa doğru,
Yeni kahramanlar kol kol, boy boy yürür,
Şu karlı dağlardaki bayrağa doğru.

On dokuz Mayıs’ın hür başına çelenk,
Kiraz mevsimi, gençlik ay’ı, gül ay’ı,
Bir bahar bahçesinde gönüller renk renk,
Şu sonsuz koşuya bak, sarmış yaylayı.

Ceyhun Atuf KANSU

19 MAYIS

19 Mayıs günü,
Yaşıyor kalbimizde,
Atatürk güneş gibi,
Her zaman içimizde.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan Türk gençleri.

Ülkü verir, hız verir.
Bize 19 Mayıs.
Yurdumuzu kurtaran,
Ata’yı unutmayız.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan TÜRK GENÇLERİ

F. ELMALI

ATATÜRK’TEN SON MEKTUP

Siz beni hâlâ anlayamadınız,
Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,
Hep tutturmuş “yıl 1919, Mayısın 19’u” diyorsunuz,
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz.

Mustafa Kemal’i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler,
Siz bana neler yaptınız ondan haber verin,
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin,

Mustafa Kemal’i anlamak yerinde saymak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Bana muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı,
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı,

Mustafa Kemal’i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil

Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz,
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,
Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.

Mustafa Kemal’i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,
Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.

Mustafa Kemal’i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç
ilerlememiş;
Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek
dururken,
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız
gülen,

Mustafa Kemal’i anlamak işitmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla,
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,
Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister,
Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter,
yeter,

Mustafa Kemal’i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Halim Yağcıoğlu

Mirildandiklarim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kırdın mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
Giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan…
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
‘İçtenliğin’ ya da ‘dünya görüşünün’ kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hâlâ bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
Senin ve benim , yani bizim için…

Murathan MUNGAN

Recep Küpçü Şiir Ödülü 2010

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İstanbul Şiir Akademisi tarafından düzenlenen Recep Küpçü Şiir Ödülü 2010

Yarışmanın amacı Türk Kültür ve Sanatına katkıda bulunacağına inanarak Türkiye ve Yurt dışında şiir yazan şairlerimizi Recep Küpçü’nün aramızdan ayrılışının 34. yılı anısına Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi işbirliği ile düzenlenen şiir yarışmasına teşvik ederek, sesini duyuramamışşairlerimizi gün ışığına çıkartarak, toplumumuza kazandırmaktır. Ayrıca yarışmaya katılan şairlerin şiirleri “İstanbul Şiir Akademisi Antolojisi 2010” adlı eser kitap olarak yayınlanacaktır ve her katılımcıya 3 adet gönderilecektir.
Şiir dünyası yeni neferlerini arıyor!!

TOPLAM ÖDÜL TUTARI 10.000 TL

SON BAŞVURU TARİHİ 25 HAZİRAN 2010

AYRINTILI BİLGİ İÇİN:

www.istanbulsiirakademisi.com

istanbulsiirakademisi@hotmail.com

Atatürk Ve Milli Mücadele Hakkında Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Atatürk Ve Milli Mücadele
Atatürk Ve Milli Mücadele Şiirleri
Milli Mücadele Şiirleri

Atatürk Bir Çıkıştır Varis Değil!

Ataturk bir cikistir, varis degil.
Varmak tukenmek demek, Ataturk tukenmez,
varmak olum demek, Ataturk olmez.
Ben olurum, benimle bir eksilir Ataturk,
sen dogarsin, o dogar, baskalari dogar;
sizinle bin dogar, bin cogalir, bin yucelir,
dunya surer, yasam surer, surer Ataturk.

Ataturk bir yonun adi, ozgurluge, uygarliga, ileriye
bir parlamis bir sonmus, iste yolun demis,
Ataturk bir ufkun adi, dagin degil,
Himalaya kadar bile olsa dagin degil.
Dag durur, oysa ufuk yurur.
Her ufukta Ataturk buyur.
Her ufukta yenilenir bir kez.

Ataturk bir ilkhizdir dogadaki,
tohumu catlatan bir guc
kozayi delen ilk vurus
kusun kanadindaki ilk gunu
kos demis, atil demis sana, durulur mu?
Ataturk durmus mu ki sen durasin?
Ataturk susmus mu ki sen susasin?
Ataturk olmus mu ki sen olesin?

Ataturk bir kavganin adi her gun yenilenen
her gun degisen dusmana karsi.
Bilgisizliktir bu dusmanin adi cok kez,
geriliktir, aptalliktir, donekliktir.
Cikarcilik, nemegerekcilik, vurdumduymazlik,
korkaklik, eyyamcilik, yalancilik,
bir bakarsin topla tufekle yurur ustune,
bir bakarsin gulucuklerle, oksamalarla gelmis,
bir bakarsin, seni ta icinden kemirir bir kurtcuk.

Ataturk bir ak torenin, bir buluncun adi,
hergun bizi bir kez daha uyaran,
hergun bizi bir kez daha yuruten doruga.
Yigitlige, namusluluga, dogruluga,
her gun bir kez daha yarisalim diye kendisiyle
o en guzele, en yuceye, en dogruya.
Orhan ASENA
24.9.1991 – Ankara

Kuvay-ı Milliyeden
Dusundu birdenbire kayalardaki adam
kaynaklari ve yollari dusman elinde kalan butun nehirleri
Kim bilir onlar ne kadar buyuk
ne kadar uzundular?
Bircogunun adini bilmiyordu
yalniz, Yunan’dan once ve Seferberlik’ten evvel
gecerdi Gediz’in sularini basi donerek.

Daglarda tek
tek
atesler yaniyordu
Ve yildizlar oyle isiltili, oyle ferahtilar ki
sayak kalpakli adam
nasil ve ne zaman gelecegini bilmeden
guzel, rahat gunlere inaniyordu
ve gulen biyiklariyla duruyordu ki mavzerinin yaninda
birdenbire bes adim saginda onu gordu.
Pasalar onun arkasindaydilar.
O, saati sordu.
Pasalar: “Uc” dediler,
Sarisin bir kurda benziyordu.
Ve mavi gozleri cakmak cakmakti.
Yurudu ucurumun basina kadar,
egildi, durdu.
Biraksalar
Ince, uzun bacaklari ustunde yaylanarak
ve karanlikta akan bir yildiz gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasina atlayacakti.

on yıl destanı-ahmet aşık
Onuncu yili bu Cumhuriyet’in
Kutlu olsun yurdun buyuk bayrami
Guluyor on yildir yuzu milletin
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami.

Ne yaptilar kahbe dusmanlar bize
Pek cogunu doktuk onun denize
Simdi bir bir anlatayim ben size
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Biz Turkleriz her seylere ozenen
Istikbalin serefini kazanan
Hicbir dusman ugrasamaz bizinen
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Cumhuriyet halkin hakimiyeti
Hep Turklerin boyle idi niyeti
Anlasildi Cumhuriyet kiymeti
Kutlus olsun Cumhuriyet bayrami

Turkiye’dir vatanimiz ilimiz
Cumhuriyet acti bizim gonlumuz
Ilerlesin bizim guzel dilimiz
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Eski kanun kadnlari bosadan
Yeni kanun hanimi hur yasatan
Bu fikirler gelir Gazi Pasa’dan
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Muallimlik icin yetisen gencler
Butun halka bilgi vermeye baslar
Laik hukumeti kuran kardaslar
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Hukumeti biz yurekten severiz
Hangi dusman karsi dursa doveriz
Turk milleti kahramandir overiz
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Millet, Meclisiyle verip basbasa
Yasa Cumhuriyet Reisim yasa
Yapalim bayrami biz kosa kosa
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami

Budur onuncu yil donum devrani
Gezip Ankara’yi etsem seyrani
Asik Mehmet yazar bayram destani
Kutlu olsun Cumhuriyet bayrami
Nazım Hikmet

Atatürk’ ten Son Mektup
Siz beni hala anlayamadiniz
Ve anlamayacaksiniz caglarca da
Hep tutturmus “Yil 1919 Mayisin 19u” diyorsunuz
Ve eskimis sozlerle beni ovuyor, ovuyorsunuz
Mustafa Kemal’i anlamak bu degil.

Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil
Birakin o altin yapragi artik
Birakin rahat etsin anilarda sehitler
Siz bana neler yaptiniz ondan haber verin
Hakkindan gelebildiniz mi yoklugun, sefaletin?
Mustafa kemal’i anlamak yerinde saymak degil
Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.

Bana mustular getirin bir daha
Uygar uluslara esit yeni buluslardan
Kuru soz degil is istiyorum sizden anladiniz mi?
Uzaya Turk adini Ataturk kapsulleriyle yazdiniz mi?
Mustafa Kemal’i anlamak avunma degil
Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.

Hala o acikli agitlar dudaklarinizda
Hala oturmus bana On Kasimlarda agliyorsunuz
Uyanin artik diyorum, uyanin, uyanin!
Uluslar fethine cikiyor uzak dunyalarin
Mustafa Kemal’i anlamak goz boyamak degil!

Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil
Beni seviyorsaniz eger ve anliyorsaniz
Laboratuvarlarda sabahlayin, kahvelerde degil
Bilim agartsin saclarinizi, kitaplar
Ancak boyle aydinlanir o sonsuz karanliklar
Mustafa Kemal’i anlamak aglamak degil
Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil

Demokrasiyi getirmisim size ozgurlugu
Goruyorum ki hala ayni yerdesiniz hic ilerlememis
Birbirinize dusmussunuz halka egilmek dururken
Hani koylerde isik, hani bolluk, hani kaygisiz gulen?
Mustafa Kemal’i anlamak itismek degil
Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.

Arayi kapatmanizi istiyorum uygar uluslarla
Bilime, sanata varilmaz rezil dalkavuklarla
Bu vatan, bu canim vatan sizden calismak ister
Paydos ovunmeye, paydos avunmaya, yeter yeter
Mustafa Kemal’i anlamak aldatmak degil
Mustafa Kemal ulkusu sadece soz de
Halim YAĞCIOĞLU

Mustafa Kemal ‘in Kağnısı
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.

Mustafa Kemal’in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafifletir, inceden inceden.

İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur
Nasıl dururdu Mustafa Kemal’in kağnısı.
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.

Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı, bacım,
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA
Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi.
Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.
Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı.

V

Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan!
Savaş girer gibi yetiş bize!
Yetiş bize, çöllerde bile olsan!
İnanç doldur, güç doldur içimize!

Bin kere yurdumuzu kurtaran!
Bir görseydin ağlardın hâlimize!

Kuşun kanadında türküler
Kemal Paşanın gönlüne vardı,
Cevabından önce kendi geldi.

VI

Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı
Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,
Selâm durdu tayfası

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.

Selâm vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadenizin hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi.
Erzuruma kadar.

Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde

VII

Bir selâm gibi gitti Erzuruma,
Bin selâm gibi geldi Sivasa Erzurumdan.
Dağlar alçaldı yol vermeğe,
Temizlendi ılkımından karından.

Analar bacılar yola döküldü,
Cephane taşıdı arkasından.
Irmaklar suyundan faydalattı,
Ağaçlar daldasından.

Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş savaşından.
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu.

XI

Kattı Kemal Paşanın ordusu düşmanı uğruna
Pişman eti anasından doğduğuna.
Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,
Veryansın etti topçu,
Veryansın etti piyadeler.

Kattı Kemal Paşanın ordusu sürdü gitti,
Yetiştikçe vurdu düşmana.
Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana
On beş günde İzmiri dar buldu,
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.

Kaçtı gemiler.
Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,
Ahmetler, Bekirler, Aliler,
Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordonboyuna
Ta yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.

Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa!
Atının teri kurumadan
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.

XII

Sana borçluyuz ta derinden!
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın,
Hasta, yorgun düşmüştük,
Yaralarımızı iyice sardın.

Yiğittin, inanç doluydun yapıcıydın,
Sanatkârdın, denizler kadar engin;
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin.

Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış;
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış.

Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden;
Bilgiyle, inançla, çoşkunlukla
“Övün, çalış, güven!”

Sana borçluyuz ta derinden!
Işığısın bu yurdun.
Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize,
Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun.

Hürriyeti sen yaydın içimize,
Halkçıyız dedin halk içinden,
İnançta hür yetiştirdin bizi,
Borçluyuz sana ta derinden!
Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,
Bu milleti temiz ellerin.
Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemallerin!
Cahit KÜLEBİ

Yılbaşı şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yeniyıl şiirleri, yılbaşı için şiirler, yılbaşına özel şiirler, yeniyıl için güzel şiirler

Yılbaşı
Eski takvimden bir yaprak kaldı,
Demek geçen yıl iyice usandı,
Umutlar bu yeni yıla dayandı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Dünyamız bir yaş daha ihtiyarladı,
Nice insanlarla doldu boşaldı,
Sevinciyle kederiyle bir yıl geride kaldı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Hangi canlı dünyada ebedi kaldı,
Yaşımız bir yıl daha çoğaldı,
Söylemek istemesemde ömür daraldı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Mustafa Yazka

Yılbaşı
Bugün yine yılbaşı
Viskiler su oldu sanki akıyor
Bosnalı çeçenli çocuk
Nefes yok gözler bakıyor
Hava soğuk kar yağıyor
Beyazlar arama kardı
Kar kara bulaşmış
Ama bugün yılbaşı
Zehir olsun küfrün aşı
Yine çatladı islamın kaşı
Bugün yine yılbaşı
Ağaçlar kesildi çamlar dikildi
İslamın beli büküldü
Yavrular aç perişan bağrı söküldü
Bugün yine yılbaşı
Kesilmeli küfrün başı
Dinmeli, dinmeli bu gözyaşı
Zehir olmalı bu yılbaşı
Bugün yine yılbaşı…

Feramuz Görel

Yılbaşı
Ömür yaprağımdan bir sene sildi
Bakarak yüzüme yeni yılbaşı
Geçen yıldan birkaç hatıra kaldı
Hoş gelmez gözüme yeni yılbaşı

Hayatta bizleri neler bekliyor
İnsan yaşlandıkça beden tekliyor
Dert üstüne gamı derdi ekliyor
Düşer mi özüme yeni yılbaşı

Dışarı çok soğuk dağlarda karlı
Yaşarım hayatta edepli arlı
Bir yanım yaralı bir yanım zarlı
Yarar mı çözüme yeni yılbaşı

Alemin tümünü yıllar eylemiş
Kimi iyi kimi kötü söylemiş
Felek bizi eğri büğrü eylemiş
Rast gelmez düzüme yeni yılbaşı

Çağlari bilir mi ne yazmış Huda
Ömür bağlanmıştır belli mi yada
Bir sen mutlaka derim elveda
İnan bu sözüme yeni yılbaşı

Mehmet Akçay

Atatürk’ün doğumu ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

atatürk’ün doğumu ile ilgili şiir,atatürk doğumu ile ilgili şiirler,atatürk doğumu ile ilgili şiir

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumu ile ilgili şiirler

Atatürk’ün Doğum Yılı

Bin sekizyüz seksen bir, her taraf ışık doldu,
Özgürlüğün güneşi selaniklerden doğdu;
O karanlık günlerin hepsini birden boğdu,
İşte o gün tarihte Mustafa Kemal oldu.

Yurdun her tarafını düşman işgal etmişti,
Osmanlı devletinin gücü sona ermişti;
İşte o son günlerde ata başa geçmişti,
Her savaşta bir zafer ordumuza getirdi.

Birden ordu kükredi, aştı dağı, denizi,
Hani o güçsüz ordu? yol etmişti engini;
Dağ, tepe, taş demeden yürüdü son gücüyle,
Ulaşmıştık zafere Atatürkün izinde.

Hani o azgın deniz? nerde kaldı şelale?
Atatürk’ün izinde türk koşmuştu zefere;
Dere, tepe, demedi, sığmadı enginlere,
Asaletli kanını gösterdi milletlere.

Birçok devrimler yaptı, yeni bir devlet kurdu;
Hani kudurmuş düşman? kimden korktuda durdu?
Atatürk tüm milleti bu zaferde coştudu,
Devrimler bir tarafta, cumhuriyeti kurdu:

O günden dek bu güne, önderim dedi türklük,
Her savaşta zafere aynı tempo yürüdük;
Dünyanın he yanından, her kıtadan görüldük,
Atatürk’le beraber böyle doğdu özgürlük.

Bir güneş gibi doğdu, ufuklardan taşlardan,
Her zaman doğumunu kutluyoruz marşlarlan;
Ne yazıkki ayrılık yazılmıştı anlına,
Erdi Atatürk’ümüz yeni bir doğumuna.

Bilin şunu ölmedi! o Mustafa Kemal’ler!
O osmanlar, ahmetler, mehmetler, mehmetcikler!
O ordu milletimin yüreğinden doğmuştu,
İtilaf devletleri denizlerde boğmuştu.

Artık bu ulus onun kanlarından taşıyor,
Ölmedi önderimiz, şahsiyeti yaşıyor!
Çanakkale zaferi tarihlere sığmıyor,
Dünya tarihçileri bunu böyle yazıyor.

Asya ile avrupa bakın neler soyluyor?
Atam ile mehmedi onlar ölmüş biliyor,
Hayır! onlar ölmedi, asla! onlar yaşıyor!
Bak benim damarlarım kanlarını taşıyor.

Erdoğan Büyük

Atatürkün hayatı

1881 de bir güneş doğdu
annesi adını mustafa koydu
önce babası öldü çiftliğe gittier
orada olmayınca
selaniğe döndüler

harp okuluna gitti
akıllı bir asker oldu
okulu bitirince
güçlü bir er oldu

29 ekimde yeni bir devlet oldu
23 nisanda meclis kuruldu
mayısın 19 unda samsuna gitti
30 ağustosta zaferle geldi

yalnız oda fani idi
oldu ölümcül hasta
tüm türkiye girdi
kocaman bir yasa

güneşin battığı gün
10 kasım dünya karardı
saat dokuzu beş geçe
gözyaşını kimse tutamadı,(ağladı)

Türk Dil Bayramı Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Türk diliyle ilgili şiirler, Türk Dil Bayramıyla ilgili şiirler, Türk Dil Bayramı şiiri

TÜRKÇEMİZ

Çok küçük yaştan beri
Bir dil konuşuyoruz,
Bu dil bizim varımız
Onu çok seviyoruz.

Çağlar boyu ne oldu
Dilimiz unutuldu,
Atatürk’ün emriyle
Güzel Türkçe kuruldu.

Annemiz bize güldü
Bu dilin gücü ile
Acımız sevincimiz
Anlam buldu bu dille.

Atıldı dilimizden
Güzel olmayan sözler,
Yeni alfabemizle
Tüm ulus okuryazar.

Türkçeyi sevmeliyiz
Anadilimizdir o,
Güzel kullanmalıyız
Bizi biz yapandır o.

Sait KIRKGÖZLÜ

Türkçe konuşalım türkçe!

Oynanmasın lisanımla
Oynanmasın insanımla
Gece gündüz her anım la
Meşgalemdir gündüz gece
Her kelime hece hece
Türkçe konuşalım Türkçe

İki dil iki insanmış
Bazıları böyle sanmış
Biri Hans biri Hasanmış
Biri cüce biri yüce
Adam gibi Türk ol önce
Türkçe konuşalım Türkçe

Türkçe benim anadilim
Yok olmasın dilim dilim
Canım,cananım, sevgilim
Hem manaca hem şekilce
Denebilir hangi dilce?
Türkçe konuşalım Türkçe

Türkçe benim anadilim
Sahip çıktım sana dilim
Gönlüm senden yana dilim
Dinle, kültürüm iç ice
Kayıp eden hâli nice
Türkçe konuşalım Türkçe

Mikdat der ki sanat dilim
Din, kültüre kanat dilim
Bir çoğuna inat dilim
Önce Türkçe, sonra Türkçe
Savunurum seni Türkçe
Türkçe konuşalım Türkçe!

Mikdat Bal

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize,
İstanbul konuşması,
En saf , en ince bize.

Lisanda sayılır öz,
Herkesin bildiği söz,
Manası anlaşılan,
Lügate* atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş Türkçedir,
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı,
Müteradif* sözlerden,
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda uy herkese,
Halkın söz yaratmada,
Yollarını benimse.

Türklüğün vicdanı bir,
Dini bir, vatanı bir,
Fakat hepsi ayrılır,
Olmasa lisanı bir…

Ziya Gökalp

GÜZEL TÜRKÇEM

Düşünceyi, duyguyu
Anlayan, duyan sensin.
Sevgileri, saygıyı
Kalplere yayan sensin.

Her gerçeği öğreten
Öğretmensin bize sen.
Acıları söyleten
Dertleri sayan sensin.

Emirleri buyuran,
Sevinçleri duyuran,
Medeniyetler kuran,
Meydana koyan sensin.

Sözün kılınçtan keskin,
Gücün şimşekten çetin,
Dile gelir nefret, kin,
En açık beyan sensin.

Tarihimi nakleden,
Zafere uçup giden,
Millete yol gösteren,
Ruhuma uyan sensin.

İ.Hakkı TALAS

Lirik şiir şairleri kimlerdir – Lirik şiir yazan şairler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Lirik şiir şairleri kimlerdir – Lirik şiir yazan şairler

Batı edebiyatında Rönesans devri şairlerinden daha sonra , ilke olarak içe dönüklüğü benimseyen romantik şairlerin duygusal ve öznel bir nitelik gösteren şiirleri bu türün başarılı örnekleridir Lirik şiir, Türk edebiyatında da en çok kullanılan şiir türlerinden biri olmuş; Divan edebiyatında, Halk tasavvuf edebiyatında , din-dışı Halk edebiyatında ve yeni edebiyatta bu alanda büyük şairler (ozanlar) yetişmiştir

Lirik Şiir Şairleri

Anadolulu Alkman

Lesboslu Sappho

Arion

İbikos

Semonides

Terpandros

Timokreon

Korinna

Pindaros

Fuzuli

Nedim

Yunus Emre

Karacaoğlan

Yahya Kemal

Lamartine

Hugo

Musset

Can Yücel Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Can Yücel Şiirler, can yücel’in şiirleri, Can Yücel Şiirleri oku, can yücel şiirleri bağlanmayacaksın, can yücel şiirleri aşk, can yücel şiirleri anladım

Can Yücel Şiirleri

SENG-İ DERYA CAN YÜCEL

Daldı gözlerim
Denizin o tirşe ve hareli gözlerine
Derken Poseydon’la beraber
Kaldırıp başlarımızı güneşin
Gülkokusu bacaklarına baktık

Derken martılar geçti
Sıyırarak suları yanımızdan
Karşı sahilde akşamla yanan
Beş pare cama gömmek için bizi…

ÖZLEDİM SENİ CAN YÜCEL

özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
”git artık” demek
”beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa”
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….

SEVGİ DUVARI CAN YÜCEL

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Bağlanmayacaksın Can Yücel

Bağlanmayacaksın bir şeye
Öyle körü körüne
“O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin
Demeyeceksin işte
Yaşarsın çünkü
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki
Çok sevmeyeceksin mesela
O daha az severse kırılırsın
Ve zaten genellikle o daha az sever seni
Senin O’nu sevdiğinden.

Çok sevmezsen çok acımazsın
Çok sahiplenmeyince
Çok aitte olmazsın hem
Çalıştığın binayı
Masanı, telefonunu, kartvizitini
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları
Mesela kuzey yıldızı
Senin yıldızın olacak
“O benim” diyeceksin
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin..
Mesela gökkuşağı senin olacak

İllede bir şeye ait olacaksan,
Renklere ait olacaksın,
Mesela turuncuya,
Yada pembeye,
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden
Çok ait olmadan yaşayacaksın
Senin değillermiş gibi davranacaksın
Hem hiçbir şeyin olmazsa
Kaybetmekten de korkmazsın
Onlarsızda yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın
Çok eşyan olmayacak mesela evinde
Paldır küldür yürüyebileceksin
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat
İlişik yaşayacaksın
Ucundan tutarak..

Murathan Mungan Yalnız Bir Opera

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Murathan Mungan Yalnız Bir Opera şiiri
Yalnız Bir Opera Murathan Mungan

Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
“Eylül’de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen” notunu buldum kapımda.
Altına saat:16.00 diye yazmıştın, ve 16.04’tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak…
Böyle zamanlarda herşey birbirinin yerini alır
Çünkü herşey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Herşey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Herşeye iyi gelen zaman sizi kanatır olmuş
Saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız herşeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her çağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çiçek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe…Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk…Bitti. Soldu şiir.

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Aşk yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de…
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri…
panayır yerleri…
Ölü kelebekler…
Ölü kelebekler…
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır herşeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde herşey
Şimdi herşey doludizgin ve çoğul
Şimdi herşey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi herşey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Herşeyi hayata dönüştüren.

İstanbul – 1987

yeni yıl ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

yeni yıl ile ilgili şiirler
yeni yıl ile ilgili şiirler 2012

Bugün Yılbaşı
Gerek yokmuş endişeye korkuya
Bizde uyduk noel denen yortuya
Korkma kardeş burası Türkiye
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Ertuğrul gazinin mağdur miğferi
Utanmalı her türkün neferi
Bunun gizli adı haçlı seferi
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Böyle değil asaletin düzeni
Hile ile kardeşliği bozanı
Unuttunmu yoksa sevr i lozanı
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Doğru giden şu düzeni bozdular
Tarihimizi bile yanlış yazdılar
Dost görünüp kuyumuzu kazdılar
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Zehir eylediler koklanan gülü
Yanlış bellettiler hep doğru yolu
Olmuşuz alkolün paranın kulu
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Sahiplenmek istiyorlar ovayı çölü
Kabarıyor artık gönlümün,gölü
Soykırım tutturmuş ermeni dölü
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Alkolik zannetti bizi hasetler
Eğlence diyor buna necasetler
Bu gece yollarda sarhoş cesetler
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Oyun oynuyorlar bak birileri
Kundaklıyorlar otomobilleri
İş başında şimdi it sürüleri
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Bize kin kustular yıllardan beri
Dağda beslediler hain it leri
Hesap soracak size türk şehitleri
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Aşık Mustafa yım cahil bi yazar
Bu işler vallahi adamı bozar
Canım TÜRKİYEme değmesin nazar
Hadi gülüp eğlenin bugün yılbaşı

Yeni yıl
Bir yaş daha büyüdük
Girdik yeni yıllara
On iki ay yürüdük
Vardık yeni yıllara

Koca bir yıl devrildi
Takvim başa çevrildi
Hoş geldi, safa geldi.
Erdik yeni yıla…

Yarınların yıldızı.
Bu yurdun oğlu, kızı
Çalışma hızımızı
Verdik yeni yıllara.

Yeni yıl kutlu olsun,
İnsanlar mutlu olsun,
Günler umutlu olsun,
Dedik yeni yıllara.

Yeni yıl zehir olmasın
Nedendir niçindir sevinir insan
Sanki biten o gün ömür değildir
Coşar yılbaşıyla her kesim insan
Sanarsın geçen yıl zayi değildir

Alındı biletler beklendi zamanı
Evlerde ki çamların ışıl ışıl dalı
Hayaller yapılmış bırakıp dünü
Aman ha yılbaşı zehir olmasın

Dost akraba birdir o gece evde
Çare kabul edilir biletler derde
Kazanan kazandı amorti nerde
Sormayın yılbaşı zehir olmasın

Gece saat sıfır bir ışıklar söndü
Ekranlar karardı bir cama döndü
Sayıldı geri üç iki bir sıfır sondu
Bırakın bu yılbaşı zehir olmasın

Gariban bu millet TV’ye takıldı
Çoğu için hayaller seneye kaldı
Hayali gerçek bilen inanın yandı
Dikkat edin yılbaşı zehir olmasın

Yılbaşı bahane idi coştuk delice
Kırıldı beli şeytanın işte bu gece
Girdik iki bin ona buruk milletçe
Sakin olun yılbaşı zehir olmasın

Yeni yıl
Öyle çok şey değil
Yeni yıldan beklediğim
Katta, yatta, arabada
Para pulda da gözüm yok.
Şans oyunları: Piyango
Toto loto çıkmasın, istemem
At yarışı zaten oynamam
Bir avuç duadadır ümidim

Çok şey değil yeni yıl
Çok değil senden beklediğim
Bir yudum sevgi
Bir tutam sıcaklık getir yârdan.

Yeni yıl, yeni bin yıl
Nasılsa sende geçip gideceksin
Ömrümden bir parçada sen koparacaksın
Ne isteyeyim ki
Giden yılı aratma yeter.

Yeni yıl
Bir, iki, beş, on derken
Üç yüz altmış beş oldu.
Göz açıp kapamadan
Koskoca bir yıl oldu.

Her gün bir yaprak düştü
Takvimden yavaş yavaş.
Yıl bitti, şimdi biz de
Aldık birer yeni yaş.

Yeni yıl kutlu olsun
Dedim de dün babama,
Sağol, sevgili yavrum
Dedi; unutma ama,

Çalışmak zorundasın
Bu yıl geçen yıldan çok
Artık kocaman oldun,
Boş vakit geçirmek yok.


Yeni 19 Mayıs Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yeni 19 Mayıs Şiirleri

19 Mayıs Şiirleri Yeni

O GELİYOR

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını
Yeryüzüne can veren,
Cana heyecan veren
Al yüzlü Oğan güneş.
Takanın burnu nasıl Karadeniz’i yırtar ?
Siz de bir an öyle yırtınız uykunuzu.
Uyanın Samsunlular!
Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını
Al yüzlü Oğan güneş.
Bugün Çaltıburnu’ndan gülerek doğan güneş.

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Uyanın Samsunlular.
Uyumak ölüme eş.
Diriltir ruhunuzu,
Ufukta bir gemi var.
Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor ?
Fakat yolu mu az, yoksa yükü mü ağır ?
Bu gemi umut yüklü, insan yüklü, hız yüklü !
İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır.
Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.
Bir baş ki, gökler bir küme yıldız yüklü.
Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Ufukta duran gitgide yaklaşıyor.
Sanki harlı bir ateş
Yakıyor ruhumuzu.
Beklemek üzüntüsü her gönülde taşıyor.
Üzülmemek elde mi ?
Hız yüklü, iman yüklü, umut yüklü bu gemi.

O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak,
O hız, doldukça bütün damarlara kan gibi,
Gizli inleyen her yürek canlanacak.
Ateşler püskürecek uyuyan volkan gibi.
Gittikçe büyükleşen
Gölgene dikilmekten karardı gözlerimiz.
Koş, atıl gemi, sana engel olmasın deniz.
Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel !
Kuşlar gibi uç da gel, rüzgar gibi es de gel !

Celal Sahir EROZAN

————————————

19 MAYIS TÜRKÜSÜ

On dokuz Mayıs,
En yüce bayram.
Bize armağan,
Bıraktı Ata’m.

Sağız vatanca,
Kafamız zinde,
Tek bir kitleyiz,
Ata izinde.

Ata’yı sevmek,
Kutsal ülkümüz,
O’na benzemek,
Coşkun türkümüz.

Ata her yerde,
Yol gösteriyor,
Koşun güzele,
Bilime diyor.

Samsun’a O’nun,
Çıktığı bugün.
Vatanda düğün,
Çocuğum övün!

Halim YAĞCIOĞLU

————————–

19 MAYIS

Coşuyor Karadeniz,
Çarpıyor yüreğimiz,
Açıldı Türk’ün önü,
Bekliyor Ata’yı
19 Mayıs günü.

Ata’m Samsun’a çıktı,
Yumruklarını sıktı,
Kurtuluşa hız oldu.
Savaştı içte, dışta,
Dünyaya yıldız oldu.

Ali ERTAN

—————————

19 MAYIS

19 Mayıs günü,
Yaşıyor kalbimizde,
Atatürk güneş gibi,
Her zaman içimizde.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan Türk gençleri.

Ülkü verir, hız verir.
Bize 19 Mayıs.
Yurdumuzu kurtaran,
Ata’yı unutmayız.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan TÜRK GENÇLERİ

F. ELMALI

yeni çanakkale savaş resimleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Atatürk’ün cephede çekilmiş fotoğrafları bulundu.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde, Çanakkale kara savaşlarıyla ilgili, ilk kez gün ışığına çıkan kareler

Mutlu Yıllar

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sevgili Forumdaş Ailesinin Yeni Yılını Kutlar,
Sevdiklerinizle Barış, Mutluluk ve Sağlık içinde
bir yıl geçirmenizi dilerim..
Mutlu Yıllar Forumdaş


Sevgililer Günü Bayanlara Hediye

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sevgililer Günü Bayanlara Hediye

Özellikle erkekler için sevgililerine ya da eşlerine hediye almak zor iştir. Bizim de çorbada tuzumuz bulunsun, haydi erkekler bu öneriler sizin için! Karşınızdaki kadının ilgi alanına göre hediye seçmeye ne dersiniz?

Kozmetiğe düşkünlere;
Bu tip birine hediye almak en kolayı. Kokudan, cilt bakımına; makyajdan sevimli masaj aletlerine kadar türlü seçenek var. Parfüm, her zaman kurtarıcı bir hediye olsa da eşiniz işin kolayına kaçtığınızı düşünebilir. Bu nedenle parfüm alırken yeni bir koku almayı unutmayın…

Saç şekillendiriciler de bir alternatif. Bu konuda Rowenta ve Philips’e bakabilirsiniz.

Eşinizin özellikle vazgeçemediği bir ürün varsa, o ürününün alarak sevdiğinize onu ne kadar düşündüğünüzü bir kez daha hatırlatabilirsiniz.

Spor yapmayı sevenlere;
Kayak kıyafetleri ya da yürüyüş ayakkabısı iyi bir hediye olabilir. Nike’ın kadınlarına hareket özgürlüğü kazandıran “Sister” koleksiyonundaki modelleri, renkleriyle stillerinden ödün vermeyen kadınlara uygun alternatifler sunuyor.

Ayrıca, kar keyfinin doyasıya yaşanacağı şu günlerde Helly Hansen kayak kıyafetleri de kız arkadaşınızın veya eşinizin içini sımsıcak yapacak. Beyaz renkli kar takımına özellikle dikkat!

İngiliz ekolü ve Fransız yaratıcılığı ile birleşen Adidas’ın yeni sezon koleksiyonunda da harika tasarımlar var, aklınızda olsun.


Mutfağına düşkünlere;

Yemek yapmayı çok seven ve mutfakta uzun vakitler geçiren birine ne hediye alınabilir? Orjinal bir hediye olsun derseniz, Arzum’un yepyeni ürünü “Pizzacı”, pizzaseverlere kendi pizzalarını kendi mutfaklarında pişirme imkanı veriyor.

Felix’in pandora ızgara ve tost makinesi de aynı anda dört adet tost pişirme olanağı sağlayarak, zamandan tasarruf edip, kahvaltı keyfinize daha fazla zaman ayırmanıza yardımcı oluyor.

Kalıcı bir hediye vermek isteyenler için Pierre Cardin de en doğru adreslerden biri… Yeni yıl hediye seçenekleri arasında yer alan kahvaltı setleri, çay ve kahve takımları sizleri bekliyor.

Evine düşkünlere;
Dekoratif hediyeler olabilir. Doğru seçenekler bulunabildiğinde, hediye almak tatlı bir keyfe dönüşür. Birbirinden ayrıcalıklı dekoratif seçenekleri ve koleksiyoner parçaları ile dekorasyon dünyasının ünlü markalarını bünyesinde barındıran Prestige’ e mutlaka bakmanızı tavsiye ederim. Eşinize buradan alacağınız bir hediye, eminim ki onu çok sevindirecektir.

Sarev’in zarif yatak örtüleri ve şık battaniyelerini de es geçmemek lazım. Ama Habitat’a uğramadan olmaz. Banyo aksesuarlarından, dekoratif eşyalara kadar herşeyi bulabileceğiniz Habitat’ta kendinizi kaybedeceksiniz!

Moda takipçilerine;
Matraş’ın çok satan kırmızı çantası indirimde! Bu çantayı kendisine hediye ettiğinizde eşiniz size tekrar aşık bile olabilir!

RB markasının yaratıcıları Rana ve Berna Canok, akışkan kumaşlarla beraber kullandıkları parıltılı payetlerden, tüllerden, işlemeli bordürlerden ve ipeklerden oluşturdukları kıyafet ve aksesuar koleksiyonlarını Galata’da açtıkları ilk mağazalarında sergilemeye başladılar. Özel tasarım ve bohem hediye isteyenlere…

İç çamaşırı da çok seksi bir seçenek. Kom’un saten ve dantel sütyen -külot takımları, şık askıları ve sevimli fiyonkları ile gönülleri fethediyor.

Bütün bunlara ek olarak; okumayı seven, hobileri olan bir eşiniz varsa, ona 2009’un en çok satan kitaplarından bir derleme yapabilir ya da bir dans kursuna üyelik hediye edebilirsiniz. Anantara Spa gibi şık bir yerde, bakım ve masaj terapileri de yaratıcı seçenekler.

Mücevheri atlamayalım, o her kadının hayalindeki hediye! İster pırlanta, ister elmas… E tabi biraz masraf!

Yılbaşı kampanyaları

Perşembe, Haziran 21st, 2012

2011 yılbaşı kampanyaları, yılbaşı kampanyaları 2011, 2011 yılbaşı kampanyası

2011 yılbaşına özel kampanyalar

2011 yılbaşında Ykm’den Yılbaşına Özel Kampanyalar

YKM’de, 18-31 Aralık tarihleri arasında Bonus ile yapacağınız parfüm alışverişlerinizde %30, makyaj ve cilt bakım alışverişlerinizde ise %20 indirim fırsatı sizleri bekliyor. Üstelik Bonus’a özel 8 taksit fırsatıyla!

YKM tek bir çatı altında müşterileri ile buluşturduğu zengin ürün seçeneklerinin yanı sıra avantajlı kampanyaları ve kendi markalarıyla da, yılbaşı alışverişlerinizin ilk adresi olacak.
www.ykm.com.tr

ZEN Diamond 2011 yılbaşı kampanyası

2011 yeni yılın yaklaştığı ve hediye telaşının başladığı bu günlerde,yılbaşı alışverişlerini yeni saat kolye hediyesi ve farklı fırsatlarla daha da çekici hale getiriyor..

ZEN Diamond, 2011 yılına girerken kendinize ve sevdiklerinize alacağınız hediyeler için özel fırsatlar sunuyor..
Ayrıca Zen Diamond bu fırsatlarla, Aralık ayı boyunca ZEN Diamond’dan yapacağınız 500 TL. ve üzerindeki tüm alışverişlerde, ZEN tasarımı saat kolye hediye ediliyor. Yine 1000 TL. ve üzeri alışverişlerinizde bu özel tasarım saatin yanında, alışverişinizin yarısı tutarındaki dilediğiniz bir ürünü ZEN Diamond hediye ediyor.

Cardfinans 2011 Yılbaşı Kampanyası

Cevahir AVM’de Yeni Yıl Sürprizi!

Cevahir AVM’de Yeni Yıl Sürprizi! 02.02.2011’ e kadar Cevahir AVM’de Finansbank kredi kartları ile yapılan her 100 TL alışverişe 3 kat çekiliş hakkı!

Cevahir Alışveriş ve Eğlence Merkezi – İstanbul içerisindeki 247 Adet mağazadan gün içinde toplam 100 TL ve katları tutarında alışveriş yapanlar ile Finansbank’a ait CardFinans Nakit kartı ile 100 TL ve katları tutarında (her 100 TLye 1 çekiliş hakkı) alışveriş yapanlar fişleri ile birlikte kampanya standına geldiklerinde POS cihazından 1 adet şifre bulunan çıktı verilecektir.

Tüm Finansbank kredi kartlarından (Fix Card, CardFinans GO, CardFinans University, ClubFinans, ClubFinans Xclusive, ClubFinans Doctors, Xclusive Doctors ,CardFinans Business, VadeKart ve KOBİ Business kredi kartı) gün içinde toplam 100 TL ve katları (her 100 TLye 3 çekiliş hakkı) tutarında yapılacak alışveriş sliplerini getirenlere 3 çekiliş hakkı tutarında şifre bulunan çıktı verilecektir.

Bu çıktı üzerindeki şifreyi ad, soyad ve adres bilgileri ile birlikte tüm gsm operatörlerinden 7273 no’lu kampanya hattına eksiksiz gönderenlere yönelik olarak yürütülecektir.

Üye Marka, Taksit ve ParaPuan bilgileri ile kampanya içeriklerinde meydana gelebilecek değişikliklerin internet sitemize yansıtılmasında kısa süreli gecikmeler yaşanabileceği hususunun göz önünde bulundurulmasını rica ederiz.

Worldcard Kampanyaları Axess Kampanyaları Bonuscard Kampanyası

Diğer Kredi Kartı Hediye Kampanyaları

Cardfinans ve Profilo AVM` den Mercedes Hediyeli Yılbaşı Kampanyası
Money Visa İle Otomatik Ödeme Talimatına 30 TL Bonus Hediye
Money Card İle 5 Kez 100 TL Harcamaya 50 TL Hediye Money Kampanyası
Cardfinans` tan E-Bebek` te Hediyeli Taksit Kampanyası

2011 yılı Yılbaşı kampanyaları detaylı bilgiler için Tıklayınız >>> Hediyeli Kampanyalar – 2011 Hediyeler Kampanya