Posts Tagged ‘Çanakkale’

2012 Fanta Gençlik Festivali Konser Takvimi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Fanta Gençlik Festivali Konser Takvimi 2012


Fanta Gençlik Festivali 2012 Konser Tarihleri

Bu sene 11.si düzenlenecek olan 2012 fanta gençlik festivali’nde Tarkan ve Emre Aydın sahnede olacak. Toplam 16 şehirde yapılacak olan fanta konserleri 9 haziran’da başlayıp 12 temmuz 2012′de sonra erecek.

9 Haziran 2012 ANKARA (Hipodrom)

11 Haziran 2012 SAMSUN (Batıpark)

13 Haziran 2012 TRABZON (Karadeniz Teknik Üniversitesi)

15 Haziran 2012 ERZURUM (Atatürk Üniversitesi Stadı)

18 Haziran 2012 ELAZIĞ (Fırat Üniversitesi)

20 Haziran 2012 ŞANLIURFA (GAP Arena Şenlik Alanı)

22 Haziran 2012 KAHRAMANMARAŞ (Hanefi Mahçiçek Stadı)

25 Haziran 2012 ADANA (Tüyap Fuar Alanı)

27 Haziran 2012 KONYA (M1 Merkez Konya AVM)

29 Haziran 2012 ANTALYA (Beachpark)

1 Temmuz 2012 DENİZLİ (Pamukkale Üniversitesi)

3 Temmuz 2012 İZMİR (İnciraltı)

5 Temmuz 2012 BURSA (Merinos Park)

7 Temmuz 2012 İSTANBUL (İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral)

10 Temmuz 2012 ÇANAKKALE (18 Mart Stadı)

12 Temmuz 2012 EDİRNE (Saraçhane Stadı)

Şehitler Günü Konuşma Metni

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Şehitler Günü Konuşma Metinleri
Şehitler Günü Konuşma Metin Örnekleri

1.Metin Örneği

ŞEHİTLER GÜNÜ

Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 93.Yıldönümünü kutlamanın büyük sevincini ve üzerinde huzurla, güvenle yaşadığımız kutsal vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu yaşamaktayız.
Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Milleti, belirleyici bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan bir azmin mücadelesidir.
Çanakkale Savaşında, milletimiz, binlerce evladını şehit vermiştir. Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir milletin kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklâlimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.
Onlar ana kucaklarını, baba ocaklarını bizim için feda ederek ölmeleri gereken yerde en ufak bir tereddüt göstermeden gülümseyerek ölüme gittiler. Kendilerini öldürmeye gelenlere bile kucaklarını açıp, yaralarını sararak dünyaya insanlık dersi verdiler.
Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır.
Bizler, vatanı için, milleti için, namusu için canını ortaya koyan bu insanları ne kadar tanıyoruz. Eğer biz onları tanımazsak geleceğimizi göremeyiz hedeflerimizi bilemeyiz, Çanakkale’ye; Şehitlerimize; Geleceğimize sahip çıkalım.
Herkes iyi bilmelidir ki aziz şehitlerimizin kanlarıyla suladıkları ve bizlere emanet ettikleri bu kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Milleti tarafından en kutsal emanet olarak korunacaktır.
Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü münasebetiyle; Büyük Önder Atatürk’ü, Çanakkale Şehitlerimizi ve bugüne kadar bu vatan için vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun.

2.Metin Örneği

Selamlama…

Bugün, 18 Mart Şehitler Günü, aynı zamanda Çanakkale Zaferinin …. Yıldönümü.

Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Ulusu, belirleyici bir rol oynamıştır.

Millet olma bilincinin tohumlarının atılarak, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir.

Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli ve hassas bölümünü teşkil eder.

Çanakkale Savaşı, ordumuzu zafere taşıyan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmış, milletimiz, 500 bin evladını bu savaşta şehit vermiştir.

Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.

Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır.

Bu konuda, Şehit Ailelerimizin ve Muharip Gaziler Derneğimizin, çok önemli bir sorumluluğu üstlendiklerini görüyoruz.

Şehit Ailelerimiz, yaşadığımız pek çok sıkıntılı dönemde ortaya koydukları, sağduyulu ve kararlı tutumla, milletimizin vicdanı haline (bilgi yelpazesi.net) gelmiştir.

Gazilerimiz, toplumumuzun milli hafızasını oluşturmaktadır.

Milletimiz, ne zaman kendini darda hissederse, gazilerimizi dinlemesi, gazilerimizin ve şehitlerimizin vatan sevgisi çizgisine dönmesi, yeniden dirilmesi için yeterli olacaktır.

Çanakkale Savaşı ortaya koymuştur ki, her ne sebeple olursa olsun savaş; büyük bir yıkımı, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasını ifade eder.

Türk Milleti, kendi şehitlerine gösterdiği özeni ve ilgiyi, bu savaşta ölen yabancı askerlere de göstererek, insanlığın yere düşen onurunu da ayağa kaldırmıştır.

İnsanlık, geçmişin hatalarından gerekli dersleri çıkararak, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren çatışmaları sonlandırmalıdır.

İnsanların hiçbir ayırım gözetmeden ve gelecek kaygısı duymadan; huzur, sevgi ve kardeşlik içinde bir arada yaşayacakları, barış dolu bir dünyanın temelleri atılmalıdır.

Çanakkale Zaferi’nin … Yıldönümünde,

Büyük Önder Atatürk’ü,

Çanakkale Şehitlerimizi ve bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi,

Şehitler Günü münasebetiyle, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah’tan rahmet diliyorum.

Ruhları şad olsun…

Çanakkale Savaşı İle İlgili Kısa Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Savaşı İle İlgili Şiirler
Çanakkale Savaşı Kısa Şiirleri
Çanakkale Şiirleri

18 mart

Bu gün 18 mart
Her kez savaşta
Her yerde bomba
Çanakkale geçilmez

Her kez bomba taşıyor
Her kez öldü
Ne oldu bu dünya
Çanakkale geçilmez

18 mart çanakkale

18 mart Çanakkale
doğdu insanlar Çanakkalede
Çanakkalede doğanlar
Çok şanslı bir insanlar

18 mart Çanakkale
Oldü Askerler Çanakkalede
Çanakkalede ölenler
Çok şanslı insalar

çanakkalede doganlar
çanakkalede ölenler
çanakkalede yaşıyanlar
çok şanslı bir insanlar

ÇANAKKALE

1915’de kurtuldu çanakkale
atatürk gitti kurtuldu çanakkale
bu güzel yurdu kurtardı çanakkale
istiklali kazandı çanakkale

bir değil bin şehit var burada
bağımsızlığı bekleyen bin şehit
çanakkaleyi kurtardı
yunanlılara düşman oldu
bu güzel çanakkale

çanakkale korkmadı
bayrağına sarıldı
bu vatanı kurtardı
teşekkürler çanakkale

Çanakkale Geçilmez

Çanakkale içinde vurdular beni,
Ölmeden mezara koydular beni,
Ah gençliğim eyvah.

Çanakkale içinde aynalı çarşı,
Ana ben gidiyom düşmana karşı,
Ah gençliğim eyvah.

Çanakkale içinde bir uzun selvi,
Kimimiz nişanlı,kimimiz evli,
Ah gençliğim eyvah.

Çanakkale içinde bir dolu testi,
Analar,babalar ümidi kesti,
Ah gençliğim eyvah

Çanakkale Denince

Denizlerde dalga oldu
Gülyarim eller soldu
Çanakkale denince
Gözlerim sel oldu

Denizlerde dalga olur
Dalga kıyıda bulunur
Düşmanlar belasını
Çanakkalede bulur

Zaman çabuk geçince
Çanakkale içinde
Omuzundaki tüfekle
Asker bakar denize

ÇANAKKALE İÇİNDE

çanakkaler içinde vurdular beni
ölmeden mezara koydular beni
ooofff gençliğim eyvah..

çanakkele içinde aynalı çarşı
ana ben gidiyom düşmana karşı
ooofff gençliğim eyvah..

çanakkale içinde bir dolu testi
analar babalar umudu kesti
ooofff gençliğim eyvah..

çanakkale içinde bir uzun selvi
kimimiz nişanlı kimimiz evli
ooofff gençliğim eyvah

çanakkale zaferi ile ilgili kısa şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

çanakkale zaferi kısa şiirler,
18 Mart Çanakkale Zaferi kısa şiirler,
çanakkale zaferi ile ilgili kısa şiirler

ÇANAKKALE ZAFERİ

Gülmeyiniz Ey Düşmanlar,
Çanakkale Geçilmez,
Bekler Nice Kahramanlar,
ÇANAKKALE GEÇEÇİLMEZ.

Filo Filoya dayansa,
Yerler Bombayla Dayansa,
Siperler Kana Boyansa,
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.

Çanakkale

Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Şefik Aydemir

Çanakkale geçilmez

Çanakkale bizimdir
Kimseye vermeyiz
Hakkımızla savaşırız
Çanakkale’yi geçirmeyiz

Toprağımızı vermeyiz
Çanakkale’yi geçirmeyiz
Çanakkale geçilmez
Türk oğlu yenilmez

Bayrağımızı koruruz
Nice çocuklar için
Rahat olsun çocuğumuz
Çankkale’yi geçirmeyiz

Nice düşman yeneriz
Çanakkale’yi geçirmeyiz
Kırmızı beyaz bayrağımız
İçin canımızı veririz

Naime DEMİREL

18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Şehitler günü ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

18 mart şehitler günü
şehitler günü şiirleri
şehitler günü ile ilgili şiirler

Çanakkale Zaferi;
Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir.
Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebeleri’ni kazandıran bu yüksek ruhtur.”

M. Kemal ATATÜRK

ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLER GÜNÜ İLE İLGİLİ ŞİİRLER


İstiklal Ordusu Şehitlerine

Düne kadar en vakur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat rahat uyuyun son aşiyanınızda.

Artık ne gözünüzde köy dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da.

Varsın dolu bulunsun bin elemle göğsünüz;
Siz, Tanrı’nı n övdüğü kullardan büyüksünüz;
Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda.

Fani akislerini kaybeden sesleriniz.
En mağrur alınlara diyebilirler: Eğil!
Edebiyyet en küçük payedir yanınızda.

Çünkü hürriyet için söndü nefesleriniz,
Yâdınıza yabancı badiyelerde değil,
Ana vatanınızda, ana vatanınızda…

Kemaleddin KAMU

Çanakkale zaferi şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

çanakkale zaferi ile ilgili şiirler
çanakkale zaferi şiirleri, çanakkale zaferi şiir

18 Mart Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Kahramanları

Malım, mülküm
Eşim, dostum
Yarim demediniz
Hiç tereddütsüz
Gidip can verdiniz
Elimde bardağım
Çayımı rahat içebiliyorsam
Çünkü siz orda öldünüz
Daha onbeşinde, onaltısında
Kurşunlara yürüdünüz
Helal edin hakkınızı
Yapabildiğim tek şey bugün
Bir Elhamla, iki damla gözyaşı
Ruhunuz şadolsun
Çanakkale Kahramanları

Ayşe Adlım

18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Bir Yolcuya

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

Asker Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En güzel Asker şiirleri
Kısa asker şiirleri
Asker şiirleri

Asker
asker,korkusuz bir kahraman
asker,cesaretli bir kaplan
asker,milletini satmayan,
asker,vatanın huzurunu sağlayan
asker,gece gündüz bizi koruyandır.

Güven Aşık

Çanakkale Askeri

Adına binlerce destan yazılan
Yıllar sonra bir bir anılan
Toprağına taşına yazılan
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Adım adım koşan asker
Düşmanını yenen asker
Vatanını seven asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Tüm dünya’ya örnek asker
Komutanıyla yürek asker
Vatan millet diyen asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Çanakkale geçilir mi sandın
Topuna tüfeğine mi kandın
Türk’ü yenilir mi sandın
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Al bayrakla koşan asker
Ölüm emrini alan asker
Yaralı düşmanı saran asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Bu destan anlatılmaz yaşanır
Bu şehitler unutulmaz anılır
Koca Seyit Bismillah der kaldırır
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Ramazan Bilgin Çelik

Mehmetçik

Benim mehmedim
Savaşır vatanı için
Vermez kimselere
Benim mehmedim
Savaşır bayrağı için
İndirmez göklerden

Benim mehmedim
Savaşır ulusu için
Düşmanı girdirmez
Benim mehmedim
Savaşır namusu için
Düşman eli değdirmez

Mehmet Akif Ersoy çanakkale şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Mehmet Akif Ersoyun Çanakkale şehidleri şiiri
Çanakkale Şehitleri şiiri Mehmet Akif Ersoy

Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

– Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela…
Hani tauna da zuldür bu rezil istila…

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hali bize affetti o yüz…
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

Bu göğüslerse Huda’nın ebedi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.

Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab…
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın… Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

mehmet akif ersoy çanakkale şehitlerine şiiri oku
Çanakkale Şehidlerine şiiri oku Mehmet Akif
Mehmet Akifin Çanakkale Şehidleri şiiri

Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

– Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela…
Hani tauna da zuldür bu rezil istila…

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hali bize affetti o yüz…
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

Bu göğüslerse Huda’nın ebedi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.

Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab…
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın… Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Çanakkale ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale ile ilgili şiirler,Çanakkale şiirleri,Çok güzel Çanakkale şiirleri,

ÇANAKKALE

1915’de kurtuldu çanakkale
atatürk gitti kurtuldu çanakkale
bu güzel yurdu kurtardı çanakkale
istiklali kazandı çanakkale

bir değil bin şehit var burada
bağımsızlığı bekleyen bin şehit
çanakkaleyi kurtardı
yunanlılara düşman oldu
bu güzel çanakkale

çanakkale korkmadı
bayrağına sarıldı
bu vatanı kurtardı
teşekkürler çanakkale

——————————-

çanakkale geçilmez

Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir
————————-

çanakkale destanı

Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz…
Geçilmez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..
———————————

çanakkale şehitleri

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif ERSOY
—————————

18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.
—————————

çanakkale içinde

Çanakkale içinde anaların feryadı
Ama oğullarının gözleri deryalı

Çanakkale içinde parçalandı tüm yürek
Askerin hepsinde tek bir tüfek

Çanakkale içinde ağladı vatan
Ama hiç olmadı evinde yatan

Çanakkale içinde gözü yaşlı adam
Merak etme yoktur hiç düşmana kanan

Çanakkale içinde;
Kırmızı al bayrak için verdik canımızı
Helal ettik vatan için kanımızı

Çanakkale içinde binlerce şehit
Yoktur mehmetçikten yiğit

Çanakkale içinde birleşti halk
Ey düşman vatna bak!

Çanakkale içinde bölünmez vatan
Yoktur hiç düşmandan kaçan

Çanakkale içinde dalgalanan al bayrak
İndirmedik, indirmeyeceğiz sana bakarak

Çanakkale içinde atar yüreğimiz
8 Mart’ı anarız hepimiz
—————————-

mehmetçik çanakkalede

Şahittir boğazın iki yakası,
Cihandan hesabı sordu Mehmetçik.
Sırla dolu,binbir ibret vakası,
Kanıyla,canıyla vardı Mehmetçik.

Gelenler İstanbul düşüyle gezer,
Nusretim,demirkap mayını dizer,
Zırhlı gemileri parçalar,ezer,
Zalimin aczini gördü Mehmetçik.

Toplar,ölüm saçan gülleler atar,
Şehit gençler,koyun koyuna yatar,
Etrafta Cennetin kokusu tüter,
Şehitlik düşüne erdi Mehmetçik.

Allah Allah diyen aşkı dillerde,
Süngü bellerinde,tüfek ellerde,
Can pazarında,can kalır yollarda,
İmanı yürekte kordu Mehmetçik.

Ayağını örten çul ile çaput,
Soğuktan korumaz yamalı kaput,
Mezarı siperi,gerekmez tabut,
Gül bahçesi gibi girdi Mehmetçik.

Onyedi yaşında yedek subaylar,
Hayatın baharı.selvidir boylar,
Bu günü bekledi seneler,aylar,
Sabırla,metanet serdi Mehmetçik.

Bir yudum umutdu yürekte atan,
Anafartalarda sevindi vatan,
İşte ön sezgili,cesur komutan,
Mustafa Kemalim derdi Mehmetçik.

Yarbay Nail,Teğmen Arif coşunca,
Binbaşım Mahmutla,Sabrim koşunca,
Askerimde mangal yürek taşınca,
İşgale geleni kırdı Mehmetçik.

Cesarete simge Hakkı Binbaşı,
Sırada Nazmiyle,Tahsin Yüzbaşı,
İsmi gizli kalmış nice adaşı,
Zulmün çemberini yardı Mehmetcik.

Tefekkürle oldu ruhun bakımı,
Sadakatin kalbe nurlu akımı,
Destan yazdı,Yahya Çavuş takımı,
Savaş alanında sırdı Mehmetçik.

Mangası şehitti,kalmadı asker,
Topun mermisini kaldırmak ister,
Allahım bu gücü Seyitte göster,
Düşmanı denizde vurdu Mehmetçik.

Şahlandı askerim değmesin nazar,
Gerçeği bilenler Almana kızar,
Kadir,bu savaşta zerreyi yazar,
Hepsini anlatmak zordu Mehmetçik.

Ödüllü şiir.
Kadir Kaya
—————————-

Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale

Bir destanın adıdır Çanakkale
Ateşle imtihandır Çanakkale
Tarihte destandır Çanakkale
Düşmana mezardır Çanakkale

Türkün şerefidir bu Çanakkale
Kurşunların sevdası Çanakkale
Ateşe karşı imandır Çanakkale
Haçlıya ölümdür bu Çanakkale

Şehitlere mezardır Çanakkale
Yamyamlara derstir Çanakkale
Canavarlara derstir Çanakkale
En büyük destandır Çanakkale

Kınalı kuzuların yattığı yer Çanakkale
Seyit onbaşıların güçüdür Çanakkale
Yahya çavuşların savaşıdır Çanakkale
Türkün kaderini yazıldığı yer Çanakkale

Düşmana yol vermeyen sudur Çanakkale
Çelikten kaleyi yutan yerdir Çanakkale
Haçlıya tarihi büyük derstir Çanakkale
Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale
——————————-

çanakkalede otuzbin şehit

Çanakkalede otuzbin şehit,
Hepsi bir birbirinden yiğit,
Bundan sonrasını tarihler yazar,
Çanakkale de analar ağlar.

Derdim derdim garip halim,
Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,
Ne analar ne bacılar,
Çanakkalede zaferler yatar.

Düşman pusu atmış çanakkale yollarına,
Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara,
Yol vermesen küserim yara,
Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne,
Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,
Mekanınız cennet olsun ebediyetde,
Çanakkalede şehitler yatar diz dize.
——————————————–

Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Zaferi şiirleri,Çanakkale savaşı ile ilgili şiir,Çanakkale şehitleri ile ilgili şiirler
Çanakkale savaşı şiirleri,Çanakkale şiiri kısa


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Gazi şehirlerimden , geçilmez Çanakkale ,
Nice şehitler verdik , fakat düşmedik dile ,
Bizi vuramazlardı , yaptılar birçok hile ,
Ne mutlu Türkiye’me yıkmadı onlar bile.

Ulaşamaz hiçbir güç , onun şeref şanına ,
Güçlü askerlerini topladı hep yanına ,
Çanakkale’yi seçti , kıydı soylu kanına ,
Ne mutlu Türkiye’me , sahipti vatanına.

Kana kan , dişe diş , savaşa koşuyorduk ,
Atlıyorduk ileri , tesadüf yaşıyorduk…
Sanki savaş değil , cennete koşuyorduk,
Ne mutlu Türkiye’me , sığmıyor taşıyorduk…

Bir bitiş miydi bu ? Yoksa diriliş mi ?
Yoksa bir hasat mıydı , ya da biçiş mi ?
Canlardan bir can alış , yoksa veriş mi ?
Ne mutlu Türkiye’me , ona verilen iş mi ?

Yaşanan bu depremin ölçülmedi şiddeti ,
Kimindi belli değil , kemiği ve de eti,
Yine de hep direndi , yıkmadı büyük seti ,
Ne mutlu Türkiye’me , solmadı benzi beti …

Milletim inanmıştı , yarış büyük olsa da ,
Biliyordu sonucu , onlar güçlü olsa da ,
Önüne düşman değil , yanan korlar dolsa da ,
Ne mutlu Türkiye’me “ dirilecek” solsa da …

( Hatice ÖLKE )

İSTİKLÂL ORDUSU ŞEHİTLERİNE

Düne kadar en vakur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat uyuyun son aşiyanınızda…

Artık ne gözünüzde köye dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da…

Varsın dolu bulunsun bin elemle göğsünüz;
Siz Tanrı’nın övdüğü kullardan büyüksünüz;
Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda…

( Kemaleddin KAMU )

ZAFER TÜRKÜSÜ

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çanakkale Marşı Sözleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Çanakkale Marşı Sözleri
Çanakkale Marşı

Çanakkale Marşı

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmaden mezara koydular beni
Ooof Gençliğim eyvah

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Ooof Gençliğim eyvah

Çanakkale içinde sıra serviler
Binbaşılar oturmuş asker öğütler
Ooof Gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir kırık testi
Anneler ve babalar ümidi kesti
Ooof Gençliğim eyvah

Arı burnundan çıktık yan basa basa
Hep düşmanlar kaçıyor kan kusa kusa
Ooof Gençliğim eyvah

Etkileyici Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Zaferi Şiirleri
En Güzel çanakkale Şiirleri
Çanakkale Şiiri Mehmet Akif Ersoy
Çanakkale şiiri dur yolcu

Bir Yolcuya
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

Çanakkale Destanı
Bir destan yazılmıştı, Çanakkale isminde,
Bin dokuz yüz on beşin, Mart’ın on sekizinde.
O bir destan değildi, masal sayılır destan,
Ölüm kalım savaşı, kurtuluştu kaostan.
Bu savaş milletimin, varlık yokluk savaşı,
Savaşan Mehmetçiğin, koltuğundaydı başı.
Üşüştü başımıza, dünyanın yabanisi,
Her birisi sanki de, cehennem zebanisi.
Mahşeri aratmıştı, o günde Çanakkale,
Kurdular her cephede, etten, yürekten kale.
Haçlı haçın altında, hedef almış hilali
Geldiyse de top yekun, yaşadı izmihlali.
Bir mühür basılmıştı, dünyanın tarihine
Kim ki şehit düşmezse, küserdi talihine.
Düğüne gider gibi, gittiler şahadete,
Koştular seve seve, en büyük ibadete.
Vatan uğrunda canlar, fedadır birer birer
Şehittir o yiğitler, ölmezler diridirler,
Cephedeydi neferi, duadaydı hastalar,
Kimi yetmiş den fazla, kimi çocuk yaştalar.
Semadan yağmur gibi, yağıyorken kurşunlar,
Sevindiler giderken, Allah’a kavuşanlar.
Nerde mal mülk sevdası, canlarından geçtiler
Kurşun kurşun, şehadet şerbetini içtiler.
Ne Yâr var akıllarda, nede çocuk hayali,
Hedef tek, canı verip, yüceltmekti hilali.
Birkaç gazisi kalan, tek savaştır cihanda,
Kanatlanıp uçtular, cennete hep bir anda.
Toprak kan kustu o gün, denizler demir yuttu,
Şehitleri O Nebi, kucağında uyuttu.
Ne gerek mezar taşı, ne gerek ona mezar
Bugün tarih onları, altın harflerle yazar.
Namazsız ve Kur’an sız, düşse de bir yanına,
Kefensiz, kanlı yelek, şahittir imanına.
Bir damla şehit kanı, bütün dünyaya değer,
Bir toprak parçasıdır, vatan değilse eğer.
Kurtarıp boğazları, şehadete erdiler,
Dünyaya yiğitliğin, bir dersini verdiler.
Gafiller ucuz sandı,oysa paha biçilmez
Sonunda anladılar, Çanakkale geçilmez.
Vatana göz dikenler, azdırdıkça azdılar,
Aslanlar savunmanın, destanını yazdılar.
Okusun bütün dünya, oturup ezberlesin,
Artık ininden çıkıp,yurduma göz dikmesin
Bu vatanın evladı, kurbandır toprağına,
Çakallar rüzgar olsa, değemez yaprağına.
Bir Hilal ki bağrında, yaşatır bu milleti,
Binlerce güneş feda, yaşasın Türk Devleti.

Kasım KAPLAN

Çanakkale Geçilmez
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir

Samet Mehmet Bora

Çanakkalede otuzbin şehit

Çanakkalede otuzbin şehit,
Hepsi bir birbirinden yiğit,
Bundan sonrasını tarihler yazar,
Çanakkale de analar ağlar.

Derdim derdim garip halim,
Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,
Ne analar ne bacılar,
Çanakkalede zaferler yatar.

Düşman pusu atmış çanakkale yollarına,
Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara,
Yol vermesen küserim yara,
Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne,
Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,
Mekanınız cennet olsun ebediyetde,
Çanakkalede şehitler yatar diz dize.

Haydar Turan

Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Güneşler Batıyor

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Güneşler Batıyor
Bir Hilal Uğruna/ Çanakkale Şehitleri Şiiri ve Açıklaması
Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Güneşler Batıyor Şiiri

Mehmed akif’in çanakkale savaşındaki şehitlere yazdığı şiirde geçen sözdür.şiirin her bir mısrası insanın içini acıtır, neydik ne olduk misali

şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar…
o, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,

yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!

ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhid’i…
bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi…

sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
`”gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın`.

herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab…
seni ancak ebediyyetler eder istiab.

“bu, taşındır” diyerek kabe’yi diksem başına;
ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle,
kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
yedi kandilli süreyya’yı uzatsam oradan;

sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

sen ki, son ehl i salibin kırarak savletini,
şarkın en sevgili sultanı salahaddin’i,

kılıç arslan gibi iclaline ettin hayran…
sen ki islam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

o demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

sen ki; asara gömülsen taşacaksın… heyhat,
sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…

ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.

Kurtuluş Savaşı Destanı Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kurtuluş Savaşı Destanı Şiiri
Kurtuluş Savaşı Destanı
Kurtuluş Savaşı Destanı şiir

Kurtuluş Savaşı Destanı

Altmışındaydı Asiye Teyze,
Kocasını kaybedeli yıllar olmuştu.
Oğlu Çanakkale savaşında şehitti,
Torunu daha on beşinde,
Bıyıkları yeni terlemiş Yahya
Şimdi sırtını vermiştir Kocatepe’ye.
Böyle durmak olmaz, dedi
Yurt toprağı giderken elden.
Çekti kara öküzü kağnıya,
Yükledi ne varsa yiyecek içecek evde.
Düştü yola öğle sıcağında.
Gündüzleri çöl sıcağı
Geceleri Sibirya soğuğu olurdu
Buralar bu mevsimde.
Ama dinler mi Asiye Teyze.
Yürü der kara öküze
Kocasından kalan tek yadigârdır kendisine.
Yürü der de!
Yaşlanmıştır artık kendisi gibi kara öküz de
Yürü der Asiye Teyze.
İnat ve inanç dolu içindeki ateşle
Yürü bre kara öküz yürü be!
Kağnının her yeri yıkık dökük,
Tekerleri patlak üstelik.
Bu kara öküz bu kağnıyı taşıyamaz
Emir Dağının yokuşu, bu halde aşılmaz.
Etrafına bakınır Asiye Teyze çaresiz,
Yardım edecek kimseler bulunmaz.
Ne yapsam der Asiye Teyze,
Ne yapsam da aşsam şu Emir Dağını,
İletsem şunları Kocatepe’ye.
Sonra çıkarmaya başlar üzerinde ne varsa
Yırtık pırtık fistanını, yazmasını, göyneğini
Ama utanır mahremiyeti ortadadır.
Ya beni böyle bir gören olsa ne yaparım, der.
Namus denilen şey nedir?
Diye sorar kendi kendine.
Altmışında bir kadının mahremi mi?
Şuracıkta ölsem beni böyle çıplak,
Yıkayıp kefensiz koyacaklar toprağa.
Çıplaklığımdan utanamayacağım belki;
Ama bu yurt toprağı alacak mı beni koynuna?
Vurmayacak mı yüzüme,
Ezilirken düşman ayağı altında?
Utanmayacak mıyım o zaman?
İşte namus; vatan işgal altındaysa
Atmaktır düşmanı yurttan, deyip
Doldurur kağnının tekerine
Tüm elbiselerini.
Ve geçer karşısına kara öküzün
Asıl der asıl kağnıyı
Asıl da aşalım yıkılası Emir Dağını.
Güneş kızgın demir gibi vurur,
Asiye Teyzenin saf beyaz tenine.
Bir yandan dikenler dolar,
Taşlar keser miadı dolmuş ayaklarını.
Diğer yandan keskin bir kılıç olur güneş,
Parça parça yarar her yanını.
Aldırır mı Asiye Teyze hiç,
Yürü der gurban olduğum
Yürü tek yadigârım!
Ve çaresiz Emir Dağı yıkılır,
Asiye Teyze’nin kanlı ayakları altında.
Aşılmıştır Emir Dağı aşılmasına da
Karanlık çökmüş gece yarısı olmuş
Buza keser şimdi yarılan her yer.
Gözlerinden yaşlar gelir,
Daha kirpiklerinde donar.
Sıcağa dayanan soğuğa da dayanır, der.
Yürü der kara öküze
Yürü Yahya’mın olduğu
Ulu Mustafa Kemal’in olduğu Afyon’a!
Yürü gün doğumuyla düşelim Kocatepe’ye!
Ve yürür kara öküzün yanında Asiye Teyze.
Kanlar akarken bedeninden
Donan yerlerini kurtuluş ateşiyle dağlar,
Yürüdüğü yollar bir kahramana tanıktır.
Kocatepe’deki tüfek seslerine,
Çanakkale Türküsü karışır.
Ve Yahya Tanır bu sesi,
Babası şehit olduktan sonra
Nenesi her gün söylerdi:
“Çanakkale içinde vurdular beni
Kimimiz nişanlı………………….”
Ses gittikçe kayboluyordu
Bir şahin gibi fırladı yerinden Yahya,
Sanki bir adımda vardı kağnının yanına.
Bir yana yığılmış kalmış kara öküz,
Asiye Teyzenin beyaz teni mosmor,
Üzerinde kıpkırmızı kan lekeleri,
Düşmüş öbür tarafa dirençsiz.
Yahya’nın verdiği suyu içmez,
Oğul der “Bu su cephedeki kahramanların
Bu su bağımsızlığa susamış yiğit evlatların”
Götür der beni “Sarı Saçlı Mavi Gözlü Dev’e”
Örter üstünü Asiye Teyzenin Yahya,
Çeker kağnıyı Kocatepe’ye…

Ağustos 2008
Yenisu Köyü / Silifke
Vedat Akdeniz

alıntı

Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale ile ilgili Şiirleri
Çanakkale Şiirleri

-18 Mart ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
18 mart bugün burada yazıldı çanakkale destanı
çanakkale kurtuldu biz kurtulduk sadece biz değil halk kurtuldu
askerler öldü
mezarlar çoğaldı
çanakkale büyüdü türkiye büyüdü
şehitlerimiz bakıyor bize yukarıdan biz olmalıydık şimdi halkı kurtarmaya
daha çok çalışmalı dünyayı kurtarmalı
çocukları okutmalı
bebeklere bakmalı
diyor bize yukarıdan
biz türk milleti bu dünyada yaşamalı.

-Bir Yolcuya
Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil ONAN

-ÇANAKKALE
1915’de kurtuldu çanakkale
atatürk gitti kurtuldu çanakkale
bu güzel yurdu kurtardı çanakkale
istiklali kazandı çanakkale

bir değil bin şehit var burada
bağımsızlığı bekleyen bin şehit
çanakkaleyi kurtardı
yunanlılara düşman oldu
bu güzel çanakkale

çanakkale korkmadı
bayrağına sarıldı
bu vatanı kurtardı
teşekkürler çanakkale

-Çanakkale Destanı
Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz…
Geçilmez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..
Fahri ERSAVAŞ

-Çanakkale Geçilmez
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir
Samet Mehmet Bora

En Güzel Kısa Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En Güzel Çanakkale Şiirleri
En Güzel Kısa Çanakkale Şiirleri


18 Mart Çanakkale Şiiri

18 Mart Çanakkale
Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur, bardaktan boşanırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Düşmanı boğazda boğdular
Kahraman türklerimiz
Biz yenilmeyiz hep yeneceyiz
Çanakkalenin geçilemiyecegini bilirler

ATATÜRK var yanımızda
Kınalı küzülar var orda
Koca seyiti unutmayın
Elizabet adlı bir gemivurdu

Allah yanımızda vatanyanımızda
millet yanımızda biz tüerküz yenilmeyiz
son sözümüz
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ TÜRKLER ÖLMEZ

Çanakkale

Gün geçmiş, yıl geçmiş ne yazar.
Her karış toprağında bin şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça, tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe, ay yıldız sana verir selam.
Çanakkale’yi düşmana yaptın ya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Çanakkale ile Atam

Atam senin sayende herşey oldu,
Sana minnettarız Atam
Çanakkale savaşında
Düşmanları yenip
Vatanı milleti kurtardın Atam
O,düşüncelerine,fikrine,
Sevgine,saygına,
Cesaretine,yeteneğine,
Hayranım Atam

Çanakkale

Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Şefik Aydemir

EY KAHRAMAN TÜRK ORDUSU

Çanakkale için akan kanlar
Denizdeki dalgalara vurmuş
Türk ordusunun zaferi
Esir milletlere bir umut olmuş
Ey Kahraman Türk Ordusu

Yurdun dörtbir yanından
Toplanmış asker
Bir istiklal uğruna
Canlarını feda etmiş
Çanakkale yolunda
Ey Kahraman Türk Ordusu

FATMA NUR GEDİK

Çanakkale geçilmez

Kim geçebilir ki!?
Bu iman,bu gönül zenginliğiyle,
Geçebilir ki kim!?

Geçilmez Çanakkale,
Bu vatan sevdasıyla,
Kim geçebilir ki!?
Gönülde zenginlik var.

Bir dakika bekle,
Düşün biraz.
Kaç bin asker,
Can verdi senin 1 dakikan için

Bu canlar feda olsyn!
Vatanını sevip sayana!
Sonuna kadar feda,
Sevip sayana!

Çanakkale Destanım
Çanakkale şanımsın,
En büyük destanımsın.
Binlerce Mehmetçiğe,
Bağrında kabristanımsın.

Çanakkale şerefim,
Binlerce neferlerim.
Dalgalanır rüzgarıyla,
Bayrağım nefeslerinin.

Gökyüzünden hilal düştü,
Al olmuş ten üzerine.
Yıldız kopardı melekler,
Sundular şehitlerime.

Ay yıldız kucaklaştı,
Kanlarımızla bayraklaştı.
Çanakkale geçilemedi,
Şehitlerimle destanlaştı.

Erdinç Sert

ÇANAKKALE DİYARINDA

Denize takılan kilit
Dünyayı kaldıran yiğit
Alaylar var toptan şehit
Çanakkale diyarında

Kahraman şehit cavuşlar
Şehitliğe uçan kuşlar
Savaşta yeni buluşlar
Çanakkale diyarında

Çanakkale Şavaşı

Bir şavaş vardı Çanakkale’de
Şehit kan verdi göz göre göre!
Yaş 5-65 demedi,
Şehit etti Türkiye’yi!

Gazisi var şehidi,
Canını verdi bu vatana!
Gerçek bir imanla,
Kazandı bu savaşı.

Yenilgiye düştü karşı taraf,
Silah bol,iman az.
Vatan sevgisi yoktu,
Gönülde büyük eksik var.

ÇANAKKALE

Çanakkale özeldir ,
Ayna gibi güzeldir.
Ne kadar şehit verdik,
Ama yine biz kazandık.
Kaderimizde olurmuydu ulaşmak bu güzel ülkeye,
Karadenizden esti geldi .
Adı Mustafa Kemal idi,
Layık mıyız şimdi biz bu güzel ülkeye.
Ey atam rahat uyu,izindeyiz.


Zafer Türküsü

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çanakkalede otuzbin şehit

Çanakkalede otuzbin şehit,
Hepsi bir birbirinden yiğit,
Bundan sonrasını tarihler yazar,
Çanakkale de analar ağlar.

Derdim derdim garip halim,
Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,
Ne analar ne bacılar,
Çanakkalede zaferler yatar.

Düşman pusu atmış çanakkale yollarına,
Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara,
Yol vermesen küserim yara,
Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne,
Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,
Mekanınız cennet olsun ebediyetde,
Çanakkalede şehitler yatar diz dize.

Haydar Turan


18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Çanakkale Zaferi Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Zaferi Şiiri
Çanakkale Zaferi Şiirleri

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif ERSOY

——————————————————

ÇANAKKALE DESTANI

Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz…
Geçilmez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..

Fahri ERSAVAŞ

Çanakkale Şehitleri Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Mehmet Akif Ersoy Çanakkale şehitlerine Şiiri
Mehmet Akifin Çanakkale Şiiri

Mehmet Akif Ersoy un Çanakkale şehitleri için yazdığı muhteşem şiiri;

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;
‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.
Asım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

Çanakkale Şiirleri Mehmet Akif Ersoy

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Şiirleri Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şiirleri

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;
‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.
Asım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

——————————————-

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif ERSOY

———————————————-

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar…
O, rûkü olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.
Herc u merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab…
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Kabe’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran…
Sen ki İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki; a’sara gömülsen taşacaksın… Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy