Posts Tagged ‘deniz’

Sait Faik Abasıyanık Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sait Faik Abasıyanık eserleri
Sait Faik Abasıyanık şiirleri

Kılıç Balığının Öyküsü

bu bir kılıç balığının öyküsüdür
yazılmasa da olurdu
ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu
uskumrunun arkasından gidiyordu
sürünün içinde bende vardım
sırtımda bir zıpkın yarası
mutlu olmasına mutluydum
nedense gitmiyordu kulağımdan; bir türlü
ağ var! sesleri
deniz kızı girmiş düşüme ben iflah olmam
dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı
dolanınca ağa çok geçmeden küserim
bir çocuk bile çeker sandala beni bu kadar ağır olmasam
beni böyle koşturan yaşama sevinci
kanal boyunca bir oyana bir bu yana
siz yok musunuz siz; derya kuzuları
kestim kılıcımla karanlığımı dibin
yakamoz içinde bıraktım suları
Ah! aysız gecelerde olur ne olursa
sırtımda bir zıpkın yarası
atın beni mor kuşaklı bir takaya götürün
iğ gözlerimde; kılıcımda hüzün
satın beni satın beni
rakı için!

SÖZ AÇINCA

Fırtınaları ayağınıza
Meltemleri saçınıza yollayacağım.
Yakamozlar tırmanacak göğsünüze
Martılara söyleyeceğim gelsinler.
Sivriada’nın boz tavşanları
Kulağınıza fısıldayacak.
Sandalsız balıkçılar da gelecek.
Ay ışığını
Martının sırtından alıp
Akşam üstlerini
Kordela balığından
Karabataklardan karanlığı
Ben alıp getirsem…

Nisan yağmurları yağmış Levent’e
Onlar tanıklık etsinler olmazsa.
Nisan yağmurları tane tane.
Benden yana konuşacaklar bakın
Cümle balıkçılar
Karidesler, pavuryalar, böcekler
İstakozlar.

Akdeniz adalarına haber yolladım
Sardunya Adası benden yana çıkacak
Yırtık yelkenler benden yana.
Benden yana bu yas dökülmüş sandallar
Medarı Maişet, Şemşiri Hücum, Maksut Kaptan
Ceylanı Bahri, Denizkızı, Bereket motorları benden yana.

Ama ben yine de tavşanları
Sivriada’nın boz renkli tavşanlarını
Kimselere değişmem.
Onları göndereceğim kulağınıza
Fısıldamaya
Meremet yapan Ermeni kadınları var ya Kumkapı’da.

Arslan gibi kadınlar
Memelerinden sert balıkçılar süt emmiş
Ak düşmüş saçlarına erkek yürekleri açılmış.

Meremet yapan kadınlar
Onlara da açtım bu sevdadan.
Hepsi
Marmara
O canım su
Sivriada
O yalnızlık, kimsesizlik, balıkçının hürriyet heykeli.

Dülger balığı
O canavar görünüşlü
O uysal balık.
O sandallar, o tavşanlar, o motorlar
Hepsi hepsi gelecekler.
Deniz diplerinden yakamozlar
Dikenleri batan süngerler
Hepsi hepsi gelecek.
Benim için konuşmaya, dinlersen
Onlara da açtım bu sevdadan.

YEİS

Akşam üstleri geliyor
Tam insanlar işten çıkarken.
Salkım salkım tramvaylardan
Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor
Namussuz, akşam üstleri geliyor.

Neremden yakalıyor, bilmiyorum
Ben tam sevmeye hazırlanırken
On altı yaşındaki sevgilimi.
Elini elimle tutmak
Yirmi dört saatte bir
Sıcak bir laf dinlemek isterken
Rezil… Tam o saatlerde geliyor

2 Kıtalık Nazım Hikmet Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet Şiirleri 2 kıtalık

GÜZ

Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre
Kapım ardına kadar açık bekledi seni
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek
Niye böyle geç kaldın?

CENAZE MERASİMİM

Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi


PENCERELER

Sabaha karşı mıydı bilmiyorum
yoksa akşamüstü müydü
belkide gece yarısı
bilmiyorum
girdi odama pencereler
perdeli perdesiz
ben basma perdeleri severim
ama tül perdeler de vardı
kara ustorlar da
ustorları çekip çekip bırakıyordum
bir daha inmez oldu kimisi
kimisi bir daha çıkamadı yukarı
ve camları kırık pencereler
elimi kestim
kimi camsızdı büsbütün
camsız pencereler içime dokunur
camsız gözlükler gibi

Pencereler
yağmur yağıyordu camlarınıza
kızıl saçları kederli uzun
ben alt dudağımda cıgaram
türkü söylüyordum içimden
yağmur sesini kendi sesimden çok severim

Pencereler

beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz
bir deniz mavi yüzük taşından
serçe parmağıma geçirdim usulcacık
üç kere öptüm ağlayarak
öpüp alnıma koydum üç kere

Pencereler
çıktım kırmızı velenseli yataktan
çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin
oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada
dışarda kar yağıyordu
ben kızamık çıkarıyordum

Pencereler

sabaha karşı mıydı bilmiyorum
belki de gece yarısı
bilmiyorum
odamın içindeydi yıldızlar
ve gece kelebekleri gibi
çırpınıyorlardı camlarınızda
ben onlara dokunmaktan çekinerek
açtım sizi pencereler
salıverdim yıldızları geceye
aydınlık sınırsız hür geceye
yapma ayların geçtiği geceye

kurtlar duruyor ayın altında
hasta aç kurtlar
kurtlar duruyor önünde pencerenin
kadife perdeleri kapasam da sımsıkı
ordadırlar bilirim
gözetliyorlar beni

Pencereler

düştüm bir pencereden
bir güzele bakarken
dünya halime güldü
güzel dönüp bakmadı
belki farkında değildi

Pencereler
pencereler
kırk evin penceresi odama girdi
ben oturdum birinin içine
sarkıttım ayaklarımı bulutlara
bahtiyarım
diyebilirdim belki

Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

ÇEKİLMEZ BİR ADAM

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum

Aldırmazlık İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aldırmazlıkla İlgili Şiirler

Aldırmazlık Şiirleri

Aldırma Şiiri
Olsun..
Bu sevdada böyle bitsin
Ölüm yok ya bunun ucunda
Üzülürmüşüm, ağlarmışım
Boş ver..
Ne çıkar ki benim ağlamamdan
Koca koca ağaçlar bile
Ağlamıyorlar mı dalı kırıldığında?
Olsun ..
Bu sevdada böyle bitsin
Kahırlanırmışım, kahrolurmuşum
Alkol duvarını aşarmışım
Boş ver..
Dikenli dalda gülüm
Aldırma…
Çek bir kalem
Bir lokmaydı yedik
Bir yudumdu içtik
Pekmezsiz kar helvası tadımında
Tatsız, tuzsuz bir şeydi
De geç…
Ne yapabilirim ki?
Kocaman bir hiç
Çünkü bilirim,
Ölsem öldüğümle kalacağım
Sevdiğimle kaldığım gibi…

Mehmet Tuncer

Aldırma gönül aldırma şiiri
parmaklarını kaldırıp
bayrağı sallamak olmasın ünün
toprağa bir fidanmı diktin,bir karışmı ekledin
sallama gönül sallama

mevcut olduğun kudret damarlarında
yediğin önünde yemediğin arkanda
bilmem ki hala elden ne beklersin
uyanma gönül uyanma

güneş doğudan doğar
battığı yeri sanma
ne doğusu kaldı cihanın ne batısı sana
kandırma gönül kandırma

ortalık sesiz saman üstte
suyu durgun mu,akmaz mı sanırsın
fırtana öncesi sessizlik bu hava
su uyur düşman uyumaz unutma
davranma gönül davranma

omuz omuza savaştık ta
şimdi bana gerimi satarsın,
alıştık nasılsa deyip kulakmı tıkarsın
bana dokunmayan yılan bin yılmı yaşasın
saklanma gönül saklanma

mirasınlamı övünürsün
bir mezar taşından başka
parsel parsel eğlenmiş,sayılı
bir avuç pamuk,bir metre kumaştan
geriye neyin kalır ki başka
bırakma gönül bırakma

her halk hakkettiği gibi yaşasada
üzgünüm,yaşta yanıyor kurunun yanında
benden alıp bana satmayasın
içimde kalmasın diye yazıyorum bende
inanma gönül inanma

iyi bir izleyici olmaktansa
kötü bir oyuncu olmayı seçtim
seçim benim cezamıda kendim çekerim
korkma gönül korkma
sen en iyisi bana
aldırma gönül aldırma

Orhan Yılmaz

ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah´a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Aldırma Reis

Sen içerdeyken ben
Sinemalara gittim
Bütün filmlerini seyrettim
O sevdiğimiz artistin
Sen içerdeyken ben
Vita kutularında çiçek yetiştirdim
Sokakta top oynadım çocuklarla
Ayakkabılarımı eskittim
Güneşe karşı durdum sabahları
Geceleri bir başıma yıldızları bekledim
Annenin gönlüne su serptim
Aldırma dedim aldırma
Bir şarkı söyle, bir dilek tut herkes için
Bir ada rüzgarı gibi
Sürtünerek geç hayata
Bir sarmaşık gibi tutun
Ve değer ver hatıralara
Aldırma dedim
Sen annesin, aldırma

Sen içerdeyken ben
Kiramı ödedim, pijamalarımı giydim
Haber bültenlerini izledim
Gazetelerden kupon kestim
Sen içerdeyken ben
Sigara içtim, öksürdüm
Otobüse bindim
Fotoğraflarımıza baktım
Acıyan yanlarımı körelttim
Deniz kıyısında yürüdüm
Manavdan soğan aldım
Yeni çıkan şarkıları dinledim
Kafeste beslediğimiz kuşu saldım
Islık çaldım
Sen içerdeyken ben
Hep uyandım, sayıkladım
Kanadım boyuna
Takvimler aldım
Her gün bir yaprağını kopardım
Deli ayrılığın

Sen içerdeyken ben
Gömleğimi ütüledim
Sobada elimi yaktım
Bir şiir yazdım
Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden
Hani o alnına kader değmiş
Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş
Hani o erken vurulmuş
Gençliğimiz gibi dağıldım
Sen içerdeyken ben

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne

Sen içerdeyken ben
Kapı kapattım, pencere açtım
Mutfakta oyalandım
Kanepede yattım
Hatta bir yolluk aldım odaya
Çok da kulak asmadım
Çok da koymadı bu bana
Alt tarafı içerdeydin
Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün
Bir yanımı
Yani adamlığımı
Yani gözlerimin ferini
Yani canımı
Alt tarafı şarkılar ölecekti
Alt tarafı kanayacaktı kalbim
İşte sensiz
İşte nefessiz
İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı
Her tarafım

Yıldızlar yine oradaydı oysa
Yazdıklarım
Gözden kaçan o defter yapraklarında
Boşver 128
Hayat bir gemi
Yürüt onu göreyim seni
Boşver 128
Boşveriyor ya
Aldırma reis
Reis aldırmıyor ya

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne

Sen içerdeyken ben
Vitrinlerin önünden geçtim
Minibüs duraklarında bekledim
Simitçilerle yarenlik ettim
Üstüme bir ceket aldım
El tezgahlarında kitaplara baktım
Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
İşte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan

Sen içerdeyken ben
Gülen resmimi yaptırdım
Sokaktaki ressama
Her zaman yaptığım gibi
Buzdolabını ayağımla kapadım
Parkların banklarına adını kazıdım
Adını kazıdım duvarlara
Adını, adımın yanına yazdım
Hiç unutmadım, utanmadım
Korkmadım
Parmaklarımı şıklattım Fidayda’da
Hani vardı ya
Fidayda’da hanım kızım Fidayda
Gelip geçen her tren bağırtısında
Kalkıp aynaya baktım sonra

Sen içerdeyken ben
Perdeleri hiç kapatmadım
Hiç bakmadım arkama
Başını ellerinin arasına alan
Üç-beşinin arasında olmadım
Öyle bıraktığın gibi
Öyle yaşadığımız gibi yaşadım
Sen içerdeyken ben

Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben…

İbrahim Sadri

Volkan Konak Şiirleri-Kuzeyin Oğlu Volkan Konak şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Volkan Konak Şiirleri-Volkan konak martı yüzlü-volkan konağın şiirleri,volkan konak konserlerinde okuduğu şiirler,volkan konak en güzel şiirleri,volkan konak resimli şiirleri

MARTI YÜZLÜ

Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli,
Bir kaptanım çünkü, kağıt gemilerden emekli

Gülemedim ki hiç hasta yatağının başında
Haberi bu yüzden yoktur annemin sol yanağımdaki gamzeden

Komidinin stündeki ilaçların sayıları arttıkça
Kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına seviniyorum
Ve bilmezdim
Annemin yaşantısındaki renkliliğin
Yalnızca raflara dizili kavanozların içindeki reçeller olduğunu

Bilerek mi yanına almadın giderken
Başının yastıkta bıraktığı çukuru
Güveniyordum oysa ben sevgimize
Vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi bir de annem terketmişti
Ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur
Sıralanmış saksılar vardı limana bakan penceremizin önünde
Ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen martı yüzlü bir anne

Terasta toplanan kadınlar limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca
Dedikodusunu yapmayı unuturlardı
Tam o saatte sokaktan geçen yazlık sinemadaki biletçi kızın
Annesinin dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir
Limandaki deniz
Ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden

Hiç bir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
Bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı
İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine
Kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?

Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim
Ne de iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna
Bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna

Büyüklerle ben yapamıyorum
Çocuklar da almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim
Açılamıyorum sana

Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen
Sen nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarınıaynı hizaya getirmek için
Annen değilmiydi önünde diz çöken

Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp
Harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım…

Sunay Akın

Yahya Kemal Beyatlı Bütün Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yahya Kemal Beyatlı Tüm Şiirleri,

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri,

OK

Yavuz Sultan Selim Hân’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O Gaazî Hünkâr’ın mutlu gününde..

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Güneşli bir nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti üç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi ‘Koca! Pek yaman saldın,
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın? ‘

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: ‘İstanbul muhâsarası,
Başlarken aldığım gazâ yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktu!..’

Yahya Kemal Beyatlı

AŞK HİKAYESİ

Ah o akşam o tirenden gülüşün!
O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü;
Şavka benzer bir ışık zannettim.
Macera başlamak üzereymiş o gün.
Sürecekmiş bu ateş yıllarca.

Bir taraftan Yakacık, mor dağlar…
Bir taraftan da deniz, şuh adalar…
O gün ömrümde, kader
Geçecek aşkı resimleştirmiş
Bu güzel çerçevede.

Yine dün geçtim o yoldan;
Aynı raylarda tirenler geçiyor…
Karşı dağlar, hep o dağlar…
Kıyı hep aynı kıyı
Ve deniz aynı deniz;
O gülüşten bir eser yok yalnız;
O güzel çerçeve bomboş!
Belki kalbim daha boş!

Yahya Kemal Beyatlı

SES

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
‘Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!’ diyordum.
His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı?
Gönlüm bu sevincin helecâniyle kanatlı
Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te;
Akşam!.. Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sâkin koyu, şen cepheli kasriyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş’eli hengâmede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar;
Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal,
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal;

Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz’dan.
Coşmuş yine bir aşkın uzak hâtırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.
Âni bir üzüntüyle bu rü’yâdan uyandım.
Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte, göründü,
Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Yahya Kemal Beyatlı

GECE

Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbı sürükledik sularda.

Bir yoldu parıldayan gümüşten,
Gittik… Bahs açmadık dönüşten.

Hulyâ tepeler hayâl ağaçlar…
Durgun suda dinlenen yamaçlar…

Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâip bir mûsikîydi sanki.

Gitmiş, kaybolmuşuz uzakta…
Rü’yâ sona ermeden şafakta.(1)

Yahya Kemal BEYATLI

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

YAHYA KEMAL BEYATLI

Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan

Yahya Kemal Beyatlı

AKINCILAR

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi “ilerle”
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

YAHYA KEMAL BEYATLI

ENDÜLÜS’TE RAKS

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç def’a kırmızı…

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri…

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü…

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi…

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli…
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: ‘Ole!’

YAHYA KEMAL BEYATLI

ERENKÖY’DE BAHAR

Cânan aramızda bir adındı,
Şîrin gibi hüsn ü âna unvan,
Bir sahile hem şerefti hem şan,
Çok kerre hayâlimizde cânan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.

Doğmuştu içimde tâ derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın,
Hâlâ mütehayyilim sadânın
Gönlümde kalan akislerinden.

Mevsim iyi, kâinât iyiydi;
Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,
Hulyâ gibi hoş geçen zamanda
Sandım ki güzelliğin cihanda
Bir saltanatın güzelliğiydi.

İstanbul’un öyledir bahârı;
Bir aşk oluverdi âşinâlık…
Aylarca hayâl içinde kaldık;
Zannımca Erenköyü’nde artık
Görmez felek öyle bir bahârı.

YAHYA KEMAL BEYATLI

EYLÜL SONU

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbalarları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…

İçtik bu nadir içki’yi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

YAHYA KEMAL BEYATLI

GEÇMİŞ YAZ

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap… iri güller… ve senin en güzel aksin…
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

YAHYA KEMAL BEYATLI

HATIRLATAN

Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,
Seslendi pek vakitsiz… İçim yandı ansızın.

Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok gibi,
Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.

Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?

Keskin bir özleyişle hayal ettiren nedir.
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi?

Ey sevgi anladım bu uzakta seda ile,
Ömrün yegâne lezzetidir hatıran bile.

YAHYA KEMAL BEYATLI

HAZAN BAHÇELERİ

Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

YAHYA KEMAL BEYATLI

MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.

Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ”Belki bu son akşamdır”

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ”Aynada bir gizli cihan..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri.

Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü’ya oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Göçtüler hep o hayal alemine.

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

YAHYA KEMAL BEYATLI

MOHAÇ TÜRKÜSÜ

Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def’a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık.

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber.

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

YAHYA KEMAL BEYATLI

ÖZLEYEN

Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

YAHYA KEMAL BEYATLI

Yahya Kemal Beyatlı Tüm Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri


Yahya Kemal Beyatlıya Ait Tüm Şiirler


RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.

YAHYA KEMAL BEYATLI

RİNDLERİN ÖLÜMÜ

Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter.

YAHYA KEMAL BEYATLI

SİSTE SÖYLENİŞ

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler…
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis’i.
Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi.

Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;
-Örtün! Muebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua…

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;
Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.

YAHYA KEMAL BEYATLI

SÜLEYMANİYEDE BAYRAM SABAHI

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu…
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sukünette karıştıkca karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah’ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarının.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmiş buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları..
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bügün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru’yada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varliğının bir yere toplandığını;
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir’i
Ne kadar saf idi siması bu mu’min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı? Hisar’dan mı? Kavaklar’dan mı?
Bursa’dan, Konya’dan, İzmir’den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd’dan, Van’dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva’dan, Niğbolu’dan, Varna’dan, İstanbul’dan..
Anıyor her biri bir vak’ayı heybetle bu an;
Belgrad’dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar’dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar’dan mı? Tunus’dan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

YAHYA KEMAL BEYATLI

TERCİH

Dünyada ne ikbal ne servet dileriz
Hattâ ne de ukbâda saadet dileriz
Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde
Yaranla tarab yâr ile vuslat dileriz.

YAHYA KEMAL BEYATLI

VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı…

Gördükleri ru’ya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka.
Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;
Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez…

Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi…
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa
Boynunda O’nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O’nun saçlarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.
Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan…
Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan.
Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden
Rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zeferle;
Gök, her tarafından, donanır meş’alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar
Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan…
Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak…
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak…

Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

YAHYA KEMAL BEYATLI

OK

Yavuz Sultan Selim Hân’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O Gaazî Hünkâr’ın mutlu gününde..

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Güneşli bir nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti üç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi ‘Koca! Pek yaman saldın,
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın? ‘

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: ‘İstanbul muhâsarası,
Başlarken aldığım gazâ yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktu!..’

Yahya Kemal Beyatlı

AŞK HİKAYESİ

Ah o akşam o tirenden gülüşün!
O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü;
Şavka benzer bir ışık zannettim.
Macera başlamak üzereymiş o gün.
Sürecekmiş bu ateş yıllarca.

Bir taraftan Yakacık, mor dağlar…
Bir taraftan da deniz, şuh adalar…
O gün ömrümde, kader
Geçecek aşkı resimleştirmiş
Bu güzel çerçevede.

Yine dün geçtim o yoldan;
Aynı raylarda tirenler geçiyor…
Karşı dağlar, hep o dağlar…
Kıyı hep aynı kıyı
Ve deniz aynı deniz;
O gülüşten bir eser yok yalnız;
O güzel çerçeve bomboş!
Belki kalbim daha boş!

Yahya Kemal Beyatlı

SES

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
‘Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!’ diyordum.
His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı?
Gönlüm bu sevincin helecâniyle kanatlı
Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te;
Akşam!.. Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sâkin koyu, şen cepheli kasriyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş’eli hengâmede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar;
Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal,
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal;

Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz’dan.
Coşmuş yine bir aşkın uzak hâtırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.
Âni bir üzüntüyle bu rü’yâdan uyandım.
Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte, göründü,
Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Yahya Kemal Beyatlı


GECE

Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbı sürükledik sularda.

Bir yoldu parıldayan gümüşten,
Gittik… Bahs açmadık dönüşten.

Hulyâ tepeler hayâl ağaçlar…
Durgun suda dinlenen yamaçlar…

Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâip bir mûsikîydi sanki.

Gitmiş, kaybolmuşuz uzakta…
Rü’yâ sona ermeden şafakta.(1)

Yahya Kemal BEYATLI

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

YAHYA KEMAL BEYATLI

Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan

Yahya Kemal Beyatlı

AKINCILAR

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi “ilerle”
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

YAHYA KEMAL BEYATLI

ENDÜLÜS’TE RAKS

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç def’a kırmızı…

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri…

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü…

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi…

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli…
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: ‘Ole!’

ERENKÖY’DE BAHAR

Cânan aramızda bir adındı,
Şîrin gibi hüsn ü âna unvan,
Bir sahile hem şerefti hem şan,
Çok kerre hayâlimizde cânan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.

Doğmuştu içimde tâ derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın,
Hâlâ mütehayyilim sadânın
Gönlümde kalan akislerinden.

Mevsim iyi, kâinât iyiydi;
Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,
Hulyâ gibi hoş geçen zamanda
Sandım ki güzelliğin cihanda
Bir saltanatın güzelliğiydi.

İstanbul’un öyledir bahârı;
Bir aşk oluverdi âşinâlık…
Aylarca hayâl içinde kaldık;
Zannımca Erenköyü’nde artık
Görmez felek öyle bir bahârı.

EYLÜL SONU

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbalarları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…

İçtik bu nadir içki’yi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

GEÇMİŞ YAZ

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap… iri güller… ve senin en güzel aksin…
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

YAHYA KEMAL BEYATLI

HATIRLATAN

Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,
Seslendi pek vakitsiz… İçim yandı ansızın.

Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok gibi,
Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.

Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?

Keskin bir özleyişle hayal ettiren nedir.
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi?

Ey sevgi anladım bu uzakta seda ile,
Ömrün yegâne lezzetidir hatıran bile.

HAZAN BAHÇELERİ

Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.

Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ”Belki bu son akşamdır”

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ”Aynada bir gizli cihan..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri.

Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü’ya oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Göçtüler hep o hayal alemine.

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

MOHAÇ TÜRKÜSÜ

Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def’a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık.

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber.

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

ÖZLEYEN

Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

YAHYA KEMAL BEYATLI

Deniz üzümü Nedir? Deniz üzümü Faydaları Nedir

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Deniz üzümü Nedir?
Deniz üzümünün Faydaları Nelerdir


Bronşları genişletici etkisi ile astıma karşı faydalıdır.

Terletici ve ateş düşürücüdür.

Deri alerjilerine karşı etkilidir.

Kan basıncını yükseltici etkiye sahiptir.

Romatizma ağrılarını hafifletir.

İstanbula Yakın Doğal Güzellikler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

İstanbula Yakın Doğal Güzellikler
İstanbula Yakın Yerler
İstanbula Yakın Tatil Yerleri

AĞVA
İstanbul’a arabayla 1.5 saat, otobüsle ise 2.5 saat mesafede bulunan, bir yanında Yeşilçay diğer yanın da ise Göksu deresinin bulunduğu, yeşilin bin bir tonunu barındıran, Karadeniz’e bakan altın sarısı kumsalı olan şirin bir ilçe.

ŞİLE
İstanbul’a arabayla yarım saat 40 dakika, otobüs ile 1.5 saat mesafede bulunan, İstanbul’un akciğerleri olarak adlandırılan Şile, doğal güzellikleri, eşsiz kumsalı ve denizi ile İstanbul’un gözbebeği olmayı başarmış bir tatil beldesi.

POLENEZKÖY
İstanbul’dan arabayla yarım saat, otobüsle ise 1 saat mesafede yer alan, vakti zamanında Polonyalılar tarafından kurulan bu kasaba, şehrin gürültüsünden kaçıp rahat bir nefes almak ve kendini doğanın kollarına bırakmak isteyenler için en doğru adres.

KERPE
Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde bulunan Kerpe İstanbul’dan arabayla sadece 1.5 saat ve otobüsle ise 2.5 saatlik bir mesafede bulunuyor. Kerpe doğallığını kaybetmemiş ormanları ile, uzun ve geniş kumsalları ve sakinliğiyle tatil yapmak isteyenler için iyi bir tercih.

İĞNEADA
İstanbul’dan özel araçla 2.5 saat otobüs ile ise 3.5 saat mesafede yer alan İğneada, geniş kumsalı, koruma altındaki yedi gölü, zengin doğası oksijen çadırından farksız havası ve bünyesinde sakladığı sürprizlerle tatil için çok ama çok cazip.

KİLYOS
Trafik kargaşasından uzak ve sakin bir ortamda deniz ve doğa içinde hafta sonu tatili ve dinlencesi yaşamak istiyorsanız, İstanbul’un Sarıyer ilçesinin bu güzel beldesi Kilyos’u ziyaret edebilir, yaz aylarında plaj ve deniz keyfini sürebilirsiniz.

AVŞA
4 tarafı denizle çevreli bu ada kumsalları ve eşsiz manzarası ile ön plana çıkıyor. Özellikle şahin tepesinden nefis bir günbatımını izleyerek doyumsuz bir tatil yapabilirsiniz.

KARASU
Maviyle yeşilin buluştuğu eşsiz bir yer olan Karasu keşfedilememiş yapısıyla sizleri çağırıyor. Sakin ve sessiz bir tatil geçirmek isteyenler için birebir.

ŞARKÖY
Türkiye’nin en uzun ve dünyanın ise en uzun 12. kumsalına sahip Şarköy’ün denizi de ender denizlere verilen mavi bayrağa sahip. Deniz, balık, üzüm ve karidesin merkezi olan Şarköy doğasıyla dikkatleri üstüne çekiyor.

Alntı.

Antalya Erken Rezervasyon Otelleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Erken Rezervasyon Otelleri Antalya 2012
2012 Antalya Erken Rezervasyon Otel fiyatları

Erken rezervasyon fırsatları ile çok uygun fiyatlarla Antalya tatil yapabilirsiniz.

işte Antalya Erken Rezervasyon Otelleri

Papillon Hotel Zeugma

Belek, İleribaşı mevkiinde bulunan tesis, 60.000 m2 alan üzerine kurulu olup, Antalya merkeze 40 km., havalimanına 35 km., Belek e 4 km. mesafede ve denize sıfır konumdadır.

Club Hotel Falcon

ntalya – Lara’ nın en güzel koylarından birinde, muhteşem deniz manzarasına hakim olan tesisimiz Şehir merkezine 5 km, Havaalanına 17 km uzaklıktadır.

Antalya erken rezervasyon yapan diğer otelleri ve fiyatları için Tıklayınız..

Türkiyenin En Güzel Tatil Yerleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Türkiyenin En Güzel Tatil Yerleri nedir
Türkiye’nin En İyi Tatil Yerleri

Türkiyenin en güzel tatil beldeleri;

Antalya

Antalya, Türkiye’deki en önemli turizm merkezlerinden biridir. Doğası, palmiyelerle sıralanmış bulvarları, geleneksel mimarisi, hala ayakta olan merkezi Kaleiçi ve büyük ölçekli turizm yatırımları ile Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinin başında gelir. Şehir aynı zamanda, Türkiye’de en çok göç alan kentlerdendir.

Konyaaltı Plajı ve Lara Plajı’nın uzun kumsallarında serinlerken, akşam şehir merkezinde yapacağınız yürüyüşten sonra, cıvıl cıvıl kafeteryalar, publar, barlar ve geceyi çılgınca eğlencelerle kapatacağınız diskolar, sizlere Antalya’da unutamayacağınız bir tatil yaşatacaktır.

Alanya
Binlerce yıllık tarihi, Akdeniz ve Anadolu kültürlerinin karışımından oluşan kültürü ve mimarisi ile Alanya, tatilini bu beldede geçirmek isteyenlere sayısız seçenekler sunuyor. 100 kilometre uzunluğu aşan sahilindeki eşsiz plajlarının yanında kent, tarihe meraklı olanları fazlasıyla tatmin ediyor, doğa aşıklarını ise mest ediyor. Sahillerinde birbirinden güzel otelleri, gece deniz kenarında oturup hafif müzik eşliğinde içkinizi içip, sohbetinizi edebileceğiniz kafeteryaları ve çılgınca eğlence için diskolarıyla Alanya akşamları eğlencenin doruk noktasıdır. Yüksekleri ve serin havayı denize tercih edenler için Torosların eşsiz yaylaları da görülmeye değer yerler arasında.

Tüm sahillerinden denize girilebilen Alanya tam bir güneş, deniz, kum cennetidir.

Bodrum
Büyüleyici atmosferiyle nice şarkılara ve aşklara konu olmuş Bodrum; Begonvillerle kaplanmış beyaz badanalı evleri, daracık sokakları, gece hayatı ve simgeleşmiş kalesiyle Türkiye’nin en gözde tatil yörelerinden birisidir…

Akşam yemeğinden sonra Bodrum şafağa kadar uyanıktır. Çoğu dükkan ve butik gece yarısına kadar açıktır. Türkiye‘nin belki de başka hiç bir yerinde olmadığı kadar çok sayıda bar vardır Bodrum‘da. Sıcacık atmosferli kıyı kahveleri, ışıklandırılmış kale duvarlarının canlılığı, gözlenen kalabalık sokaklardaki kenar barlar ve buralardan sokaklara yayılan müzik dalga dalga ruhunuza yayılır.

Oldukça ünlü bir gece yaşamı olan Gümbet sokakları, gün doğumuna kadar, barlardan ve yol kenarlarındaki kahvelerden gelen müzik seslerinin titreşimleriyle dolar. Yerel günlük teknelerin uğrak yeri olan, oteller, küçük pansiyonlar ve kumsal boyunca restoranları bulunan Bardakçı Koyu, marina ile Gümbet arasındaki tepeden yürüyerek yalnızca bir dakika çeker.

Marmaris
Marmaris yeşilin ve mavinin tüm tonlarını yılın on iki ayında görebileceğiniz cennet bir köşe ve günümüzde turizm deyince ilk akla gelen yerlerden biridir. Uzun kıyı şeridindeki koyların çokluğu, doğal liman oluşu, antik kentlere yakınlığı, doğal güzellikleri, mavi tur olanakları, modern yat limanları, körfezin her türlü su sporlarına olanak sağlaması, beş yıldızlısından başlayarak en mütevazi pansiyonuna kadar her kesin gönlünce tatilini geçirebileceği cennet bir ilçedir.

Marmaris’te barlar sokağı eğlencenin merkezidir. Ayrıca yemekten sonra nargilenizi keyifle içebileceğiniz kafeteryalarda da samimi bir atmosferde sohbetinizi yapabilirsiniz. Marmaris’in ünlü semti İçmeler, plajında güneşlenmek isteyenlerin olduğu kadar dalgıçlık ve su kayağı sporları ile ilgilenenlerinde tercih edebilecekleri bir yerdir.

Çeşme
Son yılların en popüler tatil yerlerinden biri olan Çeşme, Egenin havası, insanlarının sıcaklığı, plajları, gece hayatı, modern tesisleriyle ve doğal güzellikleriyle size unutamayacağınız bir tatil yaşatır. Plaj partileriyle oldukça hareketli bir gece hayatı yaşayabilir veya sıkça düzenlenen çeşitli festivallerle tatilinize renk katabilirsiniz.

Sakızcılık üretiminin gelişmiş olduğu Çeşme’de sakızlı kahveyi denemeden sakın evinize dönmeyin. Yöresel hediyeliklerden el yapımı kilimler ve yöre halkının yapmış olduğu ürünlerden satın alabilirsiniz. Adını, misafir ettiği eşeklerden alan Eşek Adası doğal konumu itibarıyla kuzey rüzgârlarına kapalı. Sualtı ve su üstü sporları için oldukça elverişli olan adada konaklama imkânı bulunmuyor.

Kemer
Antalya’nın çılgın gece hayatıyla ünlü ilçesi Kemer’in otelleri ve tatil köyleriyle size unutamayacağınız bir tatil sunacağından hiç şüpheniz olmasın. Gündüz Ayışığı Plajı, Belediye Plajı ve Phaselis Plajında kendinizi Akdeniz’in eşsiz serinliklerine bırakırken, akşam Türk müzikleri ve dünya popüler müzikleri ile coşacağınız gece klüpleri, disko ve barlar sizleri bekliyor olacak.

Merkezde dolaşırken dünya markalarını bulabileceğiniz mağazalar, hediyelik eşya satan stantlar ve dükkanların yanı sıra, kuyumcular ve halı dükkanları en güzel tasarımları ile sizleri büyüleyecektir. Kalabalıktan rahatsız olanlar tekne gezintisiyle civardaki koylara gidebilir ya da düzenlenen jeep safarileri ile stres atabilir.

Kuşadası
Ege Bölgesi’nin denizle buluştuğu kıyı şeridinde yer alan Kuşadası, Yunanistan’a bağlı Sisam adasına yakın olması nedeniyle, buraya gelen turistler için Türkiye’nin ikinci önemli deniz kapısıdır.

Tatil cenneti Kuşadası’nda gece hayatı için çok değişik alternatifler sunan bar, kulüp vb. eğlence mekanları fazlasıyla vardır. Kuşadası Barlar sokağı ve Kuşadası Kaleiçi mevkileri gece hayatının kalbinin attığı yerlerdir. Gündüzleri plaj ve Beach Club olarak hizmet veren yerler, geceleri de klüp ve bar olarak eğlence sektöründeki yerlerini alırlar.

Fethiye
Koyları, adaları, çam ormanları ve sıcak iklimi ile doğal bir cennettir Fethiye. Akdeniz’in Ege ile buluştuğu kıyılarda yer alan Fethiye, turkuaz rengindeki denizi yanı sıra tarihi ile de dikkatinizi çekecektir. Onlarca koyu ve plajı sizlere Ege’nin kokusunu, Akdeniz’in sıcaklığını sunar. Yemyeşil ormanların masmavi deniz ile buluştuğu çok ince bir çizgide denize girmenin keyfine varırsınız. Tropikal adaları aratmayacak güzellikteki adalarında gezerken Fethiye’nin cennet gibi bir yer olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Çılgınca eğlence ve sınırsız aktiviteleriyle Fethiye’de canınızın asla sıkılmayacağından emin olabilirsiniz.

Dünyada eşi bulunmayan bir kumsalı olan Ölüdeniz’in güzelliği ile büyülenirken, Becekız kumsalı, Çalış kumsalı, İztuzu kumsalı’da size denizle kucaklaşmak için alternatifler sunar. Af Kule’ye tırmanıp, denizinde dalış yapmanın da ayrı bir zevki vardır Fethiye’nin. Ayrıca Yamaç Paraşütü yapabilir, Kelebek Vadisinin büyüleyici güzelliğinde denize girebilir, 12 Adalara günlük turlar yapabilirsiniz.

Didim
Aydın’ın en şirin turistik ilçesi Didim’de yapacağınız tatil size hem güneş, deniz ve tarihi sunar, hem de sizi akşamları eğlencenin tam ortasına taşır. İster gündüzleri kendinizi Didim’in en güzel kumsallarında güneşin sıcağına bırakın, isterseniz birbirinden zevkli su sporlarının bulunduğu Aquapark’ta çılgınca eğlenin.

Dünyaca ünlü Didim Altınkum plajı, yaz aylarında binlerce yerli ve yabancı turistin gözde mekanı olmuşken, sizin neden olmasın? Yeşilkent, Orman kampı ve Sahte Cennet plajları da yazın keyfini çıkarmak için muhteşem kumsalları ile sizleri bekliyor. 20 km uzaklıkta bulunan Akbük muhteşem doğası ve güzel sahilleri ile sizi büyülerken,
akşamları D-Marina da yemeğinizi yedikten sonra ister dolaşır, ister eğlencenin tadına varırsınız.

Cahit Sıtkı Tarancı Kısa Şiirleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Cahit Sıtkı Tarancı Kısa Şiirler


Cahit Sıtkı Tarancı Kısa Şiir

Yalan Dünya

İlk günden alıştığımız emektar dünya,
Anne yüzünde dost yüzünde evlat yüzünde.
Her sabah yeniden başlayan şeye doymadık,
Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.

Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
Başımız darda kalınca el açtığımız yer.
Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.

Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz.
Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,
Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz.

Esmer Güzeli Yarim

Bu meltemli geceler,
Su sesi, ayışığı,
Uzayan türküleri
Cırcır böceklerinin,
Bu cümbüş, bu muhabbet
Bu tatlı uykusuzluk,
Hep senin şerefine,
Esmer güzeli yarim.

Aşk İle

Baktım ki gökyüzü baştan başa bulut
Unut diyor o güzel günleri unut
Baktım ki deniz her dalgasıyla düşman
Kuşlar av peşinde balıklar pusuda
Çok gerilerde kalmış çıktığım liman
Yok görünürde sığınacak bir ada

Baktım ki musibet gün gelip çatmış
Yolcusunda tayfasında şafak atmış
Ne yelken kâr eder ne kürek ne istim
Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi
Aşk ile koskoca dağları düz ettim
Avladım sonunda o civân kekliği

Can Yoldaşı

Can yoldaşın olmazsa olmasın
Yalnızım diye hayıflanmayasın,
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi
Bir anne şefkatine musavi.
Üç adım ötede deniz
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara
Ağac yaprak verir, sır vermez rüzgara
Ve kış yaz,
Dalda kuş eksik olmaz
Dağ başında duman
Yalnızlık nedir göreceksin
olduğun zaman.

Bir Güzel

Bir güzel bilirim, bir daha bilmem
Onda gör cilve nedir, eda nedir
Öyle satar kendini dirhem dirhem
Ondan bu gönül deli divanedir

Nerden çattım böylesi bir güzele
Netsem, neylesem o kız geçmez ele
Kaptırdım kendimi bir kere sele
Bana sor dalga nedir, kaya nedir

Gündüz işimde beni şaşkın eder
Gece düşümde beni çılgın eder
Ayrılığı başımdan aşkın eder
Bir sevda ki yanmaktan başka nedir?

Gündüz

Ey sâkin suları karıştıran el,
Balıklara huzur vermiyen dalgıç,
Ey zenginle fakir, çirkinle güzel
Arasında keskin parlayan kılıç.

Gündüz, ey sızlayan kalb, ağrıyan diş,
Ey yaşamaktaki tükenmez tasa,
Git sor niçin sana düşman kesilmiş,
Geceden geceye uçan yarasa.

Bir Lahzam

Aynadaki aksim, gölgem, bir de ben.
Var mıdır, yok mudur onlar sahiden?
Aşina değiller çektiklerime;
İçlerinden biri gelse yerime.

Ben bir gölge olsam, yahut bir hayal,
Onlar gibi hissiz, onlar gibi lal.
Olsa bütün ömre bedel bir lahzam;
Var görünsem, onlar gibi yok olsam!

Kar Ve Ben

Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?

Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!

Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;

Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.

Eğlenceli Maniler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Eğlenceli Maniler

Tugbam sitesinde en güzel Eğlenceli Maniler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Eğlenceli Maniler
Eğlenceli Maniler
Eğlendiren Maniler

Sütü koydum kazana yolladım trabzona sevgilimle karar aldık gelecek ramazana

Çıktım dağlar başına Bakayım yollara ben Bir güne katlanmazdım Yıllara katlandım ben

Deniz ne kadar derin, Dibi ne kadar serin. Senin en güzel yerin, Bana bakan gözlerin!

Adilem sen kaçarım inci mercan saçarım dünya deniz olanda gönlüm nere kaçarım

Bahçelerde kayısı Zerdalinin dayısı Aşklarımın sayısı Şeftalinin büyüsü

Ağlarım çağlar gibi, Derdim var dağlar gibi, Ciğerden yaralıyım, Gülerim çağlar gibi, Her gelen bir gül ister, Sahipsiz bağlar gibi

Bostanlarda fasulye Anam gitti gezmeye Ben anamdan örendim İnce boncuk çizmeye

Koyunum var karaman Gaybolursa araman Ben bir reçber kızıyım Şehirliye yaraman

alıntı

Sevgilime Romantik Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Sevgilime Romantik Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Sevgilime Romantik Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Sevgilime Romantik Sözler
Romantik Sözler kısa
Sevgilime Romantik Sözler facebook

Ruhumu yerlere serip hasret cektirende olsan, ne askina bedduam nede sana kinim var,Deryada akar gibi binbir dertle dolsamda, seni mahsere kadar sevmeye yeminim var!

– Sözlerin aklımda yada aklımın ardında, Hayalin karşımda yada sesin kulağımda, Ya ben çıldırıyorum, yada çok özlüyorum, Ya özlemek, yada özlenen çok özel BİRTANEM.

– Bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim, Ve sen hangi alemde hangi düşlerde isen gel, Çünkü gülüşünü çok özledim…

– O sessiz aksamda ay ışığı geceme girdi, karanlıkta kalan kalbimi aydınlattı, ardından yakamozun ışıltıları ressamları kıskandıran resmini yansıttı deryaların kalbine bebeğim…

– Eğer şu an konuşacak durumda olsaydım, Sesini duymak için neler vermezdim, Seni ne kadar çok sevdiğimi anlatamam, Yolunu bulabilseydim zaten şu anda çile çekmezdim..

– Gecenin karanlığındasın, güneşin ışığında, Suyun damlasında, selin coşkusunda Kimi yanımdasın kimi rüyamda Ama hep aklımdasın sakın unutma…

– Sevgimi bir yerde gökyüzüne yerleştirdim, Kimse beni farketmedi, gözyaşı olup yağdım, Sıcak günlere inat, Yağmurun gözyaşı olduğunu kimse anlamadı, Sen bile…

– Yüreğim umulmayan yaralarla başedemezken, Bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim, Ve sen hangi alemde hangi düşlerde isen gel, Çünkü gülüşünü çok özledim…

– Kimine göre ateştim cayır cayır yanan, Kimine göre bir yıldız hep parlayan, Kimi çiçeğe benzetirdi hiç solmayan, Ama ben senin için su olmak isterdim hep muhtaç olunan.

– Elbet rüzgar ve deniz taşır emanetlerini, Bekle gün gelir güneşim bulacaktır seni, Akşamları balkona çık, gözlerini kapat, Rüzgar benim yerime öpecek seni…

– Sana Binlerce Gül Vermek Isterdim Ama Güller Solar, Sana ömrümü Vermek Isterdim Ama Bir Gün ölecegim, Sana Sadece Sevgimi Veriyorum Sonsuza Dek Süreceği Için…

– Sevgiyi Gostereceksin Soylemek Yetmez,sevgi Gozlerinde Olacak Sozlerin Yetmez, Sevgi Herseydir Kalbe Hapsedilmez, Seveceksin Benim Gibi Ama Yuregin Yetmez

– Gökyüzünden Bir Yıldız Seç Bu Gece. Gözlerin Gibi Parlak Ve İşıl İşıl Olsun. Benim Içinde Bir Yıldız Seç. Parlak Olmasına Gerek Yok. Sana Yakın Olsun Yeter…

– Dost deniz kenarindaki ta$lara benzer, önce birer birer toplarsin. Sonra birer birer atmaya ba$larsin. Yalniz bazilarini atmaya kiyamazsin. I$te sen onlardansin..

– ßir gün öLe çok SevmeLiyimki Sonsuza dek içimdE kaLmaLı, kar$ımdaki inSan kar$ı koyamamaLı, ßir gün öLe çok SevmeLiyimki beni yaktıkLarında biLe kaLbim sapasağLam kaLmaLı, bu Sevgiden utanmamaLı, bu Sevgiyi boşa harcamamaLı..

– Seni tanıdığım gün,Hiç ihtimal vermemiştim aşk’a,Dudaklarımda gecenin ıslaklığı,Ben sendeydim,istanbul suskun, istanbul mağrur istanbulda yapayalnız bir geceydim,Zamandı yüreğim, Zaman seni tanıdığım her güne, Alışkanlıktı bildiğim,Hep araya girerlerdi oysa, İlk görüşte değil, İlk öpüşte öldü bütün duygularım..

– Bu aşkın biletini istediğin gibi kes Nasılsa gidiyorsun, biliyorum git Ama ardında ağlayan bir çift göz Paramparça bir yürek Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan Çek silahı daya sırtıma Titrersem namerdim Sen vurdun da ben ölmedimmi

– Sesin Değdiğinde Yüreğime Yüreğim Titriyorsa Avuçlarında ve Her Kapayışta Gözlerimi Üşüyen Bakışlarım Isınıyorsa Bakışlarında Tek Çarem Fısıldamaksa Eğer Avazım Çıktığı Kadar Fısıldayacağım…Seni seviyorum.

– Çilgin gibi sevmistik, Kullar ayirdi bizi. Kader degil sevgilim, Diller ayirdi bizi…

– İliklerimde ki seni sensizlige ilikliyemedim…

– aLaca KaranLıkta oLsun öLümüm Kısın LambaLarı Kısın aLın GötüRün BüTün umutLarımı Kaderim DünYada KaLsın…okuSun öLüm FeRmanımı SaVcı TopLansın üÇ BeŞ dosT oN YaBaNcı KuruSun aRtıK DaRaĞcı…BeNi HayaLLeRimin BiTTiği YerDe aSın.

– Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum..

– Deprem gibi girdin içime, fay hattı çizdin kalbime, enkazlar bIraktın üstümde, artçılar hala devam etmekte yüreğimde… Özlenmektesin bir tanem 8,4 şiddetinde….

– Bir hüzündür aldı yine yüreğimi, Gözlerim doldu ağladım zamansız.. Çıkmıyor aklımdan gözlerin! Sevgi doluydu, masum ve abartısız.. Ayrılıktır bu! Yaşanmadıkça bilinmez amansız.. Acı çekiyor bedenim, dönmek istiyor sana, Ama ruhum kararsız

– Hani Gözler Vardır ya Sözleri Anlatır Hani Sözler Vadır ya Gözleri Ağlatır Hani Anılar Vardır ya Değeri Geç Anlaşılır Birde Aşk Vardır Sseni Anlatır..!! Dostluk Kura Bİlmek İçin Zorlukları AŞmaya Gerek Yok. Dost Olabilmek İçin Tatlı Bİr Tebessüm Bİle Yeter İnan

– Biz kimleriz diye sorma, biz hayata bosvermislerdeniz. Bize hayat nedir diye sorma, biz hayat deryasinda yüzenlerdeniz. Bizi arama lüks meyhanelerde ,biz dost sarabı icenlerdeniz.Bize dost, arkadas nedir diye sorma, biz onlar için ölüme gidenlerdeniz.

– ÖLüMü TeSLimALDı HüZüN İçİmDe SeNdeN KaLaN CaM KıRıKLaRı AyNaDa SenSiz HüzüN SeNSiz HiçKiMSe DinDiReMeDi Bu HıçKıRıKLaRı BiRGeCe YaRıSı AnSıZıN GöReCeKSiN KöŞe BaŞıNdA NöBeT TuTuYoRDu HüzüN ÖyLe KoLaY DeĞiLDiR BeNi UnUtMaK HaLa SoKaKLaRıMDaDıR AYaK İzİM..

– seNi YıLdızLara Benzetiyorum onLar Kadar etkiLeyici,Çekici ve GüzeLsin Ama AraNızda Tek Fark Var OnLar MiLyonLarca Sen BirtanesiN

– Sesini duyamasam Yüzünü göremesem Varlığını hissetmesem Seni özlemesem Yüreğini sevmesem Yazılarını okuyamasam da Yanımdasın Biliyorum… SENİN YANINDA SENİN ELLERİNLE YAPMAK İSTİYORUM HER ŞEYİ SENİNLE YÜRÜMEK SENİNLE KONUŞMAK SENİNLE PAYLAŞMAK SEVGİYİ VE…. SENİNLE YAŞAYABİLMEK HER ANI…

– HER BAKTIGIMDA SENİ GÖRÜYORSAM, HER İSİTTİGİMDE SENİ DUYUYORSAM, HER DOKUNDUGUNDA SENİ HİSSEDİYORSAM, Bu Seni ÇOK ÖZLEDİGİMDENDİR

– Kalk gel hangi uzak yerdeysen,erimeden karlar.gel gör daldaki beyazını soğunu havanın..Duy sesini yağanın,havadaki sessizligin sensizligini..Karlar erimeden GEL…

– AŞK DENİZİNDE YÜZÜYORUM, BOGULMAMAK İÇİN KULAÇLARIMI SIKLAŞTIRIYORUM,AMA NE FAYDA O DENİZİN İÇİNDE BOĞULUYORUM VE VE BİR BAŞKA ALEME GEÇİYORUMBU ALEMDE NE NEFRET NE İKİ YÜZLÜLÜK VAR.SADECE MASMAVİ DENİZİNDE AŞKIN VAR…

– SENI SEVDIM; GOZLERIN ICIN SENI SEVDIM; SOZLERIN ICIN SENI SEVDIM; GULUSLERIN ICIN SENI SEVDIM; KENDIMI SENDE BULDUGUM ICIN GORMEZ OLDU BU GOZLERIM,HER GECE SENIN ICIN AGLAMAKTAN; KALBIM IFLAS ETTI ARTIK,SUREKLI BU ACIYLA YASAMAKTAN….

– İçimden bir şiir yazmak geldi, Yazıyorum,çünkü seviyorum, Seviyorum,çünkü hissediyorum, Hissediyorum,çünkü yaşıyorum, Yaşıyorum,çünkü seninleyim!…

– Sabahları seninle dogar içimdeki güneşin,gülücüklerinle sıcaklıgımı arttırır ve batmazcasına daha çok ısınırım…Kaynagı sevgi olan ne batar ki hayatta ?

– Şu anda ağlıyorum ama sevinçten.. Niye mi??? sana sahip oldum için,sevgilim birtanem,minik kelebegim,aşkım,dağ çilegim….

– Soguk havalarda hiç üşümedim biliyo musun??? Hep senin sıcaklıgın ısıttı beni… sevginin sıcaklığıydı beni ısıtan.kalbime yazılmışsın bir tanem….

– ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirganlaşıyor bulvar ışıkları Tarih de kekemeleşiyor bazan Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini Anısı bizsek eğer bu kentin Unuttuğu türküler bizsek Acıyı rehin bırakıp bir güle Anımsatmalıyız bunları bir bir Seni tanımadan önceBiri gelip sorsa ki sen hiç şiir yazdın mıGüler geçerdim Hep gülerdim sevda için şiir yazanlara Nasıl anlatılır derdim duygular-kağıt ve kalemle İnsan sevdiğini söylemeli göğsünü gere gereAma şimdi anlıyorum yazanları Ve sevgiliye yazılmıs sözcüklerinNe anlama geldiğiniÇünkü artık ben de yazıyorum Çünkü artık bende seviyorumVe işte bunu söyleyemiyorum Kağıt ve kalemin gözyaşı ile yapmış olduğu dansa Ben sadece titreyen ellerle eşlik ediyorum.

– Ben,Sende sevdim gülümsemeyi, Sende gördüm bakışların en derinini,Yaralı bir kuşu okşar gibi, usulca… Yüreğime yavaş yavaş dolan kelimeleri sende duydum. Bu hasret kalmışlığımızı, gözlerinde parlayanyıldızlarla vurdum. Ben senin, o gamzeli gülüşlerine vuruldum. Kaybettiğim aşk anahtarını ben, senin yüreğindebuldum. Gamzeli gülüşlerine güldüm ben en çok… Bir de bana bakan minicik o kara gözlerine.Ben, bir tek sana güldüm içten, Bir tek seni sevdim, yürekten.Bir tek, seninle birlikte, başbaşa söylediğimiz şarkıyı doladım dilime.Ben senin gamzeli gülüşlerini sevdim, Öylesine içten, öylesine deli dolu, öylesine berrak……..

– Sana öyle muhtacım ki, telefondaki sesine, erkeğim diyen diline, seni seviyorum diyen kalbine.. Sana öyle muhtacım ki o ufacık ellerine bana öyle bakan, dokunmaya kıyamadığım tenine…

– Birgün dudakların kurursa okyanusu getiririm sana, Bir gün gelipte ayrılacak olursak Aradaki mesafe ,yollar ve menziller Ne kadar uzak olursa olsun Sen yine de omzunu bir yokla Elimi yine orada hissedeceksin !!!

– Sen çatlayan dudaklarıma Bir damla su ıçimdeki yaşama Tutkusu Avuçlarıma düşen Bir kartanesi Sen Sevgilim, sevdigim,taptıgım HERŞEYiMSiN… Seni ne kadar sevdiğimi bilmek istersen Gökyüzünden düşen yağmur damlacıklarını Tek tek tutmaya çalış Tutamadığın her damla Seni sevdiğimin ispatıdır…

– Gerçek aşkı bana tattıransın Özlemle tanrıdan dilediğim, hayatımın anlamısın Gözlerinde içimin titrediği tek insansın Bir tanem, sevdiğim, herşeyimsin aşkım Sabırsız gecem, derin nefesimsin Sevgisine doyamadığım, en güzelisin en güzel çiçeğin Yaşama sebebimsin, herşeyimsin aşkım Bir tanem, sevdiğim, herşeyimsin tatlım Dalgın bakışım, buğulu gözlerimsin Yokluğuna dayanamadığım diğer yarımsın Yürek atışım, gönülden sevdiğimsin

– Seni düşünürken ya bir tebessüm yapışıyor yüreğimden yüzüme , ya gözlerim dayanamıyor ölümcül hasretine baktığım herşey gördüğüm hiç bir şey sana benzemiyor. Hiç bir acı hiç bir hasret seninki kadar ölümcül olamıyor..

– Günesin buz tuttugu yerde bir alev görürsen, Bil ki o yalniz senin için yanan kalbimdir.

– Bu dünya yalanci bir dünyadir, gözleri görmeyen asik olandir, gördüklerimizin hepsi yalandir, Allah’im bu yolcuyu uyandir.

-Kalbim seni unutacak kadar adi ise ellerim onu parcalayacak kadal asildir.

Basini gögsüme yasladiginda tek bir düsmanim vardir:geçip giden zaman.

Seni benim kadar sevenler , sana benim kadar hasret kalsin.

Sen elimden tutunca, deniz basardi içimi. Sen elimden tutunca, yüregim yesil yosunlara takilip günlerce dip akintilarinin pesisira gitmk isterdim.

Yanagina konan kar tanesi eriyip dudaklarina indiginde o bir damla serinligi biriyle paylasmak istediginde yönünü rüzgara dön yeter. Çünkü ben o rüzgardayim….

Ben seni dün sevmedim, çünkü dün bitti. Ben seni bugün sevmedim çünkü bugün bitecek. Ben seni yarin sevdim çünkü yarinlar hiç bitmeyecek…

Ask bir elma sekeridir. Sekeri yersin sapi kalir…

Rüyalarini gül yapraklaiiyla yatagini papatyalarla süsledim, üzerini sevgiyle örtüp tüm kabuslari aldim ki en güzel rüyalari sen göresin..

Yillar vardir nasil geçtigini bilmezdim, bir gün vardir yasamin anlamini degistirdi bana dair; hissetmedigimi, bilmedigimi yasatti, iste o ani senle yasadim senle sevdim.

Kalem olsa dünyadaki bütün agaçlar ve bütün denizler mürekkep olsa senin siirini yazamam yinede…

Yaprak döken gençligimin satir aralarinda alti kirmiziyla çizilmis ve tirnak içine alinmis suskunlugumun bas harflerisin.

Utanirim , söyleyemem yasadigim yalnizligi , kelimeler yetmiyor ki , bu mu sevda dedikleri.

Yaninda benden yakin baska biri de olsa , her seyi inkar etmis inandirmis olsanda , ve ona duygulanmis sevdalanmis olsanda , biliyorum bu gece beni düsüneceksin.

Enterasan Sözler 2012

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Enterasan Sözler 2012

Tugbam sitesinde en güzel Enterasan Sözler 2012 sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Enterasan Sözler 2012
Enterasan Sözler 2012
Enterasan Sözler kısa


Enterasan Sözler 2012

Aşık OLma Fazla Acısı Çoktur, Acı Çekme fazla Aşk Kalıcı Değil Bu Dünyada.

Uzaklarda Arama Kendini Aynaya Bak Görürsün kendini..

Gül Dikenli OLsada Güzel Görünür, Kendini Güzel Sanan Kadınlar Makyajla Bişeye Benzerler.

Bende Söz Bitmez Sende Dinleme Arzusu Bitmez!

Fazla irdemele muhabbetleri merak etme geçen sözleri sonunda üzücü bir nokta Olursun.

Kaybedilince Değeri Anlaşılan insanlar, Artık oLmayan Zaman içinde Değerli Olurlar.

Yolları Giderek Bitiremezsin Ama Bakarak Bitirebilirsin.

Canım Sen Vodafone Gibi Anı’nı ya$arken ben Avea Gibi Heryerde Seni Kapsama Alanıma aLırım 🙂

Kızlar Gül Gibidir Uzaktan Güzel Kokar ve görünürler Yakınlaştığın zaman Dikeni Batar.

Sen Sakin Ol ben Senin yerine Heycanlanırım 🙂

Kalbimi yeniledim Yinede Buldun Beni A$k!

112’ye Bağladım kendimi Arıza Çıkarıyorum gel Onar beni 🙂

Başkası Olma Kendin Ol Belki ozaman insan Olursun.

Sigara ve içki insanı Siroz, Hayat Ve Aşk insanı Verem Eder.

AzraiL’Le Hayat kumarı Oynuyorum Lütfen Rahatsız ETmeyi, 1 – 0 öndeyim.

Fazla Ağlama emzik Yok Yanımda Alış Artık Bu hayata Aşk Acısı Çekeceksin Doya Doya, üstüne Su iç Rahatla 🙂

Senin için denize atlarım ama bugün deniz tuttu yarın atlasam Olurmu? 🙂

Şimdi Aşkın için biLeklerimi kesicem öLürüm Diye korkuyorum 🙂

GüLme Komşuna oLursun muşmula 🙂

Yavaş yerler Yaş, üstümdeki Saten Kumaş

3 Dileğim Var Sen Ben ve Senden Sonra Geçireceğim Mutlu Bir Hayat.

Yürü Be güzeLim Endamını Görelim, hadi gel geri Şimdi Yüzünü görelim 🙂

Yükseklik Korkum var Ama uçağı çok seviyorum 🙂

Aşkım Şimdi Sana OLan Sevgimi haykırmak istiyorum Ama miLLer Rahatsız Olur Ses yapma Diyor Hemşire Abla 🙂

iyi Yolculuklar Mesajları

Pazar, Haziran 17th, 2012

iyi Yolculuklar Mesajları

Tugbam sitesinde en güzel iyi Yolculuklar Mesajları sizler için hazırlandı
. Buyurun iyi Yolculuklar Mesajları

Farın Açık olSun Yolunda Açık Olsun iyi yolculuklar Dilerim

DOSDOGRU BiR YOLDA HiC AKSAMADAN SU GiBi GiDiP GELMEN DiLEGiYLE, iYi YOLCULUKLAR.

iyi yolculuklar Birtanem Sen Giderken Arkandan DuaLarımı Eksik Etmicem Sen Gelene Kadarda Seni Düşünecem Birtanem iyi Yolculuklar.

YOLCULUK NEREYE OLURSA OLSUN, DONUSUN BiZiM EVE OLSUN! 🙂 KENDiNE DiKKAT ET, iNiNCE MUTLAKA HABER VER. iYi YOLCULUKLAR…

Aşk Yolculuğuna Actım Gönlümü Bekliyorum Seni Birtanem, Sevgi Tatiline Çıkacağımız Günü Bekliyorum Meleğim..

DUNYA KAZAN, SEN KEPCE. DOLAS BAKALIM. BU KEZ YOLCULUK NEREYE? HEDiYEMi iSTERiM ONA GORE 🙂 SEVGiLER, iYi YOLCULUKLAR…

Karakterin Gibi Yolun Açık Olsun Sağlığın Gibi Yollar Güzel Olsun Dualarim Seninle Olsun iyi yoLculuklar Sevgilim…

BOL BOL DiNLEN, EGLEN, GUZEL GUZEL YUZ AMA DENiZi, GUNESi, KUMU FAZLA TUKETME! BiZE DE LAZIM DAHA 🙂 iYi TATiLLER

Mutlu Neşeli ve Huzurlu Yolculuklar Diliyorum Su Gibi Git Su gibi Gel Birtanem iyi yolculuklar!

PIRIL PIRIL DENiZ, ALTIN SARISI KUMSAL, BOL GUNES, GUZEL KIZLAR… KISACASI MUHTESEM BiR TATiL iCiN HERSEY SENiNLE OLSUN 🙂 iYi TATiLLER…

Tatillerin En güzeli Senin Olsun Birtanem iyi yolculuklar!

DENiZ, KUM, GUNES, HAVUZ, YANINA BiR DE MEYVELi BUZ, HERSEY GUZEL AMA BiZ BU KEYiFTE YOKUZ ?

Bu tatilde inşallah Sensizken Göz Kapatıp Açıncaya Kadar Geçer Aşkın Sana Ve Kendime iyi yolculuklar Diliyorum.

Dostluk Mesajları

Pazar, Haziran 17th, 2012

Dostluk Mesajları

Tugbam sitesinde en güzel Dostluk Mesajları sizler için hazırlandı
. Buyurun Dostluk Mesajları


Dostluk Mesajları

Dostluk Mesajları
Kimsesiz zamanların yalnızlığında,aydınlık diyarların masalsı görüntülerinde,küçük bir çocuk yüreğinin annesine olan sevgisi değerinde bir merhaba dostum nasılsın.

Dost vurulunca değil unutulunca kahrından ölürmüş.Biz dostlarımızı kır çiçekleri gibi avucumuzda değil kurşun yarası gibi yüreğimizde saklarız.

Gönüller birdir dünyalar ayrı olsa da. Arkadaşlıklar,sevgiler,aşklar yalan olsa da umrumda değil dünya yansada biz dostu unutmayız dost uzakta olsada.

Dost deniz kenarındaki taşlara benzer.Önce tek tek toplarsın sonra birer birer denize atarsın ancak bazılarına kıyamazsın.İşte sen o kıyamadıklarımdansın.

Zaman gelir yollarına kar yağar,etrafını hüzün bulutları sararsa,ne zaman bir dosta ihtiyaç duyarsan dost olabildiğim kadar burdayım.

Hep zamana yenik düştük esiri olduk anlamsız koşuşturmaların.ama bir kez adını yüreğimize kazıdığımız dostlarımızı hiçbir zaman unutmadık.

Dost bazen minik bir kuş bazen var olmayan sevgili, kimi zaman saksıda bir çiçektir, ama asıl dost seni senden çok sevendir

Her dostluğun gökyüzünde bir meleği varmış, yeryüzünde biten her dostluk için gökyüzünde bir melek ağlarmış, sana ant olsun ki bizim meleğimiz asla ağlamayacak…

Dünyada birçok insan vardır. Kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi ağlayıp, kimi gülüyor ama güzelliklere ve mutluluğa layık bir insan var ki,o da su an bu mesajımı okuyor.

Dost dediğin deniz kenarındaki taşlara benzer, önce birer birer toplarsın, sonra yavaş yavaş atmaya baslarsın. Fakat bazılarını atmaya kıyamazsın, sen atmaya kıyamadıklarımdansın.

Güneşe bağlandı korkuyla önce insan. Sonra ateşe, suya … Ay battı su kurudu gün bitti.. Sevgi kardeşlik dostluktu sonsuz olan..can dostuma

Dostluklara mesken ßu yürek asklara degıl sevgılının gozlerıne degıl dostun sozlerıne, selamın’a merhabasına muhtac bu yurek merhaba ey dost bu gece de yurektesın…

Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma !

Mutluluğun peşinden koşma mutluluk senin peşinden koşsun ve hayatta öyle mutlu ol ki gözlerinde akan bir damla yaş arayıp da bulamayanların sadakası olsun.

Belki diyorum; SEVGİ nin ne demek olduğunu biliyoruz ama GENÇLİĞİN ne demek olduğunu anladığımızda bu dünyadaki işimiz bitmiş olacak…