Posts Tagged ‘büyük’

facebook büyük ve uzun duvar mesajı yazma kodu

Cuma, Haziran 22nd, 2012

facebook büyük ve uzun duvar mesajı yazma kodu nedir arkadaşlar?

Myspace nedir?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Myspace sosyal iletişim ağı
Myspace hakkında bilgi

Myspace nedir?

MySpace sanal ortamda kullanıcı denetiminde iletişim ve arkadaşlıklar kurulabilen, kişisel profillerin, blogların, grupların, resimlerin, müzik ve videoların barındırılabileceği bir sosyal iletişim web sayfası’dır. Önceki karargâhı Beverly Hills’te iken 16 Mart 2007’de sahibi News Corporation’un bulunduğu New York’a taşınmıştır. Myspace özellikle henüz ünlü olmamış grup ve şarkıcıların yararına bu genç sanatçı adaylarına herhangi bir ücret vermeden şarkılarını siteye yükleyip büyük kitlelere sunma imkânı verir. Myspace yüklenen müzik eserlerinin telif hakkını yükleyen kişilerden alamaz, yani Myspace bir nevi bedava reklam sitesidir. Myspace’e fotoğraf ve kişisel bilgi eklenebilir. Bu eklenen bilgi “privacy” ayarları tarafından korunulmaktadır.

Steve jobs ölümü hakkında twitterda kim ne söyledi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Jobs’un Ölümü Twıtter’ı Kilitledi
Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un ölümü Twitter’ı da kilitledi
Steve Jobs’un ölümü Twitter’ı da salladı

Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un ölümü Twitter’ı da kilitledi.

Haberi duyan Twitter kullanıcıları hissettiklerini paylaştı. Jobs’ın ölümünün ardından milyonlarca insanın duygularını paylaştığı Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, kendi başsağlığı mesajında, “Teşekkürler Steve” yazdı.

İşte bazı twitler:

Jeremy Bryan: Huzur içinde yat. Dünyayı 21’inci yüzyıla sen taşıdın.

Jack Nicholson: Sevgili Steve. Tanrı kesinlikle Windows kadar iyi bir insan. Ona yardım edebilir misiniz? Böylece hayat daha güzel ve kolay hale gelir.

Jonathan Tejeda: Annemin iPad’in ne olduğunu bildiğini söylemesi, Steve Jobs’ın dünyada yaptığı etkiyi bana gösteriyor.

Fajar Jay Fikri: Üç elma insanların hayatını değiştirdi: Adem’in elması, Newton’un elması ve Steve Jobs’ın elması.

Reina Hidalgo: Steve Jobs, sen olmasaydın bugün ailemizle ve sevdiklerimizle iletişim kuramazdık.

DailyWordz: Steve Jobs neden farklı? Çünkü o hayalleri satmıyor ama üretiyor.

Brian Burgess: Teknoloji dünyası için üzücü bir gün. Dünya çok büyük bir hayalciyi kaybetti.

Darren Rovell: Steve Jobs, huzur içinde yat. Çalışma masalarımızda, kulaklarımızda ve ellerimizde izini bıraktın.

Nil Karaibrahimgil: Steve Jobs, elimize büyülü elmalar bırakan büyük buluşçu, huzur içinde yat ve mümkünse tekrar gel.

Yaşar Günaçgün: Rip Steve Jobs. Yaptığın her şey için teşekkürler…

Salih Kapusuz: Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un ölümü dünya için büyük bir kayıp. Teknoloji ve iletişim adına çığır açan büyük dahi Jobs’a insanlık adına yaptıkları için sonsuz teşekkür ediyoruz.

Berna Laçin: Hayal kadar uzak, şu anda evimde olacak kadar yakın, ürettiğin her şey icin teşekkürler Steve Jobs.Ve en güzel söz S.J’un arkasından söylenen: Üç elma insanların hayatını değiştirdi: Adem’in elması, Newton’un elması ve Steve Jobs’ın elması…

Gülben Ergen: ”Sağlıklı bir dilenci, hasta bir kraldan daha mutludur.” – -Steve Jobs.

BurcuBaydur: Steve Jobs için çok üzgünüm :((

SteveHills: Thank you for the difference. Steve Jobs, 1955-2011 (Fark için teşekkürler)

TimzZ: Steve Jobs.. A huge loss to technology. His products genuinely changed my life and I use them daily. R.I.P. StEVE.. (Teknoloji için büyük bir kayıp. Onun ürünleri gerçekten hayatımı değiştirdi ve ben her gün onları kullanıyorum.)

JeLiBoNss: “Steve Jobs” mekanın Apple olsun 🙂

Damon Lindelof: Garajında oturan her hayalci ve dünyayı değiştirebilecek kadar çılgın olan herkes adına, seni özleyeceğiz.

Adrian Kessler: Seni özleyeceğiz Steve Jobs. İneklerin dünyasında çok üzücü bir gün.

Perry Opel: Steve Jobs sen bir öncüydün. Seni kesinlikle çok özleyeceğiz.

Jenna Molby: Steve Jobs, sen yenilik kelimesine yeni bir anlam kattı.

Salman Rushdie: İlk Apple Mac’ime kavuştuğum günden beri Steve Jobs’ın kurduğu dünyaya aşığım. Gerçekliğin en mükemmel mimarlarından biriydi. Huzur içinde yat.

Arnold Schwarzenegger: Steve hayatının her gününde California rüyasını yaşadı. Dünyayı değiştirdi ve hepimize ilham verdi.

Dennis Haskins: “Bir kişi” farklılık yaratabilir. Tanrım sen Steve Jobs’ı kutsa ve yanına kabul et.

Emma Kennedy: İlk kez iPod’u gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Bize Ay’ı bir çubuğun içinde verdin. Huzur içinde yat.

Jim Carrey: Steve Jobs inanılmaz bir adamdı. Hard disk’imde sonsuza kadar yaşayacak.

Nisha Ezzati: Bu adam neslimizi ve çağımızı sonsuza dek değiştirdi. Huzur içinde yat Steve Jobs.

Richard Blackden: Bir sonraki Steve Jobs’ı nerede bulacağız?

Eos Chater: Steve Jobs’ın ölümü karşısında tek kelimeyle şok oldum. O benim hayatımın elmasıydı.

Dave Addey: Steve Jobs olmasaydı, kariyerim olmaz ve tüm Apple sanayisi var olmazdı. Teşekkürler Steve.

Nicki Minaj: Eğer Steve Jobs’ın ölümü hakkında bir şaka dahi duyarsam, deliririm. O adam dünyayı değiştirdi ve hastalıklı şakalar yapmak komik değil.

Kye Sones: Bizi teknolojide ileriye götüren bir efsane ve yenilikçiyi kaybettik. Huzur içinde yat.

Daisy Mcandrew: Dünyayı onun fikirleri ve başarılı olmadan düşünemiyorum. Geride bu kadar büyük bir elma damgası bırakmak ne kadar etkileyici.

Suhel Seth: Tanrılar Dünya’ya ağırbaşlılık ve yenilikle yeniden bir bakış atmalı. Apple onlara da erişecek… Cennette. Huzur içinde yat Steve Jobs.

Matt Galligan: Steve Jobs, teknolojinin çirkin dünyasına dokundun ve onu güzelleştirdin.

Hürriyet

Sağlık Şiirleri Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Sağlık Şiirleri,
Kısa Sağlık ile ilgili şiir,
Sağlık Şiirleri Kısa

Sağlıklı sanıyordum kendimi

Sağlıklı sanıyordum kendimi
Neden buralardayım şimdi?
İyice hasta olmadıysam eğer
Bu garip yatakta işim ne?

Ortalıkta koşuşturanlar
Neden toplandılar başıma?
Karşımda dikilerek
Neden dik dik bakmaktalar?

Sağlık şiiri

Ne apartman,hamamlar,nede hanlar,
Sağlığı en büyük nimet bilelim,
Hani nerde krallar,nerde hakanlar,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.

Kanuniydi saltanat sürerdi,
Krallar önünde tir tir titrerdi,
Bir nefes sıhhate dünyayı verdi,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.

Strese girme,herşeyi etme tasa,
Mirasçın sevinsin doluysa kasa,
Dünya çok güzeldir,hayatsa kısa,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.

Dert düşürür yatağa,süründürür,
AYDIN`i sözlerin çok düşündürür,
Ağacı kurt,insanı dert öldürür,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.

Sağlik

mevsime göre giyin,
Hiç üşütme kendini.
Zamanında aşı ol,
Sık sık yıka elini.
Yüreğini rahat tut,
Her şeyi dert edinme.
Olumsuzluğu unut,
Önemlidir beslenme.
Kızartma,yağlı,acı,
Sağlığı bozmaktadır.
Sebze,meyve baş tacı
Süt en doğal gıdadır.


YEŞİLAY

İçme sigarayı,
Kullanma uyuşturucuyu
Dokunma alkola
Gel sende katıl yeşilaya.

Zararlıdır bunlar,
Alışkanlık yapar,
Bir kere içsen
Bir daha iç diye zorlar.

Sakın kullanma bu maddeleri
Bunlar sağlığını bozar,
Katıl sende yeşilaya
Veda et sigaraya, uyuşturucuya…

sağlık öğütleri

Seviyorsan canını
Vücuduna iyi bak
Kuvvetlendir kanını
İstersen çok yaşamak

Sen yaşarsan
Bu vatan
Ancak yaşar yükselir
Bunu bil böyle inan sağlık varlıktan gelir

AtatÜrk-cumhurİyet

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bir gün sordum babama
Atatürk neden büyük?
Çocuğum dedi bana
Onu seviyor her Türk

Çok kötü bir zamandı
Uçurumdaydı vatan
O’büyük kahramandı
Yurdumuzu kurtaran

O’nu biz değil yalnız
Üstün tanır her millet
En büyük eseridir
Kurduğu Cumhuriyet

Kalbimiz sevgi dolu
Yol gösteren o Türk’e
Yolumuz onun yolu
Bağlıyız Atatürk’e

İ. HAKKI TALAS

23 Nisan Şiirleri İki Kıtalık

Cuma, Haziran 22nd, 2012

23 Nisan Şiirleri kısa

23 Nisan Şiirleri 2 Kıtalık

23 nisan

Geldi 23 nisan
Herkez sevinçli olsun
Erken kalkıp gidin okula
23 nisanınızı kutlayın

Giderim oyunlar oynarız
Yürüş yaparız
Güzel şeyler yaparız
23 nisan çok güzel

ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRİ

Arkadaşlar, sevinelim,
Hep gülelim, eğlenelim;
Sıkılmasın hiç canımız;
Çünkü bugün bayramımız…
Oyun, alay, dernek düğün,
Hepsi bizim işte bugün…
Çocuklara hor bakmayın;

İncitmeyin, esirgeyin…
Ana yurdun oğlu, kızı,
Umut veren şen yıldızı.
Yarınları parlatacak;
Şenlenecek her bir ocak…
Korunacak cumhuriyet,
Yükselecek bu memleket…

Ekrem ŞENOZAN

23 Nisan

23 Nisan’da açtı Büyük Meclisi.
Meclise oldu başkan Atatürk’ün kendisi.
Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi.
Bu millete yakışan en iyi demokrasi.

23 Nisan

Atamızdan armağan
Bu mutlu gün bize
Sevinsin her türk
Bu bayram hepimize

Biz çocuklar buradayız
Hep gülüp oynamalıyız
Atamız bize verir bayram
Biz bu bayramı kullanmalıyız

Burcu Çarıkçı

23 Nisan

Bugün ne mutlu bize,
Haydi hep gülsenize,
Müjde dağa, denize,
Geldi 23 Nisan.

Sokaklar dolu bayrak,
Yollara kurulmuş tak,
Şöyle bir etrafa bak,
Geldi 23 Nisan.

Fahrunnisa Elmalı

Bırak..

Cuma, Haziran 22nd, 2012


BIRAK

Bırak..
Gün olur ben bile unuturum,
Neymiş seni sevmek, senden bahsetmek…
Efkarım diner içimde bir gün.
Bir kız ölür içimde,
Onu bile unuturum çıkmadan kırkı.

Bırak..
Gün olur ben bile severim başkalarını
Acım diner, yaşım diner, sancım diner…
Gün olur ben de yaşlanırım,
Başkalarının başında dizlerim titrer…

Bırak..
Gün olur ben bile uyanırım
Senden sensizliğe cesaretle, güçle…
Sendelemeyecek gibi asla, tutunurum yaşama.
Git şimdi uzatma…
Vedalar bize göre değilmiş.
Yine anlaşalım beraber,
Yarın yine görüşecek gibi ayrılalım.
Başkaları dokunana kadar uyanmayalım.
Öyle sitem etmesin gözlerimiz.
Yudum, yudum iç sigaranı.
Ellerini ellerimden hemen ayırma.
Bitene kadar gün,
Gidene kadar yanımdan… beni bırakma.
Sonra… sonra… bırak…

Bırak..
Gün olur avlanır yine ceylan gibi yüreğim.
Yalnız bir aslanın pençelerine.
Ruhum söndü derken kıvılcımlanırım ben yine.
Tam elimi ayağımı çekmeden senden,
Son kez gülümseyerek bak gözlerime,
Bir iki satır yazsın gözlerin beynime.
Gidince eve, öldü diyeceğim resimlerimize.
Dualar edeceğim huzur bulman için.
Güzel sözler edeceğim sana.
Baştan aşağı süzeceğim hatıralardaki bebeğimi.
Bir mezar kazacağım anılarımın tam ortasına,
Kefensiz koyacağım seni içine.
Son giysine sarılıp ağlamak için,
Çalacağım onu senden.

Bırak..
Gün olur başkaları için bile yazarım şiirler.
İltifatlarım olur onlara da birkaç kelime.
Gün olur doğarım yine.
Hem… hem belki sahiden,
Öpebilirim de birilerini.
Dokunduğumda yangın hissederim yine bir tende.

Hadi git şimdi…
Son yalancı tebessümünü koy dudağına,
Kokunu son kez ver bana,
Ellerimi bırak hadi.
Aynı anda birbirimize dönelim arkamızı.
Hadi son kez değilmiş gibi de
Dünyada en sevdiğim o sözü,
“Seviyorum seni” de, yalan olsa bile…
yapabildiğin en güzel rolü yap şimdi
hızlandır kalp atışlarını ben hızlandırmışım gibi…
durduracağım kalbi hissetmek istiyorum.
Tamam işte, şimdi vakti geldi,
Yum gözlerini bana ve düne.
Arkanı dön şimdi,
Üç adım at büyük büyük,
Sonra da arkana bakmadan koşmaya başla,
Bensizliğe, yalnızlığa…

Bırak..
Gün olur,
Ben olmam,
Sen olmazsın.
Bilmiyorum ne olur?!

Aşk…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşk…

Yalnız olanlara;

Aşk bir kelebek gibidir,
Peşinden koştukça hep senden kaçar,
En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunu verir…
Aşk mutlu eder bazen de üzer ama aşk özeldir,
Aşkını hak eden birine sunrsan eğer…


Sevgilisi Olanlara;

Aşkın amacı birileri için ‘mükemmel insan’ olmak değildir.
Seni mükemmelliğe en çok yakıştıracak insanı bulmaktır…

Çapkınlara;

Sevmediğin birine asla ‘Seni Seviyorum’ deme..
İçinde olmayan duygulardan varmış gibi sözetme..
Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme..
Sevgi dolu bakan gözlere Asla Yalan söyleme..
Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, aşık olmadığın birine kendine aşık etmektir…

Evli Olanlara;

Seven insan ‘senin hatan yerine ‘özür dilerim’ diyendir…
‘Neredesin’ yerine ‘ben buradayım diyendir’..
‘Nasıl yaparsın’ yerine ‘niye yaptığını anlıyorum diyendir…
Ve aşk ‘keşke’ yerine daima ‘iyi ki’ diyenidir.

Kalbi kırık olanlara;

Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer,
Ve ilacı bu acıya alışmak değil; ondan ders çıkarabilmektir..

Aşık olmaktan korkanlara;

Aşka düş ama tökezleme, anla ama bekleme,
Paylaş ama isteme, yaralan ama acıyı içinde büyütme…

Sevdiğini fazla sahiplenenlere;

Sevdiğini bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa,
Oda seninle mutsuz olduğunu görmektir.

Aşkını itiraf etmeyenlere çekinenlere;

Sevdiğinden ayrılında aşk acı verir,
SEVDİĞİN seni terk edince daha çok acı verir..
Ama en acısı onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat vermemektir…

DÖNMEYECEK BİRİNİ HALA BEKLEYENLERE….

Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır.
Ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllarındır…
Senin Aşkını şu gün hak etmeyen , bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir.

O YÜZDEN BIRAK GİTSİN!……

__________________

Yağan Kar Tanelerinde Sen ve Ben

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Yağan kar tanelerinde dilek tutuyorum.
Önce düşeni ben, sonra gelen sen.
Erirdik beraber, karışırdık derelere.
Hemen eriyen ben, peşim sıra sen.

Hava soğuksa birleşirdik kartopu gibi.
Avuçları açık ben, kapalı sen.
Beklerdik ayazları, dört gözle donsun diye.
Göllerdeki su ben, kristali sen.

Dağlardaki beyaz kar, doruklara yayılmış
Çam ağaçları ben, dalları da sen.
Oluvermiş çağlayan ırmaklar başlangıcı.
Dalgaları ben, çakıl taşları sen.

Buluşma yerimiz olacak büyük denizler.
Fırtınaları ben bulutları sen.
Yağacağız bir ocak gecesi gökyüzünden.
Yağan kar tanelerinde sen ve ben.

Beyas 06-01-2010 Çorlu
Yılmaz Barıtlı

can dündar’dan

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun dondurduğunu,
ateşin yaktığını…
Sevgisizliğin insanın canını acıttığını…
Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor.
Her şey ona çok büyük görünüyor:
Ev, masa, anne, baba…
10´una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla
öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda
kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor.
15´inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden,
değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor.
Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği
odaları olduğunu, açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını
hissediyor, büyüleniyor. Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her
türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor;
ille seviyor, inadına seviyor.
20´sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor. Her şey ona küçük
görünüyor:
Ev, masa, anne, baba…
“Dünya küçükmüş; büyük olan benim” efelenmeleri başlıyor. Lakin dünya bunu
bilmiyor.
25´inde ayaklar biraz yere değiyor. Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor.
Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp
grileşiyor.
Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden
vurularak evleniyor genelde… 5 yıl önce uzak bir ülke olan “istikbal”,
daha yakına geliyor. “Bir denizde yangın çıkarma” hayali erteleniyor.
“Dünya zor”laşıyor.30´unda muhasebeye başlıyor insan:
“Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum”
dönemi…
Mevcut bilgilerin sorgu yeri…
Kuşkunun beyliği…Tehlikeli yaşlar: “Bunun nesine hayran oldum ki ben”
pişmanlıkları, “Hakkımı yediler” sızlanmaları, sırta saplanan hançerler,
çelmeler, dost kazıkları, ağır ağır olgunlaştırıyor insanı…
35, yolun yarısı…
Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir çadırda
uyanmadan 20´sine gelenler için gecikmiş telafi çağları…
Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan
yaşlar… Olgunluğun karasuları…
40´ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri yaşlanıp
ölmeye başladığında bocalıyor insan…
Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve
ikisini birden yeni sevda hayallerine…
Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, kırmızı arabalarla
çare aranıyor.
45´inde “istikbal” denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan…
Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor. Eski
dostlar, hatıralar kıymete biniyor.
Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini
merhamet alıyor. “Keşke”ler “iyi ki”lerle, hırslar hazlarla yer
değiştiriyor.
Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten
vazgeçmeseniz de, öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra…
Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım.
Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.

Can DÜNDAR

özlem bitti

Cuma, Haziran 22nd, 2012


özlem bitti
Sona erdi fırtınalı günlerim
Özlem rüzgarları çiçek açtı, gel
Doğdu özgürlüğün ısındı içim
Özlem taburları çiçek açtı, gel

Özgür ocağında gururum kaynar
Serildi yerlere demir kapılar
Ayrılık sancısı bitti güzel yar
Özlem sabırları çiçek açtı, gel

Kendi öz yurdunda esir olmuştun
Esaret altında kalpten solmuştun
Yine de doğruyu Hakta bulmuştun
Özlem zikirleri çiçek açtı, gel

Soydaşın Türkiye’m sevdalı sana
Öz kardeşim gel de kavuş Atana
Türk’ün havasını doldur kanına
Özlem nefesleri çiçek açtı, gel

Çok şükür güneşi gördü gözlerim
Birlik şarkısını söyler sözlerim
Ak toprağa secde eder yüzlerim
Özlem zincirleri çiçek açtı, gel

Gönderen: enes şimşek

ADINI KOYAMADIĞIM SEVDAM

seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıpta
beni göremeyen gözlerini…
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle birşey…
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki…
bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet birgün geleceksin
adını koyamadığım sevdam…

Gönderen: dilara çetin

Tutsam ellerinden ağlarsın

Cuma, Haziran 22nd, 2012

TUTSAM ELLERİNDEN AĞLARSIN

Tutsam ellerinden ağlarsın.
Benek benek büyür karanlığım.
Nokta nokta korkutur seni.
Tutsam ellerinden; ağlarsın

Toprak kokar avuçlarım , kan kokar.
Ben hoyrat gecelerde boy atmış fidan,
Boz bulanık sularda yıkanmış , arınmışım.
Geceleri çok yakınım yıldızlara,
Işığa çıkınca bir karışım.

Tutsam ellerinden ağlarsın.
Doğduğum köyü bir bilsen.
Gece gecemden büyük,
Acısı acımdan derin.
Tutsam ellerinden, üşür ellerin!

Cahit Sıtkı Tarancı

Ölüm yanıma gel !!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ölüm yanıma gel
Benim için tek ol,gelen bir tek sen ol
Nehirlerim donmuş,
ve etrafımdaki gölgeler kalbimi iğrendiriyor.

Ölüm yanıma gel
yanımda kal,sessiz ağlayışımı duy
üzüntümün içine saklandım,üzüntüye mıhlandım.
ve etrafımdaki acı dünyamı donduruyor.
Dünyam soğuk…

Hayatta başarısız oldum.
yıllardır feryat ettim.
Zamanın içinde dondum.. geride kaldım..
Kederin sevinci tüm bulduğum…
Kederin büyük sevinci!

hayatın gölgesinin arkasında kayıp umutlar acı çekiyor.
Geceyi arıyorum sevgiyi bulacağımı umut ederek.
Yaşamın kısa sonsuzluğunun sessizliği içine boğuldum.
Gözyaşları doğru yoldan sapmış kalbimdeki boşlukları dolduruyor

Beni bağrına bas, zevkli rahatlık
Eşsiz bir barışın olduğu bir dünya ver bana
kalbimdeki umutsuz çığlığı dindir.

Ölüm yanıma gel
Bu soğuk dünyadan bu boşluktan kurtar beni
Hayat, beni öldürdün
ve şimdi beni bu mutsuzluktan ayır beni

Hayatta ağlıyorum , hayattan uzakta uçuyorum
bu duvarların içine düşmeyi seçtim.
Büyük sevinç..
Kederin büyük sevinci!

Kaybolan masumiyet için göz yaşı dök
İçimizde ki ağlayan terk edilmiş ruhlar için…
Acıya teslim olan kalpler için…
Geride kalmış yanlızlık için ağla.

Acının ve dünyanın kederinin farkına var
Bu kabus gibi yerden öte bir yer düşün
Gecenin içinde bize sevgi ve birlik veren bir yer
Ölüm, yanıma gel ve bize hayat ver!

Bu acı dolu dünyanın yerine ölüm daha iyi
Sevgiyi ver bana yada ölümü!

Ölüm yanıma gel!!
Emrediyorum !!

–Muhsin Yazıcıoğlu–

Cuma, Haziran 22nd, 2012

–Muhsin Yazıcıoğlu–

Gülün içinde hilal, hilal içinde güldün,
Kadrini bilemedik, yaşıyorken sen Reis.

Yansımadı meclise, yansımadı bir türlü,
Gönüllerde barajı aşıyorken sen Reis.

Peygamber çiçekleri, Alperenler yetişti,
Türk İslam sancağını, taşıyorken sen Reis.

Senki millet uğruna, feda ettin kendini.
Canlar nasılda yandı, üşüyorken sen Reis.

Büyük birlik hayalin, gerçekleşti sonunda,
Kalplere cemre gibi, düşüyorken sen Reis.

Milyonların duası, aminleri seninle,
Sonsuzluğun rabbine, Ulaşıyorken Reis.

Coşkun ARSLAN

Nazım Hikmet O mavi gözlü bir devdi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

O MAVİ GÖZLÜ BİR DEVDİ
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

NAZIM HİKMET

Gül Kokuyorsun !!!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

gül kokuyorsun bir de
amansız, acımasız kokuyorsun
gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun
hırçın hırçın, pembe pembe
öfkeli öfkeli gül
gül kokuyorsun nefes nefese.

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
sen koktukça düşümde görüyorum onu
düşümde, yani her yerde
yüzü sararmış, titriyor dudakları
şakakları ter içinde
tam alnının altında masmavi iki ateş
iki su
iki deniz bazan
bazan iki damla yaz yağmuru
mermerini emerek dağlarının
şiirler söylüyor gene
ölümünden bu yana yazdığı şiirler
kızaraktan birtakım şiirlere
büyük sular büyük gemileri sever çünkü
ve odur ki büyüklük
şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
o zaman ölünce de şiirler yazar insan
ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
yaşamanın herbir yerinde.

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
herkes, hep bir ağızdan: gül!
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek
saçların, alınların, göğüslerin üstüne
yüreklerin üstüne
bembeyaz kemiklerin
mezarsız ölülerin üstüne
kurumuş gözyaşlarının
titreyen kirpiklerin üstüne
kenetlenmiş çenelerin
ağarmış dudakların
unutulmuş çığlıkların üstüne
kederlerin, yasların, sevinçlerin
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.

bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül
yıllarca esecek belki
ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
göreceğiz ki
biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha
geceyi, gündüzü, yıldızları
görmemişiz hiç
tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.

öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları
bu umutsuzlukları bırakın kardeşler
göreceksiniz nasıl
güller güller güller dolusu
nasıl gül kokacağız birlikte
amansız, acımasız kokacağız
dayanılmaz kokacağız nefes nefese.

Edip Cansever

öğrendim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

ÖğrendimSensiz yaşamayı da öğrendim en sonunda,
Acılara kucak açmayı da,
Evet zor oldu belki ama,
Zamanın en iyi ilaç olduğunu da öğrendim.

Öğrendim ben de herkes gibi yenilmeyi,
Karşılıksız sevilmenin bedelini,
Zamana bırakmayı sevgileri ve,
Zamanın sevgileri bitirdiğini de öğrendim.

Tutuklanmayı her aşkta,
Ve sonra salıverilmeyi nedensiz,
Her istediğinin olamayacağını,
Olanların da olacak olanlardan farklılığını da öğrendim,
Afların aslında daha ağır bir ceza olduğunu,
Sonların başlangıç olduğunu da öğrendim.

Susmayı, susmanın en büyük intikam olduğunu,
Konuşmanın bir işe yaramadığını da öğrendim,
İzinsiz sevilemiyeceğini herşeye rağmen allah’a şükür edileceğini,
Ne acı ki beni sevemeyeceğini senden öğrendim.

Geç olsa da asıl öğrenmem gerekeni de öğrendim ne mutlu bana,
Karşılıksız allah’i sevecekmişsin kulu değil kulu asla ama asla…

Etik Günü Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Etik Günü İle İlgili Şiirler
Etik Günü Şiiri
Etik İle İlgili Şiirler
Etik Haftası Şiirleri

Etik

Etik ahlak demektir insana saygı demek
Güzel ahlak olunca söylemeye ne gerek

Çalışmalı her ferdim canıyla var gücüyle
Hediyeler olmasın rüşvet olmasın diye

Komşusuna borç takan var iken yok diyenler
Bir gün gelip kalacak insan eti yiyenler

Kaliteli mal satan kasası para dolsun
İnsanları kandıran para diye dert bulsun

Her ne iş yaparsan yap ol hayatta samimi
Kaliteli hizmet ver hakkın olmasın zayi

Toplumuna örnek ol insan gibi yaşatıp
İnsanlığa kötü mal yüksek fiyat satmayıp

Erdemli İnsan Olalım

‘Bir lokma,bir hırka’
Değil ama;
Azla yetinmesini bilelim.

Azla yetinmesini bilenler,
Mutluluğu tez yakalarlar..

Gözü doymayanlar ise,
Mutluluğa
Asla ulaşamazlar..

Ulaştıklarını sansalar bile,
Hırslarının girdabında
Çabucak boğulurlar,
Çabucak bunalırlar..

Boşuna söylememiş
Filozof Diyojen;
Başına dikilip
Mağrurca,
‘Dile benden,ne dilersen’ diyen
Hükümdar Büyük İskender’e;
‘Gölge etme,başka bir şey istemem’ diye..

Keza
Peygamberimiz de;
Asıl zenginliğin,
Mal çokluğunda değil;
Gönül tokluğunda olduğunu
Boşuna işaret buyurmamıştır.

O nedenle;
Daima,bardağın dolu tarafını görmeye çalışalım.

Daima iyimser,
Daima
Tokgözlü olalım.

Hiçbir zaman;
Açgözlü,
Doyumsuz
Olmayalım.

Yine, yüce Peygambermizin öğütlediği gibi;
Yaşlılıktan önce gençliğin,
Hastalıktan önce sağlığın,
Yoksulluktan önce zenginliğin,
Meşguliyetten önce boş vaktin,
Ölümden önce hayatın,
Kıymetini iyi bilelim..

Hasılı;
İyi yönde örnek,
Erdemli insan olalım…

Naim Yalnız

Etik Davranış

Güler yüzle bakalım,gördüğümüz insana,
Her zaman kazandırır,güler yüz her insana.

İyi toplum olmaksa,en başta hedefimiz,
Önce iyi bireyler,olmalıyız hepimiz.

Ben neyim ki toplumda,bir tek damlayım deme,
Okyanuslar oluşmuş,damladan tane tane.

Her zaman para değil,mutluluğun kaynağı,
Sevgi,saygı,tebessüm; gönlün en güzel bağı.

Bireyler birbirini,daima hoş görmeli,
Küçük kırgınlıkları,unutarak sevmeli.

İnsanlar birbirinin; derdini,neşesini,
Paylaşmalı daima,tatmalı sevgisini.

‘Sevdim’ demek mutlaka,kanıt değil sevgiye,
Gerçekten seviyorsak,gerek bir de hediye.

Kim ki yanlış yapmadım.hayatımda diyorsa,
En büyük yanlış o’nda,kendini biliyorsa..

Naim Yalnız


insanın İnsana etikleri

insan’ı insan eden
insan’a olan
terbiyesi ve saygısıdır
insan’ı insan’lıkdan eden
insan’a ettiğinin aynasıdır

Sorgulayan’ a aittir sordukları
cevapta bulduğudur aradıkları
sormadan korkup sakladıkları
yaşamadığının yaşanmış farklılıkları

İnsan’dan kalır geriye
hazneye attıkları, atamadığı artıkları

İnsan insandan atılır daha ileriye
Nereye dostum nereye

Ya ileriye, ya geriye
ya boyuna ya enine
uzanırsın gerine gerine
Ya cennetin seyrine, ya cehennemin dibine

insan’ı insan eden
insan’a olan
terbiyesi ve saygısıdır
insan’ı insan’lıkdan eden
insan’a ettiğinin aynasıdır

Kemal Koçak

Aç’ın Teşekkürü

Açım;
Arkadaşım
Bana bir simit almış.
Teşekkür ettim.

Ama,
Bunu diyen
Ben değilim,
Ağzım;
O da değil,
Boğazım.
O da değil
Midem;
Hiç o da değil,
Bağırsaklarım.

Yanılmıyorsam
Onlar da değil,
Sadece hücrem..

Naim Yalnız

Büyük Lokma Ye De Büyük Söyleme

Yaradan,kibirli olanı sevmez,
Büyük lokma ye de,büyük söyleme;
Haddini aşanı,asla affetmez
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

Sayısız nimetler vermiş kuluna,
Fayda sağlandıkça,şükür oluna;
Her türlü keramet,Hak’tan biline
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

Gör de gözündeki saban okunu,
Görme başkasında,saman çöpünü;
İhlas ile tut da, Hak’kın ipini
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

Ufacık dağları,yarattım deme,
Kendini,herkesten yüksekte görme;
Hak’kın kudretini,görmezden gelme
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

Önce sen,iğneyi,kendine batır,
Sonra,çuvaldızı başkasına vur;
Adil davrananın,dostu çok olur
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

Ey kardeşim,kulsun; sen haddini bil,
Allah huzurunda,şükürle eğil;
Alçak gönüllü ol,herkesçe sevil
Büyük lokma ye de,büyük söyleme..

Naim Yalnız

Şiir Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa şiirler
Şiir Kısa


Bir damla yagmur

Bir damla yagmur düstü bugün avucuma gökten.
Onu tuttum, sikica kapattim avucumu.
Tuttum cunku, bir daha düsmesin avucuma istedim.
Bu damla bana gözümden akittigim damlalari hatirlatti.
Onlarda avucuma akardi.
Hissederdim gözyaslarimin sicakligini.
O gözyaslarimda bir seyler gizliydi.
Gözyaslarimin sicakligi kadar yaniyordu icim.
Keske gözyaslarimi tutan biri olsaydi.
Ama olmadi, bulamadim onlari tutacak birini.
Bulamadim cunku gözyaslarimin sayisini tutamiyordum,
onlari tutacak birini bulamak okadar kolay miydi?

En güzel tarafı imkansızlığın

Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın

büyük aşkımız

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız

Sevmeninde Bazen Gitmek oldugunu Bilmektir ask

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bazen bütün haksızlıklara, yok etmelere, yok saymalara susmaktır ve ne olduğunu, ne yaşadığını sadece senin bildiğin ama asla onun bilmediği cehennemlerde yanarken, kan kusarken, seni terk ederken de tebessüm edebilmektir aşk.

Ellerin üşürken tutmasını beklemek, avuçlarının hapsinde kalmayı düşlemek, avuçlarına can çeken parmaklarının isterikliğini durdurabilmek ve her şeye rağmen, teninin yakıcılığını, teninde umut etmek ama son anda da gittiğine dayanabilmektir aşk.

Bazen uzun yolların sonunda kavuştum diye beklerken terk edilmektir aşk.

Ateşler içinde yatarken, bir bakışına kalmışken, bir nefesine can vermeye hazırken, bırakıp gidilmektir ve yine de tutkuyla beklemektir, her şeye rağmen döneceğinden ümidi kesmemektir aşk.

Bazen mutluluğu için, kalbinin seçimine razı gelmektir ve giderken başka bir kolda yeni hayatına, yinede mutluluklar dilemektir aşk. Onun mutluluğu senin ölümün dahi olsa, yaşam olmaktır ve yaşama dair ne varsa onun için düşünmeden yapabilmektir sonrada çekilip köşene sonsuza kadar dua etmektir, sana gelmeyeceğini bile bile yinede büyük bir tutkuyla sevmektir aşk.

Sevmenin de bazen kazanmak olmadığını anlamaktır aşk.

Tamda son anda kaybetmektir, oldu dediğin an “o” aşk karesinden silinmektir ve kavuşmaya susayan, titreyen bedenine, çatlamaya hazır yüreğine “dur!” Demektir aşk. Bazen durmasını bilmekten, bazen susmaktan ama her şeye rağmen bazen karşılıksız delicesine sevmekten geçer aşk.

Bütün olmak zaman ister, belki de bir ömrü feda bekler.

Aşk en az senin kadar tam, en az senin kadar eksiktir ve olgunluk asırlarla bedellendirilmiştir. Senin ömrün yetmese de, birilerininki yetecektir diye beklemek büyük hatadır. Hiçbir devirde aşkla yaşamak, aşkla sonsuz olmak ve aşkla noktalamak mümkün olmamıştır. Hiçbir aşk bir şey olamamıştır, hiçbir şeyi olamayanlarla dolu nice mevsimleri çürütmüştür aşk. Belki de böyle olmalıdır, belki de kavuşamamaktır aşk. Buluşmaların mahşere kaldığı sevmeler hep sonsuzlukla mükâfatlandırılmıştır aşkın “o” volkan bağrında…

Şimdi al eline kalemi ve yaz;

“Ey! Sonsuzluğun tükenmez ıstırap kraliçesi, (ıstırap kralı) biliyorum ki, sen gelmeyeceksin, biliyorum ki, sen hiç sevmeyeceksin aşıkları ve sen böyle mutlusun, biliyorum, çünkü kavuşmalar sende hep mahşere ertelenmiş.

Şimdi gidiyorum volkan bağrından bağıra bağıra, elbet bir gün gelirim, sukutu bulmak, acımasız ateşini söndürmek adına…”

“Sevmenin de bazen yaşamak değil, yanmak olduğunu bilmektir aşk.”

MURAT İNCE